Korona Günlerinde Akla Gelmeyenin Başa Gelmesi

"Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir." -John Lennon.

Artık bir klişeye dönüşen bu sözü hatırlayarak başlamak zorundayım, çünkü klişeler böyle zamanlar içindir. Çok değil, iki hafta önce hem kişisel hayatlarımızı hem kurumsal düzenimizi biraz daha iyileştirmek, her şeyi yerli yerine oturtmak için çeşitli planlar yapıyorduk. Ama Covid-19, ya da lisanımızca Koronavirüs hayatımızın neredeyse bütün düzenini değiştirdi. Bugün evden çalışabilenlerimiz evlere çekilmiş, şanslı olan bazılarımız ücretli izinle evde kalırken bazılarımız maalesef salgının maddi yükünü ilk çekenler olarak ücretsiz izne çıkarılmış yahut dükkanını kapatmak zorunda kalmış, evde dört dolanıp borçlarla ne yapacağını düşünüyor. Bir de hala çalışabilenlerimiz yahut çalışmak zorunda olanlarımız var. Her birimiz haklı olarak #EvdeKal çağrıları yaparken bu çağrının kendileri için lüks sayıldığı emekçiler, bir yandan hastanelerde olağanüstü bir gayret sarf ederken bir yandan bize evde kalmamızı salık veren sağlık çalışanları…

Söylemek istediğim; iki haftada hayatımızı giren bu virüs düzenimizi çok temelden etkilemiş, alışkanlıklarımızı değiştirmiş görünüyor. Sivil toplum faaliyetlerinin büyük bir kısmı iptal edildi, uzaktan yapılabilenler devam edebiliyor ancak. Haftalık değerlendirmelerle süreci uzatıyoruz. Hemen herkes hem endişeli hem de belirsizlik hali uzun vadeli plan yapmayı imkansızlaştırıyor.

Elbette durum sadece sivil toplum için değil, toplumun geneli için de geçerli. Rawest Araştırma’nın 18-21 Mart tarihleri arasında Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Van’da 738 kişi ile görüşerek gerçekleştirdiği Koronavirüs Araştırması da bunu teyit ediyor. Araştırmaya göre her 4 kişiden 3’ü Koronavirüs sebebiyle ortalamanın üzerinde bir endişe taşıyor. Erkekler daha riskli grupta olmalarına rağmen kadınların endişesi erkeklerinkinden fazla. Yine salgın, her 5 kişiden 4’ünün el yıkama alışkanlığını da değiştirmiş. Artık ellerimizi daha sık yıkıyoruz. Dışarı çıkma, sosyal ortamlarda bulunma, insanlarla temas etme başlıklarında da bulgular benzer, her 3 kişiden 2’si insanlarla temas etmeyi azaltmış. Kaygı ve sosyal mesafelenme yüksek olsa da dışarı çıkarken eldiven ve maske kullanımı hala 3’te 1’in altında. Son bir haftada, Koronavirüs gerekçesiyle alınan ürünler skalasında da temel gıda (%77), sabun (%73) ve kolonya (%69) üst sıradayken dezenfektan (%38), maske (%35) ve eldiven (%33) listenin son sıralarında. Bunu önemli oranda sosyo-ekonomik durumla ve biraz da “elalem ne der” ile açıklamak mümkün. Litrelik dezenfektanın 100 lirayı bulduğu ve tek kullanımlık en basit maskenin bile 5 liraya bulunamadığı bir pazarda asgari ücretli insanların bu ürünlerden gönüllerince alabilmesini beklemek gerçekçi değil.

Pandeminin kişisel hayatımıza etkisi kadar hükümetlerin bununla nasıl mücadele ettiğini de izliyoruz doğal olarak. Rawest’in araştırmasında katılımcıların 3’te 2’si Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın performansını başarılı bulurken her 2 kişiden 1’i devlet kurumlarını bu süreçte şeffaf bulmuyor. Devlet kurumlarının verdiği bilgilere güven bundan daha düşük (%41). Bundan ötürü olsa gerek her 4 kişiden 3’ü yaşadıkları şehirde pozitif vaka olduğunu ve bu 3 kişiden 1’i de yaşadığı şehirde virüs kaynaklı ölüm olduğunu tahmin ediyor. Sağlık bakanının performansı hükümetin genelinden farklı değerlendirilmiş olsa da şeffaflık meselesinde onu dışarıda tutmak mümkün değil. Sağlık Bakanının uzlaşmacı tavrı, nezaketi, Yeşilçam’ın müşfik baba figürüne benzer profiliyle bizi evde tutma çabası güzel. Ama halen her gün kaç test yapıldığını, bunların şehir ve bölge bazlı dağılımlarını ve pozitif vakalar ile Covid-19 sebebiyle vefat edenlerin yaş, cinsiyet gibi temel demografik bilgilerini bile tam olarak bilemiyoruz. Diyarbakır’da yaşayan biri olarak Çin ya da Güney Kore’nin herhangi bir şehrindeki verileri detaylı görebilirken yaşadığım şehir, bölge ve ülke için bu verilere ulaşabileceğim bir veri tabanı olmaması, salgına karşı tedbirler alırken kendime başka türlü motivasyonlar aramama sebep oluyor.

Bu kısmı toparlayacak olursam, aklımıza gelmeyen bir şey, başımıza öyle bir geldi ki bazılarımız hala geldiğine inanamıyor, bunun bir şaka olduğunu düşünüyor. En iyimser olanlarımız bu sürecin iki-üç ay içinde geçeceğini düşünüyorlar ama bu şimdilik bir umuttan öte değil. Bu yazıyı yazdıktan sonra İki-üç ay içinde geçse bile hayatımızda çok kalıcı etkileri olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Epigrafa dönecek olursam, ‘hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir’ ama başınıza gelebilecekleri bazen hayat bile tahmin edemiyor. Hayat, biz planlar yaparken başımıza gelenlerin başına gelenlerdir desek yeridir. Daha fazla karıştırmadan sadede gelecek olursam; iki gün önce sekiz belediyenin daha başkanları gözaltına alınıp yerlerine kayyım atandı. Bu son kayyım atamalarıyla birlikte HDP’nin seçimlerde kazandığı 65 belediyeden 47’sinde seçilmişler görevden el çektirilmiş oldu. Sadece üç büyükşehirde yaklaşık 4 milyon kişi, seçtikleri Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından yönetilmiyor. Yine Diyarbakır’da 17 ilçenin 12’si yani nüfusun %88’i seçtikleri ilçe belediye başkanı tarafından değil kayyım tarafından yönetiliyorlar. Bu son kayyım atamaları, öncekileri bilenler için pek şaşırtıcı değil elbette, yadırgamıyor insan. Ama bütün dünya, siyasetin tamamı, bütün belediyeler, sivil toplum, birer birer hepimiz kendi hayatımızda ve sorumluluk sahibi olduğumuz yerlerde dünyayı endişeyle döndüren bu salgına kilitlenmişken hiç kimsenin aklına sabah belediye başkanlarına gözaltı ve kayyım haberleriyle uyanacağımızı tahmin edemezdi herhalde. Hükümetin bu bağlamda hukuki süreçleri nasıl işlettiğini bilenler biliyor, buna rağmen kamu halk-ı cihan bu illetle meşgulken acaba ne oldu ki bu gözaltı ve kayyım atamalarına ayrıca akıl, enerji ve mesai harcandı diye düşünüyor insan, merak böyle bir şeydir çünkü. Said-i Nursî’nin elma temsiline göndermeyle, bir yerde örneğin hukuksuzluğun olmadığını iddia etmek için bütün hukuki işlemleri tek tek ele almak ve hukuksuzluk olmadığını görmek gerekir, oysa tek bir hukuksuzluğun varlığını bilmek hukuksuzluk olduğunu söylemeye yeterlidir. İş bu sebeple gözaltına alınan ve yerine kayyım atanan başkanlardan birinin durumunu paylaşmak isterim. Hakkında daha önce attığı tweet sebebiyle bir soruşturma açılmış ve ifadesi alınmıştı. Son operasyonda sabahın seherinde evinden alınmış, bir gün boyunca gözaltında kaldı. Hakkında yeni hiçbir iddia olmadığı için ifadesi de alınmamış, savcı doğrudan mahkemeye sevk etmiş mahkeme de daha önceki tedbir olan yurt dışı çıkış yasağını sürdürüp serbest bırakmış. Yani ortada ne yeni bir iddia ne yeni bir soruşturma ne de yeni bir şey varken, herkes Koronavirüs illetiyle meşgulken, ortada hiçbir sebep yokken, durup dururken görevden alındı.

Yani eğer bu dünyanın sakiniyseniz, bütün planlarınız hayat denen akışın önünde çok değil, iki haftada darmadağın olabiliyor. Aklınıza gelmeyen başınıza böyle gelebiliyor.

Ve seçme ve seçilme hakkının elde edilmiş olması, seçmenin bir bölümü için onun elde tutulacağının garantisi olduğu anlamına gelmiyor. Yani seçmenin bu bir bölümü tarafından seçilmişseniz Korona’nın bile aklına gelmeyen sizin başınıza gelebiliyor.

Etiketler

Reha Ruhavioğlu

Üyelik Tarihi: 08 Eylül 2017
64 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör