Pandeminin Sosyal Etkileri, Aşılamaya Karşı Kararsızlık ve Şüphe
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Toplumsal Yapı Araştırmaları Programı (TYAP) kapsamında Sosyoloji Bölümünden Doç. Dr. Lütfi Sunar’ın yürütücülüğünde, Covid-19’un sosyal etkileri ile Covid-19 aşısı hakkında toplumun yaklaşımları belirlendi. 12 ilde bin 17 (1017) kişiyle gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre, pandemide artan gelecek kaygısı insanların kendini daha az güvende hissetmesine neden olurken, aşılamaya karşı kararsız olan çoğunluk ve Çin aşısına karşı şüpheli bir yaklaşım söz konusu.
ARGETUS Araştırma Şirketinin gerçekleştirdiği, Doç. Dr. Lütfi Sunar ve Prof. Dr. Yunus Kaya’nın yürütücüsü olduğu gerçekleştirilen araştırma kapsamında “Pandeminin Sosyal Etkileri ve Toplumun Aşı ile İlgili Yaklaşımları” raporu ile Covid-19’un sosyal etkileri ve aşıya dair toplumun algısı analiz edildi.
12 ilde 1017 kişiyle yüz yüze görüşme tekniği ile yapılan araştırma, salgındaki sosyal ilişkilerin ve gündelik yaşamın kapsamlı bir fotoğrafını çekiyor. Son zamanlarda yoğunlaşan aşı tartışmalarına da ışık tutacak şekilde, araştırma kapsamında bireylerin aşılamaya yönelik düşünceleri ve aşı tercihleri de soruldu. Türkiye’de farklı meslek, yaş grubu, eğitim düzeyine göre farklılıkları yansıtacak şekilde bir örneklem seçilerek gerçekleştirilen araştırmada, salgının sosyal hayat üzerindeki etkisini görmek mümkün oldu. Araştırmayla birlikte Covid-19’un etkisini farklı toplumsal bileşenlere göre analiz etme imkânı ortaya çıktı.
Araştırmanın öne çıkan temel bulguları şunlar:
- Toplumun % 75,7’si Kovid-19 salgın döneminde “Ailemin değerini daha fazla anladım.”,
- % 70,1’i “Geleceğe yönelik kaygılarım öncekine göre çok arttı.”,
- % 61,5’i ise “Kendimi artık daha az güvende hissediyorum.” diyor.
- Büyük çoğunluk aşı olma konusunda kararsız ve Çin aşısına şüpheyle bakılıyor.
Aşılamaya Karşı Kararsızlık
Analiz raporunda Türkiye’de aşılamaya karşı farklı eğilimler tespit edildi.
Kovid-19 aşısı olmak konusunda, toplumun;
- %16,5’i “Hemen aşı olmak istiyorum.”,
- % 26,0’sı “Aşının etkisi kanıtlandıktan sonra aşı olmak istiyorum.”,
- % 24,6’sı ise “Aşı olmayı hiç düşünmüyorum.” diyor.
Aşı olmayacağını söyleyenlerin, görüşülenlerin dörtte biri kadar olması, uygun bir iletişim ve bilgilendirme ile aşıya yönelik şüphelerin giderilebileceğini gösteriyor.
Çin Aşısına Karşı Şüphe: Sadece % 2,8 Sinovac Aşısını Tercih Ediyor
Katılımcılara, tercih hakkı verilirse hangi aşıyı olmak istedikleri de soruldu. Buna göre aşı olmayacağını beyan edenleri de kattığımızda:
- Araştırmaya katılanların %47’sinin aşılarla ilgili bir fikri veya tercihi yok.
- Tercih şansı olsa katılımcıların %33,2’sinin Türkiye’nin geliştireceği yerli aşıyı
- %13,7’si Almanya ve ABD menşeli Biontech-Pfizer aşısını,
- Halihazırda Türkiye’de kullanılmaya başlanan ve Çin’in geliştirdiği Sinovac aşısının ise araştırmaya katılanların sadece %2,8’i tarafından,
- Rusya menşeli Sputnik, ABD’de geliştirilen Moderna ve İngiltere’de Oxford ve Astra Zeneca tarafından geliştirilen aşı ise sadece %3,3’ü tarafından tercih ediliyor.
Sonuçlar birlikte düşünüldüğünde, aşılamaya karşı oluşan şüphe ve çekincenin kaynağının tercih edilen aşının menşei olduğu; yerli aşının uzun vadede geliştirilebilecek olmasının toplumun endişesinde etkili olduğu tespit edildi.
Geleceğe Yönelik Güven Azaldı, Kaygılar Arttı
Araştırmada pandeminin aileyi, sosyal ilişkileri ve hanelerin sosyo-ekonomik durumunu olumsuz etkilediği; salgının gelecek kaygısını arttırıp güvende olma hissini zayıflattığı bulgusuna ulaşıldı.
- Araştırmaya katılanların %70,1’i geleceğe yönelik kaygılarının öncekine göre çok arttığını; katılımcıların % 61,5’i kendisini artık daha az güvende hissettiğini,
- %12,8’i ise bu durumla başa çıkabilmek için profesyonel psikolojik destek almayı düşündüğünü ifade ediyor.
- Süreçteki ekonomik ve sosyal kayıplar nedeniyle artan kaygı ve güven, araştırmaya katılanların %34,2’si işini kaybetme riski yaşadığını belirtmesiyle daha net anlaşılıyor.
- Hali hazırda işsizler ve işini kaybetmiş olanlarla birlikte düşünüldüğünde toplumun % 60’ının salgınla birlikte iş ve gelecek kaygısı yaşamaya başladığı görülüyor.
Sosyal İlişkiler Zayıfladı Teknolojik Yeniliklere İlgi Arttı
Araştırmada pandeminin bireylerin sosyal ilişkilerinin önemli ölçüde etkilendiği görülüyor. fazla anladığını söylüyor.
- Katılımcıların %24,4’ü Covid-19 salgını sürecinde “aile içi iletişimim zayıfladı”;
- %75,7’si de bu süreçte “ailemin değerini daha fazla anladım” diyor.
Salgının aile yapısı ve ilişkileri üzerinde kalıcı etkiler bırakacağı, başka pek çok araştırma gibi bu araştırmada da ortaya çıkıyor.
Pandemide uzun süren kapanmalar, uzaktan çalışma ve eğitim, kısıtlamalar ve fiziksel mesafeye dayalı oluşan sosyal mesafe, bireylerin gündelik sosyal ilişkilerini ve sosyalleşme örüntülerini bu süreçte ciddi bir biçimde etkiliyor.
- Katılımcıların % 51,2’si bu süreçte arkadaşlarının değerini daha fazla anladığını;
- %41,7’si sosyal çevresinden uzaklaşmanın kendisine iyi geldiğini düşünüyor.
- %39’u da sosyal çevresinden uzaklaşmanın kendisine iyi geldiğini düşünmüyor.
- Pandemide bireylerin teknoloji ile ilişkilerinin değiştiğini gösteren veriler bu araştırmada da var.
- Araştırmaya katılanların %49,7’si teknolojik yeniliklere daha açık hale geldiğini söylüyor.
Araştırmanın tüm sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, aile içi ilişkilerin ve sosyal hayatın salgın sürecince çok önemli ölçüde sarsıldığını ve değişim seyri içerisinde olduğunu gösteriyor.
Araştırma kapsamında yapılan detaylı analizlere ve ayrıntılara rapora buradan ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin