Güdül, İç Anadolu Bölgesi’nin İlk Cittaslow (Sakin Şehir) Kenti Seçildi
Güdül Belediyesi Sakin Şehir Danışmanı Vahide Albuz ve Tahtacıörencik Doğal Yaşam Kolektifi sözcüsü ve Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği Başkan Yrd. Ceyhan Temürcü ile İç Anadolu Bölgesi'nin ilk sakin şehri seçilen Güdül'ü ve sakin şehir yolculuğunu konuştuk.
Sakin Şehir – Cittaslow nedir?
Vahide Albuz: Cittaslow veya Sakin Şehir, nüfusu 50.000’nin altındaki belediyelerin üye olabildiği uluslararası bir ağ. Ağa üye olmak için sadece nüfus kriteri yeterli olmayıp aynı zamanda üyeliğin gerektirdiği 72 kriterden en az %50’sinin yerine getirilmesi gerekiyor. Sakin Şehir olmak; kültürüne, tarihine sahip çıkan, el sanatlarını, gelenek ve göreneklerini yaşatan, yerelde doğal ve adil bir üretimi önemseyip kendi kendine yeten, sosyal ilişkilerde ve turizmde misafirperverliği öne çıkarıp küçük esnafın samimiyetiyle yoğrulan, kentinin doğasını koruyan ama bunu yaparken teknolojiyi de kullanan, altyapı sorunları yaşamayan bir yaşam alanı olmak demek.
Şehir hayatının hızlı temposundan uzak, sakin yaşamıyla ve sürdürülebilir kent kimliğiyle Güdül’ün Sakin Şehir adayı olma sürecini öğrenebilir miyiz?
Vahide Albuz: Güdül, Ankara merkeze yaklaşık 90 km uzaklıkta. Doğası, mimarisi, kültürü ve tarihi ile sakinliğin ve huzurun cazibe merkezi olan şirin bir kent. 2018 yılında Güdül’ün bu özelliklerinin farkında olan o dönemin Belediye Başkanı Hava Yıldırım ve Güdül Kaymakamı Doğan Dinç, ilçenin Cittaslow ağına üyelik başvurusu yapmasına karar verdiler ve Cittaslow Türkiye Koordinatörü’ne başvurularını yaptılar.
Başvurunun ardından, Cittaslow Türkiye Koordinatörlüğü tarafından ziyaret edilen Güdül’e, kriterleri yerine getirdiği taktirde birliğe üye olabileceği düşünülerek aday üye statüsü verildi.
Ceyhan Temürcü: 2009’dan itibaren, Kardeş Bitkiler adında bir arkadaş grubu olarak Güdül Yeşilöz kasabasında küçük ölçekli ekolojik tarım çalışmalarına başlamıştık. Süreç içinde yerel halk ile, özellikle de üreticilerle yakın ilişki kurduk ve ilişkilerimizi geliştirdik. 2011’den itibaren çalışmalarımız Tahtacıörencik Köyü’nde yoğunlaştı. Başından beri, kırsal yaşamı ve doğayı deneyimlemek kadar, yerel halkla birlikte doğa koruma ve ekolojik gelişim çalışmalarına katkı vermeyi istedik. 2013’ten itibaren köyden arkadaşların desteği (özellikle Necati Duran, Arif Yıldırım, Sebahattin Araç, Selim Sağlam ve diğerleri) ve doğa-dostu üretime istekli bir grup üretici ile birlikte, Tahtacıörencik Doğal Yaşam Kolektifi adıyla çalışmaya başladık.
Şehirdeki sorumlu tüketicilerin ve gıda topluluklarının da desteğiyle, doğa ve insan dostu tarımı teşvik eden aracısız satış modellerini destekledik. 2014’ten sonra bu çalışmaları Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği’nin koordinasyonunda sürdürdük. Son yıllarda çalışmalarımıza Güdül genelinden birçok üretici dahil oldu. 2018’de, Ankara Kalkınma Ajansı desteğiyle Güdül çiftçilerine iki kez Agroekoloji ve Permakültür eğitimleri verdik. Şu an birlikte çalıştığımız en az 30 üretici (kişi veya aile) ve onları tanıyan, ürünlerini talep eden ve dayanışma içinde olan binlerce tüketici (türetici) var. 2019 başından bu yana Buğday Derneği ile birlikte, UNDP SGP/GEF desteğiyle, yine odağında üreticilerin ve türeticilerin olduğu “Güdül’de Gıda Topluluklarıyla Agroekolojik Dönüşüm” projesini yürütüyoruz.
Üyelik kriterleri neydi? Güdül sakin şehir unvanını özellikle hangi sebeplerden ötürü aldı?
Vahide Albuz: Kriterler; Çevre politikaları, Altyapı politikaları, Kentsel yaşam kalitesi politikaları, Tarım, turizm, esnaf ve sanatkarlara dair politikalar, Misafirperverlik, farkındalık ve eğitim için planlar, Sosyal uyum ve Ortaklıklar alanlarından olmak üzere toplam 72 kriterden oluşuyor.
Aday üyelik döneminde başvuru dosyasının hazırlanması, ilgili kriterlerin gerçekleştirilmesi ve sürece danışmanlık yapılması için belediye tarafından şirketimizden hizmet satın alındı. Güdül tarih, doğa ve kültürel özellikleri ile zaten bu kriterlerin en az %30’una sahip bir kentti. Ama bu oran birliğe üye olabilmek için yeterli değildi. Yaklaşık bir buçuk yıl süren adaylık sürecinde gerekli diğer kriterleri yerine getirebilmek için şirketimiz rehberliği ve danışmanlığı ile Ankara Kalkınma Ajansı ve AB Erasmus+ fon programlarına proje başvurusu yapıldı. Yürütülen projeler ile Kadın Girişimciler Kooperatifi kuruldu, Yöresel Pazar yerleri oluşturuldu, ilçedeki tüm resmi kurum çalışanları, kadınlar, muhtarlar ve esnafa eğitimler verilerek halk bilinçlendirildi. Belediye ve Kaymakamlık tarafından kent merkezinde peyzaj düzenlemeleri yapıldı, bazı binalar restore edildi, mimari ve çevresel düzenlemeler yapıldı. Halk yerel ve doğal üretime teşvik edilmişti. Yapılan proje ve çalışmalarla nihayetinde ilgili kriterlerin yarısından fazlası yerine getirildi ve birliğe üye olundu.
Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği, öncelikle Güdül İlçesi ve Ankara yereli olmak üzere, agroekoloji yaklaşımının ve uygulamalarının yaygınlaşmasına yönelik faaliyetler yürütüyor. Biraz bahseder misiniz çalışmalarınızdan?
Ceyhan Temürcü: Agroekoloji doğa-dostu tarımsal uygulamalarını olduğu kadar bir toplumsal hareketi de anlatır. Tarımsal verimi ve istikrarı optimize eden sürdürülebilir tarımsal sistemlerini hedefler. Aynı zamanda tarımın sosyal işlevlerini destekler, kültürel kimlikleri besler ve kırsal alanları ekonomik olarak güçlendirir. Sakin Şehir kriterleri arasında, “tarım, turizm, esnaf ve sanatkarlar” başlığı altında agroekolojinin geliştirilmesi de yer alır.
Agroekolojinin temelinde, toprakla bağını sürdüren küçük çiftçiler ve geleneği geleceğe taşıyan gıda üreticileri vardır. Ekolojik restorasyon, sosyal adalet ve gıda güvenliği için, doğayı ve insanı gözeten küçük üreticilerin ekonomik ve sosyal yönden güçlenmesi olmazsa olmazdır.
