SETA Araştırmacısı Yrd. Doç.Öğüt değerlendirdi: Esed`li geçiş planının perde arkası
ABD’nin Rusya’ya sunduğu plan teklifini nasıl okumalıyız? Türkiye’nin şartlı desteği ne anlama geliyor? Bu konudaki değerlendirmesi setav.org’da yayınlanan SETA Araştırmacısı Yrd. Doç. Dr. Selman Öğüt, “Buradaki mesele, Suriye’ye yapılacak olası bir müdahaleden ziyade, müdahale yapılması halinde Rusya ve Çin, Esed’in arkasında duracak mı veya 3. Dünya Savaşı çıkacak mı soruları. Buradaki pazarlık esasında Rusya ve […]
ABD’nin Rusya’ya sunduğu plan teklifini nasıl okumalıyız? Türkiye’nin şartlı desteği ne anlama geliyor? Bu konudaki değerlendirmesi setav.org’da yayınlanan SETA Araştırmacısı Yrd. Doç. Dr. Selman Öğüt, “Buradaki mesele, Suriye’ye yapılacak olası bir müdahaleden ziyade, müdahale yapılması halinde Rusya ve Çin, Esed’in arkasında duracak mı veya 3. Dünya Savaşı çıkacak mı soruları. Buradaki pazarlık esasında Rusya ve Çin’ledir” diyor.
ABD Başkanı Obama’nın, Rusya Devlet Başkanı Putin’e Suriye krizini çözmek için “Esed’li geçiş” planını sunmuştu. Türk yetkililerin verdiği bilgiye göre, plan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in “sembolik cumhurbaşkanı” olarak 6 ay daha göreve devam etmesini öngörüyor. Esed o süre içerisinde icra yetkisi kullanamayacak, tüm yetkiler geçici yönetim organında olacak. 6 ayın sonunda ise Esed gidecek ve Suriye’de yeni bir dönem başlayacak.
Türkiye de plana şartlı destek veriyor. Türkiye’nin şartları ise; sürecin sonunda Esed’in kesin olarak ayrılması, askeri ve istihbari birimler başta olmak üzere hiçbir kurumun Esed’e bağlanmaması ve Esed’in gerçekten “sembolik cumhurbaşkanı” olarak kalması.
“ABD’NİN ESED İLE ÇOK PROBLEMİ YOK”
Yrd. Doç. Dr. Selman Öğüt şöyle diyor: “O bölgenin olabildiğince parçalanması isteniyor. Ben Amerika’nın Esed’le ilgili çok problemi olduğunu düşünmüyorum, eğer hakikatken problemleri olsaydı kimyasal silahlar kullanıldığı zaman Esed rejiminin oradan gitmesi için elinden geleni yapardı. 2000’li yıllarda Irak’a yapılan müdahalede doğru düzgün bir BM kararı bile yoktu.
90’larda yapılan 1. Körfez Savaşı ile ilgili çıkarılan kararlara dayandılar ki uluslararası hukuk açısından problemliydi ve sonucunda İngiltere, Fransa, Amerika müdahale ettiler. Sebebi de orada kimyasal silahların olmasıydı. Şimdi aynısı kırmızı çizgi olarak, daha sert bir şekilde Suriye’de ortaya çıktı. Hem, kimyasal silah kullanılırsa müdahale ederiz dediler, hem etmediler.
“ESED, UCM’DE YARGILANMALI”
Burada ciddi bir tutarsızlık var. Kosova’ya yapılan NATO müdahalesi de uluslararası hukuk açısından problemli. Hatta Tony Blair onunla ilgili, “İllegal ama meşru bir karar” demişti. Yani her ne kadar Rusya ve Çin Esed’in arkasında gibi görünse de ben Amerika’nın da durumdan çok mustarip olduğunu düşünmüyorum çünkü İsrail Amerika’nın önemli bir partneri ve Ortadoğu’da, özellikle Suriye’deki bu karışıklık bence her şeyden önce İsrail’in işine yarıyor.
Amerika’da o noktada Esed’li geçiş planını benimser diye düşünüyorum. Esed her şeyden önce insanlık suçu işleyen bir adamdır, uluslararası ceza divanında yargılanması gerekir.”
