Climathon: İklim Krizine Dair Tabandan Gelen Yenilikçi Çözümler

25 – 26 Ekim tarihlerinde İdema Uluslararası Kalkınma Yönetimi’nin (International Development Management) Mersin ofisi İnogar’da ilk kez düzenlenen ve gençlerin iklim krizine karşı yaratıcı çözüm önerileri geliştirmesini destekleyen bir yarışma formatında gerçekleşen Climathon organizasyonunu Idema ekibinden Mehmet Sarıca ve Gökçen Özbek ile konuştuk.

122 şehirde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen Climathon ile Türkiye geçen sene tanıştı. İzmir’de gene Idema tarafından düzenlenen organizasyona bu sene İstanbul ve Mersin de dahil oldu. Mersin’de “su, hava ve toprak” ile ilgili sorunlara çözüm bulunması çağrısı ile yapılan Climathon’un kazanan projesi, organik atıkların organik gübre olarak kullanımını öngören Kelebek Etkisi ekibi olurken, yenilebilir su projesi ile Doğa 1 karbon 0 ekibi ikinci, su karbon ayak izinin düşürülmesini hedefleyen proje ile Son Su Bükücüler üçüncü olarak etkinliği tamamladı.

Idema’nın yanı sıra Mersin Büyükşehir Belediyesi, Yenişehir Belediyesi, Mezitli Belediyesi Kent Konseyi Çevre Komisyonu, Mersin Üniversitesi, Toros Üniversitesi, Çukurova İnsan Tohum Toprak Atölyeleri (ÇİTTA), Mersin Girişimci İşadamları Derneği, UPS, Akdeniz İhracatçı Birlikleri de Climathon Mersin organizasyonunda yer aldı. Climathon’a giriş mahiyetindeki “İklim Krizine Çözüm İçin Tüyolar” sunumun ise 350.org Ankara’dan iklim ve yenilenebilir enerjilar uzmanı Önder Algedik gerçekleştirdi. 

Mehmet Bey bize IDEMA ve yürütttüğü çalışmalara dair bilgi verebilir misiniz?

IDEMA bundan yaklaşık 8 yıl önce kurulan bir şirket. Kalkınma Yönetimi üzerine çalışıyor. Kalkınma yönetimi ise modelleme olarak aldığı kentin sosyal yaşantısı, kültürü, ekonomisi, spor gibi bir çok bileşenini içine alacak şekilde gelişmesi yönünde çalışmaları içeriyor. Türkiye’de Kalkınma Bakanlığı’na bağlı devletin kurduğu kalkınma ajansları var Çukurova Kalkınma Ajansı gibi. Biz bu hizmeti verebilmek adına IDEMA’da -ki açılımı International Development Management, Uluslararası Kalkınma Yönetimi’dir- uluslararası fonların Türkiye’de yerelle buluşması, yereldeki projelere aktarılması, bir yandan da Türkiye’deki uluslararası özel sektörün sosyal sorumluluk adı altındaki bütçelerinin yereldeki projelere aktarılmasını sağlamak adına çalışmalar yürütüyoruz. IDEMA’da kalkınmanın hemen hemen bir çok modeli ile de çalışıyoruz. 

IDEMA İstanbul’da 2011 yılında kuruldu, merkezi İstanbul. Şu anda İzmir ve Mersin’de bir ofisi var. Londra’ya gelecek ay bir ofis açıyoruz. Washington DC’de, ABD’de küçük bir şubemiz var. IDEMA faaliyetleri ile aslında globale de uluslararası alana da birçok proje ihraç eden bir konuma doğru da gidiyor. 

Mersin ofisimiz INOGAR iki ay kadar önce açıldı. Inovasyon Garajı’ndan çıkan bir isim INOGAR. Burası bir girişimcilik merkezi olarak da düşünülebilir. Projelerin yanı sıra varolan şirketlere, ticari yapılara, sivil toplum kuruluşlarına da destek veren bir hali var buranın. Burası aynı zamanda toplum yararına yapılan çalışmalar için de ortak bir çalışma alanı. Mersin INOGAR’ın ilk kuruluşu da bir gıda girişimciliği merkezi olarak L.I.F.E. projesi içinde kurgulandı. O projeye dair de Gökçen (Özbek) Hanım size bilgilendirmede bulunacak.

Kalkınma yönetimi üzerine çalışmalar yürüten kuruluşların faaliyetlerinde ekoloji ne ölçüde alan kaplıyor? Bu konuda IDEMA’nın yürüttüğü çalışmalar ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Ekoloji aslında bu tarz çalışan şirketlerin faaliyet alanlarının çok küçük bir kısmını kapsıyor. IDEMA’nın da içinde olduğu bir grup ise ekolojik anlamda bir grup olarak özellikle bu sene çok yoğun şekilde ekoloji alanına destek vermeye başladı. Birleşmiş Milletler’in bin yıllık kalkınma hedefleri var bildiğiniz gibi. Sadece ekonomik kalkınma üzerine yoğunlaşmanın ötesinde bu tarz çalışmalar yürüten şirketler ve sivil toplum örgütlerinin bir yandan da çevrede meydana gelen tahribata dair de hem farkındalık hem de çözüm odaklı çalışmaları yoğunlaşıyor. 

Bu anlamda IDEMA olarak çeşitli paydaşlarımızla birlikte iki ay önce İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz Festtogether etkinliğini örnek olarak verebiliriz. Festtogether, sürdürülebilir müzik festivalinde de böyle dertleri olan bir grup arkadaş ile, farklı farklı ekoloji temalı sivil toplum kuruluşlarından arkadaşlarımız ile birlikte hareket ettik. Bu ülkede gerçekleşen festivallerde bile atık üretiliyor. Biz de buna alternatif bir şey geliştirelim diye Buğday Derneği, TEMA, TOG, TEGEV, Doğal Yaşamı Destekleme Derneği gibi sivil toplum örgütleri ile birlikte hareket ettik. 

Climathon 122 Şehir İle Eş Zamanlı Gerçekleştiriliyor

Climathon’a gelelim. Climathon yarışması ne zaman başladı dünyada ve siz IDEMA olarak hangi aşamada dahil olarak Türkiye ile tanıştırdınız?

Climathon’un altıncı yılı bu. Avrupa Birliği’nin bir çevre komisyonu, çevre platformu var. O bağlamda, oraya üye olan, Avrupa çapında bu alanda faaliyetler yürüten platformlar, sivil toplum örgütleri bir araya geliyor ve buna yönelik bir girişimde bulunuyorlar. Zaman içinde bu platforma akredite olan oluşumların artması ile bugünkü halini alıyor. Biz IDEMA olarak geçen sene dahil olduk ve ilkini İzmir’de gerçekleştirdik. Bu sene ise Mersin merkezimizin de kurulması ile beraber İstanbul, İzmir ve Mersin’de hayata geçirdik Climathon’u.

122 farklı şehirde gerçekleştiriliyor bu sene Climathon. Tüm şehirler olmasa bile pek çok şehirde eş zamanlı düzenleniyor üstelik. Mersin’de 25 – 26 Ekim’de gerçekleştiriyoruz. 24 – 26 Ekim 2019 arasında 116 şehirde eş zamanlı yapıldı. 

Climathon ismi ise Hackathon’dan alınma. Hackathon’un da ilk ortaya çıkışı girişim alanında çalışanlara yönelik başlıyor. Hackathon’un başında bir sorun veriyorlar katılımcılara ve 48 saat içinde bu sorunu çözmeleri isteniyor. 48 saat içinde o sorunu çözenler arasından da kazanan belirleniyor. Maraton gibi de düşünebiliriz aslında bir süresi olduğu için. 

Climathon Mersin sürecini de aktarabilir misiniz?

Hackathon’a benzer biçimde biz de Climathon için her şehrin kendi koşularını gözeterek iklimle ilgili farklı sorunlara dair çözümler getirilmesini istedik. Mersin için “Su, Hava, Toprak”; İstanbul için “Doğal Afet, Deprem, Akıllı Şehir Çözümleri, Suyun Doğru Yönetilmesi“, İzmir için ise “Doğal Afet ve Orman Yangınları, Su başta olmak üzere doğal kaynakların verimli kullanımı, Çevre dostu akıllı şehir çözümlerinin uygulanması” temaları belirlendi. Climathon katılımcıları kendi gruplarını oluşturarak 24 saat içinde çözüm önerilerini netleştirerek jüriye sunacak. 

Mersin özelinde Climathon komitesinde belediyeler var, üniversite var, çevre mühendisleri odası var, diğer meslek odaları var ve sivil toplum örgütleri de var komitemizde. Hedefimiz senede bir defa Climathon düzenlemenin ötesinde sene içerisinde farkındalığı geliştirmek üzere alternatif çözüm önerilerinin de uygulanmasını takip etmek ve yaygınlaştımak adına da çalışmalarımız olacak.

Climathon Mersin’den çıkan ve uygulanabilir durumdaki projelerin de takipçisi olacağız komite olarak. Belediyelerden de bu yönde bize destek gelmiş durumda. Mersin’den çıkan projeler de gayet umut verici. Farklı farklı alanlardan çözüm önerileri getirilen projeler var. Biz katılımcılar ilgili alanın profesyonelleri iddiasında da değiliz. Climathon aslen bir farkındalık çalışması. Farklı disiplinlerden gelen insanların farklı bakış açılarıyla konulara bakmaları bazen yepyeni bir çözüm önerisini karşımıza çıkartıyor. Kimseden çok profesyonel bir proje hazırlamasını beklemiyoruz. Ama her proje geliştirilebilir, başka bir bakış açısı, bir fikir sunabilir. 

Climathon’da sadece yarışmaya dahil olan katılımcılar yok. Yarışma süresince katılımcılara kendi uzmanlık alanları ile ilgili yol gösteren mentörler, ortaya çıkan projeleri değerlendirip ilk üçü belirleyen jüri, Climathon’un Mersin’de hayata geçmesi için işbirliğine girdiğimiz paydaşlarımız da tam olarak bu faaliyetin içinde. Bu durum da şunu getiriyor. Mentöründen, jürisine, düzenleme komitesinden, katılımcılarına bir şehirde ortak bir hedef doğrultusunda birlikte çalışma kültürünü de beraberinde getiriyor. Çünkü sorun da ona dair ortaya çıkan çözüm de ortak ve hep birlikte çözüme yönelik adımlar atılması gerekiyor. Hepimizin taşın altına elimizi sokmamız gerekiyor. Artık eski tip katılımcı anlayışın yerine farklı paydaşların ortak hareket ettiği yönetişim anlayışına geçilmesi dönemini yaşıyoruz. Ben bu bağlamda burada bir araya gelmiş olmamızı bir başlangıç olarak görüyorum. 

IDEMA’nın Mersin’deki Diğer Projeleri: Life ve Küre

Gökçen Hanım, sizden de IDEMA’nın Mersin’de yürüttüğü diğer projelere dair bilgi alabilir miyiz?

Ben IDEMA’da projeler müdürü olarak görev yapıyorum. Ocak 2019 itibarı ile ekibe dahil oldum. Görevim nedeniyle Ankara’dan Mersin’e geldim. Mersin’de Climathon’un yanı sıra başka projeler de sürdürmekteyiz. Mersin’de 2 projemiz var. Bir tanesi L.I.F.E (Livelihoods Innovation through Food Entrepreneurship) projesi. Yenilikçi Geçim Kaynakları Gıda girişimciliği üzerine bir proje L.I.F.E. Temelde kadın odaklı sürdürüyoruz çalışmalarımızı ancak herkesin katılımına da açığız.

Bir fikrim var diyen gıda girişimcilerini ya da girişimci adaylarını sürecimize dahil ediyoruz ve onlarla birlikte bir eğitim sürecini tamamlıyoruz.

Onların işlerinin fikir aşamasından start up aşamasına, start up aşamasından büyüme aşamasına nasıl katkımız olabilirse o ölçüde destek olmaya çalışıyoruz. İstanbul’da başlayan L.I.F.E projesi ikinci yılını doldurdu. İlk yılın sonunda Mersin’de de başlattık ve burada da birinci yılını doldurmak üzere. Bugüne kadar 103 kişiyi mezun ettik. Proje kapsamında dezavantajlı gruplar ile mülteci kotamız da var. 

Mezun olanlar L.I.F.E programının mezunu oluyorlar. Öncelikler bir gıda girişimi müfredatımız var ve bu müfredatın da bir eğitimi var. 3 aylık bu eğitimin tamamlanması, girişim anlamında teorik bilgilerin de bu eğitim kapsamında alınması gerekiyor. Aynı zamanda pratik bilgiye de sahip oluyorlar. Hem iş destekleri açısından hem  de avukat veya muhasebeci gibi bizim destek elemanlarımız var, onlardan da danışmanlık hizmeti edinebiliyorlar iş kurulumu sürecinde. Mersin ofisimizde bir tane de endüstriyel mutfağımız var şefinin ve bulaşıkçısının da içinde çalıştığı. Mutfak içerisinde 14 ayrı istasyon var ki bu da aynı anda 14 kişinin çalışıp farklı farklı üretim yapabildiği bir mutfak olduğu anlamına geliyor. Cimathon etkinliği sırasında da katılımcılar, jüri üyelerimiz ve mentörlerimiz L.I.F.E. mutfağından gıda ihtiyaçlarını karşıladı. Ayrıca bu iki gün boyunca L.I.F.E. mezunu bir arkadaşımızı da istihdam ettik. 

Bir sosyal girişim olarak kadın kooperatifi kurmak üzerine geliştirilen proje: K.Ü.M.E. (Kadın Üretim Merkezi)

Bir ikinci projemiz de Temmuz ayında başlayan K.Ü.M.E. (Kadın Üretim Merkezi). bir Dünya Bankası projesi. Bu projede de mülteci kotamız var. Ev sahibi topluluk ve mülteciler ile gıda üzerine bir kadın kooperatiifi kurup üretim ve satış yapmak suretiyle bir iş modelinin gerçekleştirilmesini amaçlıyoruz. Şu anda bu proje kapsamında eğitimlere başlayacağız. Hemen kooperatifi kurup kazanç elde etmekten ziyade insanların bir araya gelmesi, bir konu üzerine odaklanması, hangi üretimi kimin yaptığının tespiti ve iş bölümünün belirlenmesine dair bizim birlikte çalışabileceğimiz aynı zamanda kooperatifçiliğin ne olduğunun öğrenilebileceği bir süreci öngördük eğitimler ile. Bu kapsamda katılımcılarımızın önlerinde 3 aylık bir eğitim programı var. Ardından kooperatif kurulumunu yapacağız ve öyle umuyorum ki kısa bir zaman içinde de kar elde eden bir kooperatif hayata geçirmiş olacağız.  (Kadın Üretim Merkezi)

Bu projeler dışında Mersin’i desteklemek anlamında, kalkınma anlamında, yerele katkı anlamında her türlü projeye açığız ve destekliyoruz. Halihazırda Mersin Büyükşehir Belediyesi, Yenişehir Belediyesi ve pek çok sivil toplum örgütü ile ortak çalışmalarımız da devam ediyor.