Binlerce adım, kilometrelerce yol, milyonlarca insan ve tek bir oyun: Pokemon Go

13 Temmuz 2016
Clinton başkanlık yarışında, eskilerden hatırladığımız Blink 182 grubunun yeni şarkısı yine müzik listelerinde bir numarada, gişe rekorları kıran filmlerden iki tanesi Jurassic Park ve Star Wars ve herkes çılgınlar gibi Pokemon oynuyor. Gezegen olarak 90’lı yılların sonlarına geri dönmüş olabilir miyiz? Belki, ama tek bir farkla; 90’lı yıllara oranla daha hareketsiz bir toplumuz. Pokemon Go […]

Clinton başkanlık yarışında, eskilerden hatırladığımız Blink 182 grubunun yeni şarkısı yine müzik listelerinde bir numarada, gişe rekorları kıran filmlerden iki tanesi Jurassic Park ve Star Wars ve herkes çılgınlar gibi Pokemon oynuyor. Gezegen olarak 90’lı yılların sonlarına geri dönmüş olabilir miyiz? Belki, ama tek bir farkla; 90’lı yıllara oranla daha hareketsiz bir toplumuz.

Pokemon Go dünyanın dört bir yanında insanların hayatına ışık hızıyla girdi. Henüz duymamış olanlar için kısaca bahsetmek gerekirse Pokemon Go; Japon oyun yapımcısı Satoshi Tajiri tarafından yaratılan, hayali canlıları konu alan oyun, anime, manga ve kart oyunu serisi olan; 1996 yılında Nintendo şirketi tarafından oyun olarak hayatlara giren ve Pokemon adı verilen yaratıkları yakalamaya, eğitmeye ve savaştırmaya imkan veren oyunun geliştirilmiş bir versiyonu.

ash-pikachu

6 Temmuz’da çıkış yapan oyun akıllı telefonların kameralarını ve GPS özelliklerini kullanarak oyuncularına gerçek hayat çevrelerinde yürüyerek (evet, gerçek anlamda fiziksel olarak yürüyerek) farklı mekanlarda Pikachu ve Squirtle gibi Pokemon karakterlerini yakalamaya imkan veriyor.

Gerçek hayat ve dijital oyun karışımı olan bu hibrit oyun “artırılmış gerçeklik” türü olarak kabul ediliyor ve oyun her seferinde sizi bir uyarıyla karşılıyor: “Her zaman gözünüz açık olsun. Etrafınızda olanlara karşı tetikte olun.”

Oyun çıkalı sadece bir hafta olmuş olmasına ve ilk etapta sadece Amerika, Japonya ve Avustralya’da oynanabiliyor olmasına rağmen bazı açıkları ve hileleri kullanarak dünyanın dört bir yanında oynanmaya başlanan Pokemon Go çok kısa sürede yaygınlaştı. Geçtiğimiz hafta içerisinde birçok oyuncu evlerine çizilmiş dizler, morarmış bacaklar ve yaralanmış eller ile döndüler. Bunların yanında hırsızlık, tutuklanma ve yanlış anlaşılma gibi bazı tatsız hikayeler de haberlere konu oldu.

Pokemon Go Twitter’i Geçmek Üzere

Bu hikayeler tabi ki oyuncuları vazgeçirmedi. Araştırma şirketi olan Similar Web’in rakamlarına göre Pokemon Go’nun kullanıcı sayısı Tinder uygulamasını geride bıraktı. Uygulama 8 Temmuz itibarıyla ABD’deki tüm Android mobil cihazların %5,16’sına yüklenmiş durumdaydı. Dünyadaki toplam kullanıcı sayısı ise bundan çok daha fazla. Tinder’ın ABD’deki Android cihazlar içindeki payı %2. Yine 8 Temmuz rakamlarına göre, ABD’da her gün düzenli olarak Pokemon Go uygulamasına giren Android kullanıcılarının oranı %3. Twitter içinse bu rakam %3,5. Yani Pokemon oyunu biraz daha popüler olursa, Twitter’ı da geride bırakarak ABD’deki en popüler uygulamalar arasında en üst sıralara yerleşecek.

Kullanıcı sayısındaki bu hızlı yükseliş tabi ki Nintendo’nun piyasadaki hisse değerlerini de oldukça etkiledi. Nintendo’nun hisseleri 3 günde %53 oranında artış gösterdi. Şirketin piyasa değeri ise 9 milyar dolardan fazla bir artış göstererek 30 milyar dolara yaklaştı.

Pokemon Go’nun kısa sürede yaygınlaşması, hisse ve marka değerlerindeki artış gibi beklentiler belki önceden tahmin edilebilir sonuçlardı. Ama asıl olağanüstü olan başka bir şey oldu; Pokemon Go oyuncularını hareket etmeye teşvik etti ve sokağa çıkardı.

POKEMON-0711-JFK-01

Oyun yayınlandığı günden bu yana oynayan birçok insan gün içerisinde ‘Pokemon yakalayabilmek’ adına yürüyerek ne kadar mesafe kat ettiklerini sosyal mecralarda paylaştı. Çocuk, genç, yetişkin demeden herkes oyun oynamak uğruna kilometrelerce yol yürüdü, yaşadıkları yerlerde daha önceden keşfetmedikleri mekanları keşfetti, birbirleriyle karşılaştı, sosyalleşti, yardımlaştı…

Pokemon Go dijital oyun ve fiziksel inaktivite ilişkisine yepyeni bir kapı açıyor

Kuşkusuz tüm dünyada olduğu gibi Türkiye toplumu da hareketsizlikle yıllardır mücadele ediyor. Türkiye toplumunun 4’te 3’ü yeterince hareket etmiyor. En hareketsiz yaş grubu ise 15-19, şaşırtıcı ama gerçek. Toplumun en hareketsiz olduğu zaman dilimi ise serbest zamanlar, toplumun serbest zaman değerlendirme kültürü fiziksel aktivite içermiyor.[1] Gündelik hayatta yeterli fiziksel aktivite seviyesine ulaşmak ve obezite ile mücadele etmek için Dünya Sağlık Örgütü her gün 10 bin adım atılması tavsiye ediyor.

Yıllar boyu teknoloji insanları hareket ettirmek için vaatlerde bulundu, birçok firma fiziksel aktivite amaçlayan teknolojik araçlar ve uygulamalar tasarladı. Bugüne kadar Nike+ Kinect Training ve EA Sports Active gibi direk egzersiz odaklı oyunlar, Just Dance gibi dans oyunları ve diğer birçok oyun insanları hareket etmeye çağırdı. Fakat hepsinin ortak noktası bir televizyona bağlı olmalarıydı ve belki de hiçbiri Pokemon Go kadar geniş çaplı bir etki yaratamadı. Pokemon Go bu işin sırrını çözmüş gibi görünüyor, en azından şimdilik. Pokemon Go uygulamasını Nintendo için tasarlayan firma olan Niantic belli ki işin sırrını çözdü ve hareketsiz insanları motive etmek için sadece bir telefon, biraz nostalji ve bir tutam da orijinalite gerektiğini fark etti.

Pokemon Go, oyuncularını dışarı çıkmaya ve etraflarını keşfetmeye zorladı. Oyuncular eve döndükleri andan itibaren bir daha ne zaman çıkacaklarını planlamaya, bu sefer ne tarafa doğru yürüyeceklerine karar vermeye ve bir sonraki turda hangi Pokemon’ları yakalayacaklarını hayal etmeye başladı.

pokemon go

Pokemon Go, oyuncuları için belki günlerinin en yoğun egzersizi olmayacak ya da düzenli olarak yapılan günlük egzersizin yerini tutmayacak. Ama Pokemon Go’nun günde en az 10 bin adım tavsiyesini yerine getirmek için uğraşan birçok insanı hareket etmeye teşvik ettiği bir gerçek, üstelik insanlar günlük rutinlerinin dışında bir şey yaptıklarının bile farkında olmadan bunu yapıyor olacak. Hareketsizlik ile mücadelede Nintendo’nun bu hamlesi tabiri caizse ‘oyunun kurallarını değiştiren’ bir hamle olarak kabul edilebilir.

Tabi ki bu Pokemon Go çılgınlığının ne kadar süreceği bilinmez. Hevesler geçebilir, orijinalite zamanla kaybolabilir. Fakat Pokemon Go’nun dijital oyun ve hareket ilişkisine yepyeni bir kapı açtığını söyleyebiliriz. Pokemon Go oyuncuları oyundan aldıkları keyfin ‘yan etkisi’ olarak belki de farkında olmadan sağlıklı bir yaşama adım atıyorlar ve bunun için birkaç sıyrık ve morluğu göze almaya hazırlar. Çocukluğunu sokaklarda geçirmiş tüm nesillerin bildiği bir şey varsa o da oyun oynarken oluşan yaraların her zaman iyileştiğidir.

 

[1] Türkiye Toplumu Fiziksel Aktivite Düzeyi Araştırması, Aktif Yaşam Derneği, 2010

Şule Serter

Üyelik Tarihi: 18 Şubat 2016
30 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör