Kadınların Çalışma Yaşamı Covid-19’dan Ne Kadar Etkilendi?
İSTANPOL, Türkiye’de kadınların salgın neticesinde maruz kaldıkları riskleri ölçmek ve bu riskleri gidermeye yönelik politika önerilerinde bulunmak için “Covıd-19 Salgınının Kadınların Çalışma ve Hane Yaşamı Üzerine Etkileri” başlıklı raporu hazırladı.
Türkiye’de kadınların istihdamı ile ilgili kayda değer veriler içeren rapora göre:
- Kadın istihdamı düşük gelir gruplarındaki hane halklarında daha yaygın.
- Kadınların işgücüne katılım oranı ise erkeklere göre daha düşük.
- Kadın istihdamı kentsel nüfusun fazla olduğu İstanbul, Ege ve Akdeniz gibi bölgelerde çok daha yaygın.
- Ülkenin doğusuna doğru gidildikçe kadının işgücü piyasasında kendini göstermesi zorlaşmakta.
- Yoksul kadınların yüzde 84,6’sına karşılık gelen bölümü çalışmazken, sadece yüzde 15,4’üne karşılık gelen bir bölümü çalışma hayatı içinde.
- Gelir bakımından hanedeki diğer bireylere bağımlı olan yoksul kadınların yüzde 37,6’sı okuma ve yazma bilmiyor.
Covid-19 salgının küresel sistemde meydana getirdiği çalkantı nedeniyle uluslararası kurumların tahminlerine göre küresel düzeyde ekonominin yüzde 5 oranında daralması beklenmekte. Ötesinde, ikinci bir dalganın ortaya çıkıp çıkmayacağı gibi seyri henüz belli olmayan koşullara bağlı olarak salgın krizinin olumsuz etkilerinin artabileceği vurgulanmakta.
Türkiye’de ise salgından olumsuz etkilenmesi muhtemel sektörler üzerinden 4 milyon ila 6 milyonu aşkın bir istihdam kaybının yaşanabileceği aktarılırken; milli gelirde de yüzde 4 ile yüzde 12 arasında kayıplar öngörüldüğünün altı çizilmekte.
Covid-19 salgının beraberinde getirdiği ekonomik krizle hanehalkı ve harcamaları kriz koşullarından doğrudan etkilendi. İstanbul merkezli araştırma kuruluşlarından İSTANPOL ise Ayşe Aylin Bayar, Öner Günçavdı ve Haluk Levent’in kalemiyle “Covıd-19 Salgınının Kadınların Çalışma ve Hane Yaşamı Üzerine Etkileri” başlıklı raporu hazırladı.
“Kırılgan Kesim”de Gelir Dağılımındaki Bozulma Şiddetli!
İSTANPOL raporuna temel olan verilerin kaynağında Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) “2017 yılı Gelir Yaşam Koşulları Araştırması” yer almakta. TUİK raporuna göre 15 yaş üstü nüfusun yüzde 50,4’ünü kadınlar oluşturmasına rağmen, işgücüne katılım oranları yaklaşık yüzde 29,5 düzeyinde kalmakta. Bu oranda kadın ve erkek arasındaki eğitim seviyesindeki farklılığın önemli bir rol oynadığı vurgulanmakta. 2017 yılında yayımlanan TUİK verilerine göre Türkiye’deki 30 milyonu aşkın kadının yaklaşık %16’sının okuryazarlığı bulunmuyor.
Söz konusu araştırmaya göre 2016 yılı itibariyle kadınların ortalama geliri erkeklerinkinden yaklaşık yüzde 30 daha düşük. Bunun yanında gelir grupları itibariyle istihdamın dağılımına bakıldığında, kadın istihdamının ağırlıklı olarak daha çok düşük gelir gruplarında, erkek istihdamının ise, neredeyse simetrik bir şekilde üst gelir grubunda yoğunlaştığı gözlemlenmekte.
Kadın istihdamının bölgesel dağılımı ele alındığında ise İstanbul’un kadınların istihdamında en yoğun olduğu bölge olarak dikkat çektiği gözlemlenmekte. TUİK raporuna göre İstanbul’u Ege, Doğu Marmara ve Akdeniz takip etmekte; ülkenin doğusuna doğru gidildikçe kadının işgücü piyasasında kendini göstermesi zorlaşmakta.
Kadınların İstihdamını Covid-19 Salgını Ekonomik Açıdan Nasıl Etkiledi?
COVID-19 krizinde kısmen de olsa bazı sektörler daha iyi bir konuma gelirken, büyük bir kısmı ise krizle mücadele içinde. Söz konusu durum ülke genelinde istihdamı da doğrudan etkiliyor.
Ev bakım işleri yapan yaklaşık 12 milyonu aşkın evli kadın Covid-19 sonrası yaşanan ekonomik krizden olumsuz etkilendi.
Salgının sektörler üzerinde neden olduğu asimetrik etkiyi dikkate alınarak hazırlanan İSTANPOL raporuna göre salgından olumlu yönde etkilenen sektörlerdeki toplam kadın istihdamı yüzde 23,4 oranında. Buna karşılık toplam kadın istihdamının yüzde 35,3’ü salgının olumsuz yönde etkileyeceği sektörlerde istihdam edilmekte. Rapor bu noktada kadınların salgının yarattığı olumsuz ortamdan erkeklerden neredeyse aynı oranda etkilendiklerini vurguluyor.
Raporun altını çizdiği üzere 15 yaş ve üstü 59 milyon 900 bin kişilik nüfusun içinde yer alan kadınların yüzde 73’ü işgücü piyasasının dışında yer almakta ve dolayısıyla söz konusu nüfusun herhangi bir geliri bulunmamakta. Bu durum ev-bakım işleriyle meşgul olan çalışmayan ama evli kadınların mensubu oldukları hanelerin krizden, eşlerine bağlı olarak dolaylı bir şekilde etkileneceğini de gösteriyor.
Nitekim araştırmaya göre “çalışmayan kadının bulunduğu hanede” gelir elde eden ferdin istihdam edildiği sektörün krizden etkilenme düzeyi ele alındığında; %50’sinden fazlasının krizden olumsuz etkilendiği kayda geçilmekte. Söz konusu oranın, ev-bakım işleri yapan yaklaşık 12 milyonu aşkın evli kadının eşlerinden oluştuğu ifade edilmekte. Öte yandan, bu fertlerin sadece yüzde 17,6’sının salgının neden olduğu ekonomik krizden olumlu yönde etkilenebileceği görülüyor.
Yoksul Hanelerde Kadınlar
On milyonu aşkın yoksul nüfusun içinde, kadın nüfusu 5 milyon 363 bin olup, bu nüfusun 3 milyon 440 bini 15 yaş üstü kadın işgücü piyasasına katılabilecek durumda. Yoksul hanelerdeki kadınların istihdamdaki durumu ele alındığında %64,1 gibi büyük bir oranın ev işleri ve bakım alanında çalıştıkları gözlemleniyor.
Yoksul kadınların yüzde 84,6’sına karşılık gelen bölümü herhangi bir şekilde çalışmamakta olup, sadece yüzde 15,4’üne karşılık gelen kısmı çalışma hayatı içinde yer almakta. Raporda, bunun ötesinde esinde çalışmayan kadınların yüzde 97,6’sının da herhangi bir iş arayışında olmadığı, yani işgücü dışında bulunduğu vurgulanıyor.
Yoksul hanelerdeki kadınların büyük bir çoğunluğu aile işçisi.
Araştırmada dikkate değer olan bir diğer husus ise çalışma hayatı içinde olan yoksul kadınların yüzde 53,1’nin ücretsiz aile işçisi olması. Fakat rapora göre bu kadınların yarısının, çok büyük çoğunlukla tarım sektöründe faaliyet gösteren aile işletmelerinde ücretsiz olarak çalışmaları dolayısıyla, tarımsal hane işletmesinin bir paydaşı olarak salgından ekonomik olarak etkilenme seviyeleri sınırlı kalacak.
İSTANPOL Raporu Ne Öneriyor?
İSTANPOL raporu kadınların toplumsal hayatta kendilerine atfedilen “görevler” nedeniyle hane içi sorumluluk paylaşımında da ciddi bir eşitsizliğe maruz kaldığını vurgulamakta. Rapora göre kadınların bağımlı oldukları geliri elde eden fertlerin yüzde 50’den fazlası salgının ortaya çıkardığı olumsuz istihdam koşullarından etkilenebilir. Bu da risk altındaki grubun yaklaşık 6 milyon 348 bin ferdi kapsadığı anlamına gelmekte.
Yaklaşık 6.5 milyon kişi Covid-19’un getirdiği ekonomik krizden doğrudan etkilenebilir.
İSTANPOL Raporu’nda “Temel Gelir” politikasının uygulanmasının hem yoksulluğun kuşaklar arası sürekliliğini kırmak hem de yoksulluk riskinin yaygınlaşmasını ve artmasını engellemek için gerekli olduğu vurgulanmakta. Rapora göre “Temel Gelir Politikası”nın uygulanabilirliği sosyal güvenlik sisteminin yeniden tanımlanması ve kurgulanması koşuluyla mümkün.
Temel Gelir Politikası Nedir?
Temel gelir politikası, bir çeşit sosyal güvenlik düzenlemesidir. Temel gelirle bir ülkede bulunan tüm vatandaşlar veya ikamet edenlere düzenli bir gelirin koşulsuz bir şekilde tahsis edilmesi öngörülmektedir. Vatandaşlık geliri olarak da ifade edilen temel gelir yaklaşımı, devletin tüm vatandaşlarına düzenli olarak toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle düzenli bir gelir sağlamasını öneren sosyal güvenlik kuramıdır.
Bizi Takip Edin