Küresel Duygular Araştırması ve Türkiye’de Karamsar Tablo
Pandemiye dönüşen salgın dünyada depresif duyguları normalleştirdi. Gallup Küresel Duygular Araştırması dünya geneline yayılan negatif duyguları pozitif duygularla birlikte araştırdı. Raporda Türkiye’nin durumu hiç iyi görünmüyor.
2010’lu yıllar 2008 krizinin etkisiyle pek de görkemli olmayan bir şekilde başladı. Tüm dünyaya hakim olan karamsarlık, renkli devrimler ve Arap Baharı sonrasında ortaya çıkan iç savaşlar, artan göç sorunu ve terörün yükselişiyle birlikte giderek derinleşti. 2010’lar biterken dünya Orta Çağ tecrübelerini yaşatacak denli büyük bir felaketle karşılaştı: Koronavirüs. Pandemiye dönüşen bu salgın dünyada depresif duyguları normalleştirdi. Gallup Küresel Duygular Araştırması dünya geneline yayılan negatif duyguları pozitif duygularla birlikte araştırdı. Raporda Türkiye’nin durumu hiç iyi görünmüyor. Önce dünya genelinden başlayalım.
Negatif Tecrübe Endeksi
Gallup araştırma sonuçlarından bir negatif tecrübe endeksi geliştirdi. Bu endeksin içinde gün içinde yaşanan fiziksel acı, endişe, üzüntü, stres ve öfke duyguları yer alıyor.
Bu endekse göre dünya genelinde negatif tecrübe skoru 2006’dan 2020’ye 24’ten 32’ye yükseldi ve %33 artış gösterdi. Pandeminin olumsuz etkisi hem maddi hem psikolojik olarak derin bir şekilde karşımıza çıkıyor. Dünya genelinde çalışanların %50’sinin geliri pandemi sırasında düşmüş. Çalışanların %32’si ise işinden ayrılmak zorunda kalmış. %80’lik çoğunluk pandemiden olumsuz etkilendiğini belirtiyor.
Türkiye’nin Durumu
Gallup araştırmasında Türkiye’nin durumu çok çarpıcı. Türkiye pozitif tecrübe endeksinde en son sırada yer alırken, negatif duygularda en üst sıralarda. Politik kutuplaşma, ani ekonomik yoksullaşma, derin toplumsal eşitsizlikler, sıradan hale gelen ifade özgürlüğü ve insan hakları ihlalleri gibi buhran şartlarında Türkiye halkının psikolojik durumu hiç de iyi görünmüyor.
Harita: Gallup Pozitif Tecrübe Endeksi
Gallup Pozitif Tecrübe Endeksi’nde şu sorular yer alıyor: “Dün kendinizi iyi dinlenmiş hissetiniz mi?”, “Dün size insanlar saygılı davrandı mı?”, “Dün çok güldünüz ve/veya gülümsediniz mi?”, “Dün ilgi çekici bir şey öğrendiniz ve/veya yaptınız mı?”, “Dün gününüz genel olarak keyifli geçti mi?”
Endeks ortalaması 100 üzerinden 46 olarak ölçülen Türkiye, Lübnan’la birlikte pozitif tecrübe endeksinde dünya genelinde en son sırada yer alıyor. Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, krizler ve derin buhranın toplumsal yaşama hakim olduğu iki ülkede toplumun en az yarısı gün boyunca pozitif tecrübe yaşayamıyor.
Katılımcılara “Dün gününüz genel olarak keyifli geçti mi?” diye sorulduğunda Türkiye’de halkın sadece %35’i buna olumlu yanıt veriyor. %61’lik çoğunluk gün içinde keyif almadığını ifade ediyor. Türkiye Lübnan’ın ardından “keyifsizlikte” ikinci sırada yer alıyor.
“Dün ilgi çekici bir şey öğrendiniz ve/veya yaptınız mı?” sorusunda Türkiye’de sadece %35’lik azınlık evet cevabı veriyor. Türkiye halkı Avrupa’nın en az uyuyan (ortalama 6 saat 50 dakika) ve haftada en çok çalışan (46 saat), buna karşılık en az kazanan halklarından bir tanesi. Halkın çoğunluğu kendilerine keyif verip heyecanlandıracak yeni bir aktivite bulmak için rahat imkanlara sahip değil. Gelinen noktada Türkiye’de gündelik yaşam siyasal kutuplaşma ve yoğun çalışma arasında sıkışmış durumda. Sosyal etkinlikler ve sivil toplum etkinliği siyasal baskı, ekonomik yetersizlik ve pandeminin etkisiyle dibe vurmuş vaziyette.
Dünyada yüzü en az gülen halk Türkiye’de. Türkiye’deki katılımcıların %57’lik çoğunluğu son bir günde gülmediğini/gülümsemediğini söylüyor. Buna evet diyenler sadece %41’de kalıyor. Türkiye’de 2018’den beri hızı kesilmeyen ekonomik kötüleşmeyle gelen ani yoksullaşma, artan siyasi ve sosyal baskılar ve pandemi koşulları Türkiye’de gülümsemenin bile önüne geçen yaygın bir olumsuz hava oluşturmuş görünüyor.
Türkiye gün içinde öfke hissedenler oranında Orta Doğu ülkeleri seviyesinde. Halkın yaklaşık yarısı (%44) öfke hissettiğini belirtmiş. Türkiye’de son yıllarda yaşanan sorunların yanısıra hızlı kentleşmeyle gelen kalabalık nüfus ve yol-ulaşım-altyapı yetersizlikleri, toplumsal güvenin hızlı göçle aşınmış olması gibi yapısal-kültürel sorunlar da günlük hayatta öfke patlamalarına zemin hazırlıyor.
Keyifsizlik ve öfkenin yanı sıra yoğun stres de Türkiye’nin öne çıktığı olumsuz başlıklardan bir tanesi. Toplum genelinde stres yaşayanların oranı %59’u buluyor. Türk lirasında yaşanan oynaklığın Bitcoin seviyesini aştığı şartlarda toplumsal ruh halinin sağlıklı olma ihtimali kalmıyor. Tüketici ve üretici enflasyonu ortalamasının %40’a yaklaştığı ve alım gücünün hızla düştüğü şartlarda stresin yaygınlaşması kadar doğal bir sonuç yok.
Sonuç
2008’den beri dünya ekonomik kriz, iç savaşlar, terör, göç ve son olarak pandemi ile daha karamsar bir yöne doğru savruluyor. Gallup Küresel Duygular Araştırması 2021’e gelindiğinde dünyada negatif duyguların üçte bir oranında yaygınlaştığını gözler önüne seriyor. Araştırmada Türkiye tablosu oldukça karamsar. Dünya genelinde pozitif duyguları ve tecrübeleri en az yaşayan halk Türkiye’de yaşıyor. Hayattan keyif alanlar %35’te kalıyor (dünyada sondan 2. sırada). Günlük hayatta güldüğünü/gülümsediğini söyleyenlerin oranı sadece %41 (dünyada sondan 1. sırada). Öfke hissedenlerin oranı %44’ü buluyor (dünyada 2. sırada). Stres yaşayanlar %59’a ulaşıyor (dünyada 4. sırada). Ekonomik kriz ve ani yoksullaşma, siyasal baskı, sosyal bunalım, yapısal yetersizlikler ve kültürel çatışmalarla birlikte Türkiye artık dünyanın en huzursuz ülkelerden birine dönüşmüş durumda. Pandemi de bunun tuzu biberi olmuş. Ayrıca sosyal ve sivil yaşamın canlılığını yitirmiş olması Türkiye’de kurak bir toplumsal hayatın yaşanmasıyla sonuçlanıyor.
Görsel: Getty Images
Bizi Takip Edin