Kadın Muhtar Adaylarının Hayali: Birlikte Yaşanan ve Yönetilen Mahalleler
Yerel seçimler yaklaşırken partiler ve partilerin belediye başkanı adayları gündemi en çok işgal eden konu oldu. Oysa gündelik hayatımızın daha içerisinde olan bir yer var, mahalle. Mahallelerimizi ve muhtar adaylarımızı ilçe ve hatta il adayları kadar çok konuşmuyoruz. Bunun bir nedeni de muhtarlığın seçim listelerini askıya çıkarmak, ikametgâh düzenlemek gibi hayatımıza çok tali bir noktadan değen yetkileri dışında bir işlevleri olabileceğini düşünmememiz. Mevcut sistemde hiçbirimizin aklına muhtarlık binası gündelik bir sorunumuzun çözümünü arayacağımız yer olarak gelmez. Bu dosyada son dönemde ön plana çıkan kadın muhtar adayları ve önerdikleri yeni muhtarlık anlayışını konuşacağız.
Yerel seçimler yaklaşırken partiler ve partilerin belediye başkanı adayları gündemi en çok işgal eden konu oldu. Oysa gündelik hayatımızın daha içerisinde olan bir yer var, mahalle. Mahallelerimizi ve muhtar adaylarımızı ilçe ve hatta il adayları kadar çok konuşmuyoruz. Bunun bir nedeni de muhtarlığın seçim listelerini askıya çıkarmak, ikametgâh düzenlemek gibi hayatımıza çok tali bir noktadan değen yetkileri dışında bir işlevleri olabileceğini düşünmememiz. Mevcut sistemde hiçbirimizin aklına muhtarlık binası gündelik bir sorunumuzun çözümünü arayacağımız yer olarak gelmez. Bu dosyada son dönemde ön plana çıkan kadın muhtar adayları ve önerdikleri yeni muhtarlık anlayışını konuşacağız. Yüksek siyasetin duyamadığı gündelik politikayı duymayı ve duyurmayı ve birlikte yönetmeyi öneren ortak bir dil konuşuyor bu kadın adaylar. Dosyamızın ilk haberinde İstanbul, Bakırköy ilçesinden aday olan Didem Koryürek, Hülya Özdemir, Şakire Şeyda Ataş ve Aysun Karagün ile görüştük.
Çok temel bir sorudan başlayalım mı? Muhtar ne yapar? Hem güncel muhtarlık uygulamaları hem de sizin muhtarlık tahayyüllünüzden bahsedelim biraz.
Didem Koryürek (Kartaltepe): Temel görevleri dışında tanımlı çok yetkisi yok. Mahallenin alt yapı sorunlarıyla ilgilenmek, ikametgâh ve nüfuz cüzdanı vermek ki bunu artık Nüfus müdürlükleri de yapıyor… Bir başka görevi de seçim listelerini askıya çıkarmaktır. Seçmenler gidip muhtarlıktan alır, bazen muhtar kendisi bırakır, nüfusa göre değişir bu. Mahkeme celpleri mesela, insanlar evde bulunamayınca muhtara bırakılır. Bunun dışında çok bir görevi yok. Ben var olan algının dışında bir muhtarlık anlayışı yaratmak istiyorum. Muhtar aslında insanların bire bir seçtiği tek yönetici. Milletvekillerini de, diğer yöneticileri de parti üzerinden seçiyoruz. Bir tek muhtarlara yüz yüze konuşarak tanıyarak oy veriyoruz. Bunun için de muhtarlık halkla sürekli birlikte olup yüz yüze gelebileceğiniz çok kıymetli bir alan. O yüzden ben diyorum ki muhtarlar isterse sadece genel geçer görevlerini yapar, 9-5 çalışır, parasını alır gider ama bizim gibi algılayan muhtarlar için iş bitmez. Biz kendi yetki alanlarımızı yetkiye ihtiyaç duymadan, mahalleliyle birlikte genişletmeyi hedefliyoruz. Diyoruz ki bütün ihtiyaç sahiplerini belirleyip bu ihtiyaçlar doğrultusunda kampanyalar yapacağız, mahalle meclisleri kuracağız, hayvan haklarıyla ilgili çalışmalar yapacağız, kadınları işin içine dâhil edeceğiz. Park pazarları kurmak, kooperatifler kurmak gibi projelerimiz var. Bunlar yetkiyle olan şeyler değil, bunlar bir araya gelip dayanışma ile yapılacak şeyler. Muhtar da bunlara ön ayak olur.
Hülya Özdemir (Cevizlik Mahallesi): Didem arkadaşımla aynı şeyleri düşünüyorum. Ek olarak, biz muhtarları çalıştırmayı bilmiyoruz. Muhtara işimiz düşmedikçe gitmiyoruz. Bizim burada yapmamız gereken insanlarla iç içe olmak, insanların sorunlarını dinlemek, gerekirse her sokakta bir temsilci seçmek. Örneğin sokaklarımızla ilgili çok sorunlarımız var, onları ele alıp birlikte çalışmalıyız. Muhtarlığın sadece adı olmamalı. Mesela kadınların evde yaptıkları işleri, ördüğü örgüleri, resimleri ile sergiler açmak, gençlerle, yaşlılarla bir araya gelip sorunlarını konuşmak için ve muhtarlığı sadece ikametgâh alma yeri olmaktan çıkarmak için aday oldum. Ben 13 yıldan beri aynı sokaktayım, esnaflık yapıyorum ve insanların muhtarlıktan talep edebilecekleri birçok şeyi bilmediklerini fark ediyorum. Birlikte cidden çok güzel projeler yapılabilir.
Şakire Şeyda Ataş (Zuhurat baba): Didem arkadaşımız muhtarlığın belli başlı görevlerini zaten saydı. Ben bunlara ek olarak kendime görev edindiğim şeylerden bahsetmek istiyorum. En önemlisi dayanışma ve yardımlaşma: Kapı kapı dolaşıyorum ve aslında hiç kimse, siyasiler de dâhil ihtiyaç sahiplerine tam olarak dokunamamışlar. Mahallemde %70 yaşlı nüfus var, ben onların taleplerini not alıyorum. Bu insanlara gerektiği biçimde hizmet götürebilmeyi kendime birinci sırada görev sayıyorum. İkincisi din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın artık yaşanmayan komşuluk ilişkilerini canlandırmak için mücadele edeceğim. Bunun da çok büyük bir ihtiyaç olduğunu görüyorum. İnsanlar birbirine dokunmuyor. Mahalle kültürünü, komşuluk ilişkilerini yaşatmak istiyorum. Yaşlılar sigara dumanları altında kahvehanelere mahkum olmuş vaziyette, bu insanlar için bir şeyler yapmak istiyorum. Mahalledeki atıl yerleri tespit ettim. Buralar belediye ile işbirliği içerisinde yaşlıların ve bütün mahallenin kullanabileceği alanlar haline getirilebilir. Ben hayvan severim ve hayvanlarla ilgili yapılması gereken bir sürü şey var.
Aysun Karagün (Sakızağacı): Arkadaşlarımla hemen hemen aynı şeyleri söylüyorum çünkü olması gerekenleri söylüyorlar. Görüştüğümüz insanlar “muhtar ne yapar?” diye karşımıza çıkıyor. Ben muhtarın birçok şey yapabileceğini ama bunların istenmesi gerektiğini söylüyorum insanlara. Yani yol, elektrik, aydınlatma ile ilgilenmek zaten muhtarın görevi. Ama muhtarlar vatandaşa belediyenin numarasını veriyor, siz arayın diyor. Bu yanlış. Vatandaş aradığında bir haftada yapılacaksa muhtarın aramasıyla 1-2 saate yapılır. Bunun dışında afet toplanma yerlerinin belirlenmesi ve mahalle sakinlerine bunların bildirilmesi gerekiyor muhakkak ki. Şu anda sorsak mahallelinin hiçbir fikri yok bu konuda. Yine belediyenin ücretsiz kursları, seminerleri var ama mahallelinin haberleri yok, çünkü bildirilmiyor. Bunları muhtarın yapması gerekiyor çünkü muhtar nedir, mahalle ile ilgilenen kişidir. Görevine dair algı kısıtlı olduğu için halkımız da gidip talep edemiyor, soramıyor. Ben de Hülya Hanım gibi aynı mahallede ikamet ediyorum ve esnafım dolayısıyla müşterilerimden eksiklikleri çok duyuyorum ve bu nedenle aday olmak istedim.
Yani muhtarın çok temel ama çok bilinmeyen bir işlevi mahallenin ihtiyaçlarını tespit edip üst kurumlara iletmek, çözülmesi için gereken süreci takip etmek ve mahalleliyi bilgilendirmek. İnsanlar bundan çok haberdar değil. Bu noktada birbiriyle ilişkili iki soru sormak istiyorum. Muhtarın siyasi bağlantısı yok, bağımsız. Peki, bu belediyelerle ilişki kurarken bir zorluğa yol açıyor mu? Bir şekilde ilçe yönetimindeki partinin siyasi duruşu mahallelinin ihtiyaçlarının gözetilmesini etkiliyor mu?
Aysun Karagül: Belediyenin bu konuda “şu şudur, bu budur” diye ayırt etmesine imkân yok. Yardımlar mahalle muhtarlarına yönlendiriliyor, muhtarlar bunları kişilere veriyor. Çünkü yardım ihtiyacı olacak kişiyi en iyi bilmesi gereken mahalle muhtarıdır. Bunun mağduriyetini yaşayan çok fazla insan var. Ama bu belediyeden değil muhtardan kaynaklı bir durum. Yurttaşın muhtara ulaşması ve muhtardan hizmetin dağılmasıyla ilgili bir sorun oluyor.
Hülya Özdemir: Bizler muhtarlığın nasıl bir çalışması olduğunu bilmiyoruz. Bizim amacımız ne, herkesin muhtarlığa gelip sorununu anlatması ve muhtarın da gidip belediye ile işbirliği yapması. Muhtar da çalışacak, mahallede oturan insanlar da çalışacak, belediye de çalışacak, koordinasyon olacak.
Didem Koryürek: Zaten akıllı yöneticiler muhtarları kullanmalı. Yerel iktidar sahipleri mahallelerde bir sonraki seçimde oy almak istiyorlarsa hizmet etmek zorundalar, hizmet etmek istiyorlarsa da mahalleliye ulaşmanın, o hizmeti doğru şekilde götürmenin kilit noktası muhtarlar. Bizim için hangi partinin belediye başkanı olduğu çok mühim değil, önemli olan hizmet veriyor olması. Tabi ki herkes ister kendi görüşüne uygun bir belediye başkanıyla çalışmayı ama biz buna siyasi yönden bakmıyoruz, insani yönden bakıyoruz. İnsanlara hizmet ulaştırılması, ihtiyaçlarının giderilmesi, farklı bir mahalle yaratılması anlamında bakıyoruz. Yerel yönetimler başarılı olmak istiyorsa bence muhtarları desteklemeli, onlarla işbirliği yapmalılar. Bizim de onları sonuna kadar zorlamamız lazım, bu karşılıklı bir şey. Biz onları zorlayacağız, onlar da bizi.
Şeyda Ataş: Mesela, Bakırköy’de ZuhuratBaba Yeşilyurt’tan sonra en refahı yüksek mahallelerden biri olarak görülüyor ama aslında öyle değil. Çok fazla ihtiyaç sahibi var. Ciddi bir gelir dengesizliği ve uçurumu söz konusu. Mahallemde, tüm ihtiyaç sahiplerine ulaşmak ve hizmet götürmek istiyorum. Herkes için refah bu yeryüzünde en büyük dileğim. İnsanlarımızın kendini yalnız hissetmemesi, bir dost bir kardeş varlığını bilmesi için var gücümle çalışacağım. Öncelikle bu adaletsizliği mahallemde bitirip parti ve görüş ayrımı yapmaksızın ‘kamu yararına’ hizmet diyorum. Bu hizmeti yaparken de iyi yapılmış olanların üstüne artısını koymak, yapılmamış olanları da yapmak çok önemli.
Didem Koryürek: Ben kendi adıma bağımsız bir aday olarak çıktım, parti üyesi değilim. Elbette bir dünya görüşüm var. Çağdaş, bilimsel, laik eğitime, cumhuriyet değerlerine önem veren kadın adaylarız biz. Bizler başka bir mahalle yaratmaya çalışıyoruz, muhtarlığı siyaset yeri olarak görmüyoruz.
Bir sonraki konuya geçmeden kısaca özetlersek muhtarların yapabileceklerini insanların fark etmesi, algının değişmesi, bir arada yaşamak üzerine konuştuk. Bu kadar kutuplaşmış siyasetin olduğu bir ülkede muhtarlık bir arada yaşamı kurmak için çok önemli bir ölçek mahalle, anlattıklarınızdan bu ortaya çıkıyor. Şimdi biraz da kadın aday olmak üzerine konuşalım. Kadın aday olmak ne demek? Sahada, insanlarla temasınızda, sorunları tespit etmenizde, geliştirdiğiniz önerilerde nasıl bir farklılık yaratıyor?
Didem Koryürek: Hayatın her alanında olduğu gibi siyasetin de her alanda da kadınların sözü duyulmalı. “Neden kadın aday desteklenmeli?” diye sorulduğunda şöyle cevap veriyorum: “Mahallenin yükünü en çok çeken kadınlar, hayatta da olduğu gibi. Mahallenin sorunlarıyla da en çok boğuşanlar, evde olanlar, en çok çarşı pazar alışverişi yapanlar kadınlar”. Ayrıca, kadınlar gerçekten çözüm odaklı düşünüyor ve çalışıyorlar. Bir kadın kapıları çaldığında insanlar daha güvenle açıyor. Bunun dışında kadınların kullandığı dil daha temiz ve kapsayıcı. Ve bu temiz dile çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Mahallenin tarihindeki ilk muhtar adayı benim ve insanlar çok olumlu karşılıyorlar. Sosyal medyada da yazıyorlar “oh sonunda mahallemizden bir kadın aday çıktı” diye. Özellikle de gençler ve çocuklar olumlu tepki gösteriyorlar.
Hülya Özdemir: Benim mahallemde zaten kadın muhtar var ama yaşından dolayı sokağa çıkamadığı için ben aday oldum. Muhtarımız çok işler yapmış. Ben şanslıyım kadın aday olarak.
Şeyda Ataş: Kadınlar, dünyanın da emeğin de yarısı. Ülkemizde maalesef, kadınlara çok fazla temsil hakkı verilmiyor. Bunu istatistiklerde de sokağa çıktığımız da siyaset alanında da görüyoruz. ‘Erkekler neden her yerde?’ diye hiç sormazken “muhtarlık kadına mı kaldı?” gibi tepki veren bir azınlıkla da karşılaşıyoruz. Ancak sevindirici bir gelişme olarak, kadınlar ve gençler tarafından çok fazla destek aldığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Sokakta gördüğüm kadarıyla bir kadın bir kadına ihtiyacını çok daha rahat söylüyor. Annesine, ablasına söylemeye çekindiğini gelip bana söyleyebiliyor. Bu da güven oluşturmakla ilgili. Beni çok etkileyen bir şeyi anlatayım: Bakırköy’ün hiçbir yerinde olmayan çok büyük iki parkımız var ve ilçenin her yerinden çocuklu kadınlar geliyor. Defalarca belediyeye başvurmuşlar, alt değiştirmek, emzirmek için eve gitmek zorunda kaldıklarını ancak karşılık bulamadıklarını söylediler. Bu benim içime dert oldu. Anne değilim ama bence bu çok büyük bir sorun. Bunu bana söylemiş olması çok önemli ve bunun telafi edilmesi gerekiyor. Hiçbir şey yapamazsam muhtarlık binasının bir odasını emzirme ve alt değiştirme odası yapacağım, belediyeye gitmeye bile lüzum yok. Bunun gibi birçok örnek var. Soru çok basit, ‘kadınlar varsa neden olmayalım?’ Kadınım ve adayım. Yaşlı, genç, kadın, erkek bu eşitliğe inanan herkesin bu desteği büyütmeye çağırıyorum.
Didem Koryürek: Markette bir seçmenimle konuştum, apartman gününde benim seçim broşürümü okuduklarını ve “kadınlarla birlikte yöneteceğiz” cümlesinden çok hoşlandıklarını söyledi. “Bugüne kadar kimse bize böyle bir şey söylemedi ve biz nasıl yöneteceğimizi de bilmiyoruz” dedi. “Beraber deneyimleyeceğiz, birlikte çözümler bulacağız” dedim, çok “heyecanlanıyorum” dedi, sarıldık.
Aysun Karagül: Arkadaşlarımızın dediği gibi kadınlar kadınlarla daha rahat konuşabiliyorlar bu da bizim için çok önemli. Bizim muhtarımız üç dönemdir muhtar, çok kalıplaşmış değil. En büyük sıkıntımız muhtarın mahalliliye küçümseyerek bakması ve dolayısıyla insanlar muhtarlığa gitmeyi kesmişler. Kadın olmamın insanlarla iletişimimi kolaylaştırdığını ve kadınların sorun çözücü olduklarını düşünüyorum ben de.
Kadınla ilgili anne olmak, evde olmak vurgusu ön plana çıkıyor. Oysa evli olmayan, çocuklu olmayan kadınlar da sorunlar yaşıyor. Şöyle diyebilir miyiz, kadınlar genel olarak sözlerini ulaştıramıyor?
Didem Koryürek: Toplumumuzda kadınlar kendilerini ifade etmeye ve hatta birilerinin kendilerine fikir sormasına hiç alışkın değiller. Tanımı fark etmiyor, kadınlara “sen ne istiyorsun” denilmiyor bu toplumda.
Şeyda Ataş: Kadınlar yaşamın her alanında zaten var, biz bunu niye başka alanlara da taşımayalım. Ya da evinde olan kadını niye söz ve kararlarımıza ortak etmeyelim, bizim amacımız bu. Kadının yaşamın her alanındaki varlığını görünür kılmak, sözünü yükseltmek ve dinlenmesine vesile olmak amacımız.
Biraz bu uzun süreli muhtarlık konusu üzerine konuşalım mı, gerçekten ciddi bir problem var sanırım bu konuda:
Didem Koryürek: Bizim mahallemizin muhtarı 82 yaşında ve kaç dönemdir görevde olduğunu sayamıyoruz. Bunun sebebi şu, insanlar muhtarlıkları çok önemsemedikleri için alışkanlık olmuş, o ismi gördüklerinde oy vermişler. Karşılarına farklı bir mahalle düşü olan, farklı şeyler söyleyenler de çıkmamış ve muhtarlık da bir saltanat haline gelmiş. Aşağı yukarı bütün muhtarlıklarda durum aynıdır. Ama farklı bir muhtarlık, farklı bir mahalle hayali sunduğunuzda insanların tepkileri farklılaşıyor.
Tabi sadece ikamet alınacaksa kimden alındığı çok önemli gelmiyordur insanlara.
Didem Koryürek: İnsanlar sokakta hep öyle diyorlar. Sosyal medyada bir seçmenim “ilk defa bir muhtar kapımıza geldi” yazmış. “Kapı kapı gezip, ben adayım, projelerim şunlar diyen çıkmadı. Biz tanıyorduk, aileden devam ediyordu, oy veriyorduk” diyorlar.
Aysun Karagül: Aslında toplumda şöyle bir algı oluşmuş, sanki muhtar sadece komşusu, “biz ona alıştık, niye başka birisine oy verelim” diyorlar. Gitmiyorlar bile, zaten yerinde bile bulunamıyor çoğu zaman muhtar. Kimse hizmet istemiyor, talep etmiyor Ama biz yapacaklarımızı anlattığımızda hoş karşılanıyor..
Programlarınızda deprem toplanma alanı, sokak aydınlatması, kaldırımların onarılması gibi altyapısal ve uygulama açısından belediyenin yetki alanına giren hizmetler görüyorum. Siz bu süreçlerde nasıl bir rol almayı düşünüyorsunuz? Muhtarın konumu nedir yurttaş, belediye ve hizmet ilişkisinde?
Aysun Karagül: Öncelikle dilekçe yazmak ve sonra da takip etmek zorunda. “Ben yazdım, bitti” deyip beklemek olmaz. Mahalleli bir hizmet gitmediğinde doğrudan belediyeyi suçluyor, kimsenin aklına muhtar gelmiyor. Ben de şöyle diyorum: “Belediye buraya gelip sokak sokak gezmez, hangi sokakta ne var bilemez. Mahallenin muhtarı bunları tespit edecek, belediyeye iletecek, yapılabilecek bir şeyse “hayır” cevabını kabul etmeyecek, “bunun yapılması gerekiyor” diyecek.” Ama muhtarlar belediye ile iyi geçinmek için, sorun çıkarmamak için “biz aradık, belediyeye bildirdik, yapmıyorlar” diyorlar.
Yani kadın adaylar sadece sorun çözen uzlaşmacı muhtarlar değil gerektiğinde sorun çıkaran, talep eden ve hesap soran muhtarlar da olacak?!
(Hep beraber gülüyoruz ve “kesinlikle!” cevabı geliyor hep bir ağızdan)
Didem Koryürek: Genel olarak hizmet istemek, talep etmek ve hesap sormak mekanizmaları yok. Aslında yönetimin işleyiş şekli bu ama insanlar bu haklarını bilmiyorlar. Muhtarlar da yerel yönetimlerle ilişkilerini kollamak için sorun çıkarmıyorlar.
Hülya Özdemir: Bu yüzden biz sadece muhtar olmak değil muhtarlığın sorumlulukları konusunda da insanları bilgilendirmek istiyoruz. Emin olun biz seçilmesek de artık insanlar muhtarlıklardan daha çok şey bekleyecek, oralara daha çok gidecekler. İnsanların taleplerini, isteklerini söyleyebilecekleri bir yer olduğunu söylemiş olduk. Benim mahallemde son 4 yılda belediyeye hiçbir tane yazı gönderilmemiş, düşünebiliyor musunuz?
Şeyda Ataş: Aslında bazen de belediyenin birimleriyle doğrudan ilişkiniz, iletişiminiz olmalı. Dilekçe yazmadan doğrudan arayarak ya da giderek de sorunları iletebilir ve hızlıca çözebilirsiniz. Siz iletince belediye o hizmeti zaten vermek durumunda. Onun için dilekçe yazmaya gerek yok. Bu ihtiyaçlar yapılamayacak şeyler değil. Ben geçen seçimde de adaydım ve çok az bir oyla kaybettim. Seçilmedim ama seçilen muhtar benim önerdiğim bazı projeleri hayata geçirdi. Mahalleli de bunlara ihtiyacı olduğunu, talep edildiğinde hayata geçirilebileceğini gördü. Ama hayat devam ediyor, değişen talep ve ihtiyaçları da takip etmek gerekiyor. Mesela mahallede eski bir adliye binası vardı. Yıkıldı ve yeri atıl olarak kaldı ve birileri orayı otopark yapmak istediler. Burada mahalleli bir direnişe geçti, muhtar haber aldı, kaymakamlığa, belediyeye gidildi ve otopark girişimini engellendi. Sonuçta mahalleliyi arkanıza alırsanız, onlarla birlikte olursanız yapılamayacak hiçbir şey yok.
Kadın Muhtar Adaylarının Seçim Çalışmalarından Notlar
Kadınlar güvenlikli sokaklar için aydınlatma sorunları, yaşlılar için uygun sosyalleşme alanları, herkes için güvenli kaldırımlar, gençlere çalışma, sosyalleşme mekânları ve bunun gibi bir çok öneriyle başka bir mahalle hayatı öneriyorlar. Ortak noktaları gündelik hayatımızı daha insanca yaşayabilmek için bir arada ve birlikte çalışmayı öğrenebilme talebi. Bunun dışında kent politikalarına dair önerileri de var. Örneğin kentsel dönüşümün köşeye sıkıştırdığı yaşlı nüfusun evlerini değerinin altına satıp yoksullaşmasına engel olmak için meslek odaları ile iletişimde olmak ve komisyonlar oluşturmak istiyorlar.
Kadın aday olarak sahada olumlu tepkiler aldıklarını, insanların heyecanlandığını ve güvenerek sorunlarını açtıklarını fakat erkek rakiplerinin cinsiyetçi, özel hayata yönelik konularda dedikoduların çıkarılması gibi sorunlar yaşadıklarını ifade ettiler. Hiçbir erkek aday evli olup olmaması gibi konular hakkında konuşmak zorunda değilken kadın adaylar bunlara maruz kalabiliyor. Ama sokakta erkeklerin de kadın adayları desteklediğini söylüyorlar. Kadın oldukları için muhtarlığın gereklerini yapamayacaklarına dair imalar da yok değilmiş ama onlar mücadeleden vazgeçmiyor. Kadın olmanın çözüm odaklı olmak olduğunu ifade ederken aynı zamanda görülmeyen, duyulmayan, görmezden gelinen sorunlara ses olup, “sorun çıkaran” ve çözüm talep eden bir muhtarlık anlayışı öneriyorlar. Ayrıca “yeni nesil kadın adaylar” birlikte çalışıyor. Birbirlerinin broşürlerini taşıyor, başka mahallelerin sorunlarına denk geldiklerinde birbirlerine iletiyor ve dayanışmacı bir seçim kampanyası yürütüyorlar. Kampanyaları ile vaat ettikleri dayanışmacı mahalle hayali şimdiden uyuşuyor diyebiliriz.
Bizi Takip Edin