Adalete Erişim için Yerelden Öneriler
TESEV’in Adalete Erişim İçin Yerelden Öneriler raporu yayınlandı. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ve Hollanda Leiden’da bulunun Türkiye Enstitüsü’nün (Turkije Institute) birlikte gerçekleştirdiği çalışma, adalete erişim alanında ibreyi tabana ve özellikle de sivil topluma çevirerek, bu alanda yapılan tartışmalara yeni bir soluk getiriyor. Seda Akço Bilen, Özgür Akışoğlu, Gamze Nur Çelik, Bürge […]
TESEV’in Adalete Erişim İçin Yerelden Öneriler raporu yayınlandı. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ve Hollanda Leiden’da bulunun Türkiye Enstitüsü’nün (Turkije Institute) birlikte gerçekleştirdiği çalışma, adalete erişim alanında ibreyi tabana ve özellikle de sivil topluma çevirerek, bu alanda yapılan tartışmalara yeni bir soluk getiriyor.
Seda Akço Bilen, Özgür Akışoğlu, Gamze Nur Çelik, Bürge Elvan Erginli, Koray Özdil imzalarını taşıyan rapor, adalete erişimin salt adli mekanizmaların nasıl çalıştığıyla ilgili bir mesele olmaktan öte bir sosyal devlet ilkesi olduğunu hatırlatıyor. Bireylerin kamu kaynaklarına ve hizmetlere erişiminde var olan tüm yapısal toplumsal, kültürel, siyasi, ekonomik ve hukuki engellerin ortadan kaldırılması konusunda devletin politika geliştirmesini ve bunları uygulaması gerekliliğine değiniyor. Aynı zamanda, bireylerin haklarını öğrenme, talep etme ve uygulamaları konusunda kapasitelerini artırmayı hedefleyen bir “hukuki güçlendirme” politikası olduğunu ifade ederek, “Tam da bu nedenle özünde tabandan gelen bir adalet arayışına işaret eder. Özellikle son yıllarda yapılan tartışmalar bu arayışı merkeze alarak, adalete erişimin çoğunlukla süreç adaletine ilişkin iyileştirmeler üzerinden düşünülmesinin konunun daha kapsamlı bir sosyal adalet sorunu olarak algılanmasını engellediğine odaklanır. Bir diğer deyişle, erişim ayağı üzerine politika geliştirmeye çalışırken, adaletin ne demek olduğu ve nasıl anlaşıldığı çoğu zaman unutulmaktadır. Bu nedenle, adalete erişim üzerine yapılan çalışmaların sadece yargıya ayrılan kaynaklarının artırılması ya da sunulan hizmetlerin çeşitlendirilmesi gibi sisteme odaklanan çözümler üretmekle kalmayıp, artık toplumun hukuki ihtiyaçları ve beklentileri üzerinden politika üretmeye yönelmeleri gerekmektedir” diyor.
KADINLARIN ADALETE ERİŞİMİ
Kadın, çocuk ve çevre olarak belirlenen üç temel konuyu içeren Adalete Erişim İçin Yerelden Öneriler raporu Türkiye’deki yargı reformu sürecine vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının bizzat yerelde yaşadıkları sorunları tespit ederek ve bunlara yönelik öneriler geliştirerek katkıda bulunmayı amaçlıyor. Sivil toplumla yargı reformu alanındaki karar alıcılar arasındaki iletişim ve ortak sorun üretme çabalarına destek vermeyi hedefliyor.
Kadınların adalete erişimini adli yardım mekanizması üzerinden ele alan rapor, bu konudaki yetersizlikleri göz önüne seriyor; Hollanda uygulamalarını örnek alarak çözüm önerileri getiriyor, baro, STK ve üniversitelerin ilişkisinin önemini vurguluyor. Kurumların mevcut kapasitelerinin arttırılması, kurumlar arası bağların güçlendirilmesi ve yeni ilişkilerin kurulması amacıyla öncelikle kurumların mevcut kapasitelerini ve kurumlar arası ilişkileri gösteren detaylı bir analizin yapılması gerektiğini belirtiyor. “Böylece hukuki altyapısı eksik veya yetersiz kurumların tespiti yapılabilecek ve baro ile üniversite bu noktalarda kurumlara destek verebilecektir. Baro ile üniversitelerin bu konularda beraber eğitim programları düzenlemeleri hem kadınlara bilgi sağlayan kurumların kapasitelerini arttıracak hem de baronun bu konudaki yükünü hafifletecektir” deniyor.
ÇOCUKLARIN ADALETE ERİŞİMİ
Rapor, çocukların adalete erişimi konusunda ise çocuğa özgü adalet uygulamaları ve sorgulama aşamasında rol alacak kişi ve kuruluşlar arasındaki işbirliğinde sorunlar tespit edildiği belirtiliyor. “Çocuğun özelliklerini ve ihtiyaçlarını dikkate alan bir çocuk koruma ve adalet sistemi için vazgeçilmez unsur, sosyal çalışmadır. Adalet sistemi içerisinde sosyal çalışmanın yeri güçlendirilmeli, sosyal çalışmacıların birlikte çalıştıkları hukukçulardan bağımsız hareket etmelerini, aynı zamanda da mesleğin gerektirdiği her tür araştırmayı yapabilecek donanıma sahip olmalarını sağlayacak bir organizasyon modeli geliştirilmelidir. Çocuk Koruma Koordinasyon Stratejisinin adımlarından biri olan uygun modelin araştırılmasına yönelik çalışmaların sonuçlarının, çocuklar üzerindeki etkileri değerlendirilmek suretiyle geliştirilmesi beklenmektedir” deniyor.
Çocuk adaleti alanında çalışanların ortak amaca yönelik olarak ve işbirliği içerisinde çalışmasının, her meslek elemanının benzer bir uzmanlığa sahip olmasını gerektirdiği ifade edilen raporda şöyle devam ediliyor:
“Çocukla çalışmak için de gereken uzmanlığın kazandırılması bu sistemi koordine eden birimlerin asıl sorumluluklarındandır. Eğitimlerin kurumsallaşması sağlanmalı ve bu amaçla meslek süresince devam eden, periyodik olarak tekrarlanan ve ölçme-değerlendirmeye tabi eğitim programları ve kurumları oluşturulmalıdır. Tüm bunların yanı sıra, çocuk ceza adaletine ilişkin temel eksiklikleri gidermek adına daha kapsamlı bir paradigmatik bir değişikliğe gidilmesi ve onarıcı adalet paradigmasına geçilmesi de bu alanda güçlü biçimde dile getirilen önerilerden biridir. Daha günlük ihtiyaçlar açısından bakıldığında, çocukları koruma sisteminin ve bu sistem içerisindeki hizmetlerin hem yargı dışı yollara yönlendirmesi hem de onarıcı adaletin bütün uygulamaları bakımından sağlam bir zemin oluşturmaması nedenleriyle, çocuk adaletini olması gereken biçimde işletme olanağı bulunmamaktadır. Burada kastedilenler aslında çok da sağlanması mümkün olmayan hizmetler değildir. Örneğin, uzun süre yetişkin gözetiminden yoksun kalmış bir çocuğun yararını, rehberlik edecek bir denetim görevlisi ve işlevsel olduğu tespit edilmiş bir program olmadan korumak olanaksızdır. Aynı zamanda bu hizmet sunulmadan onarma olanağı da bulunamaz. Bu nedenle çocuk ceza adaletine bakışta bir paradigma değişikliğini, kanunların öngördüğü koruyucu ve destekleyici tedbirlere ilişkin hizmetlerin yaygınlaştırılması adımı izlemelidir.”
Raporun çevre alanında adalete erişim bölümünde ise Trabzon örneği üzerinden, vatandaşların çevresel bilgiye erişimi, karar alma süreçlerine katılımı, ÇED süreçlerinde ve çevre davalarında yaşanan sorunlar ele alınıyor.
Raporun tamamını indirmek için tıklayınız.
Bizi Takip Edin