UNESCO’dan Küresel Eğitim İzleme Raporu: “Tüm Grupların Hakkı Gözetilmeli”
UNESCO, Türkiye dahil Avrasya'da 30 ülke ve bölgeyi kapsayan bir eğitim raporu yayımladı. Eğitimin kapsayıcı olması gerektiğine odaklanan raporda dil, etnik köken ve engellilik haline dayalı olarak eğitimde hala etkin bir ayrımcılığın olduğunun altı çiziliyor. Rapora göre son 20 yılda eğitime erişim oranları neredeyse iki kat artış gösterdi. Fakat en büyük problem eğitim fırsatlarının ve kaynaklarının eşitsiz olarak dağılıyor olması… Rapor, hükümetleri tüm öğrencilerin ihtiyaçlarını daha etkili bir şekilde karşılayabilecek kapsayıcı bir eğitim sistemi için mücadele etmeye çağırıyor.
UNESCO, 12 Şubat 2020 tarihinde eğitimde kapsayıcılığı ele alan “ALL means ALL” (Tümü derken tümünü kastediyoruz) başlıklı küresel eğitim izleme raporunu yayımladı. Raporda Türkiye’yi de içeren 30 farklı ülkede eğitim sistemi incelendi. Rapora göre koronavirüs salgının kapsayıcı eğitimin önünde bir engel teşkil ediyor. Bunun yanında bölgesel kimlik, geçmiş bilgisi ve yeteneklerin eğitim yolundaki fırsatları belirleyen temel faktörler olduğu görülüyor. Yüksek gelirli Amerika ve Avrupa ülkeleri dışında, her 100 zengin çocuğa karşı ancak 18 yoksul çocuk ortaokulu bitirebiliyor. Öyle ki Sahra altı Afrika bölgesinde genç kadınların neredeyse hiçbiri ortaokulu tamamlayamıyor.
Türkiye’deki Suriyeli öğrenciler akranları tarafından ayrımcılığa uğrama riski ile karşı karşıya…
Tüm Grupların Hakkı Gözetilmeli
Öğrencilerin birbiriyle kaynaşmaya ilişkin tutumları deneyimlerine ve arka planlarına göre değişmekteyken belirli gruplar ayrımcılık ile yüz yüze gelebiliyor. Rapora göre eğitim gören bazı grupların ayrımcılığa karşı risk altında olduğunu ifade etmek gerekiyor.
Örneğin Kıbrıs’taki Romanlar, Ekvator’daki yerli gruplar, Güney Kore’deki göçmenler, ABD’deki Müslümanlar ve Türkiye’deki Suriyeli öğrenciler akranları tarafından ayrımcılığa uğrayabiliyor. Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılara karşı olumsuz yargılar, Suriyeli çocuklarda depresyon ve damgalanma riskini de beraberinde getiriyor.
Eğitim Verimliliği Düşük
Rapor orta gelirli ülkelerde son 15 yılda %25’lik bir artışa rağmen 15 yaşındaki çocukların sadece dörtte üçünün okula gidebildiği vurgulanırken, okula gidebilenlerin de sadece yarısının temel bilgileri öğrenebildiğinin altı çiziliyor. Bununla birlikte koronavirüs krizi süresince düşük ve alt-orta gelir grubuna dahil ülkelerdeki öğrencilerin %40’ı dışlanma ve ötekileştirme riski ile karşı karşıyayken; söz konusu gruba dahil ülkelerdeki hükümetlerin herhangi bir önlem almadığı nitelendiriliyor.
Raporda Öğretmenlere de Eleştiri Var
UNESCO’nun “ALL means ALL” başlıklı raporu eğitimde kapsayıcılığın esas olduğunu vurguluyor. Bu noktada küresel çapta öğretim materyallerinin ve öğrenme ortamlarının çeşitlilik kazandığı ifade edilirken öğretmenlere de bu çeşitliliği kucaklayabilecek bir yaklaşım tavsiye edilmekte. Öyle ki incelenen 48 farklı eğitim sisteminde her dört öğretmenden sadece biri özel ihtiyaçları olan öğrencilere eğitim verebilme konusunda mesleki gelişime ihtiyaç duyuyor.
Ayrıca araştırmaya göre birçok öğretmen eğitimde kapsayıcı olmaya olumlu yaklaşırken, kapsayıcı bir eğitime karşı çekinceleri olan öğretmenlerin oranının da bir hayli yüksek olduğu gözlemleniyor. Bu noktada raporda öğretmenlerin davranışlarının aleni olmasa dahi öğrencilerin davranışını da doğrudan etkileyeceği vurgulanıyor. Raporda ayrıca öğretmenlerin profesyonel gelişim için daha fazla fırsata sahip olmaları gerektiğinin de altı çizilmekte.
Türkiye İçin Ne Söyleniyor?
Raporda Türkiye’de öğretmenlerin yaklaşık %40’ının gelirlerinden memnun olduğu vurgulanırken; yetersiz fiziki koşullarla birlikte öğretmenlerin bilgi ve beceri eksikliğinin de altı çiziliyor. Ayrıca Türkiye’de eğitim dahil olmayı mümkün kılacak kapsamlı bir yasal çerçeve bulunmasına rağmen uygulamadaki zorluklar ve belirli kitlelerin eğitime karşı olumsuz tutumların da etkili olduğu belirtilmekte.
Dört Önemli Öneri Var!
Kapsayıcılığı merkeze alan raporun altını çizdiği dört önemli uyarı bulunuyor:
- Hiç kimsenin kimliğine, geçmişine ve yeteneklerine bakılmaksızın öğrenmek isteyen herkesin eğitim alabilme hakkının genişletilebilmesi gerekiyor:
30 ülkeden sadece 9’u cinsiyet eşitliğini gözeten stratejiler sunabiliyor. 27 ülkeden ise sadece 17’si özel eğitime ihtiyacı olan bireyleri yasalarla koruyabilmiş durumda…
- Tüm öğretmenlerin (ayrım gözetmeksizin) tüm öğrencileri desteklemeye ve eğitmeye hazır olması gerekiyor.
2018’de yapılan araştırmada öğretmenlerin sadece yarısının karma becerilere sahip sınıflarda eğitim verebileceği, sadece üçte birinin ise kültürel açılardan farklı sınıflarda ders vermeye hazır olduğu gözlemleniyor.
- Tüm öğrencilerin aynı müfredattan öğrenmesi gerekiyor.
Eğitim içeriklerinin bölgeden bölgeye değişmesi aynı zamanda toplumsal önyargıları da besleyebiliyor.
- İşbirliği içinde istişarelerde bulunulmalı.
Moldovya, eğitim müfredatını yenilerken öğrencilerin de görüşlerini alan örnek ülke konumunda. Sırbistan’da yeni çıkarılan bir yasa ile ebeveynlere ayrımcılığı önleme sorumluluğunun yüklenmesinin yanı sıra temsilci organlara katılma hakkını sağlandı. Kuzey Makedonya organize sivil toplum faaliyetleriyle katılım desteğini artıran bilgilendirme kampanyaları sayesinde eğitim hakkının bekçiliğini üstlenebiliyor.
Bizi Takip Edin