Kazdağları’nda Ekoloji Mücadelesi:
“Romantik Çevreciler Suçlamalarının Yerini “Vandallar” Gibi Terimler Aldı”
Türkiye’de Yerel Çevre Hareketleri adlı dosyamıza Kazdağları ile devam ediyoruz. Kazdağlarında yereli aşan örnek ekoloji mücadelesini, bu alanda ilk isimlerden biri olan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Süheyla Doğan ile konuştuk. Doğan, ekoloji mücadelesinin daha görünür olduğunu ancak kamu kurumlarının bakışının da sertleştiğini vurgulayarak, "Romantik çevreciler suçlamalarının yerini “vandallar” gibi terimler alıyor." dedi.
Kazdağları Türkiye’de ekoloji mücadelesinde ilk akla gelen yerlerden biri. 2007 yılında altın madeni projesine karşı örgütlenerek Kazdağı Koruma Girişimi Grubu’nu kuran çevreciler, madencilik ve enerji projelerinin Kazdağının her yanına yayılması karşısında bütünlüklü bir çaba için 2012 yılında Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’ni oluşturdu. Derneğin çalışmalarına hem yerel hem ulusal düzeyde katkı sağlayan pek çok aktör var. Bunlar arasında Kazdağı İstanbul Dayanışması da yer alıyor.
Öte yandan Çanakkale’nin Yenice ilçesinde yapılması planlanan “Çırpılar Kömürlü Termik Santrali” hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararı, TEMA Vakfı ve Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından açılan davada iptal edilmişti. Kararı Danıştay 6. Dairesi onayladı. Böylece daha önce yöre halkının çabalarıyla daha önce yapımı üç kez durdurulan Çırpılar Kömürlü Termik Santrali hakkında nihai karar verilmiş oldu. Tabii Kazdağları ve çevresinde verilen mücadele, bu dava ile sınırlı değil; dağa talanına karşı çabalar pek çok alanda yerel ekoloji hareketleri ve yöre halkının destekleri ile sürüyor.
Başından bu yana Kazdağları’nın ve pek çok ekoloji mücadelesin içinde yer alan Ekoloji Birliği’nin de eş sözcüsü olan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Doğan, Kazdağları özelinde ve genel olarak Türkiye’de verilen çevre mücadelesinde güncel durumu, “yasaklayıcı kararlar ve düzenlemeler nedeniyle demokratik hakların kullanılamadığı bir ortamda ve pandemi koşullarında yeni yöntemler geliştirmeye çalışmak” olarak özetliyor.
Türkiye’de çevre hareketi nasıl ve ne zaman başladı?
Türkiye’de esas olarak daha önce çeşitli mücadeleler olsa da 1990’lı yıllarda Bergama Mücadelesi ile başladı diyebiliriz. Hem yerelde hem de ulusal anlamda destek buldu. Ancak iktidar bu mücadeleyi bastırmak için her yolu denedi. Hukuk kararları çiğnendi. Özel kararlar çıkartıldı. Hukuki süreçlerin arkasından dolanıldı. Tüm yasal ve alanda kazanımlara rağmen, hukuksuz bir şekilde altın madeni açıldı. Yerelimizde de 2000’li yılların başında altın madenciliği ve termik santrallara karşı başladı.
“Mücadele Alanımız ve Konular Çeşitlendi: Her Yolu Deniyoruz”
Kazdağları’nda neden bir ekoloji mücadelesi içinde yer alıyorsunuz?
Yaşadığım bölgeye sahip çıkmak istiyorum. Yaşadığım yerin kirlenmesini, tahrip olmasını, zehirlenmesini istemiyorum. Yaşadığım bölgenin zarar görmesi hem benim sağlığıma, hem yakınlarımın ve komşularımın sağlığına zarar verecek, yaşadığım bölgenin ekosistemi etkilenecek. Amacım yaşadığım bölgenin temiz kalması ve tüm canlıların sağlıklı bir ortamda yaşamını sürdürmesine katkıda bulunmak.
Kazdağları’nda neler yaptınız? Hangi yol ve yöntemleri kullanıyorsunuz? Hukuki süreç ve diğer yolları denediniz mi?
