Smart Start Mikro Hibeyle Gerçekleştirilen STK Projeleri…
YADA Vakfı'nın Avrupa Birliği desteğiyle sürdürdüğü Smart Start Projesi kapsamında, sivil toplum kuruluşları için sosyal girişimciliğe fırsat veren bir ortamın yaratılmasına yardımcı olmak, sivil toplum örgütlerinin sürdürülebilirliğini ve sosyal etkisini geliştirmek amaçlarıyla 12 sivil toplum örgütü ve sosyal girişime mikro-hibe desteği verildi.
Smart Start projesinin Türkiye’deki yürütücüsü YADA temsilcisi Ceylan Özünel, 2016 yılında projeye başladıklarında Türkiye’deki sosyal girişim algısı ve farkındalığının bugüne kıyaslandığında daha düşük olduğunu belirterek, “Her geçen gün hem STK’ların sosyal girişim modelleri ürettiğini hem de diğer sosyal girişim modelleri üreten oyuncuların arttığını görüyoruz. Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ, Makedonya ve Hırvatistan ülkeleriyle birlikte yürüttüğümüz Smart Start projesiyle, ülkeler arası bilgi alışverişinde bulunma, deneyim paylaşma ve sosyal girişim konusunun yaygınlaştırılması için birlikte hareket etme imkanı bulduk. Yaşanan zorluklar ve gelişmeler konusunda Batı Balkan ülkeleriyle Türkiye’nin birçok ortak meselesi olduğunu gördük. 3 yıl önce proje kapsamında 300 STK’nın katılımıyla tüm bu ülkeleri kapsayan bir araştırma yapmıştık. Orada STK’ların yarısından fazlasının bir sosyal girişim modelinin olmadığını, %85’inin iktisadi işletmesi olmadığını, çoğunluğunun finansal sürdürülebilirliğini kısa dönemli projelerle ve finansal kaynaklarla sağlamaya çalıştığını gördük. Finansal kaynakların da hibe projeleri ve bağışlardan sağlandığı, daha sürdürülebilir modeller için STK’ların ya fikir aşamasında ya da fikirlerini hayata geçirme aşamasında zorlandığı görülüyordu. Finansal kaynak bulma zorluğunun yanı sıra insan kaynağı yetersizliği de göze çarpıyordu. Yani bir STK’nın sosyal girişim modelini hayata geçirme ve sürdürmesi için finansal kaynakla birlikte iş planı yapabilen, pazarlama tekniklerine hakim ve bir işletmeyi sürdürebilecek becerilere sahip insan kaynağı yapısına ihtiyacı var. ” dedi. Kapasite geliştirme çalışmalarını sürdürdüklerini de belirten Özünel, “Smart Start kapsamında sosyal girişim modelleriyle mikro-hibe almaya hak kazanan STK’lar bu modelleri hayata geçirmek için büyük çaba gösterdiler. Umuyoruz ki ilk adımlarını attıkları sosyal girişim modellerini sürdürülebilir kılmak için de aynı istekle çalışmalarına devam edecekler. Bu tür ilham verici, iyi örnekler çoğaldıkça STK’lar arasında da sosyal girişim konusunun daha çok yaygınlaşacağına, STK’ların misyonlarını, varlıklarını sürdürebilmeleri için sosyal girişimi bir model olarak görmeye daha yatkın olacaklarına inanıyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’deki geleneksel sivil toplum kuruluşlarının, ülkemizde son yıllarda kendinden söz ettiren sosyal girişimcilik fikriyle tanışması, sivil toplumun geleceği ve sürdürülebilirliği adına bizleri mutlu etti. Smart Start kazananları ile bizzat görüştük ve projeden kazandıkları hibeyi nerede kullandıkları ve projenin getirileri konusunda fikirlerini sorduk.
