Çevrenin çözülemeyen derdi: Zeytin karasuları

02 Ekim 2015
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Hatay Şubesi, Hatay, Gaziantep, Kilis gibi zeytin üretim kapasitesi yüksek, zeytinyağı fabrikalarının bolca bulunduğu kentlerin en büyük çevre sorunlarından biri olan “zeytin karasuları”nı ele aldı.   Zeytin yağ haline getirilirken 2-3 yıkamayla kirlerden arındırılıyor. Bu arada ortaya zeytinin kara suları çıkıyor ve 1m3 zeytin karasuyu 200m3 evsel atık suya denk geliyor, […]

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Hatay Şubesi, Hatay, Gaziantep, Kilis gibi zeytin üretim kapasitesi yüksek, zeytinyağı fabrikalarının bolca bulunduğu kentlerin en büyük çevre sorunlarından biri olan “zeytin karasuları”nı ele aldı.

 

Zeytin yağ haline getirilirken 2-3 yıkamayla kirlerden arındırılıyor. Bu arada ortaya zeytinin kara suları çıkıyor ve 1m3 zeytin karasuyu 200m3 evsel atık suya denk geliyor, dereleri kirletiyor, balıkların ölmesine neden oluyor. TTKD sitesinde yer alan bir yazı, bu sorunu şöyle ele alıyor:

“Tohumlar yıkama makinesinde topraklarından arındırılmakta, sonra yağ suyun üzerinde biriktirilmekte, alınan yağ son olarak içerisindeki asılı maddelerden ayrıştırılması amacıyla belirli sıcaklıktaki suyla muamele görmektedir. Tehlikenin boyutu (sayısal) olarak ele alınmak istenirse 1m3 zeytin karasuyu 200m3 evsel atik suya denk gelmekte, 200m3 evsel atık su ise 1333 kişinin tüketimine denk gelmektedir.

Bu yıkamalar esnasında oluşan bol miktarda siyah renkli, içerisinde fenol ve benzeri toksik kimyasalların bulunduğu az yağlı su mutlaka dinlendirme havuzlarına alınarak oradan buharlaştırılması, ya da arıtma tesisine gönderilmesi gerekmektedir. Zeytinyağı fabrikaları ancak yılın 2-3 ayında çalışabilen küçük işletmeler tarzında tesisler olduğundan işletmeci arıtma tesisi yapmaktan kaçınmakta, çoğunlukla maddi gücü buna yetmemektedir. Problemin çözümü için masrafı daha düşük olan dinlendirme-buharlaştırma havuzları genelde arazinin küçük olması nedeniyle yeterli büyüklükte kurulamadığından üretimden çıkan atık sular derelere akmaktadır. Bu da çevrede berbat bir görüntüyle birlikte suyun fazla olmadığı derelerde balık ölümlerinin yaşanmasına sebep olmaktadır.

Zeytinyağının üretiminde iki yöntem vardır. İki ve üç fazlı prosesler; üç fazlı proseste yağ, atık su ve katı kısım(prina) olmak üzere üç faz oluşmaktadır. Zeytinler parçalanmakta, hamur haline getirilmekte, su ile posasından ayrılarak arıtıma tabi tutulmaktadır. Üretim sonunda bol miktarda atık su havuzlara gönderilir. İki fazlı üretimde ise su kullanılmaz. Proses sonrası ürün sadece yağ ve prinadır. Hamur haline getirilen zeytin direkt preslenmek suretiyle yağı alınır.

NE YAPMALI

Üç fazlı üretim yerine iki fazlı üretim çok daha az atık su çıkması ile avantaj sağladığından tercih edilebilir. Çünkü birincisinde ton başına 0,4-0,5 m³ su oluşurken, diğerinde bu miktar 1,2 m³ olarak görülmektedir. Su buharlaştırma havuzları mümkün mertebe büyük inşa edilmelidir. Kalan miktar ise yaz aylarında zeytinlik, meyve bahçelerinin sulanması şeklinde rahatlıkla bertaraf edilebilir. Az miktarda bahçelere verilen bu sular toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini iyi yönde etkilemekte, doğal herbisit (yabancı ot öldürücü) etki göstermektedir. Ancak buğday, pamuk, mısır gibi ürünlere yönelik ekim yapılması düşünülen arazilere uzmanlar bu atık suyu tavsiye etmemektedir.

Ülkemizde zeytin karasuyunun topraklara verilmesi yasak olmasına rağmen İtalya ve İspanya gibi Avrupa ülkelerinde 1997 yılında bahçelerin sulanması konusunda yasal düzenleme yapılmıştır. Ülkemizde Balıkesir’de yapılan bir araştırmada zeytin prinası ve karasuyundan 2000’den fazla faydalı madde elde edilmiş, araştırmada yer alan kişiler Nobel ödülüne aday gösterilmiştir. İçerdiği humik ve fulvik asitler bitkide büyümeyi düzenleyen, meyve kalitesine iyi yönde etkileri olan bileşiklerdir.

Çevre Bakanlığı 2014 ün sonuna kadar zeytinyağı fabrikalarına süre tanımış, karasu havuz kapasitesi fazla olanlar arıtma tesisi kurmak zorunda bırakılmıştır. Üreticiler zaman zaman bilinçli bir şekilde bu suları akarsulara göndermekte, bazen de aşırı yağış, havuzun patlaması vb sebeplerle taşan sular çevreyi kirletmektedir. Umuyoruz yakın zamanda sularımız sürekli mavi ve duru akar ve içerisinde atık maddeler yerine sağlıklı canlılar görürüz.”