İstanbul’un İlk Kent Konseyi Çözümün Parçası Olmak İsteyenleri Davet Ediyor
İstanbul Kent Konseyi’nin ilk başkanı Mimar Tülin Hadi ile konseyin yapılanma süreçlerini, pandemi nedeniyle kısıtlanan faaliyetlerini konuştuk. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile daha güçlü ve sürekli ilişki kurmak isteyen STK’lara İstanbul Kent Konseyi’ni bir köprü olarak kullanabileceklerini ve çalışmalara birikimlerini aktarabileceklerini hatırlatan Hadi, çözümün parçası olmak isteyen tüm İstanbulluları kent konseyine katılmaya davet ediyor.
İstanbul’un ilk Büyükşehir Kent Konseyi, geçen yılın Ekim ayında kuruldu ve başkanlığına Mimar Tülin Hadi seçildi. İstanbul Kent Konseyi, Başkan Tülin Hadi’nin tabiri ile “gündelik yaşam kalitesini, çevre koşullarını, belediyenin sunduğu hizmet niteliğini artırmak üzere kurulmuş bir yurttaşlar meclisi; bir tür fikir üretim fabrikası”. Konseyin etkinliği, şüphesiz İstanbullular ile STK’ların aktif katılımına ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile konsey arasındaki etkileşime bağlı…
İstanbul Kent Konseyi’nin ilk başkanı olmak sizin için ne ifade ediyor?
Bir süredir temsili demokrasinin çıkmazları, iki güçlü grup olarak iktidar sahipleri ile büyük sermaye sahiplerinin kendi aralarında kararlar alması, buna karşın, çok büyük kalabalıkların kendi hayatlarında büyük yıkımlara yol açarak hayatlarını doğrudan doğruya etkileyen bu karar süreçlerine katılamayışı ama aslında yönetime katılması gerektiği, yollarının neler olabileceği düşüncesi herkes gibi benim de kafamı kurcalamaktaydı. Kendi kendime bunları düşünürken, amacı tam da böyle bir katılımı var etmek olan İstanbul Kent Konseyi’nin başkanı olmak, aklımda dönüp dolaşan konulara bir anda bu kadar yaklaşmak benim açımdan zamanlaması ilginç bir tesadüf oldu.
İstanbulluların Kent Konseyi’ne Nitelikli Katılımı
İstanbul’da ilk kez kent konseyinin oluşması ne anlama geliyor? İstanbul’a ne kazandıracak?
Kent konseyi kurmak düşüncesi, bir yerde yaşayan insanların kendi yerlerinin, çevrelerinin uzmanı olduğu, dolayısıyla ihtiyaçları en yakından onların tanıyacağı ve çözümlere dair ipuçlarını en iyi onların ortaya koyabileceği fikrine dayanıyor. Kent konseyi aracılığıyla bir araya gelen yurttaşlar sadece ihtiyaçlarını tanımlamakla kalmıyorlar, kentteki çevre ve yaşam kalitelerinin düzeyine artırmak için yerel yönetim temsilcileriyle birlikte öneriler de geliştirebiliyorlar. Son 25 yılda böyle bir katılımın, ihtiyaçlarımızı, önceliklerimizi dile getirmenin, hele hele beraber öneri geliştirmenin çok uzağında yaşadığımız düşünülecek olursa, İstanbul Kent Konseyi’nin kuruluşu ile İstanbullu “uzmanlar” olarak hep beraber çok önemli bir fırsat yakalamış olduğumuz söylenebilir. İlk olması ise bir konseyin ne olduğunu düşünmek, baştan kurgulayabilmek için fırsat sunuyor.
Kent konseyinin görevleri neler? Mevzuat neleri tarif ediyor?
Kent konseylerinin kadınlar, çocuklar, gençler, engelliler, +65 yaş grubu gibi sesi az duyulan grupların kendini ifade etmesine olanak yaratmak, kentin tarihi, doğal ve kültürel değerlerine sahip çıkmak, korumak, hemşehirlilik bilincini geliştirmek kentin gündemine yönelik ortak aklın oluşmasına katkı sunmak, konsey çatısı altında üretilen fikirlerin belediyeye iletilmesini sağlamak gibi görevleri var. Kent Konseyi Yönetmeliği’nin altıncı maddesi bu görevleri ayrıntılı biçimde tarif ediyor.
Katılım deneyimimizin yetersizliği, daha bu yola yeni çıktığımızı dikkate alacak olursak, demokrasi, katılımcılık, uzlaşma kültürünün yaygınlaştırmak, rekabetçilikten arınmış bir tartışma kültürü geliştirmek, sivil toplumun gelişmesine katkıda bulunmak en önemlileri gibi duruyor çünkü nitelikli katılım belli bir davranış biçimini gerektiriyor. Yönetmelikler neyi tarif ederse etsin bu davranış biçimleri geliştirilmeden kent konseyinin görevlerini yerine getirmesi mümkün değil. Katılımcıların birbirlerini tanımaya, duymaya ve dönüşmeye de açık olması gerekiyor. Bu dönüşüm ilkeleri terk etmek anlamına gelmiyor.
İstanbul Kent Konseyi’nde çok farklı isimler var; çok ortaklı ve çok aktörlü yönetişim anlayışını gerektiren bu çeşitlilikten ne tür projelerin çıkmasını umalım? Stratejik bir plan hazırladınız mı?
İstanbul Kent Konseyi seçiminin ardından, Konsey Yürütme Kurulu’nda bulunan isimlerden epey bahsedildi. Farklı alanları temsil eden, önemli birikimlere sahip isimler. Konseyin 42 asil 42 yedek üyesi var. Bizler asil ve yedek üyeler olarak hep beraber, belediyenin hazırlamış olduğu stratejik planı da esas alarak bir çalıştay düzenledik. Bu çalıştayda, konsey bünyesinde kurulmasına karar verilen 6 meclis ve 19 çalışma grubunu belirledik. Şu anda burada her birinin çalışmalarını saymak uzun olur ama yapılan işlerde sosyal ve fiziksel sorunlarla ilgili farkındalık yaratmanın, kamusallığı güçlendirmek, kamusal mekânın niteliğini, İstanbullu yurttaşların yaşam kalitesini artırmanın ortak hedef olduğunu söyleyebilirim.
İstanbul’un Birbiriyle Kesişen Sorunlarını Beraber Düşünme İhtiyacı
İstanbul’ çok büyük bir kent; en öncelikli sorunlar ve sizin çözüme katkı sunabileceğiniz sorunlar olarak neleri tespit ettiniz? Kurulduğundan bu yana Çocuk Meclisi de dahil pek çok çalışma yaptınız. Hangi konular sizin için öncelikli? Neler yapmayı planlıyorsunuz?
Deprem ve afet, iklim krizi, çevre, kültür-sanat, çocuk hakları, hayvan hakları, göç, toplumsal eşitlik, kent peyzajı, imar, kent sağlığı, kent yoksulluğu, ulaşım, gıda-tarım-su ürünleri, emek-iş yaşamı, insan hakları-hukuk, dijital yaşam, eğitim, spor ve turizm üzerinde düşünmek üzere belirlediğimiz konular oldu. Bunların arasından deprem-afet, iklim krizi gibi konular daha öncelikli görünse de, sorunlar ve yapılabilecekler iyice irdelendiğinde konuların birbirinden ayrılamadığı, birçok noktada kesiştiği ortaya çıkıyor.
Beraber düşünme ihtiyaçları kendini gösteriyor. Buna örnek olarak İklim Krizi Çalışma Grubu’nun sunmuş olduğu “Sıcak Dalgaları Konusunda Görüş ve Öneriler” raporundan bahsedebiliriz. Sıcak dalgaları konusunda güncel tespit ve önerileri bir araya getiren bu rapor kent sağlığı, kent peyzajı ve kent imarı, ulaşım, iş yaşamı, hatta dijital teknoloji çalışma gruplarının da konusu olacak önerileri içeriyor.
Çalışma gruplarında güncel durum bu iken, daha önce de bahsettiğim gibi henüz kuruluşu gerçekleşmiş bir meclisimiz yok. Kurulması kararı alınmış Kadın Meclisi, Gençlik Meclisi, Engelliler Meclisi, +65 Meclisi ve Çocuk Meclislerinin hayata geçirilmesine dair süreçleri salgın önlemleri sebebiyle tamamlayamıyoruz. Yine de, TBMM’nin kuruluşunun 100. yıldönümünde Çocuk Meclisi’nin kurulacağını bildiren bir çağrı yaptık. Meclislerin kurulamayışı nedeniyle yaşadığımız zaman kaybını, katılım isteğini beyan edenlerle dijital platformlarda gerçekleştirdiğimiz toplantılarda telafi etmeye çalışıyoruz.
Kent Konseyi ile Hem Hizmet Alan Hem Hizmetin Üretimine Katılabilen İstanbullular
İstanbul Kent Konseyi yerel katılıma nasıl katkı sağlayacak? Yurttaşlar ile nasıl bir iş birliği öngörüyorsunuz?
İstanbul Kent Konseyi, gündelik yaşam kalitesini, çevre koşullarını, belediyenin sunduğu hizmet niteliğini artırmak üzere kurulmuş bir yurttaşlar meclisi. Bu mecliste bir araya gelen yurttaşlar gözlemleri, farkındalıkları, yaratıcılıklarını birleştirerek oluşturdukları önerilerini belediyeye iletebilecekler. Bir tür fikir üretim fabrikası. Yaşadıkları şehirde sadece hizmet alan değil aynı zamanda hizmetin üretimine katılan konumunda olacaklar.
Ancak, gerçek ve etkili bir katılımdan bahsedilmek için tüm paydaşların bir araya gelmesi şart. İstanbul Kent Konseyi’nin anlamlı bir mekanizma haline gelebilmesi için yurttaşların bir araya gelmesi, kendi aralarında tartışmaları, görüşmeleri, anlaşmaları yeterli değil yönetim hak ve sorumluluğu bulunanların da yurttaşların bu üretimine katılması, geri bildirimleri yapması, fikirlerin olgunlaştırılmasına katkı sunması gerekiyor. Konseyin gerçek anlamını bulması, görevini yerine getirebilmesi ancak belediye ile arasındaki karşılıklı etkileşime bağlı…
Belediye ile daha güçlü, düzenli, sürekli ilişkiler kurmak isteyen STK’lar sonuçsuz kalan girişimlerin yarattığı hayal kırıklıkları yerine İstanbul Kent Konseyi’nin varlığından yararlanabilirler. Bir yandan takip edilmesi kolay bir iletişim imkânı bulurken diğer yandan konseyde tartışılan konulardaki birikimin artmasına katkı sunabilirler.
Sivil toplum aktörleri kent konseyinin çalışmalarına nasıl dâhil olabilir? STK’lar ile iş birlikleriniz var mı? STK’lara bir çağrınız olur mu?
Meclisler ve çalışma grupları STK’ların katılımına açık oluşumlar. Belirlenmiş olan veya kurulması için öneri de getirilebilecek çalışma alanlarından ilgilendiklerine katılabilirler. Ancak meclisler ve çalışma grupları arasında bir fark olduğunu belirtmek lazım. Şöyle ki; meclisler kent konseyinin kendisi gibi seçim süreçlerini gerektirirken, çalışma grupları dinamik yapıda çabuk harekete geçebilen, seçim süreçlerine tabi olmayan oluşumlar. Aktif olan çalışma gruplarında gönüllülerin yanı sıra toplantılara katılan pek çok STK temsilcisi var. Gözlemimiz, STK’ların, özellikle de savundukları alanın markası haline gelmiş STK’ların belediye ile doğrudan doğruya iletişime geçmeyi tercih ettiği yönünde.
Belediye birimlerinin yoğun gündemi arasında bu yöntem maalesef birçok defa sonuçsuz kalan girişimlere dönüşüyor. Belediye ile daha güçlü, düzenli, sürekli ilişkiler kurmak isteyen STK’lar sonuçsuz kalan girişimlerin yarattığı hayal kırıklıkları yerine İstanbul Kent Konseyi’nin varlığından yararlanabilirler. Bir yandan takip edilmesi kolay bir iletişim imkânı bulurken diğer yandan Konsey’de tartışılan konulardaki birikimin artmasına katkı sunabilirler.
Pandemide Konsey’in Sivil toplum ile Belediye Arasında Köprü Görevi
COVID-19 salgını, çalışmalarınızı nasıl etkiledi? Çalışmalarınızı revize etmek durumunda kaldınız mı?
Konsey’deki çalışma gruplarının 10 tanesi tanışma toplantılarını Mart başında, Türkiye’de COVID-19 kaynaklı ilk resmi ölüm vakasının yaşanmasından hemen önce gerçekleştirmişti. Bunlar gerçekten heyecanı yüksek toplantılardı. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı önlemler sebebiyle evlerimize dağılmak zorunda kaldık. Başlangıçtaki heyecanın süremeyecek olması hayal kırıklığı yaratmadı desem yalan olur. Salgın sürecindeki telaş içinde, kendisi de bir sivil toplum örgütüne dönüşüveren kent konseylerinden farklı olarak sivil toplum ile belediye arasında köprü görevini üstlenerek sahadan gelen ihtiyaçları belediyeye iletmeyi tercih ettik.
Mayıs ayı ile beraber dijital platformlarda toplantılar yeniden başladı. COVID-19 herkes gibi bize de vakit kaybettirdi ama alt alta yazdığımızda azımsanmayacak miktarda iş yapmış olduğumuzu, belediye birimlerine sunulmak üzere epeyce fikir üretildiğini görüyoruz. Tabii bu sakin dönem konsey üzerine düşünmek için de fırsat yarattı. Aceleciliğin getireceği olumsuzlukların önüne geçti.
İstanbullulara bir mesajınız var mı?
Çözümün parçası olmak isteyen tüm İstanbullular kent konseyine katılmalı. Bakış açılarının, fikirlerin çoğalması, olabildiğince fazla birikimin aktarılması konseyin gücünü artıracaktır.
Bizi Takip Edin