‘Kadın Vekillerin Toplumsal Cinsiyet Duyarlılığı Zayıf’
KAPI Başkanı Ayşe Kaşıkırık, “Kadın Milletvekillerinin Yasama Performansına Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Açısından Bir Bakış” araştırmasında, “kadın vekillerin Meclis’te toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik başarılı bir performans gösteremediği” bulgusuna ulaşıyor. Araştırma Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin 26. Yasama Dönemi’ni (17 Kasım 2015 - 16 Mayıs 2018) kapsadığı için, Kaşıkırık ile içinde bulunduğumuz 27.Dönem’e (7 Temmuz 2018'den bugüne) dair gözlemlerini de konuştuk. Kaşıkırık'a Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesiyle Mecliste kadın vekillerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda gösterdikleri performansı, atabilecekleri adımları, ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı farklı parti mensubu kadın siyasiler arasındaki dayanışmayı ve işbirliğini sorduk.‘Kadın Milletvekilleri Gelecekteki Kadın Siyasetçilere Rol Model Olabilir’
Bir kadın vekil Mecliste toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda neler yapabilir? Neleri yapma kapasitesine sahip?
‘Kadın Vekillerinin Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Dair Çalışabilecekleri Alan Gittikçe Daralıyor’
Parlamenter sistemden Başkanlık sistemine geçmemiz, yasama organında kadın vekillerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yapabilecekleri çalışmaları kısıtlamış olabilir mi?
Toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin CHP’li ve HDP’li kadın milletvekillerinin daha duyarlı olduğu söylenebilir.Partiler düzeyinde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda Mecliste bir fark var mı? Hangi partili kadın vekiller bu konuda daha duyarlı? 26. Dönem bazında değerlendirme yapıldığında kadın milletvekillerinin yazılı ve sözlü soru önergelerinde kadınların güçlendirilmesi veya toplumsal cinsiyete yönelik olanların sayısının son derece az olduğu tespit edildi. Kadın milletvekillerinin soru önergelerinin ağırlıklı olarak; kadına yönelik şiddet (kadın cinayetleri, cinsel taciz, tecavüz, kadın sığınakları, şiddet uygulayan erkekler ve erken yaşta evlilikler), kadın sağlığı, kız çocuklarının eğitimi, tutuklu kadın siyasetçiler, kadın cezaevlerindeki kötü uygulamalar, istihdam ve çalışma yaşamı ile ilgili olduğu belirlendi. Cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ayrımcılığı, toplumsal cinsiyet, kadınların karar alma mekanizmalarına katılımı ile ilgili soru yönergelerinin sayısının azlığı dikkat çekmekte. Yazılı ve sözlü soru önergeleri bağlamında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda CHP’li ve HDP’li kadın milletvekillerinin daha duyarlı olduğu söylenebilir.
Kadın vekiller İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararında bile partiler üstü güçlü bir dayanışma gösteremediler.Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme karara konusunda farklı siyasi partilerin kadın vekillerinin tutumuna dair ne gözlemiyorsunuz? Kadınların şiddete karşı bir yaşam sigortası olan “İstanbul Sözleşmesi”nin yürürlükte kalması gibi hayati bir konuda iktidar ve muhalefet partilerinin kadın milletvekilleri arasında dayanışmanın olmadığı gözlemlendi. Oysaki, kadın milletvekillerinin partiler üstü bir yaklaşımla, kadın “ortak paydasında” bir araya gelerek toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili her konuda olduğu gibi bu konuda da birlik olması gerekirdi. Kadınlara yönelik erkek şiddetinin çözümü toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ve yasaların etkin uygulanmasına bağlı. Bunun gerçekleşmesi için kadınların dayanışmasına ve örgütlü mücadelesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Kadın siyasetçilerin Mecliste var olmalarını bir başarı olarak görmeli miyiz? Meclisteki her kadın vekilin toplumsal cinsiyet konusunda duyarlılığa sahip olduğunu varsaymalı mıyız? Her kadın vekil bu konuya dair farkındalığa ve duyarlılığa sahip olmalı mıdır? Mevcut toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri nedeniyle kadınlar seçimle ve atama ile gelinen tüm karar alma mekanizmalarında eksik temsil edilmekte. Kadınların karar verme ve politika yapma süreçlerine katılımları sınırlı olduğundan, ihtiyaçlarını seslendirip talep edememekte ve gerçekleştirememekte. Kadınların ihtiyaçlarının, yine kadınlar tarafından dile getirilmesinin önemi ve gücü deneyime dayanıyor. Kadınların günlük hayatlarında, kadın oldukları için deneyimledikleri ve ihtiyaç̧ duydukları konuları, çözümleri ile Mecliste seslendirmeleri kadınların nesneleşmesini engelleyecek. Aynı zamanda, kadınların kendi talepleri, ihtiyaçları ve çözümleri ile karar verme ve politika yapma mekanizmaları içinde var olmasını sağlayacak. Böylece, kadınlar nesne değil özne olarak karar alma mekanizmalarını etkileyebilecek. Dolayısıyla, kadın siyasetçilerin Mecliste olması önemli bir başarı. Ancak, her kadın vekilin toplumsal cinsiyet eşitliğine sahip olduğunu düşünmemiz mümkün değil. Toplumsal cinsiyet eşitliği herkes içindir ve temel bir insan hakkıdır. Kimsenin geride kalmadığı, daha eşit ve kapsayıcı bir Türkiye için toplumsal cinsiyet eşitliği her vekil tarafından benimsenmeli ve politika yapım süreçlerine entegre edilmeli.
Bizi Takip Edin