Uzakta Ama Asla Yalnız Değil: Göçmen Kadınlar
Türkiye’den dünyanın dört bir yanına göç eden ya da göç etme hazırlığında olan binlerce kadın, Göçmen Kadınlar Platformu’nda buluşuyor. Panama’dan İsveç’e, Küba’dan Çin’e, Kenya’dan Uruguay’a kadar 90’dan fazla ülkede yaşayan 30 bin kadın göç nedenlerini, gittikleri ülkedeki sorunlarını ya da mutlulukların birbiriyle paylaşıyor. Aklı ya da bedeni Türkiye’den çok uzakta olan kadınlar mesafelere rağmen yalnız olmadığını hissediyor.
Pınar Erbaş Erdurmaz ve Esra Pencereci’nin girişimleriyle kurulan Göçmenler Kadınlar, ilk olarak bir Facebook grubu olarak hayata geçti. Birbirine yakın dönemde göç eden hem göçmenlik hem de annelik deneyimlerini sık sık paylaşan ikili, “Sorularımızı neden bir grup kurup bizimle benzer hikayeleri, ihtiyaçları olan kadınlarla paylaşmıyoruz?” diyerek o dönemki adıyla Göçmen Anneler’i kurmuş. Zamanla büyüyen ve hiçbir zaman sadece anneleri hedeflemeyen grup, geçen mart ayında kapsayıcı ve bütünleyici bir kullanım için ismini Göçmen Kadınlar olarak değiştirdi.
Grubun moderasyon görevini Avusturya, Amerika, İrlanda, Avustralya, Kanada ve İngiltere’de yaşayan 9 kadın, gönüllü zaman ve emeğiyle üstleniyor. Göçmen Kadınlar’ın ülke ve şehir gibi lokal grupların yanı sıra zayıflama, sağlıklı yaşam konularına odaklanılan “Göçmen Kadınlar Zayıflıyor”, genetik anomalisi bulunan veya engelli çocukların annelerinin bilgi ihtiyaçlarına göre bir araya gelmiş üyelerden oluşan “Göçmen Kadınlar ve Özel Çocukları”, seyahat ederken birbirlerini evlerinde misafir etmeye veya ev yazlık değiş tokuşu yapmaya gönüllü olanların kurduğu “Göçmen Kadınlar Tatilde” gibi alt grupları bulunuyor.
“Expatlık Göçmenliğe Dönüştü”
İstanbul’da uzun yıllar pazar araştırmaları ve pazarlama iletişimi alanında çalışan Pınar Erbaş Erdurmaz, 3.5 yıl önce eşinin işi nedeniyle Kanada’ya taşınmış. Önce Kanada’nın Quebec eyaletinden göçmenlik sonra da Kanada’dan daimi oturum hakkı elde ettiklerini söyleyen Erbaş Erdurmaz, “Expatlık ile başlayan hikâyemiz zaman içinde bir göçmenlik hikayesine dönüştü” diyor.
Eşinin iş değiştirerek İtalya’da yaşamaya başlamasının ardından, 4.5 ve 1 yaşlarındaki 2 oğluyla Kanada’da yaşamaya devam eden Erbaş Erdurmaz, Kanada’da yaşam, göçmenlik, eğitim ve doğum konularında servis sağlayan Kanada’ya Gidelim Destek ve Danışmanlık adlı firmanın kurucu ortağı. Gönüllü çalışmalarına devam eden Erbaş Erdurmaz, son olarak Montreal’de yaşayan Türk toplumu adına merkezi ve yerel kütüphanelerde Türkçe kitapların yer alması ve çocukların Türkçe kullanımlarını desteklemeyi amaçlayan bir projede yer almış.
“Düzenimizi Oturtunca Dublin’de Kalmaya Karar Verdik”
İstanbul’da pazarlama iletişimi alanında çalışırken eşinin işi sebebiyle ailecek İrlanda’nın başkenti Dublin’e taşınan Esra Pencereci, işinden istifa ederek o dönemde 1 yaşında olan oğluyla ilgilenmeye başlamış. Geçici bir projeyle bulundukları için Dublin’e yerleşmek ve Türkiye’ye geri dönmek arasında kararsız kaldıklarını belirten Pencereci, “Zamanla düzenimizi oturttuk, Dublin’i daha çok sevdik, oğlumuz büyüyüp buraya bizden daha hızlı adapte oldu. Her ne kadar ailelerimizi ve yemeklerimizi çok özlesek de hem mantığımızın hem kalbimizin sesini dinleyerek kalıcı olarak yerleşmeye karar verdik” diyor.
Dublin’deki ilk yılının turist gibi hissederek ve adapte olmaya çalışarak geçtiğini söyleyen Pencereci, “İkinci yıl daha yerleşik hissettik. Yoga eğitmenliği eğitimi alıp kreşlerde çocuklara yoga eğitimi vermeye başladım. 2 yılın sonunda Google’da işe başlayarak tam zamanlı çalışma hayatına geri döndüm” diyor.
Göçmenliği ilk zamanlar için belirsizlik duygusuyla yaşamak ve sınırları tanımlı bir aidiyet duygusunun yokluğuna alışmak olarak tanımlayan Pencereci, “Giderek daha yerleşik hissetmeye başladıktan sonra özlem duygusuyla barışmayı hem oraya hem buraya ait olmayı hatta aidiyet kavramını baştan yazmayı, birden çok gelecek senaryosunu içime sindirebilmeyi öğretti” diyerek göçmenliğin kendinden yarattığı duygu değişimlerini dile getiriyor.
Sosyal yaşamda da aktif olan Pencereci en son Dublin’deki Türkiye Büyükelçiliğinin de yer aldığı bir projeyle, İrlanda kütüphanelerinde Türkçe çocuk ve yetişkin kitaplarının yer almasını sağlayan bir projede yer almış.
“Grup Ofisten Eve Geçtiğim Dönemde Zinde ve Motive Kalmamı Sağladı”
“Göçmen Kadınlar” grubunun hayatlarını nasıl etkilediğini sorduğum ikili şöyle yanıtlıyor:
Esra Pencereci: Girişimci kadınların birbirlerine cesaret ve ilham verebilmelerine, bekar annelerin birbirlerinin sırtlarını sıvazlamalarına, yeri geldiğinde aile içi şiddete karşı bir abla, bir avukat, bir sivil toplum gönüllüsü, yeri geldiğinde intiharın eşiğindeki bir kadına bir omuz, bir dost, bir terapist olmalarına şahit oluyoruz. Tüm bu şahit olduğumuz dayanışma, sabah yataktan heyecanla kalkmamızı, gece yastığa başımızı huzurla koymamızı sağlıyor.
Kişisel olarak hayatımı nasıl etkilediğine gelecek olursam; Dublin’e taşınmadan hemen önce, Kanada’ya henüz taşınmış olan Pınar’la Göçmen Kadınlar (o zamanki adıyla Göçmen Anneler) grubunu kurmuştuk ve bu platformda birbirinden çok farklı ama birçok yanıyla da benzer hikayelere şahit oldukça göçmenliğin “çömezlik” süreci görece kolay geçti diyebilirim. Çünkü “Nerede, hangi belge gerekir?” sorusundan çok daha öte, hangi duyguların beni daha çok zorlayabileceğine dair okuduklarım sayesinde az çok idmanlıydım. Göçmen Kadınlar’ın getirdiği dostluklar, şahit olduğumuz kadın dayanışması, emek verdiğim, vaktimi, zihinsel gücümü severek adadığım bir platformun büyüyerek meyve verdiğini görmek; göçmenliğimin çalışmadığım ilk yıllarında kendimi ayakta, zinde, motive ve yaratıcı tutmama çok yardımcı oldu.
“Göçmen Kadınlar Grubu, Çocuklarımın Kardeşi”
Pınar Erbaş Erdurmaz: Her ne kadar iki çocuğum olsa da aslında Göçmen Kadınlar çocuklarımın kardeşi. Ona da her evladım gibi zaman ayırmam, yer yer üzerine titremem, ihtiyaçlarını ya da büyüme ataklarını özenle dikkate almam, koruyup kollamam, gelişimine destek vermem, ona elimden gelen en iyi kaynakları yaratabilmeye özen göstermem gerekiyor. Grup ya da bugünkü haliyle platform benim hayatımın ilk gönüllülük prensibiyle yürüttüğüm işi. Dolayısıyla kalpten yapılan işlerin insanın hayatında ne denli büyük mutluluklara yol açabileceğini, toplumun alışılagelmiş kriterlerinden tamamen bağımsız, daha manevi değerlerle ölçülen başarı duygusunun insana neler yaşatabileceğini grup sayesinde öğrendim. Birilerinin hayatlarında sadece yeni insanlarla tanışabilmelerine vesile olarak dahi olsa somut faydalar ya da farklar yaratabilmenin beni bu kadar iyi hissettirebileceğini asla tahmin edemezdim.
Geniş ailemi, memleketimi, işimi, kimliğimi geride bırakıp on binlerce kilometre ötede bir ülkede yaşarken grubun manevi elini hep sırtımda hissettim ve biliyorum ki bundan sonra nereye gidersem gideyim o el hep sırtımda, yaslanacak bir omuz hep yanı başımda olacak.
Göç Yolları Araştırması
Araştırma alanında çalışmış olan Pencereci ve Erbaş Erdurmaz, grubun üyeleri tarafından yaratılan içeriğe altındaki rakamsal dünyayı keşfetmek isteyerek 60 farklı ülkeden 986 üyenin katıldığı Göç Yolları Araştırmasını hayata geçirmiş.
Aralık 2017 – Ocak 2018 tarihleri arasında yapılan araştırma, göçmenlerin profiline, ne zaman, nereye, nasıl ve neden taşındıklarına, göç ettikleri ülkelerdeki sağlık sistemi, eğitim sistemi, sosyal hayat ve iş olanaklarına, yurt dışında çocuk yetiştirmenin zorluklarına dair pek çok bilgiyi ışık tutuyor.
Göç Yolları Araştırmasına Göre;
*Araştırma’ya katılan her 4 kadından 3’ü son 7 yılda, her 2 kadından 1’i ise son 2 yılda göç etmiş.
*Göç eden kadınların yüzde 95’i üniversite, yüksek lisans veya doktora mezunu. Ağırlıklı olarak son yıllarda göç eden bu kadınlar, Türkiye ortalamasından 9 kat daha fazla yüksek eğitimli.
*Beyin göçünün büyük bir kesimini oluşturan kadınların yüzde 46’sı taşındıkları yeni ülkede çalışırken, yüzde 54’ü ise çalışmamakta. Şu an çalışmadığını belirten kadınların neredeyse tamamını Türkiye’deyken çalışan kadınlar oluşturuyor.
*Türkiye’deyken çalışan göçmen kadınların yüzde 42’si nitelikli uzman/işçi, yüzde 40’ı yönetici, yüzde 4’ü ise üst düzey yönetici olarak görev yapmakta olduğunu belirtmiş.
*Göç ettikleri ülkede çalıştığını belirten kadınların yaklaşık yüzde 40’ı Türkiye’deyken çalıştıkları sektör ya da alanda aynı ya da daha yüksek bir titre ile çalışmaya devam ettiğini belirtmiş. Alan değiştirerek konumunu koruyanların oranı ise yüzde 12.
*Göçmen kadınlar arasında, hayatından en memnun olanlar Avustralya, Hollanda ve Kanada’da yaşayanlar; en az memnun olanların ise Katar, İtalya ve Yunanistan’da yaşayanlar.
*Yine Avustralya, Hollanda ve Kanada yaşam için en tavsiye edilen ülkeler olurken, İtalya ve Yunanistan ise en az tavsiye edilen ülkeler arasında yer alıyor.
* Göçmen kadınlara göre yurt dışının güçlü unsurları olarak; yeşil alan ve parklar, bireysel özgürlükler, ibadet etme/inanmama özgürlüğü, toplumun refah ve huzuru, güvenlik, çevre temizliği ve eğitim sistemi gösteriyor. İklim, sağlık sistemi, canlı ve renkli şehir hayatı ile iş / kariyer imkanları ise yurt dışının zayıf tarafları olarak belirtilmiş.
*Ülkeler arası sistem karşılaştırmalarında; sağlık, eğitim ve yönetim açısından en beğenilen ülkeler İsviçre, İsveç ve Belçika.
*Genel olarak katılımcıların yüzde 67’si hiçbir zaman ırkçılığa maruz kalmadığını, yüzde 25’i ise nadiren maruz kaldığını belirtiyor. En çok ırkçılığa maruz bırakıldığını belirtenler ise başta Avusturya olmak üzere Orta Avrupa’da ülkelerinde yaşayan göçmenler.
*Göçmenlerin yüzde 30’u Türkiye’ye geri dönmeyi düşünmezken, yüzde 20’si gerekli şartlar oluştuğunda dönmek istediğini söylüyor. Türkiye’ye geri dönmemek konusunda en kararlılar; İsveç, Kanada ve Avustralya’dakiler.
*Araştırmaya katılanların yüzde 60’ı İstanbul’dan gelmiş olsa da sadece yüzde 24’ü İstanbul’a geri dönmek istiyor.
Göç Yolları Araştırması’nı detaylı olarak buradan okuyabilirsiniz.
Kapak Görseli: Cornelia Li
Bizi Takip Edin