Güdül ilçesinde zengin bir biyolojik çeşitlilik, temiz topraklar ve büyük bir kültürel miras var. Biz dernek olarak bu mirasın korunması ve geleceğe aktarılması için belgeleme ve destek çalışmaları yürütüyoruz. Covid-19 krizinin ortaya çıkardığı gıdaya erişim zorlukları ve risklerle birlikte, yerel üretimin ve kısa tedarik zincirlerinin önemi daha da arttı. Az önce bahsettiğim “Güdül’de Gıda Topluluklarıyla Agroekolojik Dönüşüm” projesi de öncelikle küçük üreticilerle tüketicileri buluşturmayı hedefliyor.
2020 sonuna kadar sürecek olan bu proje ile ilgili bilgileri ve şu ana kadarki çıktılar https://yesilgudul.net/. sitesinde… Bütün bu çalışmaların, Sakin Şehir’in sağladığı bütünsel çerçeve içinde çok daha verimli şekilde ilerleyeceğine inanıyoruz.
Agroekolojik üretimi teşvik eden gıda topluluklarının bu sürece nasıl bir katkısı oldu?
Ceyhan Temürcü: Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği olarak gezegen ölçeğinde ihtiyaç duyduğumuz ekolojik dönüşümün yereldeki dönüşümlerle gerçekleşeceğine, bunların da küçük ekiplerin çalışmasından çok her kesimden insanın katılımıyla mümkün olacağına inanıyoruz. Güdül’de tarım ve gıda alanında ortaya çıkan gelişmelerde Dört Mevsim, TADYA, Doğal Besin Bilinçli Beslenme Ağı, Bardacık Gıda Topluluğu gibi inisiyatiflerde yer alan ‘türetici’lerin katkısı büyük oldu. 10 yılda üreticilerin alanlarına 80’e yakın toplu çiftlik ziyareti gerçekleşti. Bu çalışmalar Güdül’de sürdürülebilir bir kırsal turizmin de öncüsü oldu. Üreticilerle tanışan türeticiler dayanışma ilişkilerini sonrasında da sürdürdüler.
Sakin şehir unvanı Güdül’e ne katacak? Bundan sonra kenti ne bekliyor?
Vahide Albuz: Sakin Şehir’in simgesi turuncu bir salyangozdur. Bu salyangoza sahip olmak kolay değildir. Salyangoza sahip olan şehirler aynı zamanda bir kalite unvanı almışlardır. Kentin eko turizm, sakin yaşam, adil ve doğal üretim yönünden kalitesi tescillendirilmiştir. Şehre gelen ya da gelmek isteyen ziyaretçiler salyangozu gördüklerinde kaliteye güvenmektedirler. Bu tescil kentin sürdürülebilir büyümesine ve orada yaşayan halkın refahına katkı sağlamaktadır.
Ceyhan Temürcü: Sakin Şehir kriterleri doğanın, sosyal dokunun ve kültürel yaşamın koruyup geliştirilmesine yönelik bütünsel bir çerçeve sunuyor. Bu çerçeve ilgili kesimlerin (kamu, belediye, STK’lar, zanaatkarlar, esnaf, çiftçiler, vd.) işbirliği için ortak hedefler belirliyor.
Bu unvan, Vahide Hanım’ın da ifade ettiği gibi, ilçeye olan genel ilgiyi ve ziyaretçi sayısını artıracaktır. Bu süreçte yapılacak yeni yatırımların kitle turizmine değil, sürdürülebilir ekolojik turizme yönelik olması çok önemli. Üreticilerin, esnafın, işletme sahiplerinin koordinasyon içinde ve sorumlulukla hareket etmesi, ticari kaygıların ekolojik, sosyal ve kültürel değerlerin önüne geçmemesi önemli. Bunlar olursa Güdül’ün hak ettiği ve özlediği ilgiye kavuşacağını, halkın da yaşam kalitesinin, ve yerel aidiyet duygusunun artacağını düşünüyorum.
