‘Amacımız Nefret Suçlarıyla Mücadeleye Destek Vermek’
'Din veya inanç özgürlüğü hakkının cinsiyet boyutunu, din veya inanç özgürlüğü ile cinsiyet eşitliğinin ilişkisinin hem teorik olarak hem de sahadaki görünümlerini daha çok anlamaya ve çeşitli paydaşlarla birlikte düşünme alanları yaratmaya çalışıyoruz.' Din veya inanç özgürlüğü hakkına ilişkin izleme ve raporlama, savunuculuk ve farkındalık yükseltmeye yönelik faaliyetler yürüten İnanç Özgürlüğü Girişimi ekibinden Proje Koordinatörü Dr. Mine Yıldırım ve Proje asistanı ve iletişim sorumlusu Funda Tekin ile İnanç Özgürlüğü Girişimi faaliyetleri ve Türkiye'de Din veya İnanç Özgürlüğü ve Cinsiyet Eşitliği Konferansı’na dair konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz?
İnanç Özgürlüğü Girişimi ekibi olarak iki kişiyiz. Proje Koordinatörü Dr. Mine Yıldırım uluslararası insan hakları hukukunda din veya inanç özgürlüğü hakkının korunması hakkında uzun yıllardır çalışıyor. Proje asistanı ve iletişim sorumlusu Funda Tekin ise medyada nefret söylemi ve ayrımcı söyleme odaklanan bir projede çalıştıktan sonra İnanç Özgürlüğü Girişimi ekibine katıldı.
İnsan hakları hukukunu temel alan ve inanan veya inanmayan, çoğunluğa veya azınlığa mensup bireylerin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü ve bunlarla kesişen, örgütlenme özgürlüğü, mülkiyetin korunması ve eğitim hakkı gibi temel haklara odaklanıyoruz.
İnanç Özgürlüğü Girişimi hakkında bilgi verebilir misiniz? Kuruluş süreciniz ve kuruluş motivasyonunuzdan kısaca bahsedebilir misiniz?
İnanç Özgürlüğü Girişimi (İÖG) 2011 yılından beri Türkiye’de herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün korunması amacıyla çalışmalar yürütüyor. 2013 yılından beri proje Norveç Helsinki Komitesi’nin bir projesi olarak devam ediyor. İnsan haklarının izlenmesi, raporlama ve savunuculuk alanında bir boşluğu doldurmaya katkıda bulunma amacı başlangıçtaki en güçlü motivasyondu. Türkiye’de din ve dini farklılıklar büyük önem taşıdığı için inanç özgürlüğüne ilişkin meseleler de insan hakkı olarak değerlendirilmekten çok dini toplulukların tarihsel bağlamı ve laiklik ekseninde veya grup temelli olarak değerlendiriliyor. İÖG olarak bunun yerine insan hakları hukuku çerçevesini temel alarak paradigmayı değiştirmeyi ve ilerleme sağlamaya katkı sunmayı amaçladık. Bu çerçevenin alışılagelmiş ve tıkanma noktasına gelmiş sınırlılıkların ötesine geçebilmemize yardımcı olabileceğini düşündük. Ayrıca Türkiye’de sivil toplum tarafından yürütülen insan hakları çalışmaları arasında inanç özgürlüğü hakkını odağına alan çalışmalar pek bulunmuyordu. İnsan hakları hukukunu temel alan ve inanan veya inanmayan, çoğunluğa veya azınlığa mensup bireylerin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü ve bunlarla kesişen, örgütlenme özgürlüğü, mülkiyetin korunması ve eğitim hakkı gibi temel haklara odaklanıyoruz.
Hangi alanlarda faaliyet gösteriyorsunuz, bize çalışmalarınızdan biraz söz edebilir misiniz?
Çalışmalarımızın merkezinde din veya inanç özgürlüğü hakkına ilişkin izleme ve raporlama, savunuculuk ve farkındalık yükseltmeye katkıda bulunma amacıyla yapılan faaliyetler yer alıyor. Türkiye’de din veya inanç özgürlüğü hakkına ilişkin yasal, yargı ve idari işlemler ve uygulamaları sistematik bir şekilde izliyoruz ve düzenli aralıklarla izleme raporları yayımlıyoruz. Son olarak Temmeniden Eyleme İlerleme Çağrısı Türkiye’de Din veya İnanç Özgürlüğünü İzleme Raporu’nu yayımladık. 2021 yılından beri din, inanç veya inançsızlık temelli nefret suçları raporunu yayımlamaya başladık. Amacımız bu suçların görünürlüğünü artırmak ve nefret suçlarıyla mücadeleye destek vermek. Paydaşlarımızın katkısına alarak bu izleme çalışmasının kapsamını genişletebilmek için ayrıca din, inanç veya inançsızlık temelli nefret suçlarının bildirimi için bir form hazırladık.
Bu çalışmaları temel alarak uluslararası ve ulusal insan hakları izleme mekanizmaları nezdinde Türkiye’de din veya inanç özgürlüğü konularının ele alındığı süreçlere katkı sunuyoruz. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler (BM) Evrensel Periyodik İnceleme, BM Din veya İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü’nün raporlarına, İnsan Hakları Komitesi ve Çocuk Hakları Komitesi’ni içeren süreçlerde raporlarla ve önerilerle bildirimler gönderiyoruz. Avrupa Konseyi insan hakları koruma çerçevesi içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının infazını izleme görevini Bakanlar Komitesi üstleniyor. Biz de AİHM’in Türkiye’de din veya inanç özgürlüğüne dair kararlarının infazını izliyor bunlarla ilgili Bakanlar Komitesi’ne bilgi notları gönderiyoruz. Bu bağlamda Alevi kararları ve vicdani ret hakkına ilişkin kararlar bilhassa önem taşıyor.
Bunlara ek olarak bağlam kaynaklı veya teorik olarak da daha karmaşık olabilen konularda öğrenme ve fikir alışverişine olanak sağlamak amacıyla webinarlar, konferanslar ve atölye çalışmaları düzenliyoruz. Geçmişte Türkiye’de din veya inanç topluluklarının tüzel kişiliği, eğitimde din veya inanç özgürlüğü ve inanç özgürlüğü ile ifade özgürlüğünün kesişimindeki konularla ilgili farklı üniversitelerle işbirliği içinde konferanslar düzenledik.
Gerçekleştirdiğiniz “Türkiye’de Din veya İnanç Özgürlüğü ve Cinsiyet Eşitliği Konferansı”ndan söz edebilir misiniz?
Türkiye’de Din veya İnanç Özgürlüğü ve Cinsiyet Eşitliği Konferansı’nda her ikisi de temel uluslararası insan hakları sözleşmelerinde korunan din veya inanç özgürlüğü hakkı ile cinsiyet eşitliğinin kesiştiği noktada ortaya çıkan insan hakları konularını araştırmak ve analiz etmeyi ve bu konuda yapılan çalışmaları görünür kılmayı amaçladık.
İnanç Özgürlüğü Girişimi olarak son iki yıldır din veya inanç özgürlüğü hakkının cinsiyet boyutunu, din veya inanç özgürlüğü ile cinsiyet eşitliğinin ilişkisinin hem teorik olarak hem de sahadaki görünümlerini daha çok anlamaya ve çeşitli paydaşlarla birlikte düşünme alanları yaratmaya çalıştık. Bu konuda literatüre katkı sağlamak için konferansta da yer alan Marie Juul Petersen’in kaleme aldığı SKA’lar Bağlamında Din veya İnanç Özgürlüğü ve Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi başlıklı raporu Türkçe’ye çevirip yayımladık. Webinar ve danışma toplantısı düzenledik. İzleme raporumuzda ayrıca Türkiye’de din veya inanç özgürlüğünün cinsiyet boyutunu ele almaya çalıştık. Konferansın arka planında bu gelişmeler var.
Düşünce, din veya vicdan özgürlüğü ve ayrımcılık yasağı başta Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere temel insan hakları belgelerinde korunuyor. Türkiye de dahil olmak üzere çok sayıda devlet bu belgeleri imzalayarak hukuki yükümlülük altına girmiş durumda ve bu sözleşmelerde korunan tüm haklar evrensel, birbiriyle ilişkili, birbirine dayanıyor ve bölünmez. Konferansta temelde din veya inanç özgürlüğü hakkı ve cinsiyet eşitliğine odaklansak da tüm insan hakları koruma standartları son derece ilgili ve kritik.
Konferanstaki 15 sunum, açık çağrıya gelen başvurular arasından seçildi. Sunumlar için gelen bildiriler ve aynı zamanda çok sayıda ve çok çeşitli çalışma alanlarına sahip izleyici başvurularının olması bu iki konunun birlikte ele alınmasına dair bir ihtiyacın olduğunu da gösterdi. Bu yüzden ilerleyen dönemlerde de bu konuya odaklanan çalışmalarımızı sürdürmek istiyoruz.
Eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Türkiye’de Din veya İnanç Özgürlüğü ve Cinsiyet Eşitliği Konferansı oturum videolarını yayınladık, linkten ulaşabilirsiniz.
Kapak görseli illustrasyon: Tallulah Fontaine
Bizi Takip Edin