Yıkayınca Geçmiyor, ama Konuşmak Dönüştürebilir: Erkeklik
Toplumun bir kısmı ‘erkeklik’ kavramını neredeyse küfür gibi kullanırken bir diğer kısmı yüceltmek için ‘erkeklik’ diyor. Dünyalarımızı ‘ayıran’ erkeklik toplumun içinden nasıl sökülüp atılabilir? Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi “Çözüm önerisi için önce bu konuyu konuşulabilir kılmamız gerek” diyor. Ekip kendisine verilen role uymayan erkeğin iş dünyasından askerliğe, modern tıp uygulamalarından babalık rollerine kadar olan süreçte erkeklikle ezildiğini söylüyor.
Geçtiğimiz hafta Ekmek Ve Gül ekibiyle yaptığımız söyleşide kadınların bir manada ataerkiyle mücadelesini konuştuk ve meselenin erkeklik tarafına bakmak önemli bir bakış açısı ihtiyacıydı. Bu hafta mikrofonu 2013 yılında İzmir’de kurulan Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi’ne uzattık.
Çalışmaları ataerkinin yerleşmiş toplumsal kodlarla geçtiği, dolayısıyla bu anlayışın oluşturduğu hiyerarşinin erkekleri de farklı derecelerde ezip, kendisine biat etmeye zorladığı görüşünü temel alıyor. Diğer önemli noktaları aşağıda okuyacaksınız fakat ekibin umut verici bir yanıtının altını burada çizmekte bir mahsur yok;
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı sorunlar, özellikle de gençler arasında, daha büyük bir ilgi ile karşılanıyor ve gençlerin tepkisi ve bu sorunları önleme ve aşma konusundaki azimleri kesinlikle takdire şayan.
Akademik camiadaki çalışmalar, erkekliğin kendisi, İnisiyatifin planladığı çalışmalar, seçim döneminde kullanılan dil, çözüm önerileri bu söyleşide karşılaşacağınız başlıklar.
Öncelikle Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi nedir? Kimlerden oluşur ve faaliyetleri nelerdir? Biraz akademik bir yer mi acaba? İlk ekip nasıl toplandı?
2013 yılında, Türkiye’de eleştirel erkeklik incelemeleri alanında çalışmaları bulunan akademisyenler ve aktivistlerle İzmir’de bir atölyede buluşup bu alanda Türkiye’de nelere ihtiyaç olduğunu ve bizlerin neler yapabileceğini konuştuk. Bu toplantıdan, Türkiye’de pek örneği görülmemiş, herhangi bir kuruma bağlı olmayan, kendi içinde hiyerarşiyi reddeden ve eşitlerin birliği esası üzerine kurulu bir çalışma grubu, bir inisiyatif olarak yola devam etme kararı çıktı. Ekip üyeleri arasında Türkiye’nin farklı üniversitelerinde ve üniversite dışında sosyoloji, medya çalışmaları, edebiyat, psikoloji, felsefe, siyaset bilimi ve kuir aktivizmi alanında çalışan arkadaşlarımız var.
Bu ekip ile birlikte 2013 yılından bu yana, ulusal ve uluslararası katılıma açık Türkiye’nin ilk çağrılı erkeklikler sempozyumunu düzenledik; Ankara, İzmir, İstanbul ve Trabzon’da atölye çalışmaları organize ettik; bu süre içinde bir çok etkinliğe ve çalışma toplantısına konuşmacı ve katılımcı olarak davet edildik; bir çok yüksek lisans ve doktora öğrencisini bu alanda çalışmaya teşvik ettik ve bu konuda araştırma yürütmek isteyenlere destek verdik. Şu günlerde 9. sayısını çıkarmaya hazırlandığımız bir uluslararası akademik dergiyi yürütüyoruz. Masculinities Journal Türkiye’de bu alandaki tek dergi olmasının yanı sıra, uluslararası alanda da kendini kabul ettirmiş saygın bir yayın olarak değer görüyor.
Cinsiyet eşitliği adil ve özgür bir gelecek için şart
Erkekliği nasıl tanımlıyorsunuz? Çerçevesini neyle çiziyorsunuz, ya da çiziyor musunuz?
Eleştirel erkeklik çalışmaları alanı, 70’li yılların sonundan başlayarak feminist mücadelenin yanında kendini konumlandırdı ve o yıllardan bu yana feminist ve kuir teoriden beslenerek, feminist ve kuir aktivizmi ile yanyana erkeklik rollerinin sorgulanması ve dönüşümüne yoğunlaşan bir anlayışın üzerinde yükseliyor. Bu alanda tek bir erkeklik tanımı yok; dolayısıyla biz de tek bir çerçeve çizmiyoruz.
