“Türkiye’de STK’ların Şeffaf Ve Hesap Verebilir Olma Zorunluluğu Yok”
Türkiye’de sivil toplum faaliyetlerinin açıklığı, hesap verilebilirliği ve bağış çalışmalarını ele alacağımız "Bağış Politikaları ve Şeffaflık" dosyamızda ilk olarak Adım Adım Platformu ve Açık Açık Derneği kurucularından Renay Onur ile konuştuk. Renay Onur, STK’ların halka açık kurumlar gibi, hatta daha da şeffaf olmaları gerektiğini belirtiyor.
Spesifik olarak Kızılay ile ilgili tartışmalara ve genel olarak Türkiye’deki “kamuya yararlı STK” statüsündeki kurumlara ilişkin, gözleminiz ve değerlendirmeniz nedir?
Kızılay zaten vergi vermeyen bir STK. Şeffaflık ve hesap verebilirlik kriterlerine basit bir açıdan bakıldığında, Kızılay şeffaf bir STK…. Türkiye’de halen web sitesinde açık açık finansal bilgilerini koymayı reddeden ve/veya çekinen kurumlar var. Benim bu sistemde olmasını garipsediğim durum şu; halen web sitesi olmayan, web sitesine finansallarını koymayan, kurucuları ve yöneticileri hakkında bilgi vermeyen STK’ların olması kabul edilemez. Kamuya hizmet için kurulan, kaynağı bağış ve gönüllülük olan kurumlar halka açık şirketlerde daha da şeffaf olmalılardır. Halen, dernek beyannamesi doldurulurken, beyannamenin sonunda yer alan “finansal bilgilerimin kamuya açık olmasını kabul etmiyorum” şıkkını söz konusu kurum yetkilileri seçebiliyorlar.
“Bağışçılığın Artması İçin İlk şart, Radikal Şeffaflık”
Türkiye’de “bağışçılığın ve hayırseverliğin düşük olduğuna ve çoğunlukla yurttaşların yakınlarındaki kişilere doğrudan bağış yapmayı tercih ettiğine” dair TÜSEV gibi kurumların araştırmaları var. Sizce, bu tablo, neden değişmiyor? Nasıl değişebilir?
Bu tablonun değişmesi için gerekli ilk şart, radikal şeffaflıktır. Artık şeffaf olalım, olmayalım tartışmalarını hızlıca geçip, radikal şeffaflık boyutuna geçmeliyiz. Bağış yapmayanların dil birliği etmişçesine söyledikleri ilk şey güvensizlik. Güvensizlik genel olarak Türklerin sorunu ; bu yüzden Türkiye’de Avrupa standartlarının üzerinde bir STK şeffaflığı olması lazım.
Bağışçılık, hayırseverlik, filantropi gibi kavramlar sizin için ne ifade ediyor?
Empati sahibi ve içinde yaşadıkları dünyaya borçlu olduğunu düşünen insanların dünyaya borçlarını geri ödeme hali… Herkesi heyecanlandıran, kalbini ısıtan ya da titreten konular farklıdır. Bizim için bunlardan hangisi ise bu konuda bağışçı hatta gönüllü olmalıyız. Yukarıdaki listeye gönüllülüğü de eklemeliyiz bence. Gönüllülük daha zordur ve daha önemli bir yatırımdır. Para gelir gider ; değeri herkese göre değişir. Ama zaman, gitti mi gelmez!
“Size Hesap Vermeyen STK’lara, Zamanınızı Ve Paranızı Vermeyin!”
Adım Adım Platformu, Türkiye’de bağışçılığın artmasına büyük kaynak sağladı. Sistemin, şeffaf ve hesap verilebilir olması için nasıl bir yol izliyorsunuz? Bu sistemi başka STK’lar da kurabilir mi?
Şunlara önem veriyoruz:
1- Anlık olarak toplanan bağış miktarını her zaman açıklıyoruz. Hatta açıklamıyoruz bile… Sistem hiçbir müdahale olmadan, miktarı anında gösteriyor. Dünyanın en bilinen ve en iyi CRM sistemini Türkiye’de kullanan ilk sivil toplum kuruluşuyuz.
2- Özellikle bireysel bağışçıların, bağışın sadece projeye gitmesi isteğini bildiğimiz için, sadece proje için bağış topluyoruz. Bağışçı, bağışının etkisini bildiğinde ve direkt projeye gideceğini bildiğinde, bağış yapma ihtimali artar.
Evet bunu her STK kullanır ama maalesef önemsemiyorlar. Hala bazı büyük STK’lara şeffaflığın önemini anlatmaya çalışıyoruz. Hala bazı büyük STK’lar, şeffaf olmaya inanmıyorlar. Hala bazı STK’lar şeffaflığı sadece devlete beyanname vermek zannediyorlar. Bu konuda bildiğim en ileri örnek, Darüşşafaka… 3 ayda bir finansallarını yayınlar ve buna ek olarak kurumsal yönetişim denetimi yaptırırlar. Tebrik etmek lazım.
Açık Açık Derneği, aslında Türkiye’de hesap verilebilirliğe, şeffaflığa söz veren STK’ları bir araya getiren bir platform. Büyük şehirler dışında Açık Açık platformuna katılım, beklediğiniz seviyede mi?
Açık Açık, Türkiye’de bireysel ve kurumsal bağışçılara ve de sivil toplum kuruluşlarına şeffaflığı ve hesap verebilirliği anlatan bir STK. Bağışçılara, “size hesap vermeyen STK’lara, ne zamanınızı ne paranızı vermeyin” deriz. STK’lara ise şeffaflığın önemini anlatırız. Açık Açık platformunda büyük şehirler dışında STK sayısı az sayılır. Bir oran vermek gerekirse: %75 istanbul, %8 Ankara, %3 Denizli, %3 Bursa, %9 İzmir, %1 Hatay ve %1 Antalya.
Açık Açık’a dâhil olan kurumlar, Bağışçı Hakları Beyannamesi imzalıyor. Bu, bağışçılara nasıl bir hak sağlıyor?
Bu, bağışçılara sorma, sorgulama, bağışının nereye gittiğini takip edebilme hakkını veriyor. STK’lar esasında halka açık kurumlar gibidirler. Nasıl halka açık kurumlar? Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) göre, şeffaflık ve hesap verebilirlik kriterlerine uyma ve sermayedarlarına, yani halka hesap vermek zorundadırlar. İşte STK’lar da aynen böyledir. Hatta bence halka açık şirketlerden daha da şeffaf olmalılar. Neden? Kaynağı bağış ve gönüllü, amacı halka hizmet. Kimden neyi saklıyorsun?
Açık Açık sistemine dâhil olmak, bir STK’ya nasıl katkı sağlar? Neden bir STK, Açık Açık’a dâhil olsun? Bu sisteme dâhil olmanın maliyeti nedir?
Açık Açık’a dahil olmak her şeyden önce STK’nın duruşunu gösterir. Nedir bu duruş? Açık Açık platformuna katılan bir STK, hepimizin halk olarak, şikayetçi olduğumuz şeffaf olmama, hesap vermeme haline karşı, bu hareketin sivil toplumdan başlaması gerektiğini gösterir. Yani esasında, bu bir harekettir. Şu anda Açık Açık’ta bulunan STKlar, Türkiye’deki bireysel bağışın %7-8’ini temsil eder. Bu oran %20-30’a çıktığında, bence önemli değişiklikler olacak sektörde. Bu sisteme dahil olmamın maliyeti, STK bilançosunun büyüklüğüne göre değişir; STK, aylık platforma katılım bedeli öder. 2019 için aylık platform kullanım bedeli şöyle idi;
Açık Açık kurumsal olarak, sivil toplumun şeffaflığına ve hesap verilirliğine nasıl katkı sağladı? Etki analizi yaptınız mı?
Özellikle kurumların, artık Bağışçı Hakları Beyannamesini imzalamayan STKlara bağış yapmak istemediğini ve proje yapmak istemediğini yoğun bir şekilde kurumlardan duyuyoruz. Bu da bize, giderek artan STK’nın Bağışçı Hakları’nı imzalayacağını düşündürüyor. Bu çok normal çünkü Amerika’ya baktığımızda, esasında bu hakları STK’lar yazmış ve kendileri sahiplenmişler.
Açık Açık olarak maalesef bir etki analizi henüz yapamadık. Kurumlara yaptığımız Hayırseverlik Endeksi’nin de kurum çalışanlarında önemli bir etkisi olduğunu düşünüyorum.
“Türkiye’de Bağışçıların Hiçbir Hakları Olduğunu Zannetmiyorum”
Türkiye’de bağışçıların yasal olarak hakları var mı? Bağışçılar, bağış yapmadan önce “potansiyel bağışçı” ve bağış yaptıktan sonra “bağışçı” kimlikleriyle, ne tür haklara sahip olduklarını biliyorlar mı?
Bağışçıların Türkiye’de hiç bir hakları olduğunu zannetmiyorum. Biz, Bağışçı Hakları’nın ne olduğunu kamuya anlatmaya çalışıyoruz.
Açık Açık web sayfasında, “Açık Açık Derneği, şeffaflık ve hesap verebilirliğin bir kurumun güvenilirliğini garantilemediğini bilir” diyorsunuz. Bir STK’nın güvenirliği , sizce nasıl garanti altına alınabilir? Hem bağışçılar, hem STK’lar açısından, güvenirliğin temini için ne tür gereklilikler var? Siz, Açık Açık kurumsal kimliği altında, Türkiye’de bağışçılığın şeffaf, açık ve hesap verilebilir şekilde artması için, ne tür öneriler getiriyorsunuz?
Kimse güvenilirliği garanti edemez maalesef. Düşünün, Amerika’nın en güvenilen enerji şirketi, dünyanın en güvenilen denetim şirketleri tarafından denetlenirken, dünyanın en beklemediği şeyler oldu. Önemli olan niyettir; gerisi önemli değil. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, kurumların etik olmayan işler yapma ihtimalini azaltır.
“Bağışçı Hakları’nı İmzalamayan STK’larla Çalışmayanlar Var”
Türkiye’de sivil toplum çalışmalarının şeffaflığı ve hesap verilebilirliğine ilişkin, kişisel gözlemlerinizi ve önerilerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Türkiye’de maalesef STK’ların şeffaf ve hesap verebilir olma zorunluluğu yok. STK’lar şeffaflık deyince devlete beyanname vermeyi anlıyorlar. Bağışçıların, gönüllülerin, sponsorların, faydalanıcıların bu bilgiler ve karar mekanizmaları hakkında bilgi sahibi olması gerektiğine inanmıyorlar. Hatta öyle bir boyuttayız ki, bu soruları STK’lara soran kişiler linç edilmeye çalışıyor. Bunlar konunun üzücü kısmı; umut veren kısmı ise bir şeyler değişiyor. Açık Açık Platformu’na katılan ve Bağışçı Hakları Beyannamesini imzalamış 100’ü aşkın STK’nın olması güzel haber. Artık, “Bağışçı Hakları’nı imzalamayan kurumlarla çalışmıyoruz; bağış yapmıyoruz” diyen kurum ve bireylerin olması güzel haber…
Açık Açık sistemine dâhil olmayan ancak “şeffaf ve hesap verilebilir şekilde çalışmalarını yürüten” iyi örnekler- STK’lar var mı? Örnek verebilir misiniz?
Evet var tabii. Burada bir detaydan bahsetmem lazım ; örnek vermeye başlamadan önce şeffaflık ve hesap verebilirliğin çok geniş bir kavram. Şeffaflığı ve hesap verilebilirliği, minimum düzeyde ele alırsak; bu finansalları açıklamayı, yöneticileri ve kurucuları hakkında bilgi vermeyi gerektirir. Bu asgari koşulu sağladıktan sonra, daha fazla şeffaflık ve hesap verebilirlik bekleyebiliriz. Örneğin Yönetim Kurulu kararlarının açıklanması, STK’nın sorulara hızlı ve açıklayıcı bir şekilde geri dönmesi vb..
Büyük STK’lardan Kızılay ve Yeşilay’ın, finansallarının yayınlanması ve yöneticileri hakkında bilgi verilmesi, iyi örnekler olarak söylenebilir. Tabii her kurum gibi bu kurumların da bu konudaki standartları ilerletmek için, yapması gereken çok şey var.
“STK’ların Finansal Bilgilerinin Halka Açık Olarak Yayınlanması, Zorunlu Olmalı”
STK’ların şeffaf ve hesap verilebilir olması ve bir kurumun güvenirliğinin temini için, sizce yasal mevzuatta ne tür değişiklikler yapılmalı ?
İlk yapılması gereken şey, dernek ve vakıfların finansal bilgilerinin halka açık olarak yayınlanmasının zorunlu hale gelmesi…
Eklemek istediğiniz başka hususlar var mı?
Sadece bağış ve hibeye dayanan, faaliyetlerini sürdürülebilir kılacak şekilde finansal gelir elde edemeyen STK’ların, yavaş yavaş yok olmaya başlayacakları bir döneme giriyoruz. Sosyal girişimlerin daha önemli olacağı ve bir nevi ticari kurumlar ile STK arasında hibrid (melez) yapıların artacağı bir döneme giriyoruz. Biz, STK’ların şeffaflığı ile uğraşırken dünya başka bir boyuta geçmek üzere…
Bizi Takip Edin