Şeffaflık Derneği’nden Yeni Bir Sivil Toplum Proje Yürütme Modeli
Smart Start projesi kapsamında Türkiye’den seçilen sivil toplum örgütlerden biri olan Uluslararası Şeffaflık Derneği, 1993 yılında kurulan ve günümüzde 120’ye yakın ülkede faaliyet gösteren küresel bir sivil toplum örgütü olan Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Türkiye’deki temsilcisi. Örgüt, tüm dünyada yolsuzluğun, toplumları felakete sürükleyen, yoksullaştıran, yozlaştıran, ve bu sebeple mücadele edilmesi gereken bir olgu olduğunu kabul ettirmekle kendini tanımlıyor. Uluslararası Şeffaflık Derneği ise ülkemizde 2008 yılından bu yana faaliyet gösteriyor ve kendilerini bir araştırma ve savunuculuk merkezi olarak konumlandırıyor. Gerek kamu idarelerine ve yerel yönetime, gerekse de özel sektöre yönelik kapsamlı araştırmalar yürütüp, bu araştırmaların sonucunda çok paydaşlı bir yaklaşımla reform önerileri ve eylem planları hazırlayıp, savunuculuk safhasına geçtiklerini belirtiyorlar.
Smart Start’tan aldığımız mikro-hibe kapsamında bizim hedefimiz, Türkiye’de ilaç sektörü ile yürüttüğümüz işbirliği projesinin sürdürebilirliğini sağlamak adına finansal kaynağını doğrudan faydalanıcılarının kendisinden alan yeni bir sivil toplum proje yürütme modeli kurmak oldu
Derneğin Genel Koordinatörü Yalın Hatipoğlu, misyonlarının yolsuzlukla mücadele olduğunu, bunu da şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık ilkelerinin savunuculuğunu yaparak sağlama amacında olduklarını belirtiyor. Smart Start ile birlikte dernek bünyesinde daha önce denemedikleri bir proje modeli başlattıklarını belirten Hatipoğlu, “Smart Start’tan aldığımız mikro-hibe kapsamında, Türkiye’de ilaç sektörü ile yürüttüğümüz işbirliği projesinin sürdürebilirliğini sağlamak adına finansal kaynağını doğrudan faydalanıcılarından alan yeni bir sivil toplum proje yürütme modeli kurmaya çalıştık. Diğer bir deyişle, giderlerini üçüncü bir tarafın fonladığı bir model yerine, projenin çıktılarından doğrudan faydalanacak sektörün, kurumların, kişilerin, o çıktılardan belirli bir ücret karşılığında yararlanmasıyla karşılayan ve kendi devamlılığını sağlayan bir proje modeli geliştirdik. Bu modelin sosyal girişim ile benzer yanları var, bunlardan en önemlisi buradan edinilen tüm gelir, yine aynı projenin ilerleyen aşamalarındaki raporlarını finanse etmek ve diğer giderlerini karşılamakta kullanılacak, yani proje süresince elde ettiğimiz her geliri tekrar projenin kendisine yatırmış olacağız.” dedi. Hatipoğlu şöyle konuştu: “Bir sivil toplum kuruluşu olarak odaklandığınız konu ya da sorun ile ilgili bir ürün ya da hizmet üretip, oradan bir gelir üretmeniz seneler boyu sürecek bir emek istiyor ve bizlerin de geliştireceği ürünler somut ürünler olmuyor. Bu sebeple biz ilaç sektörüyle yürüttüğümüz bu işbirliği programının finansal sürdürülebilirlik konusundaki kaygıları mümkün olduğunca aza indirgemek istedik, ve Smart Start’ın da desteğiyle böyle bir gelir modeli oluşturduk. Ama bu gelir modelini dernek bünyesinde oturtmak ve diğer projelerimizde de uygulamak çok uzun soluklu bir çalışma gerektiriyor, o açıdan yolun başındayız. Smart Start kapsamında seçilen kuruluşlardan biri olduktan sonra Impact Hub’da düzenlenen etkinliğe katıldık, Türkiye’den farkı sosyal girişim sahipleriyle tanıştık, onların sunumlarını dinledik, bizim için hoş bir deneyimdi.”
Asperger Sendromu ve Otizmle Hayat Derneği Asperder Film’i Çekti
Asperger Sendromu ve Otizmle Hayat Derneği (Asperder), Türkiye’de geniş bir vizyon ve geleceğe dönük bakış açısı ile faaliyetler yürüten sivil toplum kuruluşlarından. Asperder’in genel hedefi Türkiye’de yüksek fonksiyonlu otizm ve aspergerli insanların ve ailelerin yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve çağdaş standartlara yakınlaştırılmasına hizmet etmek. 2008 yılında kurulan Asperder, kuruluşundan bu yana farkındalık çalışmaları, hak arama, varolan hakların iyileştirilmesi, bilinirlik çalıştırmaları, ve otizm ve aspergerli birey sahibi ailelere danışmanlık hizmetleri veriyor. Dernek, ilk iktisadi işletmesini 2012 yılında kuruyor ve günümüzde faaliyette olan iki iktisadi işletmesi mevcut, dört tanesi de hazırlık aşamasında. Dernek Başkanı Mesut Başar, Asperder bünyesinde kurdukları ilk iktisadi işletme olan Asperder Spor’u şöyle anlatıyor: “Spor ürünleri ile başlamamızın en önemli sebebi otizmin tedavisinde sporun yerinin çok büyük olmasıydı, çünkü sporla rehabilite olan çok fazla çocuk var. Fiziksel egzersizler, beyin jimnastikleri, diğer sportif aktivitelerin herkese faydası olduğu gibi, zihinsel ve ruhsal rahatsızlıklara da faydası var. Biz de başlangıçta “bu alan bizim misyonumuza da uygun bir alan” diyerek yola koyulduk.”
Smart Start ile giriştiğimiz projeler dahil tüm Asperder iktisadi işletmelerini, temelde otizm olmak üzere tüm ruhsal ve zihinsel hastalıklardan muzdarip ailelerin kendilerini sosyo-ekonomik anlamda geliştirebilecekleri inisiyatifler olarak tasarlıyoruz
Başar, Asperder’in ikinci işletmesini kurmak istediklerinde Smart Start ile yollarının kesiştiğini ve Asperder Film’i Smart Start’ın verdiği mikro-hibe ile kurup, ilk kısa filmlerini çektiklerini belirtiyor. “Asperder Film” isimli film ve prodüksiyon şirketimiz Smart Start projesinin kazananlarından biri olarak kuruldu ve otizmle ilgili kısa filmimiz İKİ – Bir Otizm Masalı’nı Smart Start’tan aldığımız fon ile çektik.”
Asperder’in, mevcutta faaliyette olan Asperder Spor ve Asperder Film haricinde şu an hazırlık aşamasında olan Asperder Emlak, Asperder Reklam, Asperder Matbaa ve Asperder Promosyon Ürünleri olarak dört iktisadi işletmesi daha var. Başar, konuyla ilgili “Smart Start Projesi ile giriştiğimiz projeler dahil tüm Asperder iktisadi işletmelerini, temelde otizm olmak üzere tüm ruhsal ve zihinsel hastalıklardan muzdarip ailelerin kendilerini sosyo-ekonomik anlamda geliştirebilecekleri inisiyatifler olarak tasarlıyoruz” ifadelerini kullanıyor.
Asperder’in projeleri sadece iktisadi işletmeleri ile de sınırlı değil. “Otizmle Hayat Portalı”, otizmli bireye sahip ailelerin öncelikle kendi aralarında, akabinde alan uzmanlarıyla, paydaş kurumlarla, yerel ve merkezi kurumlarla ve diğer sivil toplum kuruluşları ile iletişim, işbirliği, güç birliği ve dayanışma halinde olacakları bir online platform olarak tasarlanıyor. Teknolojik altyapısı büyük oranda tamamlanan portal hakkında Başar, “Otizmle Hayat Portalı’yla öncelikli hedefimiz sağlıklı iletişim ve bilgilendirme. İsminde her ne kadar sadece “otizm” olsa da, bu portalın tüm ruhsal ve zihinsel hastalık ve engel gruplarını kapsamasını ve zaman içerisinde bu yönde evrilmesini bekliyoruz.” şeklinde açıklama yapıyor.
