Toplumsal cinsiyet eşitliği – Toplumsal cinsiyet adaleti (Gender parity/equality vs. Gender equity): Birleşmiş Milletler’in Binyıl Kalkınma Hedefleri arasında 2005 yılı itibariyle ilk ve orta öğretimdeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin (gender disparity) kaldırılması ve 2015 yılı itibariyle eğitimin her seviyesinde toplumsal cinsiyet eşitliğine (gender equality) ulaşılması bulunmaktaydı. Türkçe’de her iki terim de ‘eşitlik’ olarak kullanılsa da bu iki hedefe referans verilerek iki terim ayrışmaktadır. ‘Gender parity’ hedefine ulaşmak tüm eğitim sistemlerinde erkek ve kız çocuklarının her yaş grubunda eğitime eşit katılımını ifade ederken, ‘gender equality’ erkek ve kız çocukları arasında eğitimde eşitliğin sağlanması olarak tanımlanır.[1] Buna bağlı olarak Cinsiyet Eşitliği Endeksi (‘Gender Parity Index’) eğitimdeki kız çocukların erkek çocuklarına oranını göstermektedir.[2] McKinsey Global Institute 2015’te yaptığı bir çalışma ile yeni belirlediği Gender Parity Score (GPS) aracılığıyla, ülkelerin cinsiyet eşitliği konusunda ilerlemelerini ölçmektedir. [3]
Bu iki kavrama ek olarak, Türkiye’de özellikle son dönemlerde toplumsal cinsiyet adaleti kavramının toplumsal cinsiyet eşitliği yerine kullanılması gerektiğine yönelik tartışmalar da söz konusudur. Burada işaret edilen nokta ‘modernite tarafından belirlenen eşitliğin kadınlar arasındaki bir takım farklılıklarla ilgilenmemesi’ ve ‘kadın ve erkeği birbirine eşitleyerek batı kültüründen beslenen standart, tek-tip kadın imajı oluşturması’dır, ve ‘buna karşın ‘adalet’ ise eşitliğin de içkin olduğu, hakkaniyet, denge ve kadınlar ve erkekler arasında daha ileri adil muamele ve sorumluluk anlayışını içeren bir üst kavrama işaret’ ettiğidir[4]. Buna karşın toplumsal cinsiyet eşitliği asıl olarak Türkiye’nin de imzacısı olduğu, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)’ın ilk maddesinde de belirtildiği üzere ‘siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel, kişisel veya diğer alanlardaki kadın ve erkek eşitliğine dayanan insan haklarının ve temel özgürlüklerin, medeni durumları ne olursa olsun kadınlara tanınması’ olarak karşımıza çıkmaktadır.[5] Toplumsal cinsiyet adaleti kavramı karşısında toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını savunanların temel eleştirisi ise adalet kavramının fırsat eşitliği ve sonuçta eşitlik taleplerinin içeriklerini muğlaklaştırdığı yönündedir, bu şekilde var olan eşitlik talepleri kültürel, coğrafi ve inanca dayalı tartışmalar üzerinden tartışmaya açık hale geleceği iddia edilmektedir.[6]
[1] R. Subrahmanian, 2003, Gender Equality In Education: Definitions And Measurements, Background Paper For Unesco
[2] Milleninum Development Goals Indicators, t.y., http://mdgs.un.org/unsd/mdg/Metadata.aspx?IndicatorId=9
[3] McKinsey Global Institute, 2015, The Power Of Parity: How Advancing Women’s Equality Can Add $12 Trillion To Global Growth
[4] E. Sare Aydın Yılmaz, 2015, Kadın Hareketinde Yeni Bir İvme: Toplumsal Cinsiyet Adaleti, Turkish Policy Quarterly, http://turkishpolicy.com/Files/ArticlePDF/a-new-momentum-gender-justice-in-the-womens-movement-winter-2015-tr.pdf
[5] Sar Üner, 2008, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, http://kadininstatusu.aile.gov.tr/data/542a8e0b369dc31550b3ac30/Toplumsal%20Cinsiyet%20Esitligi.pdf, s.7.
[6] Özge Ozan, 2015, Fitneyse fitne: Eşitlik Olmaz, http://sendika10.org/2015/02/fitneyse-fitne-esitlik-olmadan-adalet-olmaz-ozge-ozan/
Bizi Takip Edin