Türkiye Sivil Toplum Gelişim Endeksi: Sonuçlar ve Öneriler-1

Türkiye Sivil Toplum Gelişim Endeksi raporunda; Türkiye’de STK’ların mevcut durumuna dair veriler ve değerlendirmeler, Türkiye’de STK’ların mevcut durumunu anlamaya yönelik uzman görüşleri, Türkiye’de STK’ların mevcut durumunu anlamaya yönelik toplum algısı, Türkiye’de izlenebilir bir sivil toplum ölçeği geliştirebilmek için modeller, STK temsilcilerinin sivil toplum dünyasına dair algı ve beklentilerine ilişkin kapsamlı, karşılaştırmalı ve hem niceliksel hem de niteliksel bulgularla desteklenen sivil toplum panoramasını ortaya koyacak veriler ve tespitler yer alıyor.

YADA Vakfı tarafından yürütülen “Türkiye Sivil Toplum Gelişim Endeksi” çalışması kapsamında oluşturulan 10 alt gelişim endeksi: İnsan Kaynağı, Çalışan Refahı ve Politikalar, Beceri ve Yeterlilikler, Finansal Kaynak Çeşitliliği, Şeffaflık, İletişim Araçları Kullanımı, Etki, Sürdürülebilirlik, Proje ve İş birliği. Tüm endekslerin ortalamalarına bakıldığında genel tabloda, STK’ların kendi değerlendirmeleriyle Türkiye sivil toplumunun gelişmişlik düzeyi 100 üzerinden 39,4 olarak puanlanıyor.

Türkiye’de sivil toplumun gelişkinliğini ve farklı alanlardaki kapasitesini düzenli olarak takip eden bir ölçeğin olmaması, değişen ve hem demografik olarak hem de toplumsal olarak dönüşen Türkiye’de sivil toplum alanını tanımlamamızı zorlaştırıyor. 20 yıldır Türkiye’de sivil toplumun niceliksel ve niteliksel bilgisini üretmeyi amaç edinen YADA Vakfı, bu eksikliği bir nebze olsun giderebilmek adına “Türkiye Sivil Toplum Gelişim Endeksi” çalışmasını hayata geçirdi. Bu çalışma temelde hem Türkiye’de sivil toplumun farklı eksenlerdeki kapasitelerini değerlendirmek hem de ileriki çalışmalara zemin oluşturacak bir modeli, sivil toplum alanının, karar alıcıların ve bu alanda akademik veya akademik olmayan çalışmalar yürüten araştırmacıların kullanımına sunmayı amaçlıyor. Türkiye Sivil Toplum Gelişim Endeksi raporunda; Türkiye’de STK’ların mevcut durumuna dair veriler ve değerlendirmeler, Türkiye’de STK’ların mevcut durumunu anlamaya yönelik uzman görüşleri, Türkiye’de STK’ların mevcut durumunu anlamaya yönelik toplum algısı, Türkiye’de izlenebilir bir sivil toplum ölçeği geliştirebilmek için modeller, STK temsilcilerinin sivil toplum dünyasına dair algı ve beklentilerine ilişkin kapsamlı, karşılaştırmalı ve hem niceliksel hem de niteliksel bulgularla desteklenen sivil toplum panoramasını ortaya koyacak veriler ve tespitler yer alıyor.

Araştırma sonucu ortaya çıkan gelişim endeksi, halihazırda Türkiye ve sivil topluma yönelik üretilen verilerden birkaç yöntemsel ve yaklaşımsal farkla ayrışıyor.  Bu doğrultuda araştırma, Türkiye’de sivil toplumun gelişimini, sivil toplum kuruluşlarının tecrübelerinden hareketle anlayacak şekilde, Türkiye temsili bir örneklemle yapılan saha çalışmalarıyla açıklıyor. Rapor hem sivil toplum kuruluşlarıyla hem de yurttaşlarla yapılan kapsamlı bir anket çalışmasıyla elde edilen doğrudan Türkiye temsili verileri içeriyor.

Bu yazı dizisinde, YADA Vakfı’nın Adhoc Araştırma ile birlikte yürüttüğü Türkiye Sivil Toplum Gelişim Endeksi araştırmasının sonuçlarını ve ortaya çıkan tabloda karar vericilerin ve sivil toplumun, Türkiye sivil toplumunun etki odaklı gelişimi için neler yapabileceğine dair önerileri ele alacağım.

