Siyasi Partiler Düşünce, Din veya İnanç Özgürlüğüne Nasıl Yaklaşıyor?
İnanç Özgürlüğü Girişimi, 11 siyasi partinin inanç özgürlüğü alanındakini taahhütlerini inceleyen bir analiz yayımladı.
‘Partilerin Din veya İnanç Özgürlüğü Alanındaki Taahhütleri Seçimlerde Belirgin Bir Rol Oynamıyor’
İnanç Özgürlüğü Girişimi’nin (İÖG) 2023 Seçimlerine Doğru: Siyasi Partiler Düşünce, Din veya İnanç Özgürlüğünü Nasıl Ele Alıyor? başlıklı analizine göre, “Siyasi partilerin insan hakları ya da din veya inanç özgürlüğü alanındaki taahhütleri seçimlerde belirgin bir rol oynamıyor.” Oysa Türkiye Büyük Millet Meclisinde sandalyesi olan ve 2023 seçimlerine katılacak siyasi partilerin Türkiye’nin uluslararası insan hakları sözleşmelerinden doğan insan hakları yükümlülükleri, laiklik, din ve vicdan özgürlüğü, azınlık hakları, kamusal din hizmetleri ve nefret suçları konularında belirgin duruşları ve ayrılıkları var. Siyasi partilerin altı kritik alana dair taahhütlerini ele alan analizle, bu farklı pozisyonların kamusal alanda farkına varılması ve tartışılması amaçlanıyor. Bu bağlamda, 11 siyasi partinin insan hakları, laiklik, din ve vicdan özgürlüğü, kamusal din hizmetleri, azınlıklar ve nefret suçu başlıklarına dair yaklaşımları karşılaştırılmalı olarak inceleniyor.
Çalışmada, TBMM’de en az iki sandalyesi olan Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, İyi Parti, Türkiye İşçi Partisi, Demokrat Parti, Memleket Partisi ve hem Altılı Masa’daki yerleri hem de din veya inanç özgürlüğü konusunda farklı duruşları sebebiyle Saadet Partisi ve Demokrasi ve Atılım Partisi ile seçimlere girecek olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi ele alınıyor.
‘İnsan Haklarına Bağlılık Güçlendirilmeli’
Analizde siyasi partilerle ilgili öne çıkan bulgular şöyle:
- Parti programlarında Türkiye’nin taraf olduğu insan hakları sözleşmelerine bağlılık ifadesinin güçlendirilmeye ihtiyacı var;
- Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bağlamında alınmış Türkiye’de insan haklarının iyileştirilmesine yönelik karar, görüş ve tavsiyelerin uygulanması taahhüdü ana akım bir taahhüt olmaktan uzak;
- laiklik, din veya inanç özgürlüğü, azınlıklar, tarikatlar ve Türkiye’nin bu alandaki diğer sorunlarına nasıl çözüm bulunacağının bütünlüklü bir şekilde analiz edildiği insan hakları odaklı bir çerçeve ihtiyacının devam ettiği görülüyor;
- programlarda eğitim alanında din veya inanç özgürlüğü hakkının korunmasının güçlendirilmesine ilişkin, etraflı bir değerlendirmenin sonucu olarak ortaya konan çözüm önerileri sunulmuyor;
- askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkı parti programlarının çoğunda din veya inanç özgürlüğünün bir parçası olarak yer almıyor;
- Alevilerin genel talepleri doğrultusunda değişim hedefi birçok partinin programında yer buluyor;
- nefret suçlarına ilişkin çözüm önerileri de parti programlarında daha detaylı ele alınmaya muhtaç;
- AKP ve MHP dışında diğer partilerde Diyanet İşleri Başkanlığının daha tarafsız ve içermeci bir kuruma dönüştürülmesi yönünde bir değişim hedefi gözlemleniyor.
Din veya inanç özgürlüğünün herkes için eşit bir şekilde korunması için siyasi partiler hangi taahhütleri vermeli?
- Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerine açıkça atıf yaparak insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmek;
- düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkını uluslararası insan hakları standartlarını temel alarak korumak (askerlik hizmetine vicdani ret hakkı, ibadet yeri kurma ve yaşatma özgürlüğü, dinsel sembollerin kullanımı, din ve inanç özgürlüğünün kolektif boyutu da dahil olmak üzere);
- insan hakları sözleşmelerine konan çekinceleri kaldırmak;
- başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları olmak üzere uluslararası insan hakları denetim mekanizmalarının karar, görüş ve tavsiyelerine uymak;
- din, inanç ve inançsızlık karşısında tarafsız olmak;
- kamusal din hizmetlerinin sunumunda eşitlik ve tarafsızlık ilkelerini gözetmek;
- ibadet yerlerini tarafsızlık ilkelerini gözeterek ve insan hakları standartlarını temel alarak tanımak;
- eğitim sisteminde çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü ve ebeveynlerin çocuklarını kendi dinî veya felsefi görüşleri doğrultusunda yetiştirme hakkını eksiksiz bir şekilde korumak için gecikmeden gerekli adımları atmak;
- azınlıkların Lozan Antlaşması, diğer insan hakları sözleşmeleri ve Anayasa’dan doğan haklarını eksiksiz bir şekilde yerine getirmek;
- nefret suçu mevzuatını yasalaştırmak ve nefret suçlarını engellemek için gerekli politikaları oluşturmak.
Analizin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
‘Bu içerik Friedrich-Ebert-
Bizi Takip Edin