– Türkiye’de plana şartlı destek veriyor. Türkiye’nin şartları ise; sürecin sonunda Esed’in kesin olarak ayrılması, askeri ve istihbari birimler başta olmak üzere hiçbir kurumun Esed’e bağlanmaması ve Esed’in gerçekten “sembolik cumhurbaşkanı” olarak kalması. Siz Türkiye’nin şartlarını ve plana destek vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin sütten ağzı yandı, yoğurdu üfleyerek yiyor. İlk etapta Suriye dede mirasımız, oradaki insanlar bizim insanımız gibi aşırı kapsayıcı bir politika güdülmeye çalışıldı, arkasından rejimdeki problemler ortaya çıkınca Türkiye insanlık namına sert bir tavır aldı. Daha sonra da gördü ki önümüzdeki bir Kaddafi örneği değil, yani Libya’daki gibi halledilebilecek bir problemden bahsetmiyoruz ve bu işin arkasında Rusya ve Çin’in olduğunu gördü. Şimdi bakıyor ki orada Esed’siz bir yapının oluşturulması zor çünkü belirli gruplar var; Nusayriler, Kürtler, ÖSO ve IŞİD yani en aşağı dörtlü bir yapı kurabiliriz orada ve bunların her birine de belirli bir toprak parçası verilmek isteniyor. Türkiye de her şeyden önce kendi ulusal menfaatlerini korumak, ülke bütünlüğünü ve sınır güveliğini sağlamak için özellikle kendi sınırına yakın olan bölgede, IŞİD ve PYD’den arındırılmış bir tampon bölge oluşturacak.
“TÜRKİYE’NİN POLİTİKASI GERİ ADIM DEĞİL”
Türkiye’nin ‘şartlı destek veririz’ demesi uluslararası ilişkiler açısından geri adım olarak görülebilir. Bu bir geri adım değil de farklı bir siyaset izleme metodudur, çünkü Türkiye ister istemez Mısır’daki politik olaylarda da yıprandı. Darbe oldu, hükümet değişti kimsenin kılı kıpırdamadı. Türkiye’nin şartları şöyle okunmalı; bölgede yeni bir yapılanmaya gidilecek –ki çoğu IŞİD’in elinde olan bir bölgeden bahsediyoruz, bir yerlere Esed olabildiğince kıstırıldı ama ordu gücü elinde- Türkiye’de bu noktada Esed’in gitmesi için baskı yapacağını söylüyor, çünkü öyle veya böyle bu adam yargılanacaktır. Dediğim gibi Türkiye’de kendi ulusal çıkarları açısından, bu süreci olabildiğince az zararla atlatmak istiyor. Alt metin okuması yapıldığında şartlar buna tekabül eder.
“ASIL PAZARLIK RUSYA VE ÇİN İLE…”
Bahsedilen plan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in “sembolik cumhurbaşkanı” olarak 6 ay daha göreve devam etmesini öngörüyor. 6 aylık sürenin sonunda Esed gerçekten gider mi?
Bu 6 aylık sürenin sonunda bu adamı neyle göndereceksiniz, bu da ayrı bir soru. Yani velev ki gitmedi… Ne olacak, Güvenlik Konseyi’nden karar mı çıkacak, Çin ve Rusya bu kararı veto etmeyecek mi? Ama bununla ilgili yarın bir gün konsensus sağlanırsa, BMGK’dan karar çıkarsa olabilir. Başka yolu yok çünkü kuvvet kullanımı BM anlaşmasında yasaklanmıştır yani bir ülkeye karşı toprak bütünlüğünü ihlal edici kuvvet kullanımı yasaklanmıştır.
Buradaki mesele, Suriye’ye yapılacak olası bir müdahaleden ziyade, müdahale yapılması halinde Rusya ve Çin, Esed’in arkasında duracak mı veya 3. Dünya Savaşı çıkacak mı soruları. Buradaki pazarlık esasında Rusya ve Çin’ledir. Dediğim gibi Güvenlik Konseyi’nden karar çıkmadığı sürece orada hiçbir şey olmaz.
Bizi Takip Edin