Araştırmanın sonuçları, Türkiye’deki sivil toplumun mevcut durumu ve karşılaştığı zorlukları net bir şekilde ortaya koyuyor. STK’ların; kapasite, finansal kaynaklar, iletişim stratejileri, politika etkisi ve şeffaflık gibi temel alanlardaki performanslarına odaklanan bu çalışmayla, sivil toplumun karşılaştığı sınırlılıklar ve gelişim potansiyelleri analiz ediliyor. Bu bağlamda, ortaya çıkan bulgular ışığında bu yazı dizisinde yer alan öneriler, Türkiye’deki sivil toplumun daha etkili, çeşitli, şeffaf ve demokratik bir yapıya kavuşması için stratejik bir rehberlik sunmayı amaçlıyor.

Tüm bu çalışmaların sonucunda öne çıkan bulgulara ve ortaya konan tespitlere dayanarak, rapor boyunca detaylı bir şekilde verilerle desteklenen Sivil Toplum Gelişim Endeksini oluşturan 10 alt endeks: İnsan Kaynağı, Çalışan Refahı ve Politikalar, Beceri ve Yeterlilikler, Finansal Kaynak Çeşitliliği, Şeffaflık, İletişim Araçları Kullanımı, Etki, Sürdürülebilirlik, Proje ve İş birliği. Tüm endekslerin ortalamalarına bakıldığında genel tabloda, STK’ların kendi değerlendirmeleriyle Türkiye sivil toplumunun gelişmişlik düzeyi 100 üzerinden 39,4 olarak puanlanıyor.

Yazı dizisinin bu ilk yazısında ortaya çıkan endekslerden; “İnsan Kaynağı Kapasitesi” ile “Çalışan Refahı ve Politikalar” alt endekslerinin sonuçları ve bu sonuçlara yönelik önerileri ele alacağım.

 

“Türkiye’de STK’lar sınırlı insan kaynağı ve gönüllü sayısıyla çalışıyor.”

İnsan Kaynağı Kapasitesi Sonuçlar: Raporda, insan kaynağı kapasitesi ölçeğini oluşturan değişkenler: “Üye Sayısı, Aktif Üye Sayısı, Gönüllü Sayısı, Tam Zamanlı Çalışan Sayısı, Yarı Zamanlı Çalışan Sayısı, Kısa Dönemli Çalışan Sayısı ve Kurumlarda İşlerin Esas Olarak Kaç Kişi Üzerinde Olduğu”. Dört kategorik değişkenin yeniden kodlanmasıyla ve “Kurumunuzda işler esas olarak kaç kişi üzerindedir?” sorusunun sayısal değişkeni kullanılarak yapılan iki aşamalı kümeleme analizi sonucunda oluşturulan üç insan kaynağı kümesi, STK’ların neredeyse %60’ının düşük insan kaynağına sahip olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, STK’ların yarısından fazlası 30 ve daha az gönüllüyle çalışıyor. Bir başka deyişle, Türkiye’de STK’lar sınırlı insan kaynağı ve gönüllü sayısıyla çalışıyor. STK’ların kendi değerlendirmelerine göre, insan kaynağı kapasite endeksi 100 üzerinden 28,7’de puanda kalıyor.

İnsan Kaynağı Kapasitesi Öneriler: İnsan kaynağı kapasitesinin sınırlılığı altında yatan ekonomik ve politik birçok neden var elbette. Türkiye’de son yıllarda yalnızca sivil toplumda değil birçok farklı sektörde nitelikli insan kaynağı konusunda sorunlar yaşanıyor. Sivil toplum özelinde baktığımızda, farklı çalışmalarımız kapsamında çeşitli paydaşlarla yaptığımız görüşmelere de dayanarak, Türkiye’de STK’ların finansal yükleri arasında en çok zorlandığı yükümlülüğün ücretli çalışanların sigortalarında (SGK vb.) yaşandığı görülüyor. Bu yük azaltılabilirse, STK’ların daha fazla nitelikli insan kaynağını daha sürdürülebilir bir şekilde bünyesinde barındırabileceği söylenebilir. Bu anlamda, kamu idaresi, sivil toplumun insan kaynağının gelişmesi adına teşvikler yaratabilirse, bu kapasitenin artması mümkün. Bununla birlikte, hibe veren kuruluşların da Türkiye’nin ekonomik şartları göz önünde bulundurularak, STK’lara sağladıkları hibelerde insan kaynağına daha fazla kaynak ayırması da sivil toplumun insan kaynağı kapasitesinin gelişimine katkıda bulunabilir.

STK’larda ücretli ve resmi olarak kurumda çalışan kişilerin varlığına ek olarak gerçekleştirilen gönüllü faaliyetlerin hem gönüllülerin hem de yapıların hak ve misyonları koruma altına alacak şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Bu doğrultuda, STK’larda gönüllülerin sayısını etkin bir şekilde artırmak için gönüllülük yasasının düzenlenmesi ve uygulamaya konmasına ihtiyaç var. Aktif yurttaşlık ve gönüllülük kültürü hali hazırda bazı yüksek öğrenim kurumlarında müfredata girmiş durumda. Bu iki konunun etkin bir şekilde erken yaştan başlayarak eğitim sisteminde yer alması da uzun vadede etkili olabilir.

Öte yandan, STK’lar da insan kaynağı konusundaki zorlukları kamuoyuna duyurabilir ve bu konuda çözüm arayışlarını destekleyebilir. İlgili politika düzenlemeleri için lobi faaliyetlerinde bulunabilirler. Ayrıca, sivil toplum, özel sektörle iş birlikleri kurarak kurumsal uzmanlık ve finansal destekleri artırmaya çalışabilir. İş dünyasıyla ortak projeler hem insan kaynağı hem de finansal kaynaklar konusunda katkı sağlayabilir.

 

“STK’ların büyük bir kısmının, ideal çalışan refahına ulaşmak için daha çok yol kat etmesi gerekiyor.” 

Çalışan Refahı ve Politikalar Sonuçlar: Araştırma sonuçları, fazla mesainin ücretlendirdiği STK sayısının yalnızca %11,2 olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, STK’ların %65,8’inde çalışanlar iş tanımı dışında başka işler yapıyor. Çalışan refahı değerlendirmelerinde iki farklı küme ortaya çıkıyor. Çalışma ortamı ve iş ile ilgili değerlendirmeler birbirine benzediği gibi, fazla mesai ve yorgunluk hissetme arasında da belirgin bir ilişki bulunuyor. Buna karşın, STK çalışanları hala sivil alanda çalışmaktan memnuniyet duyuyorlar. STK’ların mevcut kurumsal politikaları ele alındığında, sınırlı bir çeşitlilik olduğu görülüyor. Çevre koruma politikalarına sahip olan STK’ların oranı %22 iken, disiplin politikaları ve çocukların ve korunmasız yetişkinlerin korunması politikaları %19 oranında kalıyor. Performans değerlendirme ve ücretlendirme politikaları ise listenin sonunda yer alıyor. Bu dar marj, STK’ların profesyonel çalışma standartlarına uzak kaldığını gösteriyor. Sonuçlar, STK’ların büyük bir kısmının ideal çalışan refahına ulaşmak için daha çok yol kat etmesi gerektiğini ortaya koyuyor. STK’ların kendi değerlendirmelerine göre, çalışan refahı ve politikalar endeksi 100 üzerinden 59 olarak puanlanıyor.

Çalışan Refahı ve Politikalar Öneriler: STK’ların fazla mesainin ücretlendirilmesi konusunda daha adil ve şeffaf politikalar oluşturması gerektiği aşikâr. Bunu yaparken, yöneticilerin çalışanlarla düzenli olarak geri bildirim aldıkları karşılıklı performans değerlendirmeleri yapmalarına ihtiyaç var. Bu tür düzenli geri bildirim mekanizmaları oluşturulduğunda, yapılan düzenli geri bildirimlerle fazla mesai talepleri ve ücretlendirme konularında şeffaflık sağlanabilir. Bununla birlikte, geri bildirim mekanizmaları ve fazla mesai ücretlerinin izlenmesine de ihtiyaç var. Bunu, STK’lar kendi iç denetim kurullarında konu ederek takibinin denetim kurulu tarafından yapılmasını sağlayabilir. Ayrıca, STK’lar insan kaynakları profesyonelleriyle iş birliği yaparak çalışan refahı ve kurumsal politikaların daha etkili bir şekilde yönetilmesini sağlamak adına danışmanlık alabilir. Ancak bunun günümüz Türkiye koşullarında kısıtlı kaynaklarla çalışan STK’larda mümkün olamayacağını hepimiz biliyoruz. Sivil toplumun bunu kendi kaynaklarıyla yapmasından ziyade, sivil toplumu izleyen kamu idaresi kurumları, STK’lara bu tür profesyonel destekler sağlayarak rehberlik edebilir.

Öte yandan, STK’larda kurumsal politikaların çoğu zaman kâğıt üstünde kaldığını biliyoruz. Burada yine STK’ların hem yönetim hem de çalışan kadrosunun üzerindeki iş yoğunluğunun, bu tür politikaların uygulanması ve izlenmesi konusunda aksamalara yol açtığını gözlemliyoruz. Kurumsal politikaların kâğıt üstünde kalmaması için konulara ilişkin hedefler ve göstergeler belirlenerek etkin bir şekilde izlenmesi sağlanabilir. Her bir politika için izleme ve değerlendirme mekanizmaları kurularak politikaların etkinliği sürekli olarak değerlendirilebilir. İzleme süreçleri, dış denetçiler ve paydaşlarla şeffaf bir şekilde paylaşılabilir.

Ceylan Özünel

Üyelik Tarihi: 30 Temmuz 2018
12 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör