‘Çocuk Haklarının Korunmasından Sorumlu Bir Bakanlık Kurulması Gerekiyor’
Giresun’da yaşayan 16 yaşındaki Sıla Şentürk’ün devlet korumasındayken, eski nişanlısı tarafından öldürülmesi büyük infial yaratmıştı. Çocuk koruma ve çocuk adaleti konularında uzman olan Avukat Seda Akço, 'Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na verilmiş olan çocukları ihmal ve istismardan koruma görevinin tam olarak yerine getirilmesi için bakanlığın bu görevleri yapabilecek biçimde yapılandırılması ya da çocuk haklarının korunmasından sorumlu bir bakanlık kurulması gerekiyor.' dedi.
Sıla Şentürk, ailesi tarafından nişanlandırıldığı 21 yaşındaki Hüseyin Can Gökçek tarafından öldürüldü. Sıla Şentürk’ü öldürdükten sonra kaçarken yakalanan Hüseyin Can Gökçek, “çocuğu nitelikli kasten öldürme” suçundan tutuklanmıştı.
‘Devlet Korumasındayken Öldürüldü’
16 yaşında bir çocuğun devlet korumasındayken öldürülmesi ve öncesinde yaşanan ihmaller zinciri, tartışılmaya devam ettiği sıralarda, Gökçek’in Sıla’ya yönelik ilk teşebbüsü bu olmadığı ortaya çıkmıştı. 1 yıl önce Sıla’yı kaçıran Gökçek, Şentürk ailesinin şikayeti üzerine yakalanmış ve ‘çocuğun cinsel istismarı’ ve ‘çocuğun kaçırılması ve alıkonulması’ suçundan tutuklanmıştı. 1 ay cezaevinde kaldıktan sonra Şentürk ailesinin şikayetinden vazgeçmesi üzerine tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Gökçek’in 10 ayrı suçtan sabıkası bulunuyor.
Bu cinayetin yankılarını; uluslararası mevzuat bağlamında çocuk koruma ve çocuk adaletine yönelik çalışmaları olan Hümanist Büro kurucularından Avukat Seda Akço ile konuştuk.
‘Sonucu Oluşturan Koşulların Sorumlularını Tespit Etmeliyiz’
Sıla Şentürk 16 yaşında öldürüldü ve bir kız çocuğun daha öldürülmesinden kim-kimler sorumlu?
Olayın tam olarak nasıl olduğu ve çocuğun öldürülmesinden sorumlu kişilerin kimler olduğu yargılama sonucunda tespit edilecek. Buna dair bu aşamada bir şey söylemek mümkün ve doğru değil ancak bir çocuğun daha öldürülmesine sebep olan koşulların nasıl oluştuğuna ve burada kimlerin nelerden sorumlu olduğuna bakabiliriz. İşe tam olarak buradan başlayabiliriz. Biz toplumca, sonuç fiile ve o fiilin failine odaklı davranıyoruz. Bu odak elbette gözden kaçmamalı ama çok büyük bir alanı artık odağa almamız gerekiyor. Çocuk ihmal ve istismarı ile ilgili olgularda meydana gelen sonucu, o sonucu oluşturan koşullar ve o koşulların sorumlularını tespit edecek biçimde ele almamız gerekiyor.
‘Kurum Bakımına Alınan Çocuk, Neden Anne Babasının Yanında?’
Bu konu, çocuk koruma sistemindeki aksaklıklarla mı ilgili? Siz, bir kız çocuğunun ‘koruma altına iken öldürülmesini’ nasıl bir çevreye oturtuyorsunuz? Bu konu diğer hangi başlıklarla birlikte ele alınmalı ve tartışılmalı?
Bu olguda, çocuğun önce kurum bakımına alındığı ve daha sonra da babaannesine bakmak üzere anne babasının yanına gönderildiği açıklandı. Bu noktadan başlayacak olursak;
1- Çocukların kurum bakımına alımı ile ilgili kriterleri tartışmak gerekiyor. Bir çocuk, anne babasının yanında güvende ise kurum bakımına alınması çocuk haklarına aykırıdır. Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) 19. maddesi ve Türk Medeni Kanunu 346-347-348 maddelerine göre kurum bakımı ancak anne babanın desteklenmesine rağmen çocuğun anne baba yanında korunamayacağı ya da anne babanın olmadığı haller için söz konusu olması gerekir.
2 – Çocuk, kurum bakımına haklarına ve yasaya uygun biçimde alınmış ise ailesine geri dönmesi de ancak güvenliğini tehdit eden koşullarda bir değişiklik olması halinde söz konusu olacaktır. Anne babasının yanına dönmesini uygun gören incelemede, kurum bakımına alınmasına neden olan tehdit ile ilgili ne gibi bir gelişme olduğuna dair tespit yer almalı. Dolayısıyla “Kurum bakımına alınan çocuk neden anne babasının yanında?” sorusu, aynı zamanda “Neden alındı?” sorusunu da içerir. Verilecek cevap; “çocuğun güvenliğini tehdit eden şöyle bir risk vardı ve bu riskin ortadan kalktığına dair de şöyle bir delil vardı” olmalı.
‘Sıla’nın Anne Babasının Yanına Dönmesi Kararını Veren Makam Çocuk hakimi’
3 – Ancak bu sorunun muhatabı aslında sadece Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı değildir. Onlara risk değerlendirmesinin doğru biçimde yapılıp yapılmadığı sorulabilir. Gerek çocuğun anne babadan alınarak kuruma yerleştirilmesi gerekse kurumdan anne babasının yanına dönmesi kararını veren makam çocuk hakimidir. Bu karar kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ilgilendirdiği için bu işlemin idari karar ile değil, adli karar ile yapılması gerekir.
‘Çocuk Korumadan Sorumlu Kuruma İhtiyaç Var’
4 – Bu olayın bize gösterdiği bir başka ihtiyaç da bir çocuğun başına bir şey geldiğinde hemen ilk olarak sistemin neresinde bir hata olduğunu sorgulayacak bir çocuk korumadan sorumlu kuruma ihtiyaç var. Bu rol, şu anda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndadır ancak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı aynı zamanda uygulamaları da yürüttüğü için çocuk korumadan sorumlu olduğu bu rolü tam olarak yerine getirememektedir.
5- Bu boşlukların doldurulmasını sağlayıcı çalışmayı ise sivil toplumun yapması gerekir. Buna basın, meslek odaları, dernekleri dahildir. Ben esas olarak tam da bu nokta üzerinde durmak gerektiğini düşünüyorum. Doğru soruları sormadan etkili bir hesap sorma yapılamaz. O yüzden de sivil toplumun rolü ve yapması gerekenler üzerinde tartışmamız gerekiyor.
‘Basının, Çocuk Hakları Çalışan Sivil Topluma Doğru Soruları Yöneltmesi Çok Önemli’
Peki sivil toplum bu noktada benzer örneklerin yaşanmaması için neler yapabilir? Sizi Hümanist Büro olarak ne yapıyorsunuz? Kamuoyuna ve sivil aktörler bir çağrınız olur mu?
Öncelikle sivil toplum kuruluşları ve sivil toplumun diğer aktörleri birlikte ve kendi aralarında bu alandaki rolleri konusunda tartışmalı, konuşmalı ve çalışmalı. Sistemi bilmeleri ve sistemin aksayan yönleri ile sonuçlar arasındaki ilişkileri görmeleri gerekiyor. Örneğin basının, çocuk hakları çalışan sivil topluma doğru soruları yöneltmesi çok önemli ancak bunun için bilgi sahibi olunması gerekiyor. Ne yazık ki çocuk hakları, çocuk koruma gibi konularda bazen, sahip olunan duyarlılığı ve bu duyarlılıkla geliştirilen şahsi fikirleri, bilinebilecek her şey sanıyoruz. Biz Hümanist Büro olarak sistemi ve sistemdeki aksaklıkları ortaya koyacak araştırmalar yapmaya ve bu konuyu anlatmaya çalışıyoruz.
‘Anayasa’daki Sorumluluklar Yerine Getirilmeli’
Çocuk hakları perspektifiyle bakıldığında, mevzuatta eksik olan ve değiştirilmesi gereken hususlar neler?
Mevzuatta yapılması gereken bir çok değişiklik var. Konu ile ilgili ilk düzenleme ihtiyacı çocuk korumadan sorumlu makamın yetki ve sorumluluklarına ilişkindir. Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) 18 ve 19. maddeleri ve TC Anayasası’nın 41. maddesi ile devlete ve 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına verilmiş olan çocukları ihmal ve istismardan koruma görevinin tam olarak yerine getirilmesi için gerekli yetkilerin belirlenmesi ve Bakanlığın bu görevleri yapabilecek biçimde yapılandırılması ya da çocuk haklarının korunmasından sorumlu bir bakanlık kurulması gerekiyor.
Kapak görseli: Hale Güzin Kızılaslan
Bizi Takip Edin