Soma Maden Faciası Davası: Aranan Adalete Erişilemiyor
Maden faciasında hayatını kaybedenlerin aileleri yağmur, çamur, sıcak demeden her duruşmada “adalet” istediler. Babalarının madende öldüğünden habersiz çocuklar, mahkeme koridorlarında büyüdü. Bir tek şey istemişlerdi: Mahkeme heyetinin hemen arkalarındaki duvarda koca harflerle yazan “Adalet mülkün temelidir”e sırtlarını dönmemeleri. Olmadı!
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te yaşanan ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği maden faciasının üzerinden tam yedi yıl geçti. Facianın yedinci yılını geride bıraktığımız bu günlerde faillerin yargılandığı davada yeniden karar verildi. Facianın sorumlularının yargılandığı dava yıllardır kamuoyu nezdinde isçi güvenliği ve hakları ile adalet duygusunun gerçekleşmesi anlamında sembol haline geldi. Ancak, Soma’da aranan adalet yine gelmedi.
Mahkemenin kararı, avukatlar ve Soma maden faciasında yaşamını yitirenlerin yakınları tarafından protesto edildi. Aileler, duruşma salonunu terk etmezken, bazı aileler kararı açıklayan heyete, ayakkabılarını fırlattı. Ailelerin birlikte söylediği ise “Adaletiniz batsın,” “Tarih sizi yargılayacak” oldu.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde 301 madencinin ölümünde sorumluluğu olduğu düşünülen Soma Kömürleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Yönetim Kurulu üyesi Haluk Evinç ile Türkiye Kömür İşletmeleri baş kontrolörleri Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt yeniden yargılama kapsamında hakim karşısındaydı.
Kararını 16 Haziran’da açıklayan mahkeme heyeti, Can Gürkan’a “bilinçli taksir” suçlamasıyla 15 yıl hapis cezası verdi. Gürkan’ın “mesleki formasyon ve saha bilgisine dair subjektif durumu”nu göz önünde bulunduran heyet, cezayı 20 yıla çıkardı.
Önceki yargılama sırasında beş yıl cezaevinde kalan Gürkan, verilen karar Yargıtay tarafından onanırsa, geçtiğimiz yıl yapılan ceza infaz düzenlemesiyle birlikte yaklaşık iki yıl kadar daha cezaevinde kalacak.
Mahkeme, Haluk Evinç’in ise “taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma” suçundan beraatine karar verdi. Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt’a da “bilinçli taksir” suçundan 12 yıl 6’şar ay hapis cezası verildi.
Peki, ailelerin ve avukatlarının tepkisi sadece bu karara mıydı? Tabi ki hayır. 301 maden işçisinin ailesi tam yedi yıldır hukuk mücadelesi veriyordu. Yağmur, çamur, sıcak demeden her duruşmada “adalet” istediler, bugün yağan yağmura rağmen “adalet” haykırdıkları gibi. Babalarının maden ocağında hayatını kaybettiğinden habersiz olan çocuklar, mahkeme koridorlarında büyüdü.
Bir tek şey istemişti aileler. O da mahkeme salonunda, mahkeme heyetinin hemen arkasındaki duvarda koca harflerle yazan “Adalet mülkün temelidir”e sırtlarını dönmemeleriydi.
Davada bugüne kadar tam 26 duruşma görüldü. Yargıtay’ın bozma ilamından önce 23, sonrasında ise 3 duruşma. Yargıtay, 8 Ocak 2021’de yerel mahkemenin vermiş olduğu kararı bozdu ve “bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçundan ceza verilmesini istedi.
Ancak aynı Ceza Dairesi, sadece dört ay önce verdiği kararında Can Gürkan, Haluk Evinç, Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt’un “olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama” suçundan yargılanmasını istemişti.
“Olası Kast” mı, “Bilinçli Taksir” mi?
Daire’nin ilk kararında yargılanmalarını istediği “Olası kast” ve ikinci kararında istediği “Bilinçli taksir” ne anlama geliyordu? Gerek “olası kast”, gerekse “bilinçli taksir”de netice fail tarafından öngörülmekte. Bilinçli taksirde, öngörülen neticenin gerçekleşmeyeceği ümit edilse de olası kastta bu netice fail tarafından göze alınmakta ve kabullenilmekte.
Olası kast ile işlenen fiillerde fail, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden başlayarak yarısına kadar indirilebilir.
Bilinçli taksirli suçlarda ise taksirli suç için belirtilmiş ceza üçte birden yarıya kadar artırılabilir.
Hakim Heyetine Soma Müdahalesi
Oysa Soma Davası’nda Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, daha itirazını daireye sunmadan heyette değişiklikler olmaya başladı. Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 5 üyesinden 3’ü değiştirildi. Sanıkların 301 kez “olası kast”la öldürme ve 162 kez yaralama suçundan cezalandırılması gerektiğine yönelik karara imza atan üç üyenin yerine, eski Adalet Bakanı ve Müsteşarı Kenan İpek, eski Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK) Genel Sekreteri Fuzuli Aydoğdu ve eski Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Mustafa Yapıcı getirildi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı’nın itirazı, üç üyenin oylarıyla kabul edildi ve Can Gürkan’ın da aralarında bulunduğu 4 sanığın “bilinçli taksirle ölüme sebep olma” suçundan yeniden yargılanmasına karar verildi. Yargıtay 12. Ceza Dairesi’ne yeni atanan üyelerin hepsi de bu yönde görüş bildirmişti.
30 Eylül 2020’de verilen karara imza atan heyetin Başkanı Ahmet Er ve üye hakim Nadir Güngündeş ise karara muhalefet şerhi koydu.
Kenan İpek’in ismi ilk defa mı dosyada geçiyordu? Hayır. Dosyanın ilk hâkimi Aytaç Ballı’nın İzmir’e görevlendirilip, yerine Elbistan hakimi Salih Pehlivanoğlu’nun atanmasına karar verilen HSK kararnamesinde de imzası vardı.
Yargılama sürecindeki bu müdahaleler, 24 Temmuz 2018’de Seçil Türkan’ın Sivil Sayfalar için yazdığı analizde de anlattığı gibi, ailelerin de kamuoyunun da adalet duygusunu yaralayan bu kararın işaretiydi.
Soma’nın Tek Tutuklusu Mağdurların Avukatı
Yargılamalarının devam ettiği süreçte davanın avukatlarından bir kısmı tutuklandı. Avukatlar içerisinde avukat Selçuk Kozağaçlı da bulunuyordu. Kozağaçlı’nın suçlandığı bir faaliyette Soma davasıydı. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Kozağaçlı ve 18 ÇHD’li avukat gerekçeli kararında Soma davası da yer aldı. Kozağaçlı’nın facia sonrası gittiği Soma’da “mağdurları direnişe yönlendirdiği”ne yer verildi.
Yerel Mahkeme “Basit Taksir”den Karar Vermişti
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin heyetini değiştiren Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararında ne vardı? 13 Nisan 2015’te başlayan yargılama, 11 Temmuz 2018 tarihinde sonuçlandı. Davanın sonunda yargılanan 37 kişi beraat etti. Beraat edenler arasında Soma Holding’in kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan da vardı. 14 sanık da “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak”tan ceza aldı. Gürkan’a ise “basit taksir”den 15 yıl hapis cezası verildi.
“Basit taksir” ise failin öngörülebilir bir neticeyi “öngörmeyerek” dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle fiili işlemesine deniyordu.
Gürkan, istinaf mahkemesi tarafından kararın onanması ile 19 Nisan 2019’da tahliye edildi.
Ailelerin tepkisi sadece bu kararla da sınırlı kalmıyordu.
“Fıtrat” Bu Defa Soma’yı Bulmuştu
Soma katliamının ardından arama kurtarma çalışmaları devam ederken, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Soma’ya gitti. Erdoğan, Soma’da yaptığı açıklamada Soma’da yaşanan faciayı “olağan” olarak yorumladı ve “iş kazası” diye nitelendirdi. Erdoğan, “Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ı yaralayan şey ise yaşanan facianın “boyutunun büyüklüğü” olmuştu.
Tekmelenen Değil, Tekmeyi Atana “İş Göremez” Raporu
Erdoğan’ın bu sözleri, Soma’da maden ocağında yaşamını yitirenler tarafından tepki ile karşılandı. Erdoğan’ın sözleri Soma’da protesto edildi. Hafızalardan silinmeyen bir fotoğraf karesi var: Askerlerin yere yatırdığı işçiye takım elbiselinin attığı tekme. O fotoğraf karesi işte bu protestolardandı. Yerdeki tekmeye maruz kalan madenci Erdal Kocabıyık’tı, tekmeyi tüm şiddetiyle savuran da Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel’di. Attığı tekme sonucunda Yerkel’in ayağı incinmiş ve yedi gün “iş göremez” raporu aldı.
Yerkel, herhangi bir ceza almazken, Erdoğan’ın zırhlı Mercedes koruma aracına tekme attığı iddiasıyla maden işçisi Erdal Kocabıyık hakkında “kamu malına zarar vermek”ten dava açıldı. Soma Asliye Ceza Mahkemesi, Kocabıyık’a zararı karşılanması için 543 TL para cezası verdi. Bununla da kalmadı, Kocabıyık 10 ay hapisle cezalandırıldı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) maden faciasına gerekçe olarak “trafo patlaması”nı gösterirken, soruşturmayı yürüten Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı, AFAD’ın aksine böyle düşünmüyordu. Savcılık, sorgu aşamasında şüphelilere, “maden ocağı içindeki ısı değerlerinin yüksek olduğu, buna karşın üretimin neden durdurulmadığı” yönünde de sorular sormuştu.
Faciadan yedi ay önce, Ekim 2013’te, CHP, MHP ve BDP tarafından Soma’daki maden ocaklarında meydana gelen kazaların araştırılması için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını önerildi. Üç partinin bu önerisi Soma faciasından sadece iki hafta önce AK Parti’nin oylarıyla reddedildi.
Bir Bakan Açılışta, Bir Bakan Soruşturmaya İzin Vermiyor
Faciadan iki ay önce iş sağlığı ve güvenliği açısından inceleme yapan iki müfettiş, olumlu rapor vermişti. Ancak, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı Faruk Çelik, müfettişler Emin Gümüş ve Ersin Bulut dahil 12 müfettiş ve İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü Kasım Özer hakkında soruşturma izni vermemişti.
301 madencinin hayatını kaybettiği madenin yeni ocaklarından birinin açılışı da dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı Taner Yıldız tarafından yapılmıştı. Faciadan dokuz ay önceki açılışta Yıldız, “Güvenlikle ilgili sistemlere para harcadıkça, işçi kardeşimizin veriminin arttığını gördük” sözleri ile işletmeden övgüyle söz etmişti.
Birçok yargılamada tanık olduğumuz heyet ve savcı değişikleri Soma davasında da yaşandı. Daha davanın ikinci duruşması görülmeden Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), yaz kararnamesiyle soruşturmayı yürüten Akhisar Başsavcısı Bekir Şahiner’i, Bilecik Başsavcılığı’na atadı.
Heyet Değişikliğinden Nasibini Almaz mı?
Yargılamayı başından beri yürüten Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Aytaç Ballı’nın görev yeri değiştirildi. 4 Temmuz 2017 tarihli HSK kararnamesiyle mahkeme başkanı Ballı İzmir’e, heyetin kıdemli üyesi Esra Dokur da Aydın’a atandı. HSK’nın yaz kararnamesi ile Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Salih Pehlivanoğlu, görev yeri Denizli’ye atandı. Bu değişiklik yeniden yargılamanın ikinci duruşmasının görüldüğü 24 Mayıs’tan iki gün sonra alındı. Pehlivanoğlu’nun yerine Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Serkan Erdoğan’ın atandı. Ancak 14 Haziran’da görülen duruşmada Pehlivanoğlu görev yaptı.
5 Dakikalık Süre, Bir Buçuk Yılı Buldu
Davanın 20 Şubat 2017’de görülen 15’inci duruşmasında, savcı esas hakkındaki mütalaasını açıklayacağını açıklamıştı. Ancak savcı mütalaayı okumadan önce beş dakika mola isteyip, salondan çıktı. Geri geldiğinde bu defa mütalaa için süre istedi. Sonraki duruşmanın görüldüğü 18 Nisan 2017’de de mütalaasını açıklamayan savcı, yürütülen başka bir soruşturmanın tamamlanmasını istedi. Savcının, esas hakkındaki mütalaası tam bir buçuk yıl sürdü. 19 Haziran 2018 tarihli mütalaada Can Gürkan dahil sekiz sanık için “olası kastla öldürme” suçundan 301 kez 20 ile 25 yıl, “neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” suçundan ise 162 kez iki ile altı yıl hapis cezası istendi.
Yedi yıl sonunda verilen bu karar ile dava sonlandı. Ama ailelerin ve avukatların mücadelesi bitmedi. Bir kez daha tüm itirazlar yapılacak, hukuki yollar zorlanacak. Belki yarın değil ama elbet bir gün bu karar da bozulacak.
Bizi Takip Edin