Doğaya Güç Kat Projesi Başladı…
Doğa Araştırmaları Derneği, Antakya Doğa Sanat ve Turizm Derneği, Diyarbakır Çevre Gönüllüleri Derneği, Doğu Akdeniz Araştırma Derneği, Hemşin Yaşam Derneği, Koza Dağcılık Kültür Sanat Spor Kulübü Derneği, Natura Doğa ve Kültür Koruma Derneği ve Toy Gençlik Derneği ortaklığında yerel sivil toplum örgütlerinin iletişimini ve iş birliği çalışmalarını artırarak demokratik katılım süreçlerini güçlendirmeyi hedefleyen bir proje başladı. Doğaya Güç Kat isimli proje ile bir ağ kurulması hedefleniyor.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen Sivil Toplum Aracı ve Medya Programı- Sivil Toplum Ağlar ve Platformlar Destekleme Programına tarafından desteklenen projede, Türkiye’de yerel düzeyde çevre ve doğa koruma alanında faaliyet gösteren STK’ların karar verme süreçlerine katılımını artırarak sivil toplum ve aktif vatandaşlığın güçlendirilmesine katkıda bulunmak hedefleniyor.
Doğa Araştırmaları Derneği’nden Osman Erdem, Türkiye’de sivil toplum üzerine yapılan pek çok araştırma ve incelemede, sivil toplumun karar süreçlerine katılımı ve süreçleri etkilemedeki yetersizliği çevre ve doğa koruma alanındaki önemli problemlerden biri olarak tanımlıyor. Bu olgunun temelinde iki ana sorun yattığını belirterek iki sorunu şöyle açıklıyor;’’ Birincisi, sivil toplum kuruluşlarının karar süreçlerine katılımını öngören yasal düzenlemelerin ve mekanizmaların eksikliği, ikincisi ise Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının karar süreçlerini etkileyebilecek örgütlülüğe, bilgi birikimine ve deneyime sahip olmamasıdır.’’
Kara Avcılığı Kanunu uyarınca kurulan merkez ve il av komisyonları ile Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğince kurulan ulusal ve mahalli sulak alan komisyonları doğa koruma alanında ulusal ve yerel düzeyde sivil toplum kuruluşlarının karar süreçlerine katılımını öngören ülkemizdeki önemli mekanizmalardan gördüğünü ve katılımın henüz yeterli sayıda olmadığını belirten Erdem, yasal düzenlemelere rağmen özellikle yerel düzeyde sivil toplum kuruluşlarının yukarıda belirtilen komisyonlara katılmadıkları ya da katılanların yeterince etkin olamadıkları görülmekte olduğunu ifade ediyor.. Sivil toplumun etkili olamamasını da şöyle açıklıyor; ‘’Yapılan araştırmalar, bu duruma sivil toplum kuruluşlarının katılım mekanizmalarında yer alacak ve kararları etkileyebilecek kapasite, özgüven ve müzakere bilgi becerisine yeterince sahip olmamalarının önemli bir etken olduğunu göstermektedir.’’
Ayrıca Erdem; bu proje ile çevre ve doğa koruma alanında faaliyet gösteren yerel sivil toplum kuruluşlarının, sivil savunuculuk, lobicilik, çatışma yönetimi ve problem çözme gibi müzakere yöntemleri, stratejik planların hazırlanması ve uygulanması, fon kaynaklarına erişim, gönüllü yönetimi vb. konularda kapasiteleri artırılmış güçlü ve kendine özgüveni olan, aralarında etkili ve sürekli iletişimi sağlayabilen, gerektiğinde iş birliği yapabilen örgütler olarak katılım mekanizmalarında yer almaları ve kararları etkilemelerini hedeflediklerini söyledi.
Diyarbakır Çevre Gönülleri Derneği’nden Lezgin Yalçın; temel felsefelerinin gelecek nesillerin doğayı korumak ve temiz çevre oluşturarak gelecek nesillerin daha temiz ve daha güvenli bir yaşam sürmelerini sağlamak olduğunu bunun için de işbirliği yaptıklarını söyleyerek dünyanın her neresinde olursa olsun bu temel felsefeye sahip çalışmaları desteklemeyi de bir görev olarak gördüklerini ifade etti. Yalçın, ‘’Doğaya Güç Kat projesi’nin de bu temel felsefeye hizmet etmeyi hedeflediğini ve Diyarbakır ÇEVGÖN olarak bu projenin bir parçası olmak istediklerini vurgulayarak; ‘’Doğaya Güç Kat Projesi başta Türkiye olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde benzer amaçla çalışan STK’lar arasında bir ağ kurabilmesi ve daha güçlü bir yapıyla Doğanın korunmasına hizmet edebilmesi en önemli beklentimizdir.’’ dedi.
Hemşin Yaşam Derneği’nden Tuğba Yazıcı, derneklerinin yaşam savunuculuğu yapan bir dernek olduğunu bu başlığın altını hakkıyla doldurabilmek için de elindeki imkanlarla pek çok alanda çalışma yürüttüğünü belirtiyor. Doğaya Güç Kat Projesi’nin kendileri için kazanımlarını ‘’farklı coğrafyalarda yaşayan, benzer hassasiyetleri olan yapılanmalarla bir arada olabilmek bizim için büyük bir şans.’’ olarak tanımlıyor. Yerel bir dernek olarak ulaşabilecekleri en büyük hedef yaşam savunuculuğunu ulusal ve uluslararası düzeyde yapabilmek olduğunu, pandemi nedeniyle uzaktan da olsa pek çok sivil toplum örgütüyle görüşme fırsatı yakaladılarını ifade ediyor.. Yazıcı, projenin ülkenin doğal alanlarını krumasında önemli rol oynayacağını söyleyerek ağ ile ilgili, ‘’Bu ağın ülkemizin doğal alanlarının korunması için önemli ölçüde farkındalık oluşturması ve bilinçli müdahale edilmesine olanak tanıması da tüm örgütlenmeler açısından çok önemli.’’ şeklinde konuştu.
Koza Dağcılık Kültür Sanat Spor Kulübü Derneği’nden Şenol Gül ağın yapısını ve işlevini şöyle anlatıyor: ‘’Hiyerarşik olmayan, yanyana dizilmiş, ilişkilendiren, ilintilendiren, haber veren, haberdar eden, işi tarif etmekle kalmayan, işi yapan, bilgiye ulaşma biçimlerini ve olanaklarını yaratan, kolaylaştıran, sadece bilgiyi değil deneyimlerden kaynaklı bilgi paylaşımını önemseyen, temel alan, öğretmeyen, birlikte öğrenen, temas ettiren, ilgi yaratan, doğaya duyarlılığı proveke eden, koruma duygusunu geliştiren, alternatif ve sürdürülebilir yaşama biçimlerini tartışan ve destekleyen bir ilişkilenme biçimi.’’
Natura Doğa ve Kültür Derneği’nden Özlem Ülker;. Türkiye’de doğanın korunmasında aktif rol oynayan, yerelden ulusal ölçeğe dernekleriylee aynı hedefi güden kuruluşlarla daha güçlü bir iletişim ağı oluşturmak ve yaptıkları çalışmaların gücünü artırarak sürdürülebilir bir ortamda seslerini duyurabilmek adına yapılan bu çalışmaların bir parçası olmayı arzuladıklarını vurguluyor.
Bu amaçları hayata geçirebilmek yalnızca kendilleri için değil, birçok doğa ve çevre temelli STK için elzem olduğunu ifade ederek; ‘’DGK’nın bir parçası olmak yerelden ulusala tüm STK’ların sesini aynı ölçekte duyurabilmesi ve fırsat eşitliği ilkesinin uygulanabilirliğini arttırabilmesine yol açacaktır. Bu amaçla derneğimiz DGK projesinin devamlı bileşeni olmaya devam edecektir. ’’ dedi.
Antakya Doğa Sanat ve Turizm Derneği’nden Ulaş Oğur: projenin yaratacağı fırsatları ‘’ Doğaya Güç Kat Projesi, doğayı seven ve onu korumak isteyen insanların kurduğu yerel ve ulusal sivil toplum kuruluşlarını bir platform altında toplayarak, gücümüzü birleştirmemize ve etkin bir şekilde kullanmamıza olanak tanıyacaktır.’’ şeklinde belirtiyor.
Doğu Akdeniz Derneği’nden Gökhan Ergan ise, doğaya güç kat projesinin Doğa Ana’nın onu seven çocuklarına bir daveti olduğunu ifade ederek şunları söyledi: ‘’Doğa, türlerin kendi içinde ve birbirleriyle oluşturdukları ilişki ağı ile oluşmaktadır, esas kaynağı çeşitlilikten gelir. Çeşitlilik ne kadar yoğun ve karmaşıksa, sorunlar karşısındaki direnci bir o kadar yüksektir. Doğaya Güç Kat projesi, esas kaynağı yani çeşitliliği amaçlamaktadır. Türkiye genelinde, doğa korumayı ilkesi olarak benimsemiş yereldeki sivil toplum örgütlerinin, bilgilerini, yetkinliklerini ve etkilerini artıracak, ilişkiler ağı kurmayı hedefliyoruz. ‘’
Projenin Hedefleri
- Türkiye’nin farklı illerinden en az 60 sivil toplum kuruluşunun yer aldığı “Doğaya Güç Kat” ağını oluşturmak ve ağın etkin bir şekilde işletilmesini sağlamak,
- STK’ların hukuki ve teknik konularda görüş alabilecekleri bir danışma biriminin (DOĞA DANIŞ) kurulmasını ve STK’lara hizmet vermesini sağlamak
- Doğa koruma alanındaki teknik konular başta olmak üzere savunuculuk, lobicilik, çatışma yönetimi, kamu ile ilişkiler ve problem çözme vb. eğitimler düzenlemek ve ağa üye STK’ların kapasitelerini artırmak
- Uygun ortamlar oluşturarak STK’ların kendi bölgelerinde edindikleri bilgi ve deneyimlerini paylaşmalarını ve diğer bölgelerdeki benzer sorunların çözümüne katkı sağlamak.
- STK’ların doğa koruma ile ilgili teknik ve hukuki konularda başvurabileceği Doğa Korumacının El Kitabının hazırlamak ve Türkiye genelinde tüm STK’lara ulaştırmak.
- Ağa üye STK’ların bulundukları illerde Mahalli Sulak Alan Komisyonu, İl Av Komisyonu, Havza Komisyonu vb. toplantılarına katılımları için destek olmak.
Bizi Takip Edin