‘2022 Meclis Bütçe Görüşmelerinde Romanların Adı Yok’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 2022 Yılı Bütçesinde, Roman toplumunun neden yer almadığını, Türkiye’nin en dezavantajlı ve kırılgan grupları arasında yer alan Romanların yaşadığı hak ihlallerini, acilen çözüme kavuşması gereken sorunlarını ve bu sorunların çözümüne dair parti olarak çözüm önerileri ile sivil toplum kuruluşlarından nasıl faydalandıklarını konuştuk.
2022 Meclis bütçe görüşmelerinde; “‘Romanların adı yok’ desek yanlış olmaz” diyen HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, “582 vekilden sadece 7 vekil Romanlar hakkında cümle kurdu. Bunların üçü partimiz HDP vekilleri tarafından Romanların haklarının savunusu üzerine oldu. Meclis’te görev yapan iki Roman vekilden ve Roman halkından özür dileyerek ve üzülerek belirtmeliyim ki bu iki vekilin birbiriyle çatıştırılması üzerinden bir ‘horoz dövüşü’ bizlere izlettiriliyor” diyor.
‘Romanların Sorunları Tüm Çıplaklığıyla Orta Yerde Duruyor’
Bir basın toplantısında da söz etmiştiniz. Aynı Meclis’te yer aldığınız CHP’li ve AKP’li Roman vekiller, Roman vatandaşları temsil etmeleri noktasında neler yapıyorlar? Çalışmalarını ve Meclis’teki varlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şu an TBMM’nin 27. Döneminde AKP ve CHP’den birer vekilin Romanlar adına temsiliyeti bulunuyor. Romanlar, Türkiye’de hak mahrumiyeti yaşayan en dezavantajlı gruplardan biri. Yıllardır acil çözüm bekleyen onlarca sorunu var. Normal şartlarda Mecliste bu sorunların çözüme kavuşturulması gereken mercidir. Ama ne yazık ki bırakın Romanların sorunlarına çözüm üretilmesini, Meclis’te görev yapan iki Roman vekilden ve Roman halkından özür dileyerek ve üzülerek belirtmeliyim ki bu iki vekilin birbiriyle çatıştırılması üzerinden bir “horoz dövüşü” bizlere izlettiriliyor.
TBMM’de 2022 Yılı Bütçe Görüşmeleri gerçekleşti. Bütçede Romanlara nasıl yer verildi?
6 Aralık 2021 tarihinde başlayıp 17 Aralık 2021’de sona eren 2022 Meclis bütçe görüşmelerinde; “Romanların adı yok” desek yanlış olmaz. 582 vekilden sadece 7 vekil Romanlar hakkında cümle kurdu. Bunların üçü partimiz HDP vekilleri tarafından Romanların haklarının savunusu üzerine oldu. Önce de değindiğimiz gibi her yıl olduğu gibi bu yılda AKP-CHP Roman vekillerin sözlü çatıştırılması dışında Romanların sorunlarının ciddi bir şekilde Meclis bütçe görüşmelerinde dile getirildiğini söylemek pek mümkün değildir. Vekiller kürsü konuşmalarında Roman bile demedi.
‘Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin ve Hacer Foggo’nun Çalışmalarından Faydalanıyoruz’
Roman odaklı çalışan sivil toplum örgütleriyle diyaloğunuz nasıl? Roman toplumunun sorunlarını dile getirmeniz noktasında size yol gösterici oluyorlar mı?
Roman toplumunun sorunlarına çözüm üretmek adına Türkiye’de faaliyet gösteren birçok dernek ve federasyon yapıları olduğunu biliyoruz. Bir kısmı ile elbette diyalog halindeyiz ve onlardan edindiğimiz verilerle sorunların çözümü noktasında çalışmalarımızda faydalanabiliyoruz. Bunların dışında özellikle Romanlar hakkında nitelikli çalışmaları bulunan ‘Sıfır Ayrımcılık Derneği’ ile de görüşmelerimiz olmakta ve çalışmalarından faydalanıyoruz.
Ayrıca bireysel olarak Romanlarla çalışan aktivistlerle de diyalog halindeyiz. Aynı zamanda Hemşehrim olan Hacer Faggo’nun çalışmalarından faydalandığımızı da belirtmek isterim.
‘Romanların Yaşadığı Hayat Hiç de Eğlenceli Değil’
Romanların en kritik ve acilen çözüm bekleyen sorunları neler?
Emir Kusturica’nın yönettiği “Çingeneler zamanı” kült bir film. 90’lı yıllarda gösterime girdiğinde Dünya’da Çingenelerin/Romanların varlığının bu derece çarpıcı bir şekilde işlenmesi birçok kesimde şok etkisi yapmıştır. Romanların tanınırlığı Türkiye’de ise dizilerde veya filmlerde oynatılan daha çok eğlenceli karakterlerle karşımıza çıkıyor. Ancak ironik olan şudur ki Romanların yaşadığı hayat hiç de eğlenceli değil.
Türkiye’de Roman nüfusunun ne kadar olduğu bilinmiyor. Etnisite veya inanç temelli nüfus sayımı yapılmadığı için bu alanda çalışan kuruluşların tahmini rakamlarına göre 3 milyon ile 5 milyon arasında bir nüfus olabileceği telaffuz ediliyor.
Domlar, Lomlar, Çingeneler gibi adlar ile anılan Romanlar, çoğu meslekleriyle tanımlanan birçok alt-grup (müzisyenler, sepetçiler, kalaycılar, bohçacılar, hamamcılar, hamallar, arabacılar vb.) ile de adlandırılıyor.
Romanların çoğunluğu kendini Sünni Müslüman olarak tanımlar, ancak özellikle ülkenin doğu kentlerinde ve İstanbul’un varoşlarında yaşayan göçmen ya da yerleşik pek çok Alevi Roman var. Belirli mahallelerde otururlar, sosyal ve ekonomik açıdan ayrımcılığa maruz kalıyorlar ve Türkiye toplumunun genelinden ayrılmış durumdalar.
‘Romanların En Temel Sorunu Barınma ve İstihdam’
“Romanlar vur patlasın çal oynasın yaşıyorlar” yakıştırmasının hiçbir karşılığı yoktur. Roman toplumunun sorunlarıyla yüzleşmek ve yıllardır uğradıkları ayrımcılığı sonlandırmak bu ülkede demokratım diyen herkesin önceliği olmalı.
Romanların en temel sorunlarının başında bence barınma ve istihdam sorunu yer alıyor. Bununla birlikte eğitim ve ayrımcılık gibi başat sorunları bütün can yakıcılığı ile çözüm bekleyen konular arasında yer alıyor.
‘Romanlar, Her An Evsiz Kalma Riskiyle Karşı Karşıya’
Romanlar, tavanı, duvarı olmayan barakalarda, derme çatma karavanlarda hayat sürüyor, tuvaleti olmayan onlarca ev var. Kentsel dönüşümün uğradığı mahallelerde ilk mağduriyete uğrayan Romanlardır. Romanlar, her an evsiz kalma riskiyle karşı karşıya. Altyapı yetersizliğinden kaynaklanan lağım patlamaları, çöplerin haftada bir toplanması, içme suyu sorunları derken Romanlar, hayal ettiği barınma koşullarına kavuşmaktan çok uzak. Üç haftada bir yer değiştirmek zorunda kalan Romanlar var, çünkü yerleşmeleri için kendilerine ayrılmış bir mekân bile yok.
‘Romanların %97’si Kayıt Dışı’
Avrupa Birliği temel haklar ajansının raporuna göre Romanların yüzde 80’i yoksulluk riski ile karşı karşıya. Roman mahalleleri açlıkla mücadele etmektedir. Romanların %97’si kayıt dışı. Romanların yoksulluğu istihdam edilemeyişleri ile doğrudan bağlantılı. Kâğıt ve hurda toplayıcılığı dışında iş imkânı bulamayan Romanlar, yoksulluk sınırının altında kalan çok cüzi kazançlarla ev geçindirmek zorunda kalıyor. Yetişkinlerin çoğu düzenli bir işte çalışamıyor. Türkiye’de Romanlar kayıt dışı istihdama mahkûm edilmiş, günlük kazançlı güvensiz işlerde çalışmak zorunda bırakılmışlardır.
‘Pandemi Döneminde 200’den Fazla Roman Müzisyen İntihar Etti’
Özellikle pandemi süreci, Romanların yaşadığı eşitsizliği tüm yönleriyle gün yüzüne çıkardı? Yaşanan ayrımcılıkları nasıl yorumluyorsunuz?
Birçok alanı olumsuz etkileyen pandemi sürecinde Romanlar, herkesten daha çok dezavantajlı konuma düştüler.
Normal zamanlarda bile haklarına erişemeyen Romanlar, koronavirüsün dünyayı sardığı böyle olağanüstü dönemde daha derin bir ayrımcılıkla karşı karşıya kalmışlardır. Pandemi döneminde 200’den fazla Roman müzisyen intihar etti.
“Romanlar zaten virüslü!” denilerek bazı mahallelerin ilaçlanmadığı şeklinde duyumlar aldık. Özellikle İstanbul’un bazı ilçelerinde göçmenlerin yanı sıra, kâğıt toplayıcı Romanların arabalarına el konuldu ve cezalar yazıldı. Sosyal yardımların en az ulaştığı yerlerde virüs ve açlıkla baş başa kaldılar.
Oturdukları yerlerin koşulları gereğince hijyen sorunu yaşayan Romanlar şüphesiz bu süreçte virüse karşı savunmasız kaldılar. Pandemi sürecinde yapılan uzaktan eğitimin koşullarına sahip olamayan, yani evlerinde internet, telefon, bilgisayar, TV olmayan Roman çocuklarının neredeyse hiçbiri bu süreçten faydalanamadılar ve eğitim alamadılar.
‘Eğitim Roman Çocukları İçin Lüks’
Roman çocukların eğitime erişimleri noktasında nasıl sorunlar var. Sistemin ve eğitimcilerin Roman çocuklara bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Romanların barınma ve istihdam sorunu ekonomik zorluklarla birlikte çocukların eğitimini önemli derecede etkiliyor. Giyim kuşam, beslenme, kırtasiye derken ortaya çıkan eğitim masrafları, aileleri müthiş bir açmaza sürüklüyor. Eğitim Roman çocukları için lüks sayılabilecek uzak bir hayaldir.
Geçim sıkıntısı en çok çocuklarının eğitimini sekteye uğratıyor. Dolayısıyla çocukların yüzde 50’si okula erişemeden erkenden ‘işçi’ olarak hayat atılmak zorunda kalıyor. Çocukların okul sonrası ödevlerini yapacak ortam bulamaması veya okulda karşılaştıkları ayrımcı muameleler bir yana, sağlıklı çocuklara verilen zihinsel engelli raporlarıyla çocuklar rehabilitasyon merkezlerine yönlendiriliyor.
‘Roman Çocukları Sokaktan Kurtarılmalı’
Roman çocuklarının mahalle okullarında yer almasını istemeyen okul idarecileri sağlıklı Roman çocuklarına ‘Zihinsel Engelli’ raporu düzenlettiriyor ve bu çocukları mahalle okullarına almıyorlar. Aileler ise ekonomik sıkıntı içerisinde barınırken bu duruma tamam diyor ve rehabilitasyon merkezlerine çocuklarını gönderip oralarda verilen maddi desteklere razı oluyorlar.
Romanlar derin yoksullukla mücadele ediyorlar. Dağıtılan erzaklara muhtaç durumdalar. Öncelikle çocuklar için acilen kreşler açılmalıdır. Baba hurdaya, anne çiçek satmaya gittiği için çocuk sokakta risk altında kalıyor. Roman çocukları sokaktan kurtarılmalı. Derhal yeterli beslenme ihtiyaçları giderilmelidir.
‘Sivil Toplum Kuruluşları Değerli Çalışmalar Yapıyor’
Sizce Türkiye’de sivil toplum dünyası Romanların sorunlarıyla ilgili yeterli çalışmalar yapıyor mu?
Bütün sivil toplum örgütlerinin Romanların sorunları ile ilgili çalışmalarını takip etmek mümkün olmuyor. Dolayısıyla değerlendirmemiz sübjektif olma riski taşıyor. Yine de ilişkide olduğumuz ve takip edebildiğimiz sivil toplum kuruluşları çok değerli çalışmalar yapıyorlar. Ancak, Romanların sorunları tespit etmek tek başına yeterli görülemeyeceği gibi taleplerinin görünür kılınması bir adımdır ama aslolan çözüme yönelik somut adımlar yaratabilmektir. Bu sadece sivil toplumun değil, biz siyasetçilerinde öncelikli görevlerinden biri olmalı.
‘Romanlardan Bir Milletvekili Seçilebilmesi 92 Yılı Buldu’
Romanlar, Türkiye’nin en dezavantajlı ve kırılgan grupları arasında yer alıyor. Bu durumun en aza indirilmesi için neler yapılmalı? Parti olarak nasıl çözüm önerileri sunuyorsunuz?
Türkiye siyasi tarihine bakıldığında, Romanların daha çok seçim zamanlarında hatırlandığını ve pazarlıklar yapıldığını biliyoruz. Romanlardan bir milletvekili seçilebilmesi 92 yılı bulmuştur.
Romanlar, Türkiye’de yaşanmakta olan bölgesel eşitsizliği, daha lokal biçimde ve daha katmerli yaşayan toplulukların başında geliyor. Bu eşitsizlik hepimizin derdi olmalıdır. Romanların temel hak ve hizmetlere diğer vatandaşlarla eşit erişiminin sağlanması amacıyla, ayrımcılığa sebebiyet veren kanunların acilen yürürlükten kaldıracak politikalar geliştirilmeli ve yasal güvenceler sağlanmalıdır.
Türkiye’de mevcut azınlıkların varlığını yansıtmak, tüm etnik, dini ve dilsel azınlıkları resmi olarak tanımak ve onlara Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları belgelerince güvence altına alınan destek ve korumayı sağlamak amacıyla resmi azınlık politikasında reform yapılmalıdır.
Romanlar eğitim, istihdam, barınma, sağlık ve sosyal hizmetler alanındaki en temel haklara erişemediği gibi saydığımız tüm alanlarda şiddetli ayrımcılığa uğruyor.
Topluma dâhil etme sürecinin bir parçası olarak, Romanlarla Roman olmayanların durumlarını; eğitim, istihdam, barınma, sağlık, sosyal hizmetler ve adalete erişim gibi alanlarda karşılaştıran istatistiki veri eksikliği giderilmeli.
‘Romanların Sorunlarına Odaklanmak Partimizin Politikaları Arasında’
İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından soykırıma uğratılarak katledilen ve sayısı tam olarak bilinmeyen yüz binlerce Roman’ın anısını yaşatmak adına 8 Nisan Dünya Romanlar Günü olarak kabul edildi. O günden bu yana halen dünyada en çok ayrımcılığa maruz kalan halklardan biri olan Romanların sorunlarına odaklanmak partimizin de politikaları arasındadır.
Dünyanın birçok ülkesinde baskı altında yaşam mücadelesi veren Romanlar, Türkiye’de de ırkçı saldırılara uğruyor, kamusal alanlarda ötekileştiriliyor ve bitmeyen yoksullukla yüz yüze bırakılıyorlar. Türkiye’de Roman yurttaşların eşit yurttaşlık temelindeki hak mücadelelerinin bizlerin de mücadelesi olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.
‘Ayrımcılığın Olmadığı Ortak Bir Vatanı Var Etmek’
Roman romantizmi yapmanın kimseye faydası yoktur. Birlikte yaşadığımız tüm halklar ve inanç grupları için olduğu gibi; eşit koşullarda ve eşit haklarla bir arada yaşamak için Romanlarla dayanışma içinde olduğumuzu söylüyoruz.
Türkiye’de Roman vatandaşların karşı karşıya kaldığı dışlanma, ötekileştirme sorunları çok ciddi boyuttadır. Çok çok önce çözülmesi gereken ve dünyada birçok ülkede aşılmış olan bu sorunun ülkemizde hala aşılmamış olması, ayrımcılığın devam ediyor olması bizi en çok rahatsız eden konulardan biridir.
Partimizin yaklaşımı; eşit yurttaşlık temelinde demokratik cumhuriyette, ayrımcılığın olmadığı ortak bir vatanı var etmek ve farklılıkların bir arada yaşama iradesinin yaşam bulmasıdır.
Kapak Görseli: RODA
Bizi Takip Edin