Bisikletçiler için daha iyi bir Türkiye
Pınar Pinzuti, tutkulu bir bisikletçi ve bisiklet aktivisti. “Kadınlar için kadınlar tarafından düzenlenen kadın aktivitesi” olan ve eylül ayı sonlarına doğru Türkiye’nin 10 farklı şehrinde kadın bisikletlileri sokağa çıkaran Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nun organizatörlerinden. Daha çok kadının bisiklet sürmeye başlamasını ve daha çok erkeğin bisiklet süren kadınlara saygı duymasını umut ediyor. Türkiye’nin ilk bisiklet […]
Pınar Pinzuti, tutkulu bir bisikletçi ve bisiklet aktivisti. “Kadınlar için kadınlar tarafından düzenlenen kadın aktivitesi” olan ve eylül ayı sonlarına doğru Türkiye’nin 10 farklı şehrinde kadın bisikletlileri sokağa çıkaran Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nun organizatörlerinden. Daha çok kadının bisiklet sürmeye başlamasını ve daha çok erkeğin bisiklet süren kadınlara saygı duymasını umut ediyor.
Türkiye’nin ilk bisiklet yolları ve park alanları düzenlemesi geçtiğimiz hafta medyada yer aldı. Yeni düzenleme, artan sayıda bisiklet yolları ve park noktaları, bu yolların toplu taşıma noktalarıyla bağlantıları ve hatta bisiklet yollarına yer açabilmek için yeni yolların yapılması ve otobüslerin modifikasyonu gibi iddialı noktalar içeriyordu. Yayalara geçecek yer bırakmadan kaldırımlarda park etmiş arabaların görüldüğü veya kendi kurallarını yaratan agresif trafiğin olduğu bu ülkede bu haberin çıkması birçok kişiyi oldukça şaşırttı.
BİR BİSİKLET AJANI
Bu konuyla en yakından ilgilenenlerden biri Pınar Pinzuti’ydi. Pinzuti, tutkulu bir bisikletçi. Bisiklet aktivisti ve “kadınlar için kadınlar tarafından düzenlenen kadın aktivitesi” olan ve eylül ayı sonlarına doğru Türkiye’nin 10 farklı şehrinde kadın bisikletlileri sokağa çıkaran Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nun organizatörlerinden. 10 yıl boyunca Avrupa’da yaşadı; Almanya’da Sosyal Pedagoji okudu ve daha sonra İtalya’da çalıştı. Bisiklet Pinzuti’nin hayatında tercih ettiği ulaşım yolu oldu. Ancak memleketi İzmir’e döndüğünde, onun için her şey yolunda değildi. Bunu Hürriyet gazetesine şu sözlerle anlattı; “Türkiye’ye geri döndüğümde bisikletlilere hiç saygı duyulmadığını gördüm, belediyeler bisikletliler ve yayalar için neredeyse hiçbir şey yapmıyordu. Yayalar için düzgün kaldırımlar olmadığı gibi bisikletliler için de bisiklet yolları yoktu.”
Pinzuti daha sonra bisiklet, bisikletli ulaşım ve bisikletli yaşam tarzı konularını içeren bir blog açtı, bisiklet aktivistleriyle sosyal medya üzerinden bir araya gelmeye ve bisikletliler olarak taleplerini dile getirmek amacıyla belediyelerin düzenlediği toplantılara katılmaya başladı.
Sonunda, bir bisiklet aktivisti olarak, bisikletçiler için bir değişim ajanı haline geldi. Nasıl olduğunu şöyle anlatıyor: “Köşelerinde bisikletli ulaşımı konu etmeleri için köşe yazarlarıyla iletişime geçiyorum, ulaşımdan sorumlu bürokratlara tweetler atıyorum, mimarların ve şehir planlamacıların yaptıkları projeleri takip ediyorum ve yaptıkları projelerde bisikletleri ihmal etmeleriyle ilgili eleştirel yazılar yazıyorum. Bisikletli ulaşım ve güvenlik üzerinde yapılan gösterilere katılıyorum, sürdürülebilir ulaşım ve şehirlerle ilgili etkinliklere katılıyorum, bisikletli ölümlerine karşı farkındalık yaratmaya çalışıyorum.” Tüm bunlar aktivistliğin ve savunuculuğun nasıl olması gerektiğini gösteriyor.
TÜRKİYE’DE BİSİKLETLİ KADINLAR
Pinzuti bir blog yazarı, aktif bir sosyal medya kullanıcısı ve tüm bunların insanlara ulaşmak ve farkındalık yaratmak için en iyi araçlar olduğunu düşünüyor. “Bisikletim” adlı blogunda bir bisikletçi olarak Türkiye ve yurtdışına yaptığı seyahatleri paylaşıyor, bisikletli ulaşımın artması ve daha güvenli bir hale getirilmesi için ihtiyaçların ne olduğuna dair yazılar yazıyor. Blogu için sürdürülebilir yaşam hakkında araştırma yaparken 1980 yılından beri her sene düzenlenen ve 1983 yılında kurulan Avrupa Bisikletliler Federasyonu’na ilham veren bisiklet planlama konferansı olan Velo-city’yi duymuş. Dünyanın en önemli forumlarından biri olan ve dünyanın dört bir yanından gelen vizyoner belediye başkanları ve bisiklet aktivistlerinin bisiklet deneyimlerini paylaşmak üzere bir araya geldiği, AB’nin “Sivil Düşün” programı tarafından desteklenen Velo-city konferansına Türkiye’den hiçbir belediyenin katılmadığını fark etmiş. 2013 yılında Viyana’daki 1400 katılımcıya dahil olmuş. O yılın konferans mottosu “Bisikletin Sesi – Kentsel Bisiklet Kültürleri”ymiş ve üç ana teması, bisiklet kültürü, bisikletli şehirler ve bisikletin faydaları şeklindeymiş.
SAMİMİYET, GÖNÜLLÜLÜK, BAĞIMSIZLIK
Pinzuti bu sene üçüncüsü düzenlenen Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nun organizatörlerinden biri olarak, “Türkiye’deki erkek egemen bisiklet dünyasına meydan okuyan Sema Gür sayesinde Süslü Kadınlar Bisiklet Turu hayata geçti” diyor. İzmir’de, Avrupa Birliği’nin “Hareketlilik Haftası” kapsamında her sene düzenlenen Dünya Arabasız Şehirler Günü’ne denk gelen bir pazar günü tamamı kadın olan bisikletli arkadaşlarına bir araya gelmeyi teklif eden Gür, arkadaşlarından güzel giyinip süslenmelerini ve bisikletlerini süslemelerini rica etmişti. 200’den fazla kadın Gür’ün düzenlediği tura katılmış ve sonraki yıllar sayıları giderek artmıştı. Pinzuti etkinliğin bu başarısını “samimiyete, gönüllülüğe ve bağımsızlığa” bağlıyor ve daha çok kadının bisiklet sürmeye başlamasını ve daha çok erkeğin bisiklet süren kadınlara saygı duymasını umut ediyor.
Kaynak İZMİR, (DHA)
Bizi Takip Edin