Ataerkil erkeklik anlayışları, sadece kadınları değil, bu anlayışın oluşturduğu hiyerarşiye göre “daha az” erkek olanları ve LGBTI+ bireyleri de farklı derecelerde eziyor ve kendisine biat etmeye zorluyor. Ekip olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği meselesini adil ve özgür bir gelecek kurmanın temel şartı olarak görüyoruz ve bu meselenin, erkekler kendi konumlarını, ayrıcalıklarını, ve sahiplenip korumak zorunda hissettikleri iktidar rollerini sorgulamadan ve bu rolleri dönüştürmeden aşılamayacağına yürekten inanıyoruz.
Role uymayan erkek eziliyor
Örneğin bir camia için neredeyse küfürle eşdeğer kullanılan ‘erkeklik’ kavramı, bambaşka bir camiada ise ‘makbul’ olana işaret ediyor. Bu farkın temelinde ne var?
Erkeklik farklı normları içinde barındıran karmaşık bir toplam bu nedenle de farklı konumlara işaret edebiliyor. Bugün toplumdaki bir çok sorunun kaynağı aslında ataerkinin yarattığı ve erkeklere dayattığı erkeklik rollerinden kaynaklanıyor. Bu rollere uyan ve uymayan erkekler var. Uymayan erkekler toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin mağdurları ve iş dünyasından askerliğe, babalık rollerinden modern tıp uygulamalarına kadar bir çok alanda dayatılan erkeklik normları altında eziliyorlar. Bu makbul olan/olmayan erkeklikler her dönemde yeniden tanımlanıyor; tanımlar aynı zaman diliminde hızlıca değişebiliyor. Bir norm diğerine karşı hegemonik bir unsur haline geçerek makbul olan tanımın tahtına oturabiliyor. Erkeklikler aslında bu devinimlerin toplamından oluşuyor.
2014 yılında başarılı bir konferans/sempozyum yapmışsınız? Bu çalışma devam edecek mi?
Ülkedeki politik iklim nedeniyle, hazırlıklarını yaptığımız ve hatta davetli konuşmacılarını ilan ettiğimiz ikinci konferansımızı gerçekleştiremedik. Ama vazgeçmiş değiliz, bu konferansı seneye gerçekleştireceğiz. Bunun için yeniden hazırlıklara başladık.
Erkeklik çalışmaları erkeklik normlarına destek gibi algılanıyor
Kadın çalışmak yeterli seviyede olmasa bir bir raddeye geldi. Erkeklik çalışmaları, neden ve nasıl bu kadar sınırlı sayıda kalıyor?
1980’li yıllardan itibaren yurtdışında, 2000’li yılların başından itibaren de Türkiye’de, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi çok başka bir çehre kazandı ve şimdi bu mücadeleyi yalnız kadınlar değil, onlarla birlikte LGBTI+ bireyler ve erkekler de üstlenmeye başladılar. Erkeklik adı bu şekilde konmadan çalışılıyordu aslında; militarizm, milliyetçilik, popülizm vb. olgular üzerine çalışan pek çok araştırmacının elinde araştırma nesnesi olarak erkek örgütlenmeleri var. Ancak bu olguları erkeklik üzerinden düşünmek ve eleştirmek bir toplumsal cinsiyet farkındalığı gerektiriyor. Bu yavaş yavaş aşılıyor.
Bu konudaki kısıtları yaratan pek çok unsur var. En önemli handikap erkeklik çalışmaları alanının hakim erkeklik normlarına destek veren bir alan olarak algılanması. Henüz bu konuda kendi yüksek lisans/doktora programlarını oluşturmamış bir alandan söz ediyoruz; bu nedenle diğer bir kısıt da henüz üniversitelerde bu akademik alt yapının oluşmamış olması.
Çözümden önce konuşulur hale gelebilmeli
Temelde ‘erkeklik’ konusunun çözümüne dair ne öneriyorsunuz? Ya da öneriniz var mı? Sizlerin içindeki fikir çeşitlilikleri ve görüşler ne yönde?
Bu inisiyatifin her bir üyesi toplumsal cinsiyet rollerini sadece kadın ve erkek ikiliğinin ötesinde çok daha geniş bir kimlik çeşitliliğinde görüyor ve (kendi cinsiyet yöneliminden bağımsız olarak) her bir cinsiyet kimliğinin kendisini ifadesini ve eşit haklara sahip bireyler olarak yaşamlarını sürdürmelerini temel bir yaşam hakkı olarak algılıyor. Bu nedenle kestirme bir çözüm önerimiz yok. Çözüm önerisi için önce bu konuyu konuşulabilir kılmamız gerek; erkeklerin ataerkil erkekliğe nasıl baktığı konusunda yeteri kadar inceleme yapmış değiliz. Bu inisiyatifin üyeleri olarak her konuda aynı düşünmüyor olabiliriz; ancak erkekliklerin araştırma nesnesi olmaları gerektiği konusunda ortak bir perspektifi canlı tutuyoruz. Bu araştırmalar bizi çözüme yaklaştıracak.
Düzenli aralıklarla bir araya geliyor musunuz ve o toplantılarda gündeminizi ne belirliyor?
Düzenli olarak görüşüyoruz. Gündemimiz derginin işleyişinden yapılacak etkinliklere pek çok farklı konuyu kapsıyor. İnisiyatifin aldığı davetler, erkeklik üzerine yapılacak konuşma, atölye ve etkinliklerin organizasyonu da önemli yer tutuyor.
Politik iklim ataerkiyi besliyor
Türkiye yine bir seçim gündeminin içinde. Bu dönemde havaya hakim siyasetin tonunu nasıl buluyorsunuz, ve halkın ya da insanların bu dile müdahale etmesinin yolu neler olabilir?
Siyaset toplumun şekillendirdiği bir alan. Politik söylemler hayata geçebilecekleri koşullar olduğu sürece ayakta kalıyorlar. Hakim dile müdahale edebilmek için önce o dilin tesirinin farkında olmak gerek. Bu nedenle Türkiye’deki politik iklimin ataerkil söylemi benimsiyor ve yeniden üretiyor olmasının, seçimlerden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İnsanların müdahalesi, kabullendikleri, destek oldukları ve yeniden üretilmesine katkıda bulundukları söylemlerin eleştirisini yürütmeleri ile mümkün olabilir. Erkekliği tartışılabilir kılmadan insanların kanıksadığı söylemlere uzaktan bakmalarını sağlamayız diye düşünüyoruz. Erkeklerin de biraz uzaklaşıp erkeklik normlarına bakmaları gerekiyor.
Dışardan katılımlara açık mısınız? İnsanlar size nasıl ulaşabilir ve neler yapabilir?
Düzenlediğimiz etkinlikler dışarıdan katılıma açık oluyor. Herkes bize dergimizin eposta adresini kullanarak ulaşabilir: masculinitiesjournal@gmail.com
Katılımcıların ilgisi son derece heyecan verici ve geleceğe dönük olarak ümit verici bizlere göre. Toplantılar ve atölyeler sırasında birçok farklı toplumsal gruptan insanlarla bir araya geliyor, tanışıyor, tartışıyoruz. Bir çok insan, eleştirel erkeklik çalışmalarından ilk defa bizim toplantılarımız sayesinde haberdar olduğunu ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin görüşlerinin başka bir boyut kazandığını söylüyor.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı sorunlar, özellikle de gençler arasında, daha büyük bir ilgi ile karşılanıyor ve gençlerin tepkisi ve bu sorunları önleme ve aşma konusundaki azimleri kesinlikle takdire şayan. Bir çok olumsuzluğa rağmen, gençlerin ve özellikle de genç akademisyenlerin cesur tavrı, merakı ve sorgulayıcı bakış açıları önümüzdeki yıllarda bu alanda önemli adımlar atılacağının ve köklü değişiklikler olacağının habercisi bize göre.
‘İşin henüz başlarındayız’
Nihai hedefinizi nasıl açıklıyorsunuz?
Yürüttüğümüz araştırma ve çalışmaların nihai hedefi erkeklerin erkeklik normlarına eleştirel bakabilmelerini ve bunları toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden değerlendirebilmelerini sağlamak. Çok zor bir işin henüz başlarındayız. Bu normların çok küçük yaştan itibaren oluştuğunu ve erkeklerin her adımında toplum tarafından pekiştirildiğini eklemek isteriz. Bu nedenle eğer toplumsal cinsiyet konusunda bir farkındalık yaratılacaksa, çok küçük yaşlardan itibaren erkeklikler üzerine konuşabilmeliyiz. Akran zorbalığı, sporda rekabet gibi kulvarlarda aslında erkeklik konusunda eleştirel perspektife sahip olan ve erken döneme eğilen incelemeler yürütülmeye başlandı. Bu çalışmaları çok önemsediğimizi de belirtmek isteriz.
Bizi Takip Edin