Proje Yazmanın Sırrı ‘Bizim Proje Geçmedi’ Podcast Serisinde!
Çok çeşitli alanlarda şahane bir fikriniz var fakat bu fikri bir proje haline getirip hayata nasıl geçireceğinizi bilmiyorsunuz. Veya iyi bir proje hazırladığınızı düşündüğünüz halde projeniz kabul edilmedi. O halde tam size uygun bir podcast serisi var: Bizim Proje Geçmedi. Atölye Tekeli çatısı altında bu alanda uzman bir isim olan Didem Tekeli’nin hazırladığı podcast, proje tasarlarken temel konuları öğrenmek ve sık yapılan hatalara düşmemek için size sunulan bir 'gıda takviyesi' gibi. Didem Tekeli ile podcasti ve proje yazma serüvenleri üzerine konuştuk.
Neden böyle bir podcast hazırlama ihtiyacı duydunuz?
Fikrimizi projelendirmek ve bu projeyi yabancıların karşısına çıkarıp gerekliyse onların desteğini istemek, doksanların sonunda yeni bir şeydi. Bu, Türkiye’de doğup yetişmişler için çok tanıdık bir pratik de değildi doğrusu. En azından benim böyle bir pratiğim yoktu. Fakat artık “proje” sözcüğüne de bizden “proje” talep edilmesine de alışığız.
Buna rağmen proje yazanların yaptığı hataların on beş yıldır değişmediğini görüyorum. Şahit olduğum hatalardan yola çıkarak, bir başka deyişle deneyimime bakarak, daha geniş bir kitleye konuşmak istedim.
Kısaca söylersem; proje tasarlanırken aynı hatalar tekrarlanmasın istiyorum. Özellikle sivil alanda ve sosyal fayda sağlamak için fikir üreten insanların projelerinde iyiye doğru bir değişim olduğunu görmek istiyorum. E, yalnız istemekle olmaz. Değil mi? Ben de söz ettiğim, istediğim dönüşüme katkı vereyim diye kolay tüketilebilir bir podcast içeriğini ürettim.
Proje yazanların yaptığı hatalar on beş yıldır değişmedi.
Proje derken tam olarak neyi kastediyorsunuz?
Harika bir soru! Çünkü görüyorum ki insanların kafasında bambaşka şeyler var “proje” dendiğinde. Sanıyorum bunun temel nedeni “proje” sözcüğünün Türkçe olmaması. Örneğin İngilizce sözlükte “project” sözcüğünü ararsanız, TDK sözlükte yazandan daha net ve tam da kullandığım şekilde anlamını okuyabilirsiniz.
Okuyucularınız podcastimi dinlesin istediğimden önce şöyle demek isterim: Podcastin 3. bölümünde projenin tanımını veriyorum. Öbür bölümlerde de hatırlatıyorum dinleyiciye.
Diyorum ki, proje, kısıtlı zamanda, kısıtlı imkanlarla belli bir sonuca ulaşmak için ortaya konan hizmet ve ürünler silsilesidir. Proje derken demek istediğim şey bu.
Farkındaysanız proje bir plan temelde. Yani yalnızca destek ararken yazdığımız bir şey değil.
Ayrıca, benim söz ettiğim proje mantığı bir iş planı için de geçerli. O yüzden adı “proje” veya “mantığa dayalı plan” veya “iş planı” olabilir. Belirli bir sonuca ulaşmak için yapılan aktiviteler silsilesinden söz ediyorum. Bu aktivitelerin kısıtları olduğunu unutmamaktan söz ediyorum.
Tüm alanları ve kurumları kapsayan projeler mi bunlar? Sadece sivil toplum ya da Avrupa Birliği projeleri ya da uluslararası projeler mi? Medya vb. alanlardaki projeler de buna dahil mi?
Söz ettiğim planı kimin yaptığının hiçbir önemi yok. Farkındaysanız şunun yaptığına proje denir, bunun yaptığına denmez demiyorum. İster devlet yapsın veya yazsın projeyi, ister sivil toplum örgütü, ister gazeteci veya medya kuruluşu. Fark etmez.
‘Proje İle İlgili Terimleri Bilmek Önemli!’
Proje jargonunda bazı kavramlar var: hak temelli yaklaşım, hedef kitle, paydaş, proje amacı- proje çıktısı, sosyal fayda vb. Bunları da açıklar mısınız?
Podcastın özellikle iki bölümü var ki, kullanılan dilin ve ifadenin önemi üstünde duruyorlar. Sorunuzu okuyan kişileri, daha geniş cevabımı duyabilmek adına, 4. ve 5. bölümleri dinlemeye davet etmek isterim.
Bir “proje jargonu” var mı gerçekten Türkiye’de? Olsaydı, daha biraz önce dile getirdim, “proje deyince herkes başka bir şey anlıyor,” der miydim?
Ben bir jargondan söz edip edemeyeceğimizi tartışmaya değer bulduğumdan; o jargonun varlığını hemen alıp kabul etmediğimden, proje yazarken kullanılan terimler demeyi tercih edeceğim.
Ve evet, okununca, duyulunca hemen kavranmayan bazı terimler var. Bu terimlerin hemen hepsi başka bir dilden çeviri. İlk bakışta anlaşılmamalarının en büyük nedeni bu olmalı. Proje sözcüğü de, demin dediğim gibi, Türkçe değil.
Sizin verdiğiniz örneklere bakalım. Örneğin, “paydaş.” İstanbul’da, Trabzon’da günlük hayatta ne kadar kullanılıyor bu sözcük acaba? Veya bahsettiğiniz, “hedef kitle.” Hedef kim, kitle nerede; kimin hedefi? Kimin kitlesi? Duralım burada. “Hedef kitle” teriminin İngilizcesi “target group.” Ana dilim İngilizce değil ama İngilizce konuşabilen birisi olarak “target group” bana hedef kitleden daha çok şey söylüyor doğrusu. Üstelik “hedef kitle” başka alanlarda başka anlamlara sahip. Bir akademisyen bana, “biz medya araştırmalarında, örneğin bir dizinin, filmin hedef kitlesinden söz ediyoruz. Senin bahsettiğine başka bir şey desek olmaz mı?” diye sormuştu. Haklı. Bence olur.
Bu terimleri bilmek önemli mi?
Evet, elbette. Çok önemli. Ben size “cqbryeugerıu yapın,” dersem, ne istediğimi anlar mısınız? Anlamanız ve cevap vermeniz için “cqbryeugerıu” ne demek bilmeniz, kavramanız gerekir. Ürettiğim içerik herkes proje terimlerini anlasın, bilsin, hiç olmadı onlarla yakınlaşsın diye var.
Yüzmeye başladıysak, palet, şnorkel, yüzücü gözlüğü arasındaki farkı bilmemiz gerekir. Proje çıktısıyla proje sonucu arasındaki farkı bilmeden anlamlı bir aktivite planı çıkaramayacağımız ortada. Ne dediğimizi bilelim. Aynı şekilde bize denileni anlamamız gerekecek.
Size ne söylendiğini anlamak ve ne dediğinizi bilmek başarının anahtarı mıdır? Evet. Demek ki projenin de başarısı açısından önemli. Bu dediğimi podcast bölümlerinde de dile getiriyorum.
‘Sizin proje geçmedi’ dediğimde, projenin mantığının gümlemesinden, sınıfta kalmasından söz ediyorum.
Bu terimleri bilmek projenin kabul edilmesini mi kolaylaştırıyor?
“Bizim Proje Geçmedi…” sonuca yönelik atılan, belirli kısıtlar içinde atılan adımlara proje diyor. Sosyal fayda sağlayacak olanlara odaklanıyor. Bir projenin sonuca ulaşması önemli, kabul alıp almaması değil. Tabii eyleme geçmek için bütçe gerekir. O ayrı. Fakat hedef sonuca ulaşmak olmalı, finansal kaynağa değil. Ben bunun altını çizmek isterim. Çünkü bu, “ne için proje yazarız, tasarlarız?” sorusunun da cevabı.
Tekrarlamış olayım: ben, “Bizim Proje Geçmedi…” veya “sizin proje geçmedi,” dediğimde, projenin mantığının gümlemesinden, sınıfta kalmasından söz ediyorum.
Proje hazırlayacak kişinin meraklı, öğrenmeye açık ve dolayısıyla araştırmaya, okumaya hazır olması şart.
Bir proje hazırlamak isteyen kişi, asgari seviyede proje yazma eğitimi almış olmalı mı?
Kısa cevabım, hayır. Bir eğitimin şart olduğunu düşünmüyorum. Fakat proje hazırlayacak kişinin meraklı, öğrenmeye açık ve dolayısıyla araştırmaya, okumaya hazır olması şart. Ki Podcastin 1. bölümü bu tezle başlayıp bitiyor. Hatta buna proje yazmanın sırrı, diyorum. Proje yazmak isteyen kişinin en azından internete girip deminden beri konu ettiğimiz terimleri arayıp ne demek istediklerini anlaması gerekecek elbette.
İyi bir Proje İçin Geçerli Olan Yaklaşım Biçimi
Projelerin kabul almasında en temel etkenler ve en çok hata yapılan konular neler? Sizin deneyimleriniz ne gösteriyor?
Bir projenin başarısı benim için “kabul” almakla bir değil. Biraz önce de dile getirmeye çalıştım. Bununla birlikte sahip olunması gereken bir yaklaşım biçimi, bir mantık var. O mantığı bilmekte fayda var. İşte o mantığı, o yaklaşım biçimini anlatabilmek adına 8 bölüme yaydığım bir içerik hazırladım ve podcast olarak sizlerle paylaştım. Merak eden herkesi dinlemeye davet ediyorum.
Sizin “çok şahane bir fikir fakat iyi projelendirilmediği için reddedilen” ya da “hiç kabul almaz” deyip “kabul edilen” proje başvuruları örneklerinden hatırladıklarınız var mı?
Bir defa daha altını çizmek istiyorum: ben iyi bir proje tasarımı için bütün dünyada geçerli olan bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Bu mantığa sahip her proje gerçekleşmesi için şansı hak edecektir. Çünkü o proje kapasitesini bilir. Konuşacağı topluluğu bilir vs. Bu nedenle, açıkçası hiç kabul almaz deyip de geçen bir projeye denk gelmedim. Geçsin istemediğim projelerin geçtiği olmuştur; fakat o bambaşka bir durum. Üstelik ben “dünyanın proje otoritesi” de değilim. Ben projenin mantığında yanlış veya eksik görmüşümdür fakat bir başka kişi çok gerekli bulmuştur onu. Olabilir.
“Çok şahane fikir” olup “iyi projelendirilmediği” için kabul edilmeyen onlarca, yüzlerce taslak okudum öte yandan. Bu dediğinizden tonlarca var! Çünkü, hayal, istek, fikir ve proje arasında fark var. Bölüm 2 ve bölüm 3 bu gerçeğe vurgu yapmak için yazıldı ve podcast olarak karşınıza çıktı.
Proje yazmak eğlenceli bir iş.
Proje yazmak, genelde zahmetli ve deneyim gerektiriyor. Bu işin eğlenceli yönleri de var mı?
Bence proje yazmak tamamen eğlenceli bir iş. Nereye varmak istediğini biliyorsun, o varmak istediğin yere gitmek için oyun kuruyorsun. Her şey sana bağlı. Bu büyük bir fırsat, öyle değil mi?
Sosyal fayda için hazırladığımız projeleri düşünelim. Kolay iş mi bu? Hayır. Sorumluluk almak, öne çıkıp adım atmak, elini taşın altına koymak kolay değil. Ama güzel, zevkli bir iş bu.
Spesifik olarak sivil toplumla ilgili projelerde sorunlar neler sizce?
Ben yekpare bir sivil toplumun var olduğunu düşünmüyorum. O nedenle herkesi kapsayan bir cevap vermem mümkün değil.
Sivil aktörlerin tasarladığı projelerde gördüğüm tökezlemelerden yola çıkarak 8 bölümlük bir podcast içeriği oluşturdum. Ve dinleyin isterim, cevap o bölümlerde bence.
‘Ekonomik Krizde Proje Bütçesini Hazırlarken Risk Analizi Yapın. Bütçeyi Esnek Tutun’
Ekonomik kriz koşullarında, proje bütçeleri hazırlanırken nasıl bir yol izlenmeli? Euro ve dolar kurunu dikkate alarak, bütçede öngörülmeyen durumlara karşı nasıl önlemler alınabilir?
Bütçe yazma konusunda 8. bölümün ikinci kısmında söylediklerimden fazlasını söyleyemem ne yazık ki. Çünkü proje bütçesi proje içeriğine göre şekillenir ve genel açıklamalar yapmak zordur. Benim için zor en azından. Projeden projeye yapılması gereken veya yapılmasında fayda olan değişecektir. Dolayısıyla harcama planı değişecektir. Ne desem, okuyucuya, dinleyene uymaz.
Ayrıca, proje spesifik bir finansal yardımı hak etmek için yarışmaya girecekse, o yarışmanın koşullarına bakmak gerek. Bazı yarışma der ki, ben insan kaynağına para ayırmayacağım. Oysa ben herkese, “insan kaynağına yatırım her şeyin başıdır,” deyip duruyorum. Ne olacak? Didem boş boş konuşmuş olacak.
Dövizdeki dalgalanmalara nasıl cevap vermek gerekir, diye soruyorsunuz. Keşke bilsem de söylesem! Bir tek, “bütçeyi esnek hazırlayın”, diyebiliyorum. Ki bu esnekliğin ne demek olduğunu 8. bölümde örneklerle açmaya çalıştım.
Proje tasarlarken mutlaka risk analizi yapmak gerekir. Bütçe için de yapılmalı bu analiz. A planını bütçeye koyduysanız, B planını da kafada tutmakta fayda var. Örneğin, X marka mikrofon için pazar araştırması yaptınız. Ama X marka piyasadan kalkarsa diye bütçeyi hazırlarken Y markasına da yetecek bir miktar parayı ilgili kaleme eklemekte fayda var. İlk hedef X markayı almak ama Y markaya da yeten bir bütçe.
Risk analizi yapıp, oluşacak riskleri bertaraf etmek için gerekli harcamayı da bütçeye koymak bir başka iyi fikir kanımca. Örneğin çok fazla kişiye telif ödeyeceğiniz bir iş planını yönetebilmek için, telif konusunda bilgili bir avukatın danışmanlığına para ayırmak, gibi.
Podcast yayınınızı dinlemeden önce, dinleyicilere ne önerirsiniz? Temel seviyede proje bilgisi eğitimi almış olmaları mı gerekir?
İstedikleri zaman, istedikleri yerde kulaklıklarını takıp beni dinlesinler isterim. İster yürürken, ister koltukta yayılmışken, ister temizlik yaparken, ister bilgisayar başındayken.
Yalnızca meraktan da dinlesinler isterim. Bu çok hoşuma gider. Fakat eğer podcast onlara yol göstersin istiyorlarsa, bugüne kadar proje tasarlama deneyimlerini de gözden geçirebilirler dinlerken. O kadar. Başka hiçbir şeye gerek yok. “Bizim Proje Geçmedi…” Podcast Serisi bir ilaç değil. Bence acı bir tadı da yok. Keyifle dinleyin!
Ek olarak, şunun altını çizmek istiyorum: çalıştığınız alan büyük ihtimalle dallı budaklı, geniş bir alan.
- Bu alanın her bir kesitine sizin yetmeniz büyük ihtimalle zor. O yüzden kendi güçlü yanınıza göre, alandaki ihtiyaca göre o genişlik içinde spesifik bir yere odaklanmanızı öneririm. Fark yaratabileceğiniz bir alana. Daha önce o konuda yapılanın üstüne taş koyabileceğiniz veya eksiği giderebileceğiniz bir alana odaklanın.
- Genişlemeden önce derinleşmeyi düşünün. İnsan kaynağında genişleme, çalışma alanında genişleme, faaliyet alanının/coğrafyanın genişlemesinden önce derinleşmeyi düşünmek anlamlı geliyor bana. Başladığınızı sürdürmek için de iyi bir fikir bence bu.
Ve tabii “Bizim Proje Geçmedi…” adlı podcastı dinleyin. Yorum yapın. Paylaşın. Tartışın.
Bizi Takip Edin