Bu durum oradaki üreticiler için ne ifade ediyor? Tarımı, üreticiyi nasıl etkileyecek bu durum?
Vahide Albuz: Bu durum yerel üreticiyi daha fazla doğal üretim için teşvik edecektir. Gençler üretimi teknoloji ile birleştirip kente gelen ziyaretçilerin yöresel alışveriş talebini karşılamaya çalışacaklardır. Böylece kentteki gençler ve kadınlar istihdama katılacaklardır. Kurulan kadın girişimciler kooperatifi istihdamda yer almaya başlamıştır. 25 ev kadını kooperatif çatısı altında yerel üretim yapmakta ve pazarlamaktadır. Hatta Kooperatif adına, Ankara Kalkınma Ajansı’na Yerel Ürünler Pastanesi açabilmek için proje sunulmuştur.
Ceyhan Temürcü: Elbette ‘Sakin Şehir’ süreci üreticiler için fırsatlar sunuyor, ama tarım ve gıda alanda asıl şimdiden sonra hangi yöne gidileceği önemli. Güdül’de Sakin Şehir kriterlerinin tümüyle karşılanması için tarımsal ve diğer üretimin ‘kendine yeterlilik’, ‘ekolojik duyarlılık’ ve ‘sosyal adalet’ eksenlerinin de gelişmesi gerekir. Gıda üretimi söz konusu olduğunda öncelikle birincil üretimin (tarım ve hayvancılığın) gelişmesi, yerel çeşitlerin üretildiği doğa-dostu uygulamaların yaygınlaşması gerekir.
Çünkü birincil üreticiler güçlü olmazsa ne kooperatifler, ne kısa tedarik zincirleri, ne de turizm sürdürülebilir olmayacaktır. Şimdiye kadar yapılanlar yalnızca bir başlangıç sağladı. Üreticilerin, tüketicilerin, esnafın, kamunun, STK’ların içinde yer alacağı bir Katılımcı Güvence Sistemi (KGS) oluşturulması, çiftlik turizminin desteklenmesi, yerel üretici pazarının geliştirilmesi ve diğer kısa tedarik zincirlerinin oluşturulması bu alanda önemli adımlar olacaktır.
Bir diğer konu ekonomide yerelliğin, kendine yeterliliğin ve döngüselliğin gelişmesi. Bunun bir boyutu, ilçedeki üretim ile öncelikle ilçede yaşayan halkın ihtiyaçlarının karşılanması. Turistlere veya imkanları olan kişilere sağlıklı ve nitelikli gıda sağlanırken, ilçe halkının besin değeri düşük, zararlı kalıntı riskleri içeren konvansiyonel veya endüstriyel gıdalarla beslenmesini kimse istemeyecektir. Bunun diğer boyutu ise, yöre halkının alışverişini büyük zincir mağazalar yerine olabildiğince yerel üreticilerden, köylülerden ve küçük esnaftan yapması. Bu Güdül’ün kaynaklarının yerelde kalmasını sağlayacak ve yerel üretimi teşvik edecektir.
Bu unvan ile beraber Güdül’de özellikle bundan sonra nasıl bir turizm modeli benimsemeli ki doğal yapısına ve unvanına zarar vermesin?
Vahide Albuz: Güdül daha adaylık sürecinde eko turizm modelini benimsedi. Eko turizmi geliştirmek için Belediye Başkanı Muzaffer Yalçın ve Kaymakam Doğan Dinç tarafından İnönü Mağaraları Cam Teras Projesi çalışmalarına devam edilmektedir. Sorgun Göletinde Eko Turizm Macera Alanı ve Çadır Kamp Alanı yapılabilmesi için Ankara Kalkınma Ajansı’na bir proje sunulmuştur.
Ceyhan Temürcü: Güdül’ün turizm için birçok güçlü yönü var. Doğal çevre, kültürel miras, temiz tarım potansiyeli bunlardan bazıları. Daha önce bahsettiğim gibi, kitle turizmine yönelik yatırımlar (büyük kapasiteli oteller, nitelikten çok niceliğe önem veren restoranlar, tesisler vs.) bu dokuya zarar verebilir. Yerel halkın, üreticilerin ve esnafın sorumlu davranması, ziyaretçilerin güvenini kazanması da önemli. Biz bu noktada “çiftlik içi turizmi”nin düşük maliyetli, güvenli ve üreticilerin hem üretim hem turizm konusundaki kapasitelerini geliştirecek bir model olarak, öncelikli olduğunu düşünüyoruz.
Özellikle yapılaşmayla ilgili atılacak her adımda doğal çevrenin korunması öncelik olmalı ve bu konuda uzmanlardan destek alınmalı. Büyük ölçekli endüstriyel tarım ve hayvancılık işletmeleri de bu noktada önemli bir tehdit olabilir. Halihazırda Güdül’ün doğasına ve tarımsal üretime zarar veren durumların da düzeltilmesi için çalışmak gerekiyor.
Bunlardan biri, Kirmir Çayı’nda devam eden ve hem doğaya hem tarımsal üretime zarar veren kimyasal kirlilik. Bir diğeri, Güdül’ün bazı köylerine kadar hava kalitesini etkileyebilen Nallıhan Termik Santrali’nin bacalarından kaynaklanan hava kirliliği. Aynı şekilde Köroğlu Dağları eteklerinde yapılan ağaç kesimlerinin de usule uygun şekilde yapılması ve denetlenmesi gerekir.
Güdül’ün en çok neye ihtiyacı var?
Vahide Albuz: Bundan sonraki süreçte Güdül’ün en önemli ihtiyacı kente gelecek olan turistlerin talebini karşılayabilecek ürünleri üretebilmek ve konaklamayı sağlayabilmek için şehir merkezinde otel açabilmek ya da ev pansiyonculuğunu geliştirebilmektir.
Ceyhan Temürcü: Önemli kararlarda ilgili bütün kurum ve kesimlerin (kamu, belediye, STK’lar, esnaf ve zanaatkarar, üreticiler, gençler, yaşlılar…) söz sahibi olacağı katılımcı yöntemlerin geliştirilmesi önemli. Bu süreçte resmi kurumlar, STK’lar ve halk arasındaki etkileşimin artması, ekolojik gelişim ve kültürel korumayla ilgili farkındalık ve eğitim çalışmaları değerli olacaktır. Şu anda ilçe genelinde bu yönde çalışmaların var olması sevindirici. Güdül Yerel Eylem Derneği bu katılımcı çalışmalar için değerli bir çatı oluşturuyor. Gelir adaleti, demokratik katılım ve sürdürülebilirlik açısından, üretim ve hizmet alanlarında işletme boyutlarının yerel ölçeğe uygun düzeyde kalmasının kritik olduğunu düşünüyorum.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Vahide Albuz: Sürecin en güzel yönü ilçedeki resmi ve sivil toplum kuruluşlarının birlik olarak sürece katkı sunmaları ve halkın bu konuda bilinçlenmesiydi. Şu an Güdül yaptığı çalışmalar ile ilgili kriterlerden ortalama %70’ini gerçekleştirdi. Bundan sonraki süreçte de yerel halkın katılımı ve ulusal ve uluslararası fonlar da kullanılarak geri kalan kriterler gerçekleştirilmeye devam edilecek.
Ceyhan Temürcü: Bu güzel noktaya çeşitli kesimlerin katkısı ve işbirliğiyle gelindi. Üreticisinden yöneticisine birçok insanın çabası ve emeği söz konusu. Bu işbirliği ve katılım ortamın büyümesini diliyorum. Sürdürülebilir bir duruma ulaşmak için asıl bundan sonraki çalışmaların önemli olduğuna inanıyorum.
Bizi Takip Edin