Farklı Kentlerden Sivil Toplum Örgütleri Sivil Sesler Festivali’nde Buluştu
Türkiye’nin sivil sesleri bu yıl 'Dayanışma Güçlendirir' diyerek İzmir’de Kültürpark’ta buluştu. Türkiye’nin dört bir yanından farklı hak alanlarında çalışan 200’ü aşkın sivil toplum örgütünün bir araya geldiği Sivil Sesler Festivali’nde Şubat depremlerinin ardından sivil toplum örgütlerinin yan yana gelerek krizle nasıl mücadele ettiği, deprem sonrası yaptıkları çalışmalar farklı oturumlarda ele alındı.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun finansal desteğiyle, STGM tarafından yürütülen Sivil Toplum Kapasite Güçlendirme Merkezi Projesi kapsamında düzenlenen festivalde farklı kentlerde çeşitli alanlarda çalışma yürüten sivil toplum örgütleri panel, oyun ve çeşitli performanslarla yer aldı. Festivalde engelli, LGBTİ+, sağlık, mülteci, çocuk, kadın hakları; toplumsal cinsiyet, kültürel miras, doğa koruma gibi farklı başlıklarda çalışan örgütler açtıkları stantlarda çalışmalarını tanıtma imkanı da buldu.
Sivil Sesler Festivali İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteği; Yaşar Üniversitesi, AIESEC İzmir, Pİ Gençlik Derneği ve Sosyal İklim Derneği’nden gelen yüzü aşkın gönüllünün katkısıyla gerçekleştirildi. Festival kapsamında sürdürülebilirlik, erişilebilirlik, toplumsal cinsiyet eşitliği, çocuk güvenliği ve katılımı başlıklarında danışma kurulu kurulurken, bu kurullarda bu başlıklarda çalışan sivil toplum örgütleri yer aldı.
‘Türkiye Bu Canlı, Yaratıcı Çeşitli ve Olgun Sivil Topluma Güvenebilir’
Sivil Sesler Festivali’nin açılışını AB Türkiye Delegasyonu Sivil Toplum, Temel Haklar, Yargı ve İçişleri Bölüm Başkanı Alexander Fricke yaptı. Fricke, konuşmasında dünya genelinde hükümetlerin sivil toplum üzerinde ciddi bir baskı kurduğunu söylerken, sivil toplum örgütlerinin demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu hatırlattı. Fricke şöyle dedi: “Sivil toplum örgütlerinin gösterdiği direnç ve motivasyon sayesinde pek çok şey mümkün oluyor”
Fricke konuşmasında Kahramanmaraş Depremleri’nde Türkiye’deki sivil toplumun gösterdiği çabanın da hayati önemde olduğunu söylerken, depremlerde Türkiye’nin gösterdiği dayanışma, dayanıklılık, empati ve yurttaşlık bilincine de teşekkür etti: “Bu yılın başında Türkiye’yi vuran depremden etkilenen insanlara acil destek sunan sivil toplum örgütlerine, gönüllülere ve insanlara çok teşekkür ediyoruz. Bu güzel ülkenin en iyi yönlerinden birini gösterdiniz. Dayanışma, dayanıklılık, empati ve yurttaşlık bilinci için müteşekkiriz. İnanıyoruz ki Türkiye bu canlı, yaratıcı çeşitli ve olgun sivil topluma güvenebilir.”
‘Daha İyi Bir Hayat için: Yan Yana Omuz Omuza’
Sivil Sesler Festivali bu yıl “Krizler Çağında Sivil Toplum ve Dayanışma” oturumuyla açıldı. Bu yıl altıncısı düzenlenen festivalin açılış oturumu Tiyatro Kooperatifi, Kadın Koalisyonu ve Hatay Ayağa Kalkıyor Platformu’ndan temsilciler katıldı.
Oturumda, zor zamanlarda olağanüstü bir dayanışma ve yardımlaşmayı örerken bu çabamızı nasıl bir adım öteye götürebileceğimiz, dayanışmanın nasıl güçlendirilebileceği, toplumsal tabanının nasıl genişletebileceği, coğrafi ve beşeri sınırların nasıl aşılabileceği, yeni ve yaratıcı dayanışma deneyimlerinin neler olabileceğini sorularına, kültür sanat, deprem dayanışması ve kadın örgütlenmelerinden temsilcilerin katılımıyla yanıt arandı.
‘Pandemide Yaşadıklarımız Depremde Bizi Hareketli Kıldı’
Tiyatro Kooperatifinden Vildan Güleç, kültür sanat alanının kriz zamanlarından her zaman olumsuz etkilendiğini, pandemi döneminde bunu yaşadıklarını ve zor zamanlarda ilk gözden çıkarılanların tiyatrolar olduğunu söyledi. Güleç, yaşadıkları zor süreçten öğrenerek çıktıklarını ve bu deneyimlerin deprem sürecinde kendilerine yardımcı olduğunu aktardı: “Kültür sanat emekçileri, sanatçılar çok zor günler yaşadı. Ancak bu süreçten öğrenerek çıktık ve 6 Şubat Depremleri’nde bu öğrenme deneyimimizin bizi hareketli kıldığını gördük. Tiyatro Kooperatifi üyesi tiyatrolar deprem sonrasında Hatay ve Kahramanmaraş’ta çocuklarla birlikte çalıştı. 7500 çocuğa ulaştık ve bu çocuklarla birlikte olduk. Biz bu süreçte anladık ki örgütlü olduğunuz zaman hareket etmeniz kolaylaşıyor ve bu hareketlilikle birlikte insanlar da sizinle dayanışma içinde oluyor.”
‘Yeniden İnşa için Hatırlatmak İstediğimiz Bir Şey Var: Birlikte Yürümek’
Kadın Koalisyonundan İlknur Üstün ise afet bölgesinde sorunların devam ettiğini, yeniden inşanın ise uzun zaman alacağını hatırlattı ve çözümün ancak yereldeki öznelerle olabileceğini söyledi. Çözüm için gerekli olanın ise “eşit, aynı tondan yana yana gelebilmek” olduğunu vurguladı: “Bugün hala afet bölgesinde sorunlar sürüyor. Çok fazla sorun ve ihtiyaç var. İhtiyaçların kendisini görebilmek ve sorunları çözebilmek ancak meselenin öznelerinin yan yana gelmesiyle mümkün. Bunun dışında bir şey yapmak mümkün değil olmaz. Sorunlar ancak oradaki insanlarla ve örgütlenmelerle birlikte çözülebilir. Ve yine hatırlatmak istediğimiz bir şey var: Birlikte yürümek. Eşit, aynı tondan yana yana gelebilmek. Bunun için kadınların şiarını yeniden hatırlatmak istiyoruz: “Dayanışma Yaşatır”
Hatay Ayağa Kalkıyor Platformu’ndan Ayhan Kara ise deprem sürecini anlattıktan sonra “Yaşadıklarımızı sizler yaşamayın istiyoruz. Çok büyük bir sorumluluğumuz var. Deprem büyüklüğünü doğa belirliyor ama şiddetini biz belirliyoruz.” dedi.
Sivil Sesler Festivali’nde Şubat Depremleri’nden etkilenen kentlerde çalışma yürüten sivil toplum örgütleri afetle mücadelede kendi deneyimlerini paylaştı.
‘İyileşmenin Yolu Ancak Dayanışmadan Geçiyor’
Güç Hikayeleri başlıklı oturumda afet sonrası bir sivil koordinasyon mekanizması örneği olan Adıyaman Sivil Toplum Dayanışma Grubu “Sivil toplum örgütleri olarak yerelle birlikte, yerel için birlikte nasıl daha etkili çalışabiliriz? Hiçbir şey yapamasak da en azından birbirimize iyi geliriz!” diyerek yola düşme hikayesini ve Adıyaman’da deprem sonrası yürüttükleri çalışmaları anlattı.
Bizi Takip Edin