2007 yılında Kazdağı Koruma Girişimi Grubu olarak bölgemizdeki bir altın madeni projesine karşı bir araya geldik. Yöredeki halkı, köylüleri bilgilendirdik. Köy toplantıları, paneller, söyleşiler, mitingler düzenledik. İmza standları açtık. Lobi faaliyeti sürdürdük. Projenin daha sondaj aşamasındayken durdurulmasını sağladık. Madencilik ve enerji projelerinin Kazdağı’nın her tarafında olduğunu görünce bütünlüklü bir mücadele için dernekleşme kararı aldık ve 2012 yılında Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’ni kurduk.
Mücadele alanımız ve konular çeşitlendi. Altın madenciliğinden termik santrallara, barajlara, JES’lere, uygun olmayan yerlere yapılan RES’lere kadar çeşitli mücadeleler veriyoruz. Hem alanda, yerelde köylerde çalışıyoruz, hem lobi yapıyoruz, hem sosyal medya eylemleri yapıyoruz, hem de ÇED süreçlerini takip edip hukuki olarak da mücadele ediyoruz. Her yolu deniyoruz.
Ekolojik yıkıma yol açan enerji ve madencilik projeleri ile mücadele dışında, ekolojik bir yaşamın inşasına katkıda bulunmak için ekolojik yaşam pratikleri hakkında söyleşiler, atölyeler, şenlikler düzenliyoruz.
Size destek olan STK’lar, siyasiler ya da başka kurumlar var mı?
Esas olarak ekoloji örgütleri ile dayanışma içindeyiz ancak emek ve demokrasi örgütleri ile de birlikte oluyoruz. Siyasi partilerden (muhalefet partilerinden) de destek aldığımız oluyor.
Medyada yer almak için bir çaba gösteriyor musunuz? Size yerel ve ulusal medyada yer veriliyor mu?
Uzunca bir süredir ana akım medya bizim etkinliklerimize yer vermiyor. Daha çok çevreye duyarlı muhalif basın bizim etkinliklerimize yer veriyor. Görünür olmak için çok çaba göstermemiz gerekiyor. Yerel basının bir kısmında yer alabiliyoruz.
“Herkes Çevreci (!) Oldu”
Süreç nasıl ilerliyor? Yıllar içinde bir değişim gözlemlediniz mi?
İklim krizinin etkilerinin daha fazla hissedilir olması ile ekoloji mücadelesi artık daha fazla paydaş bulmaya başladı. Mücadele daha çok görünür oldu. Yıllar içinde hem bizim deneyimlerimiz arttı hem de artık daha fazla kişi ve kurumla temas halindeyiz. Herkes çevreci (!) oldu.
Kamu kurumlarının ve kolluk kuvvetlerinin yerel çevre hareketlerine karşı tutumları nasıl? Bu tutumlar sizi nasıl etkiliyor?
Kamu kurumlarının ve kolluk kuvvetlerinin tutumları giderek daha kötüye gidiyor. Şiddetin dozu artıyor. Cezalar veriliyor. Romantik çevreciler suçlamalarının yerini “Vandallar” gibi terimler alıyor. Kurumsal iş birliklerinin zemini ortadan kaldırılıyor. Taleplerimiz dikkate alınmıyor ve dinlenilmiyor. Bu tutumlar bizi yorsa da haklı mücadelemizden vazgeçirmiyor.
Kendi yereliniz dışında, ulusal düzeyde sesinizi duyurabiliyor ve destek alabiliyor musunuz?
Ulusal düzeyde örgütlendik. Ekoloji Birliği’ni kurduk ve mücadelemizi birleştiriyoruz. Birbirimize destek oluyoruz. Sesimizi hep birlikte duyurmaya çalışıyoruz. En büyük desteği birbirimizden alıyoruz.
Sürekli saldırı hali olduğu için bizler de daha çok savunma durumundayız. Kendi gündemlerimizi taleplerimizi oluşturmakta güçlük çekiyoruz.
Talepleriniz nasıl karşılık buluyor? Olumlu yanıt bulan talebiniz var mı?
Taleplerimiz çok da karşılık bulmuyor. Mücadelenin etki gücüne bağlı olarak zaman zaman geri adım attırabiliyoruz ve bazı düzenlemeleri iptal ettirebiliyoruz. Bu durum talebin olumlu yanıt bulması şeklinde değil, geri adım atılması çeklinde oluyor. Sürekli saldırı hali olduğu için bizler de daha çok savunma durumundayız. Kendi gündemlerimizi taleplerimizi oluşturmakta güçlük çekiyoruz.
Ekoloji mücadelesine yeni yollarla ile devam edeceğiz ; pandemiye uygun yeni yöntemler geliştirmeye çalışacağız.
Siyasi konjonktür, siyasilerin tutumları, sizi nasıl etkiliyor? Siyasi partilerin yaklaşımı ve desteği ne seviyede?
Siyasi konjonktür ve iktidar yanlısı siyasilerin tutumları bizleri doğrudan etkiliyor. Faaliyet alanlarımız ve şeklimiz etkileniyor. Yasaklayıcı kararlar ve düzenlemeler nedeniyle demokratik haklarımızı kullanamıyoruz. Yerel ve ulusal düzeyde daha çok muhalefet partileri ile ilişkimiz oluyor. Eylemlerimize katılıp destek oluyorlar. Mecliste soru önergeleri vererek destek sağlıyorlar. Siyasi partiler artık ekoloji birimlerini kuruyorlar ve daha ilgililer.
Çevre hareketinde ve örgütlerde gençler pek yer almıyor. Mücadelede kadınlar önde iken çevre hareketi-örgütleri içinde, karar alma mekanizmalarında kadınların sayısı az. Yaratıcılık ve yeni yöntemler zayıf kalıyor. Bilgi ve deneyim eksikliği var.
Eleştirel bir değerlendirme yaparsanız, Türkiye’de genel olarak çevre hareketini ve siz kendi yerel çevre hareketinizi nasıl değerlendirirsiniz? Hangi konuda kendinizi başarılı ve hangi konuda başarısız görüyorsunuz?
Çevre hareketinde ve örgütlerde gençler pek yer almıyor. Mücadelede kadınlar önde iken çevre hareketi-örgütleri içinde, karar alma mekanizmalarında kadınların sayısı az. Yaratıcılık ve yeni yöntemler zayıf kalıyor. Bilgi ve deneyim eksikliği var. Bizim bölgemizde çevre hareketi oldukça güçlü. Kendimizi her konuda başarılı sayıyorum. Örnek örgütlerden birisiyiz.
Pandemi süreci sizi nasıl etkiledi?
Derneklere getirilen yasaklama nedeniyle dernek merkezimizde gerçekleştirdiğimiz tüm toplantılı etkinlikleri iptal etmek zorunda kaldık. Alanda yapmakta olduğumuz açık hava toplantıları, basın açıklamaları, mitingleri pandemi nedeniyle getirilen yasaklamalar nedeniyle yapamaz hale geldik. Aidat ve bağış toplamada sıkıntıya düştük ve gelirlerimiz azaldı ancak ofis masraflarımız devam etti. Üyelerimizi bir araya getiremez olduk. Açık alan dahi olsa eylemlere katılımda sayılar çok düştü. Ancak bu dönemde online toplantılar yöntemini keşfettik ve bir şekilde ilişkilerimizi sürdürdük. Sosyal medya eylemlerine ağırlık verdik.
Bundan sonrası için ne yapmayı planlıyorsunuz?
Ekoloji mücadelesine yeni yol ve yöntemlerle devam edeceğiz. Online ortamlarda söyleşiler, atölyelere devam edeceğiz. Sosyal mesafeye dikkat ederek alanlarda olmaya çalışacağız. Sosyal medya eylemlerini sürdüreceğiz. Pandemiye uygun yeni ve yaratıcı yöntemler geliştirmeye çalışacağız.
Ne olmasını öngörüyorsunuz? Umutlu musunuz?
Pandemi koşullarının biraz daha süreceğini öngörüyoruz. Ancak siyasi konjonktürün de daha fazla bu şekilde süremeyeceğini düşünüyoruz. İktidarın tüm baskısına karşı mücadelenin başarılı olacağına inanıyoruz. Gelecekten umutluyuz çünkü haklıyız.
Sizce, ne yapılırsa başarılı bir sonuç alınır, bu bağlamda neye ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsunuz?
Toplumun her kesiminin, gençlerin ve kadınların daha fazla katıldığı birleşik bir mücadele ile başarılı bir sonuç alabiliriz. Yaratıcı fikirlere ihtiyaç var. Ekolojik sisteme önem veren, ekolojik yıkım projelerine izin vermeyen bir yönetim anlayışının iktidara gelmesiyle daha rahat sonuç alabiliriz.
Türkiye’de Yerel Çevre Hareketleri adlı dosyanın diğer haberlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin