Sivil Toplumun Kaydını Tutan Radyo Programı…
Harman Radyo'da her hafta perşembe günü sivil toplum gündemiyle ilgili Sivil Toplum Sohbetleri isimli programı hazırlayıp sunan Çağlar Karakış’la programı ve sivil topluma bakışını konuştuk.
Radyoda böyle bir program hazırlamak fikri nasıl ortaya çıktı?
Radyo çok önemli bir kitle iletişim aracı. Kentleşmenin artması özellikle trafikte geçirilen zamanın çoğalmasıyla beraber radyo daha da önemli bir iletişim aracı haline dönüştü. Bu, sesimizin daha fazla insana ulaşma kısmında radyoyu bize cazip kılan kısmıydı. Diğer tercih sebebimiz de radyoculuk çok zor bir meslek. Zor olduğu kadar keyifli tiryakilik yapan da bir meslek. Bir şey konuşuyorsunuz ama kime gittiğini kaç kişinin dinlediğini bilmiyorsunuz. O an sadece doğru bildiğiniz şeyleri anlatıyor ve daha çok insana ulaşmasını temenni ediyorsunuz. Sivil Toplum buluşmaları her perşembe 18.30-19.30 saatleri arasında yayınlanıyor. Tam insanlar trafikteyken onlara ‘Barış İçerisinde Başka Bir Dünya Mümkün’ olduğuna inanan insanların sesini duyurabilmek bizim en temel gayemiz ve motivasyon kaynağımız.
Neden sivil toplum sohbetleri diye sorsam…
Bu soruyu neden sivil toplum ve neden sohbet şeklinde yapıyoruz diye açmak iyi olabilir. Ben 2004 senesinden beridir sivil toplumun içerisindeyim. Bu sebeple de insan haklarıyla, gençlerle, çocuklarla, yaşlılarla, engellilerle, çevreyle vb pek çok konu ile ilgili gönüllü ve profesyonel olarak çalıştım. Yani içinde bulunduğum ayağımı bastığım yerden bir şey paylaşıyorum. Bunun haricinde gerçekten sivil toplum a inanıyorum. Bu ülkede bir ilerleme olacaksa bunun dinamosunun sivil toplum olacağına inanıyorum. Bu alanı ne kadar kendimizle güçlendirebilirsek ülkenin ve dünyanın sorunlarını çözmeye o kadar yaklaşabiliriz diye düşünüyorum. Neden bu programı sohbet şeklinde yaptığımıza gelecek olursak. İnsanların toplumsal fayda için yaptıkları çalışmaları daha iyi ya da daha kötü diye yaftalamadan onlarla sohbet ediyoruz. Türk Dil Kurumu sohbet kelimesini şöyle tanımlıyor:’ Dostça, arkadaşça konuşarak hoş bir vakit geçirme, söyleşi, yârenlik, hasbihâl’. Biz tam da bu tanımın karşılığında her kelimesine riayet ederek sivil toplumda yaptığımız güzel işler üzerine sohbet ediyoruz. Bunu da daha bütünlükçü bir çizgide sivil toplumun tamamı için yapıyoruz.
Radyoda sivil toplum gündemiyle ilgili bir program yapmanın nasıl bir yararı var?
Türkiye’de on binlerce sivil toplum kuruluşu var. Bu insanlar gerek gönüllü gerekse profesyonel olarak inandıkları bir şey için mücadele ediyorlar. Ben sivil toplumun temel değerleriyle örtüştükten sonra savunuculuk çalışması, güçlendirme çalışması veya yardım temelli çalışma yürütmesinin pratikte fark etmediğini düşünüyorum. Önemli olan insanların aktif yurttaşlık çerçevesinde sorun gördükleri noktada çözüm üretebilmesi için onlara alan açabilmektir. Biz de naçizane bir alan açıyoruz. Diyoruz ki : ‘Sen dünyanın en önemli işlerini yapıyorsun; gençleri güçlendirmek, yazın susuz kalan hayvanlara su vermek, daha sürdürülebilir çevre için mücadele etmek, kadın adayların daha fazla siyasette yer alması için mücadele etmek, gece evsizlere bir kap çorba vermek, denge ve denetleme sisteminin Türkiye’de güçlenmesi için çalışmak, Kürtlerin, Romanların, Çerkeslerin… Daha demokratik haklara kavuşması için mücadele etmek ve işleri gel bize anlat biz de senin bu yaptığın iyi işlerin ortağı olalım.’ diyoruz. Burada birinci faydamız dünyayı tekrar keşfetmenin bir alemi yok. İnsanlar aynı çukura tekrar düşmesin anlat paylaşalım. Programda sivil toplum kuruluşları/inisiyatifleri yaptıkları iyi işleri ya da yanlış giden durumları anlatıyor. Bu sayede elimizde tecrübelerden oluşan bir bilgi havuzu oluşuyor. Bu tecrübeleri online bir alanda kayıt altına alarak radyo haricinde de sonradan dinleme imkanı sunuyoruz. Herhangi bir alanda çalışmak isteyenler gelip bu sesli bir kütüphane diyeceğimiz ortamdan yararlanmalarını amaçlıyoruz. Bir diğer amacımız da sivil toplum çalışanlarının daha fazla görünür olmasını sağlamak. Sivil toplum çalışanı aslında bir meslek. Ne yazık ki kimse böyle bir meslek olduğunu bilmiyor. Bir de bu insanlar çok değerli bir iş yapıyorlar ve pek çoğumuz bundan habersiziz. İstiyoruz ki yaptıkları işin ne kadar değerli olduğunu hem onlar hissetsinler hem de toplum bunun farkında olsun.
Yaptığınız programlardan hareketle sivil toplumun içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sivil toplum aslında çok yeni bir tabir biliyorsunuz eskiden bu oluşumların isimleri Demokratik kitle örgütleri olarak anılırdı. Özellikle 1970’li yıllarda ‘örgüt’ kelimesinin içi, ben her ne kadar böyle yaftalanmasına katılmasam da, olumsuz olarak dolduruldu. Bu yapılar 1990’lı yıllarla birlikte daha çok sivil toplum olarak anılmaya başlandı. Geçmişinden bu güne kadar sivil toplum kuruluşları sürekli olarak mesafeli durulması gereken yapılarmış algısını kıramadı. Ne yazık ki Türkiye’de herhangi bir sivil toplum kuruluşuna üye olma oranı gelişmiş olarak tabir edilen ülkelerle yarışamayacak durumda. Bu kadar olumsuz bir tablonun üzerine 15 Temmuz Darbe Kalkışması sonrası yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler ile her ne kadar günün koşullarında başka seçenek yoktu dense de sivil toplum u onlarca yıl geriye götürdü. Elbetteki hepimizin lanetlediği bir darbe kalkışmasından bahsediyoruz ve bu konuda herkes hemfikir durumdadır. Ancak zaten istenildiği düzeyde olmayan sivil topluma katılım bu gelişmeler sonrasında çok büyük yara aldı. Dernek, vakıf üyelikleri artık iyice korkulan konular halini geldi. Benim en büyük eleştirim darbe kalkışmasının üstünden 2 yıl geçmesine rağmen sivil toplumu rahatlatacak çözümler halen istenilen düzeyde üretilmeyişiyle ilgili. Bugün sivil toplum iktidar ya da muhalefet fark etmez yandaş ya da yandaş olmayan şekilde tehlikeli bir tanım içerisinde sunulmaktadır. Biz toplumsal hayat içerisinde de radyo programımıza davet ederken de herhangi bir partiye yakın ya da uzak olması üzerinden değil yaptıkları işin değeri üzerinden davet gerçekleştiriyoruz. Yoksa sivil toplumu güçlendirme şansımız olamaz.
Elbette ki sivil toplum üzerinde devletin bir denetleme mekanizması olması gerekir. Bir başka eleştirim de buradan başlıyor. Devlet sadece denetleme değil hangi görüşten olursa olsun sivil toplum kuruluşlarını güçlendirme amacıyla da hareket etmesi gerektiğini unutmamak gerekir. Ben bu sebeple de temel görevi güvenlik olan bir bakanlık olan İçişleri Bakanlığı’nın değil Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sivil toplumun süreçlerine hakim olmasını temenni ederim. Hatta sadece Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulması en iyisi olur. Bunun sebebi de İçişleri Bakanlığı kuruluş sebebiyle ilk önce güvenlik eksenli bakar. Sivil topluma güvenlik eksenli her an sorun çıkarabilir bakış açısıyla bakmak sivil toplumu güçlendirmeye geçmeden var oluşunu bile zorlaştırır.
Bu alanda başka ileriye dönük olarak başka program çalışmalarınız var mı?
Harman Radyo’da yeniliklere açık bir yayın yönetimiyle çalışıyoruz. İstediğimiz ama olmayan bir şey şimdiye kadar olmadı. Bu sebeple kendilerine müteşekkirim. Programın içinde ‘Sivil Toplum Aktivistleri’ adında 3-4 dakikalık bir alan oluşturduk. Burada sivil toplum çalışanı arkadaşların bize gönderdikleri 3-4 dakikalık kısa profillerini kendi seslerinden yayınlayacağız. Bu sayede yaptıkları değerli işleri anlatacaklar ve başka gençler de bu heyecanın parçası olacak. OHAL biraz elimizi bağlıyor. İstiyoruz ki o hafta konuk olanlarımızla ilgili sokakta da röportaj yapalım daha fazla insan programın katılımcısı olsun onların da düşüncelerini dinleyelim. Bu dönemde çok kolay değil bunlar. Sivil Sayfalar sayenizle umarım ki başka başka insanlar bize ulaşırlar ve onların değerli çalışmalarına da yer verme şansımız olur. Çünkü bu süreçte biz de çok şey öğreniyoruz. Program hepimize her hafta yeni şeyler öğretiyor. İstiyoruz ki bu öğrenme katlanarak hep sürsün.
Bizi Takip Edin