Düşük Karbon Yetmez, Artık Sıfır Karbon Zamanı
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler tarafından bu yıl 7'ncisi düzenlenen Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu “Düşük Karbon Yetmez, Artık Sıfır Karbon Zamanı” başlığı ile gerçekleştirildi. “Düşük Karbon Yetmez, Artık Sıfır Karbon Zamanı”, “Türkiye’nin Sıfır Karbon Şehirler Taahhüdü”, “Sıfır Karbon Şehirler”, “Akıllının Yeni Adı: Sürdürülebilirlik” ve “Aktif ve Sağlıklı Şehirler” başlıklarıyla toplam 5 oturumda gerçekleştirilen sempozyuma uluslararası kurum ve kuruluşlar, yerel yönetimler, akademi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından birçok temsilci katıldı.
WRI Sürdürülebilir Şehirler tarafından 7’nci “Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu” bu yıl Sıfır Karbon temasıyla, Elit World İstanbul Otel’de 22 Kasım’da gerçekleştirildi. WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Güneş Cansız’ın açılış konuşmasıyla başlayan sempozyum sorunlar, çözüm önerileri ve ulusal-uluslararası örnekler ekseninde devam etti. Konuşmasında 2019 yılına dair genel değerlendirmelerde bulunan Cansız, emisyon rakamları açısından kötü bir yıl olsa da farkındalık anlamında gerçekleşen olumlu ivmenin altını çizdi. Bu farkındalıkta da Greta Thunberg’in oynadığı role ve Türkiye’den de 10 binin üzerinde kişinin katılım sağladığı, geçtiğimiz eylül ayında gerçekleştirilen küresel eylemlere dikkat çekti. Her ne kadar farkındalık sağlamak önemli olsa da somut dönüşümlerin aciliyeti de ortada. Bu noktada Cansız, geçtiğimiz yıl daha çok karbon emisyonunun sınırlandırılmasına odaklandıklarını ancak artık yeni bir yaklaşımın gerektiğini ve bunun da 2050’ye kadar emisyonun sıfırlanması hedefi olduğunu belirtti. “Dünyayı şehirler ve biz şehirliler kurtaracak” diyerek, dünya nüfusunun %50sinden, karbon emisyonunun da %70inden fazlasını oluşturan şehirlerin kritik rolünü vurguladı.
Cansız’ın ardından Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Birinci Müsteşarı, Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı Angel Gutierrez Hidalge de Quintana, Danimarka İstanbul Başkonsolosu Anette S. Galskjøt, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı İ. Orhan Demir ve Hollanda İstanbul Başkonsolosu Bart Van Bolhuis sırayla söz alarak, sıfır karbon hedefleri çerçevesinde genel mesajlar verdiler. Bu noktada altı çizilen hususlar, bütüncül bir yaklaşım belirlenerek çevre, ekonomi ve toplumun beraber ele alınması, döngüsel ekonomiye geçişin teşvik edilmesi oldu. Ayrıca özel sektörün bir problem unsuru olarak gözükse de aslında çevre dostu yeni uygulamalarla birlikte bir rekabet sağlandığı takdirde başarılı bir çözüm yöntemine dönüşeceğinin altı çizildi. Orhan Demir de konulan hedeflere ulaşmada diğer şehirlere de örnek olabilecek İstanbul’da özellikle ulaşım ve atık yönetimi konusunda büyükşehir belediyesinin gerçekleştirmeyi planladığı projelerin sinyallerini verdi.
İklim Değişikliği Meselesi Birinci Gündem
Orhan Demir İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde sürdürülebilirlik gündemlerini, UNDP Türkiye İklim Dayanıklılığı ve Afet Risk Yönetim Uzmanı Erdem Ergin’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen ilk oturumda daha detaylı bir şekilde sundu. Demir, 2018’de İBB tarafından oluşturan İklim Eylem Planı hakkında gelen soru üzerine, planın C40 zirvesi ve beyannamenin imzalanması sonrası yenileneceğini ve uyumlu hale getirileceğini söyledi. İklim değişikliği meselesinin birinci gündemleri olduğunu ifade eden Demir bisiklet planlarının yenilenmesi ve yapılacak uygulamaların denetlenmesi gerektiğini vurguladı. Demir’in bahsettiği en somut proje biri de Büyükçekmece Gölü üzerine güneş panelleri yerleştirilmesi. Bu proje ile yenilenebilir enerji üretmenin yanı sıra gölün buharlaşmasının da engellenmesi hedefleniyor.
“Bilgi Eksikliği Yok, İcraat Eksikliği Var”
İstanbul örneği bize var olan sorunları gösterirken, Hollanda Aarous Belediyesi’nin Teknoloji ve Çevreden Sorumlu Başkanı olan Bünyamin Şimsek’in karbon salınımı sıfırlama hedeflerini çok önceden koyan belediyenin uygulamalarına dair paylaşımları olası çözüme dair örnekleri kapsadı. 2008’den bu yana karbon salınımını %50 azaltmayı başaran Aarous, bir yandan da halkın talepleri doğrultusunda değişen politikaları gösteriyor. Bu da vatandaşların taleplerinin aslında politika değişikliklerinde ne denli etkili olabileceğinin önemli bir örneği. Danimarka’da belediyenin bütçesinin geniş olmasının da etkili olduğunu belirten Şimşek’in en önemli mesajı ise değişime kendilerinden başladıkları vurgusu oldu. “Bilgi eksikliği yok, icraat eksikliği var” diyen Şimşek, vatandaşlardan başlamak üzere tüm aktörlerin önce kendi öz eleştirilerini yapıp daha sonra da faaliyete koyulmaları gerektiklerini belirtti.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Ülke Başkan Vekili Şule Topçu Kılıç ise meselenin finansal boyutuna değindi. Bankalarının özellikle belediyelere sunduğu finansal ve teknik desteklerden bahseden Kılıç, “Yeşil Ekonomi Dönüşümü” politikası çerçevesinde en az %40 oranında yeşil öncelikli finansman sağlama hedeflerini açıkladı. Bu doğrultuda banka tarafından bir “Yeşil Şehirler Çerçevesi” oluşturuluyor ve konulan hedefler ve belirlenen politikalarla birlikte ilgili belediye süreç boyunca hem finansal hem de teknik anlamda destekleniyor. Banka, halihazırda toplam 7 belediyeyi 11 projede desteklemeye ve bu sayılara yenilerini eklemeye devam etmekte.
Karbon salınımını azaltmak konusunda en önemli paylardan birini oluşturan da konut sektörü. WRI Londra Şube Müdürü Leo Horn-Phathanothai mevcut teknolojiler yeterli olsa da sektörel olarak değişim konusunda bir kamuoyu oluşmamış olmasını ve yasal çerçeve eksikliğini gündeme getirdi. Sıfır Karbon konut tanımı ve detayları ise WRI Türkiye ekibinden Dr. Meltem Bayraktar tarafından paylaşıldı. Binaların tek başına küresel ısınmadan sorumlu emisyonun üçte birini oluşturduğunu ifade eden Bayraktar, meselenin aciliyetine dikkat çekti. İlerlemenin önündeki en önemli engellerden birinin bina sektörünün çok paydaşlı yapısı olduğunu vurgulayan Bayraktar, yasal düzenleme olmayışı, belli bir piyasanın oluşmaması, teknik altyapı yetersizliği ve farkındalık eksikliğinin de diğer önemli problemler olduğunu belirtti. Temel mesajı ise “Her paydaş kendine düşeni yerine getirirse ve iş birliği yaparsa sorun çözülür” oldu.
“Enerji Verimliliği Ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları İle Dünyayı Ciddi Oranda Kurtarabiliriz”
Özel sektörden de katılımcıların yer aldığı sempozyumda Danfoss Türkiye Genel Müdürü Emre Gönen’in şirketlerinin faaliyetleri hakkında yaptığı sunum oldukça dikkat çekiciydi. Soğutma, ısıtma vb. alanlarda çalışan firmanın asıl öne çıkan yönü işe önce kendinden başlamış olması. Firma olarak bireysel hedefler koyan Danfoss, özel sektör için çok önemli bir örnek oluşturmakta. Gönen, sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda üzerlerine düşeni yapmaya çalıştıklarını ve “Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları ile dünyayı ciddi oranda kurtarabiliriz” ifade etti.
Sempozyum süresince sıfır karbon hedefine ulaşmada karşımıza çıkan en etkili araçlardan biri de elektrifikasyon oldu. Elektrikli araba şarj dolum istasyonları üzerine yaptığı sunumla Amsterdam Elektrikten Pietr Looijestijn ve ulaşım sektöründe elektrifikasyon başlıklı sunumuyla WRI Kentsel Hareketlilik direktörü Sergio Avellada çözüm önerisi olarak elektrifikasyonun iki farklı alanda öneminden bahsetti. Looijestjin, Amsterdam’da hava kirliliği üzerine başlayan ve zamanla karbon emisyonunu azaltmaya yönelik bir projeye dönüşen, motorlu araçların kademeli olarak elektrikli sisteme geçirilmesinden ve şehrin bir sarj istasyonları ağı ile donatılmasından bahsederken, Avellada ise özellikle toplu taşımada elektrifikasyonun öneminden söz etti. Shenzhen (Çin) örneğine vurgu yapan Avellada İstanbul Kart tarzı entegre edilmiş toplu taşıma sistemlerinin yaygınlaşması gerektiğini ve karbon emisyonunun önüne geçebilmek için de elektrifikasyona geçmek dışında bir opsiyonun olmadığına vurgu yaptı. Ulaşım ve karbon emisyonu dendiğinde akla gelen konulardan bir diğeri de kuşkusuz bisiklet. WRI Türkiye’den Çiğdem Öztaş, bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması konusundaki projelerinden bahsederken, Novo Nordisk Başkan Yardımcısı Niels Lund’da “Diyabetle Mücadele Eden Şehirler” projeleri kapsamında bisikletin hem karbon emisyonu hem de sağlık açısında ortak nokta olduğu vurgusunu yaptı.
Start-uplar da sempozyumda yerlerini aldılar. Türkiye’de bu konuda son dönemde öne çıkan iki örnek de katılımcıydı. Biri akıllı yol sisteminin temellerini atacak, nesneler için internet sistemi ile çalışan ve aynı zamanda rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan da enerji üretecek ENLİL adını verdikleri sistemle dünyada adından kısa zamanda bahsettiren Deveci Tech. Diğeri ise mikro mobilite kavramından ve yükselen piyasadan bahseden, Duckt son dönemde Türkiye’de de kullanılmaya başlandığını gördüğümüz elektrikli scooterları için şarj istasyonları tasarlıyor.
Yaşanabilir bir kent dediğimizde Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından 11incisi olan olan “Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar” kuşkusuz bir kıstas olarak karşımıza çıkmakta. Sunumunda bu amaçları detaylı bir şekilde irdeleyen Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Akıllı Şehir” kavramını da ironik bir biçimde “İstanbul ne değilse bu kavram o”, diyerek tanımlamakta. 11. hedefin kapsamına bütüncül bir şekilde bakılması gerektiğini ifade eden Kurnaz, “Akıllı şehir, akıllı insandan başlar” diyerek bireysel sorumlulukların da altını çizdi. “Akıllı” Şehirler için Türkiye’ye örnek oluşturabilecek projeleri de Ankara Danimarka Büyükelçiliği Enerji Sektör İş birliği Sektör Danışmanı Dennis Holte Skov-Albertsen anlattı. Danimarka’nın farklı şehirlerinden inovatif projeleri anlatan Skov-Albertsen “Akıllı her zaman yüksek teknoloji olmak zorunda değil, uzun zamandır var olan teknolojileri yeni biçimlerde kullanabiliriz” dedi ve Türkiye ile Danimarka arasında başlayan ve ivme kazanarak devam edecek olan iş birliğine vurgu yaptı. İster akıllı ister yaşanabilir isterse sürdürülebilir diyelim, Türkiye’de bu anlamda örnek olarak gösterilebilecek bir şehir Eskişehir. WRI Ross Prize for Cities yarışmasında da 5 finalistten biri olan Eskişehir’in 20 yıldaki radikal değişimini Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanı Aytaç Ünverdi’den dinledik.
Gün boyunca farklı alanlarda ve farklı sektörlerde aynı hedefe doğru paylaşım ve tartışmaların yapıldığı sempozyumda, özellikle sektörler ve aktörler arası iş birliği mesajı yinelendi. WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Dr. Güneş Cansız’ın gün sonu yorumu da şöyle oldu: “WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler olarak 2013 yılından bu yana Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nu düzenliyoruz. Amacımız hem Türkiye’de hem dünyada başarılı projeleri paylaşmak, uygulanabilir çözümler sunmak ve kent yöneticilerinin ‘herkes için yaşanabilir şehirler’ yaklaşımıyla projelerini geliştirmelerine katkı sağlamak. ‘Düşük Karbon Yetmez, Artık Sıfır Karbon Zamanı!’ temasıyla gerçekleştirdiğimiz bu yılki etkinliğimizde iklim kriziyle mücadelede sıfır karbon uygulamalarının şehirlerde nasıl hayata geçirilebileceğini, aynı zamanda bunun kentlere nasıl bir fayda sağladığını ve kentlerin iklim kriziyle mücadelede nasıl daha aktif rol oynayabileceklerini masaya yatırdık. Konuyu merkezi yönetim, yerel yönetim, akademi, özel sektör ve sivil toplum açısından değerlendirdik. Birbirinden değerli katılımcılarımızın yaptığı sunumlar, aktardıkları bilgiler hem davetlilerimiz hem bizim için çok aydınlatıcı, yol gösterici oldu.”
Bizi Takip Edin