Çocuğun İyi Olma Hâlini Amaçlayan Bir Okul Nasıl Olmalı?
'Okullar, çocuğun yaşam kalitesini, memnuniyetini ön plana alan ve yapabilirliklerini artırmayı hedefleyen eğitim alanları olmalı.' Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Politika Analistleri Ekin Gamze Gencer ve Sinem Sefa Akay, çocuğun iyi olma hâlini amaçlayan okulun nasıl olması gerektiğini yazdı.
2022-23 eğitim-öğretim yılı bugün başladı. Çocuğun yaşam kalitesini, öznel iyi olma hâlini ve memnuniyetini ön plana alan ve yapabilirliklerini artırmayı hedefleyen çocuğun iyi olma hâli¹ yaklaşımının şartlarını yerine getirebilmek için okulların bütünsel, çoğulcu ve güncel ihtiyaçlara yanıt verebilecek eğitim hizmetleri sunmaları ve demokratik eğitim alanları olmaları eşsiz önemde.
Milli Eğitim Bakanlığı 2019-2023 Stratejik Planı’nda “Hayata hazır, sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştiren bir eğitim sistemi” vizyonu vurgulanıyor.² Bu vizyonun hayata geçebilmesi için erken çocukluk eğitimiyle başlayıp liseden mezuniyete kadarki süreç boyunca tüm okulların öğrenci, öğretmen, okul çalışanları, veliler ve okulun çevresindeki topluluklar için güvenli, erişilebilir, adil, kapsayıcı, özgür, şiddet ve ayrımcılığa sıfır tolerans gösteren yerler olması gerekiyor. Eğitim Reformu Girişimi olarak yeni eğitim-öğretim yılına “Çocuğun iyi olma hâlini amaçlayan bir okul nasıl olmalı?” sorusuyla başlamanın ve eğitimle ilgili alınacak her kararda bu soruyu ön planda tutmanın önemli olduğuna inanıyoruz.
Okul, “tüm öğrencilere katılımcı ve eşitlikçi bir öğrenme deneyimi ile gereksinimlerine ve tercihlerine en iyi şekilde yanıt veren”³ ortamı sağlamalı.
Okul, çocukların içine doğdukları şartlardan bağımsız olarak eğitim yaşamlarına akranlarıyla eşit düzeyde başlamalarını mümkün kılmalı; tüm çocuklara hayal ve hedeflerini gerçekleştirmeleri için alan açmalı. Çocukların “farklılığına ve hakları kullanma noktasındaki çeşitliliğine saygı duyan ama aynı zamanda çocuğun iyi olma hâli için gerekli imkânları sağlayan ve koruyan”⁴ bir mekan olarak konumlanmalı.
Öğretim programları, öğretim ve destek materyalleri, malzemeler, dijital araçlar, ders planları ve saatleri, çağın koşullarına ve krizlere göre değişen ihtiyaçları karşılamalı, bireysel öğrenme ve beceri farklılıklarına uygun olmalı ve öğrenciyle öğretmeni özne olarak merkeze almalı. Bunun gerçekleşebilmesi için tüm okulların zamanında ve yeterli kaynağa erişmesi gerekli.
Okul, çocuğun iyi olma hâlini bütünsel olarak ele almalı, çocuğun fiziksel, psikolojik, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimini akademik başarının gölgesinde kalmayacak şekilde önceliklendirmeli.
Okulun, çocuğun ihtiyaçlarını psikososyal desteklere erişim, sağlıklı gıdaya erişim, sağlık takibi gibi boyutlarıyla da ele alması gerekiyor. Okullarda “gelişimsel ve kapsamlı psikolojik destek ve rehberlik hizmetleri anlayışı”nın⁵ yaygınlaştırılması, öğretmenlerin çocukların bütünsel iyi olma hâlini nasıl destekleyebilecekleri konusunda güçlenmeleri ve eğitime ayrılan kaynakların “tam aşılanma, fiziksel aktivite, yeterli besin alımı, fiziksel sağlık ve hijyen…”⁶ gibi başlıkları kapsayacak şekilde genişletilmesi, bu yönde hayati adımlar olacaktır. Ayrıca görsel sanatlar, müzik, spor, rehberlik ve psikolojik danışmanlık gibi alanlar öğrenme süreçlerinde daha iyi kapsanmalı; öğrenci kulüplerine, okul içi ve dışı sosyal ve kültürel etkinliklere ayrılan zaman ve kaynaklar artırılmalı. Daha sağlıklı, mutlu ve iyi öğrenen bireylerin gelişimine katkıda bulunan aktif okullar⁷ çocuğun iyi olma hâline de katkı sağlıyor.
Okul, Tüm Çocuklar İçin Güvenli ve Koruyucu Mekanlara Dönüşmeli.
Okul, ihmal ve istismarın önlendiği, bunların gerçekleştiği durumlarda bildirimin yapıldığı ve krizlere müdahale edildiği ortamlar olacak şekilde kurgulanmalı, okulun çocuk koruma mekanizmasındaki yeri güçlendirilmeli. “Çocuk koruma sisteminin parçası olan tüm kişi ve kurumlara okullar aracılığıyla ulaşılabilir. Önemli olan çocuğun henüz risk altındayken yani ihmal veya istismara maruz kalmadan fark edilmesidir.”⁸ Çocukların ihtiyaç duyduklarında yardım alabildikleri, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten, kırılgan gruplara güçlenmeleri için destek sunulan ve iklim krizi gibi krizlere, olağandışı ve acil durumlara çocukları hazırlayan güvenli ve özgür bir alan olmalıdır.⁹ Okul idarecilerinin ve öğretmenlerin krizlere dayanıklı¹⁰ ve hazırlıklı kılan kaynaklara ve sistemlere erişimi ve bunları etkin kullanımı bu açıdan kritik bir öncelik.
Okul, çocuklara oyun, sosyalleşme, hareket, akranlarıyla bağ kurma ve bir arada yaşamayı deneyimleme imkânı sağlar. Bu imkân tüm okullarda, tüm çocuklar için sağlanmalı.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, “çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma” hakkını tanımlıyor.¹¹ Çocuklara okulda oyunla “iletişim ve işbirliği geliştirme, ‘öteki’yi anlama ve farklı bir perspektiften bakma”¹² imkânı tanınması gerekiyor. Okullar çocukların keyifli zaman geçirdiği, yaratıcılıklarını, özgüvenlerini ve eleştirel düşünme becerilerini güçlendirdiği mekanlara dönüşmeli. Okul ikliminin özünde insan haklarına ve kişisel sınırlara saygı, empati, barışçıl diyalog ve bir arada yaşam kültürü olması önemli. Çeşitliliğe ve farklılıklara saygı temel ilke olarak okuldaki herkes tarafından benimsenip hayata geçiriliyorsa, bir arada yaşamın mümkün ve değerli olduğunu deneyimleyen çocuklar, bu tutum ve davranışları diğer yaşam ortamlarına ve ilişkilerine de yansıtabilir.
Okul, öğretmenlerin diyalog ve meslektaş dayanışması içerisinde bilgi ve deneyim paylaşımında bulunduğu, uzmanlıklarını sunduğu ve kişisel ve profesyonel gelişim fırsatını edindikleri yer olmalı.
Öğretmenler yalnızca “çocukların iyi olmasının bir aracı olarak”¹³ görülmemeli. Öğretmenler okulda sürdürülebilir psikososyal destek hizmetlerine erişebilmeli, karar alma süreçlerine katılabilmeli, meslektaşlarıyla işbirliği ve duygudaşlık kurma fırsatları bulabilmeli, kişisel ve profesyonel olarak gelişebilmeliler.
Okul ve sınıf ortamının fiziki koşullarının yeterliliği, ihtiyaca yönelik sayı ve nitelikte destek personelinin istihdamı, öğretim ve destek materyalleri, dijital araçların mevcudiyeti ve bunların etkin kullanımına ilişkin yönlendirme ve eğitimler öğretmenlerin adil ve elverişli koşullarda çalışmalarını doğrudan etkiliyor. Öğretmenler, öğretmen ve öğrenciler, ayrıca öğretmen ve veliler arasındaki işbirliği, öğretmenlerin psikolojik ve mesleki iyi olma hâllerini de destekleyici.
Okul, çocukların hak özneleri olarak katılım haklarını öğrenmelerine ve bu haklarını anlamlı ve aktif olarak kullanmalarına imkân tanımalı.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de belirtildiği üzere “çocuğun kendini ilgilendiren konularda görüşlerini ifade etme hakkı vardır. Çocuğun katılım hakkı kendini ve düşüncelerini ifade etme özgürlüğünü ve temel sivil hakları içerir.”¹⁴ Çocuğun iyi olma hâlini destekleyen bir okulun karar alma, tasarım ve değerlendirme süreçlerinde çocuklar, anlamlı ve aktif olarak yer alırlar. “Gerçek anlamda katılım, çocukların görüşlerini ifade etmek için güvenli ve rahat bir ortam olduğunda, çevresindeki yetişkinlerin onları dinlediğini, dikkate aldığını bildiğinde ve çocukları ilgilendiren konularda çocuklar söz sahibi olabildiğinde olur.”¹⁵
Bizi Takip Edin