Asperder’in bir diğer projesi ise, otizmle ilgili farkındalık yaratmak için Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü ile işbirliği içerisinde hayata geçirdikleri heykel projesi. Heykel bölümü son sınıf öğrencileri arasında düzenlenen yarışmada birinci olan heykel, “Otizme Dokun” sloganı ile birinci olmuş ve Kadıköy Belediyesi ile imzaladıkları protokole göre, yakın zamanda Kadıköy’de halka açık bir parkta Otizm Farkındalık Alanı olarak belirlenen bir alana büyük ölçekli olarak konuşlandırılması bekleniyor.
Kültür Rotaları Derneği Likya Yolu Rehberi Hazırladı
Kültür Rotaları Derneği, Türkiye genelinde bulunan kültür rotalarının tanıtımı, iyileştirilmesi ve bakımını sağlamak adına kurulan bir dernek. Kültür rotaları üzerine yazdıkları rehber kitapların satışları sayesinde elde ettikleri geliri, yine aynı rotanın temizlenmesi, işaretlendirilmesi, levhalandırılması ve bakımında harcayarak, sağladıkları geliri tekrar sosyal girişimlerine yatırıyorlar.
Dernek ekibinden İrem Zararsız, sosyal girişimcilik hakkında Smart Start projesinden önce fazla bilgileri olmadığını ama aldıkları eğitimler sayesinde artık kendilerini yetkin hissettiklerini belirterek, “Bizce sosyal girişim, yaptığınız işten hem sosyal fayda yaratmak hem de bu sosyal faydadan gelir elde etmektir. Türkiye’de sosyal girişimcilik çok fazla bilinmediği için, şu an kendimizi tanıtırken detaylı açıklamak durumunda hissediyoruz ama ileride bunun değişeceğine inanıyoruz.” dedi.
Kültür Rotaları Derneği, Smart Start projesinden kazandığı finansal desteğin bir kısmını, Akdeniz’de Fethiye’den Antalya’ya kadar uzanan Likya Yolu rotasının anlatıldığı Likya Yolu isimli rehber kitabın Rusça’ya çevrilmesi ve Rusya’da piyasaya sürülmesinde (şu an Likya Yolu, Türkçe, İngilizce ve Rusça dillerinde mevcut), bir kısmını ise Türkiye’deki kültür rotalarını tek bir çatı altında toplamak adına oluşturdukları mobil uygulamanın yapımında kullanmış.
Smart Start projesinden önce sosyal girişimcilik bizim için bilinmeyen bir alandı, verilen eğitimler ve danışmanlıklar sayesinde biz de bu konuda artık yetkin olduğumuzu söyleyebiliriz
Zararsız ile Türkiye’de sosyal girişim olarak faaliyet sürdürmenin zorluklarından konuştuğumuzda, dernek kökenli oldukları için kendilerini özel sektörden ziyade sivil topluma daha yakın hissettiklerinden bahsederek, “Türkiye’de sosyal girişimci olmanın dezavantajları var. Yapılan işlerin öncelikle sosyal fayda içerdiğini insanlara kanıtlamak zor, vergisel anlamda hiç avantajımız yok, çünkü yapılan işler sadece ticari iş olarak nitelendiriliyor, bu sebeple gelir vergisi vermeniz gerekiyor ki, normal bir ticari girişim gibi kar amacı gütmeyen bir yapı için bu büyük bir sorun” ifadelerini kullandı.
Bilge Nesil Gençlik Bilişim Sanat ve Turizm Derneği Seramik Markası Oluşturdu
Bilge Nesil Gençlik Bilişim Sanat ve Turizm Derneği bünyesinde kurulan Bilge Seramik & Sanat sosyal girişimi, dezavantajlı gruplara istihdam sağlayarak, sanatı ve zanaati modern tasarımlarla yorumlayıp üretimi teşvik eden bir girişim. Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde 25 yıl önce son seramik ustasının yaşlanması ile tamamen unutulan seramik toprak sanatını, sanatçı gençlerin tasarımları ile Balıkesirli kadınların maharetli ellerinde buluşturuyorlar.
Derneğin başkanı ve Bilge Sanat & Seramik markasının kurucusu Muhammet Çetin, sürdürülebilir kalkınma yöntemlerine uygun bir çalışma ile tamamen doğal hammadde ve üretim yöntemleri ile insanlar için sağlıklı ürünler ürettiklerini belirterek, “Ürünler topraktan olduğu için çevreye ve sağlığa zararsız, üretim yöntemi insanın hayal gücünü geliştiriyor ve terapi ediyor, hamurla yapıldığı için kadınların daha istekli ve becerikli olduğu bir alan, bu sebeple toplumsal cinsiyet eşitliği için uygun, atık durumuna geldiğinde de tamamen doğadan bir parça ve zararlı maddesi yok. Görsel ve sanatsal olarak da dekoratif ve kullanışlı ürünler ürettiğimiz için kadınların ilgisini cezbediyor” ifadelerini kullandı.
Çetin’e Smart Start sürecini sorduğumuzda, “Biz daha önce çeşitli projelerde bulunduk ancak sosyal girişimcilik bakış açısını ilk defa Smart Start projesi ile tanıdık. Sosyal girişimcilik ülkemizde yeni tanınmaya başlayan bir alan olduğundan bu konuda yeterli bilgi bizde yoktu. 2016 yılından bugüne sosyal girişimcilikle alakalı birçok eğitime katıldık ve vizyonumuzu sosyal girişimcilik odaklı olarak kanalize ettik ve Bilge Seramik & Sanat markası Smart Start projesi kapsamında oluştu. Şimdi proje ve faaliyetlerimizi sosyal girişim çerçevesinde yürütüyoruz, toplamda 50 kadına doğrudan fayda sağlıyoruz” dedi.
Smart Start projesi kapsamında uyguladığımız proje ile Bilge Seramik & Sanat markasını oluşturduk, sosyal girişimcilik mantığını kavradık ve vizyonumuzu bu alanda kanalize ettik
Çetin, sosyal girişimi “toplumdaki mevcut bir sorun ve eksik olan bir alanı girişimci yaklaşım ile çözmek” olarak tanımlarken, sosyal girişimde odaklanılan sosyal sorunu çözmek için ticaretin araç olarak kullanıldığını belirtiyor. Çetin’e göre, “Sosyal girişimcilik, girişimcinin, bir insan topluluğunun muzdarip olduğu toplumsal bir sorunu veya yokluğunu hissettiği bir ihtiyacı belirlemesi ile başlayan bir serüven”. “Bir yandan söz konusu sorunun veya ihtiyacın kalıcı ve sürdürülebilir olarak giderilmesinde teknoloji girişimleri gibi yenilikçi yaklaşımlar sergilemeniz, diğer yandan sosyal etki oluşturarak ve kar-gider dengesini kurarak herhangi bir bağış veya destek kaynağına bağlı olmadan bir şirket gibi hayatta kalmayı başarmanız gerekiyor. Bu hususların tamamını sağladığınızda tam anlamıyla sosyal girişim oluyorsunuz.”
Bilge Seramik & Sanat için Çetin, modeli Balıkesir’de başarıyla uyguladıklarını, bundan sonraki adımda Denizli’de faaliyete geçmeyi planladıklarını belirtiyor. Lübnan ve İtalya’dan aldıkları sipariş ile Nisan 2019’da 250 parçalık bir koleksiyonu yurtdışına ihraç etmeye hazırlanan Bilge Seramik & Sanat’ın ürünleri için Çetin, seramik sanatını ticari girişimden ziyade sosyal girişimciliğe uyarladıklarını belirterek, “Kendimizi bir özel sektör gibi değil tamamen bir sivil toplum olarak nitelendiriyoruz. Bu işi çok kazandıran bir ticari girişim şeklinde de kurabilirdim, ama bu hazzı vermezdi.” diyor.
Bizi Takip Edin