Yeni Metin Yeni Tiyatro

Tiyatrolar içinde bulunduğumuz dönem nedeniyle hem zorluk yaşıyor hem de bir takım değişikliklerden geçiyorlar. Bir yandan festivaller yıllık programlarını şartlara uygun şekilde gerçekleştirmenin yollarını arıyor. Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali 15 Aralık itibariyle başladı, açılışını bu yılın birinci seçilen oyunuyla Zoom platformu üzerinden yaptı. Tüm etkinliklerini çevrimiçi olarak 24 Aralık’a kadar sürdürüyor.

Yeni Metin Yeni Tiyatro bir proje olarak 2006 yılında başladı ve tiyatroya yeni yazarlar kazandırma amacıyla her yıl devam ediyor. Tiyatro metinlerinin üretim sürecinde Türkiye ve dünyadan tiyatro yazarları eğitmenlik yapıyor. Atölye çıktılarından bir seçki de festivalde profesyonel oyuncular ve yönetmenler eşliğinde sahneyle buluşuyor. 2012 yılından beri düzenlenen festivalde oyunların sonrasında yapılan söyleşiler, metinler üzerine tartışma için alan açıyor.

Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali her yıl 20 ve üzeri yazar adayıyla 9. yılında tiyatroya 180’den fazla metin kazandırdı. Atölyeler ve festivaller kapsamında dünyanın pek çok yerinden 40’tan fazla oyun yazarı ve yönetmen projeye dahil oldu. Yeni yazarların çıkması ve metinlerin tartışılması atölyenin ve festivalin temel hedefi. Her yılın teması farklı olarak belirlendi. Festival bugüne kadar felaket, sınırlar, beden ve şehir, hayvan, peki ya mutluluk?, rüya, yabancı ve çöp temaları etrafında düzenlendi. Gerçekleşmekte olan festivalin teması da gelecek. Tam da nasıl bir gelecek hayal ettiğimizi düşündüğümüz bu döneme uygun bir temayla çıkan bu yılın festivalinde youtube prömiyerleri, çevrimiçi platformlarda canlı ve kayıttan oyun okumaları, söyleşiler ve panellere yer veriliyor. Üç günlük kısa atölyelerde Galataperform kadrosunun yanısıra Norveçli tiyatro yazarı Demien Vitanza ve İspanyol tiyatro yazarı ve dramaturg Alberto Conejero da deneyimlerini paylaşıyor. Yazarların Türkçe’ye çevrilen oyunları da festivalin önemli bir parçası.

Tüm oyunlar, üçüncü günden itibaren Yeniperform websitesinde yayınlanıyor. Her gün sahneye gelen yeni oyunların yanısıra söyleşiler de katılımlı olarak devam ediyor. Etkileşim, şartların değiştiği bu ortamda da ekibin önem verdiği bir unsur, bu da seyirci olarak hem canlı temas imkanı tanıdığı hem de bir anlamda kuliste olma hissi verdiği için festivalin alışık olduğumuz tiyatroya yakınlığını muhafaza ediyor.

Geçen sene İstanbul’un farklı yerlerinde gerçekleşen festivalin aklımda kalan iki işi, All Saints Kilisesi’nde Ahmet Sami Özbudak’ın yönettiği, Sema Elçim’in atölye kapsamında tamamladığı Feramuz Pis Oyunu ve Arter’de gerçekleşen, Yeşim Özsoy’un yönettiği, Itır Karabulut’un senenin oyunu seçilen Kalanlar metninin okuma tiyatrosuydu. Feramuz Pis, sahneye kavuştu, TiyatroDEA ekibinin ilk işi olarak İstanbul Tiyatro Festivali’nde izleyiciyle buluştu. Kalanlar oyunu oldukça etkileyiciydi, sahnede izlemeyi heyecanla beklediğim işlerden. Dokuzuncu festival de bu senenin oyunuyla açıldı. Halil Yağız Şanal’ın kaleminden Bir Yaz Gecesi Çöküşü, Zoom ve Youtube üzerinden izleyiciye erkek olmakla ilgili bir takım meseleler sundu.

Bizde Yerin Ayrı kampanyasıGalataperform’un kurucusu Yeşim Özsoy’la hem festival hem de nasıl bir tiyatro hayal ettiği üzerine bir görüşme yaptım. Galataperform, 17 senedir bulunduğu mekandan geçtiğimiz aylarda ayrıldı. Son dönemde en hızlı değişikliğe giden tiyatrolardan oldu. Dünyayla bağını ve yeni bakış açıların araştırmayı özenle sürdüren bu ekibin kendilerini önümüzdeki dönemde yeniden nasıl tanımlayacakları merak ettiğim konular arasındaydı.

Özsoy, içerisinde bulunduğumuz dönemi bir laboratuar olarak değerlendiriyor. Şehirde var olmanın zorlayıcı yönlerinden söz ederek, gidiş gelişlerin yoruculuğunu hatırlattı. Bununla beraber hafızamda şehirde oradan oraya koşturmanın zorluğu belirdi. İstanbul, bu açılardan gerçekten kolay bir yer değil. Bir yandan da, bir oyun çıkışında seyircilerle, oyun ekibiyle sohbetin yüz yüzeliğinin güzelliğini, ki geçen yıl epey yağmurlu bir günde küçücük bir alanda gerçekleşen oyun çıkışlarından birini bile hatırlayınca, o zamanları Özsoy’un da söylediği gibi epey özlüyorum. Yine de, yeni bir denge bulmanın, günümüz şartlarının yeni olanaklara yol açma ihtimalinin heyecan verici olduğunu düşünüyorum.

Tiyatro Kooperatif’inde tiyatroların bu yılın şartlarıyla mücadelesi üzerine çözüm üretme gayretinde olan ekibin içinde de yer alan Özsoy, fiziksel bir mekanda varlıklarını sürdürmenin zorluğunu ifade etti. Galataperform, yoluna önce bir mekanı olmadan, Yeniperform olarak devam edecek. Burası sanal bir mekan, zaten linke girdiğinizde de klasik bir yapıyla karşılaşmıyorsunuz. Sahne, atölyeler ve yayınların olduğu üç ana bölüm mevcut.

Ütopik Bir Alan: Yeni Dünya

 Önümüzdeki dönem için planladıkları heyecan verici proje ise Yeni Dünya adını taşıyor. Özsoy, Yeni Dünya’yı toprakla bağlantılı ütopik bir alan olarak tanımlıyor. Bu alanda, birbiriyle bağlantılı ve birbirinden bağımsız katılımcılar bir araya geliyor. Yeni Metin Yeni Tiyatro atölyesi de önümüzdeki yıl için melez bir model olarak tasarlanıyor. Bu vesileyle farklı şehirlerden, farklı ülkelerden yazar adayları ve eğitmenler çalışmalara katılma imkanına sahip olacak. Atölyeler üç aşamalı olarak düşünülüyor: dijital platformda erişilebilecek olan video setleriyle ve çevrimiçi derslerle takip edilen kısımlar ve yazarların bir araya geleceği bir kamp.

Yeni Dünya, tamamen yeni bir alanda, şehrin dışında hayal edilen bir sistem esasında. Tüketeceklerini yetiştirmeye katkı verdiğin, insanın çevreye etkisine kafa yorulan bir tiyatro hayali. Doğayla iç içe, bulunduğu çevreyle bilinçli ve sorumlu bir ilişki kuran bir tiyatro.

Özsoy katıldığı uluslararası festivallerde tiyatroyu yeni düşünme şekilleri arasında seyahatin dolayısıyla bıraktığımız karbon izinin azaltılmasının, ekolojik tiyatronun bir mesele olduğunu paylaştı. Bu tabii ki fiziksel tiyatronun yok olması anlamına gelmiyor, böyle bir ihtimal gerçekçi de değil. Günümüz şartları yeni bazı seçimlere zemin hazırlıyor. Yeni Dünya ise uzun vadeli düşünmekten yola çıkılan bir hayal. Pandemiyi gelip geçecek bir dönem olarak görebiliriz, fakat çevre krizi, insanoğlunun yarattığı ve kendi kendine olumsuz etki eden en büyük krizlerden ve gelecekteki sorunlarımızın en öne çıkanlarından olmak zorunda. Tüketim alışkanlığımızı ve dünyada var oluşumuzu gözden geçirmek ve kararlar almak için harekete geçmeyi hedefliyor. İçinde bulunduğumuz alanlarda yaratıcı işler yaparken bir yandan da ben ne kazandırıyorum diye düşünmekten söz ediyor Özsoy. Bunun yanında böyle bir alan, altı ay süren tiyatro sezonunun dışına çıkmak için de bir imkan sunuyor.

Şehirdeki mekanında haşır neşir olduğumuz hadiseler, konular, içinde bulunduğumuz tarih ve kültür, Galata, Balat gibi semtlerde öne çıkan ve bizi besleyenler, yaşadığımız yer, dünyayı algılamamızı da yazdıklarımızı da etkiliyor. Dolayısıyla bu değişiklik yeni anlayışlara yeni metinlere de çıkabilir.

Kısa vadede aşmamız gereken zorlukları atlatabilmek hepimizin önceliği. Uzun vadede de nasıl bir dünya içerisinde var olmak istediğimiz, bireyler ve toplumlar olarak yaşadığımız çevreye ne katmak istediğimiz üzerine vereceğimiz kararlar, her alanda bizi etkiliyor. Bu kararları hayatımıza uyguladıkça ve daha iyiyi hayal ettikçe alışkanlıklarımız da değişebilir. Tek bir seçim yapmak gerekmese de farklı açılardan düşünerek yaşam alanlarımızı nasıl planlamak istediğimiz üzerine düşünmek için belki de en doğru zamanlardan birindeyiz.

Festivalin oyun ve atölyelerini Yeniperform websitesi üzerinden takip edebilir, söyleşilere Galataperform instagram hesabındaki linklerden katılabilirsiniz.

 

 

Meltem Ersoy

Üyelik Tarihi: 14 Temmuz 2020
10 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör