”Baskı Var Evet, ama ‘Sızıntılar’ da Var”
Sivil Toplum ve Medya Çalışmaları Derneği’nin gerçekleştirdiği 'Sivil Toplumun Geleceği: Sivil Toplum İhtiyaç ve Motivasyon Araştırması' sonuçlarını Havle Kadın Derneği’nden Rümeysa Çamdereli ile konuştuk.
‘Sivil Toplumun Geleceği’ araştırmasından aklınızda kalan en önemli çıktı nedir? Size ne anlatıyor?
Bir süredir sivil toplumun içerisindeyim. Özellikle son yıllarda “sivil toplum baskı altında” cümlesinin kurulmadığı bir toplantıda yer almıyorum desem yeridir, ancak çalışmada gördüğüm kadarıyla bu tahmin ettiğimden bir nebze daha az yaygın bir düşünce. Katılımcıların yalnızca %53.8’i sivil toplumun baskı altında olduğunu söylemiş, kadınlar ve gençler ise bu konuda daha ısrarcı.
Bizim de Havle Kadın Derneği’nde yaptığımız işler görece daha az “makul” işler ve sıklıkla tepki çekiyor. Bu nedenle de biz toplumsal baskının bir uzantısı olarak özellikle merkezi yönetimin de baskısını hissediyoruz. Ancak bu söyleme sıkışıp kalmanın da sorunlu olduğunu sıkça konuşuyoruz. Baskı var evet, ama “sızıntılar” da var. Tüm baskılara rağmen toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları, feminist örgütler faaliyetlerine ısrarla devam ediyor. Buradaki ısrarı ve motivasyonu öne çıkaran bir dil kurmak bize daha iyi gelecek.
Bizim çıkış noktamız her zaman farklılıklarımızla feminist harekete dahil olmak ve kendi içimizdeki farklılıkları görmek oldu.
Araştırmada öne çıkan bir diğer konu ise kurumların yaşadığı engeller. Sizin kurumsal olarak deneyimlediğiniz en önemli engel nedir?
Her kurum gibi finansal engeller bizim için de oldukça yakıcı. Ancak finansal engellerin tüm etkinliğimizi belirleyen bir noktaya gelmesi de bizim için çok sorunlu. Sırf finansal kaynak için çalışma yapan bir kurum haline gelme tehlikesinin etrafında geziyoruz ve sürekli böylesi bir durumdan kaçınmak için önlemler almaya çalışıyoruz. Bağışçılık gibi finansal kaynak yaratma stratejileri bizim kurumumuz gibi görece az “kitlesel” kurumlar için yeterli cevap değil bu konuya. Çözüm hem kendi insan kaynağımız dahil öz kaynaklarımızı daha iyi yönlendirecek modeller bulmakta, ama hala arayış içerisindeyiz.
Tüm bunların dışında kurum içi kapsayıcılık ve yatay bir şekilde örgütlenme bizim en temel meselemiz. Bizim çıkış noktamız her zaman farklılıklarımızla feminist harekete dahil olmak ve kendi içimizdeki farklılıkları görmek oldu. Burada da tüm farklılıklarımızı gören ve ona göre değişim gösteren bir yapıyı tekrar tekrar inşa etmek bizim için en kritik nokta. Sivil toplumda bu noktanın ciddi manada kaçırıldığını düşünüyorum. Ya sanki insanlardan oluşmuyormuş gibi hissettiğimiz “kurumlar” var karşımızda, ya da asla tutarlı bir karşılık alamayacağımızı hissettiğimiz bir grup insan. Buna bir ara yol geliştirmeye çalıştığımızı söyleyebilirim.
”Artık Avrupa’da ‘Bile’ Bir ‘Tedirginlik’ Söz Konusu”
Araştırmanın sonuçlarının bir nebze ‘karamsar’ olduğunu söylemek mümkün. Bu atmosferde çalışmak ve buradan geleceğe bakmak nasıl mümkün olabilir?
Türkiye’de neredeyse birçok alanda karamsarlık hakim. Bundan sivil toplumun azade olmasını beklemek mümkün değil tabii. Hele ki İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemiz gibi savunuculuk faaliyetlerimizi radikal bir şekilde olumsuz etkileyen olayların yaşanması karamsarlığımızı artırıyor ama bence bu noktada biraz başka ülkelerdeki durumlara da bakmak gerekiyor. Bizim yaşadıklarımızı farklı boyutlarda dünyadaki neredeyse tüm ülkelerdeki aktivistler yaşıyor. Artık Avrupa’da “bile” bir “tedirginlik” söz konusu. Senelerdir feminist hareketinin en iyi becerilerinden biri uluslararası dayanışmayı mümkün kılacak mekanizmaların geliştirilmesi. Mekanizmadan kastım da aslında biraz birbirinden öğrenme alanları. Hepimiz gündelik hayatta bir sürü çözüm geliştirerek çalışmalarımıza ve hayatlarımıza devam ediyoruz. Bu çözümleri paylaşmak, birbirimize yol göstermek en umut verici şey oluyor benim adıma. Bunu kaybetmememiz gerekiyor.
Rapor özetine ulaşmak için tıklayınız.
*Bu içerik Havle Kadın Derneği ile Sivil Toplumun Geleceği Projesi kapsamında iş birliği ile hazırlanmıştır.
Bizi Takip Edin