Dünya Eşitsizlik Raporu ve Türkiye’de Servet Eşitsizliği
Dünya Eşitsizlik Veri Tabanı'nın sağladığı bilgilerle hazırlanan Dünya Eşitsizlik Raporu'nda, küresel düzeyde gelir eşitsizliği ve servet eşitsizliği ayrı ayrı inceleniyor, hem dünya geneli hem de ülkelere özel analizler hazırlanıyor. Bu yazıda dünya geneli ve Türkiye özelinde gelir, servet ve cinsiyet eşitsizliğine dair bulguları değerlendireceğim.
Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı; dünya genelinde eşitsizlik verilerini standart hâle getirmek, analiz etmek ve raporlamak için ulusal ve uluslararası istatistik kurumları, devletlerin mali birimleri, üniversiteler, araştırma merkezleri ve uluslararası örgütlerle birlikte çalışıyor. Bu çalışma çerçevesinde “Dünya Eşitsizlik Veri Tabanı” oluşturuldu. Her yıl bu veri tabanının sağladığı bilgilerle Dünya Eşitsizlik Raporu hazırlanıyor.
Bu yıl açıklanan raporda küresel düzeyde gelir eşitsizliği ve servet eşitsizliği ayrı ayrı incelendi. Hem dünya geneli hem de ülkelere özel analizler hazırlandı. Bu yazıda dünya geneli ve Türkiye özelinde gelir, servet ve cinsiyet eşitsizliğine dair bulguları değerlendireceğim.
Dünya genelinde en zengin %10’luk dilimde yer alanlar küresel gelirin %52’sine sahip.
Küresel Eşitsizlik
Küresel Eşitsizlik
Küresel gelir eşitsizliğini incelemek için dünya genelinde en zengin %10 ve en yoksul %50’nin geliri kıyaslanıyor. Dünya genelinde en zengin %10’luk dilimde yer alanlar, küresel gelirin %52’sine sahip. Buna karşılık en yoksul %50 içinde yer alan geniş kitlelerin geliri, küresel gelirin sadece %8’ini oluşturuyor. İlk grupta yer alanların yıllık ortalama gelir seviyesi 87.200 avroya ulaşırken, en yoksul %50’de yer alanların ortalama geliri sadece 2.800 avro.
Sadece gelirleri değil, birikim, yatırım ve mal varlıklarını da kapsayan servet konusunda küresel eşitsizlik daha derin. En zengin %10’luk dilimde yer alanların dünya üzerindeki toplam servette payı %76’ya yükseliyor. En yoksul %50’lik dilimde yer alanların toplam serveti ise küresel servetin sadece %2’sine denk.
Ortalama servet rakamları, eşitsizlik tablosunu çıplak bir şekilde gözler önüne seriyor. Zirvedeki %10’luk azınlıkta kişi başına düşen ortalama servet 550.900 avro olarak kaydedilirken bu rakam, en yoksul %50 için sadece 2.900 avro. Diğer bir ifadeyle en zenginlerin ortalama serveti, en yoksulların servetinin 197 katına denk. 1995’ten bugüne, %10’luk dilimde yer alanların serveti, dünya ortalamasından en az 2 kat fazla büyüdü. Rapora göre pandemi sırasında bu eşitsizlik daha da büyüdü.
Türkiye’de Eşitsizlik
Eşitsizliği ölçen Gini katsayı endeksine göre Avrupa’da eşitsizlikte ilk sıradaki ülke, Türkiye (41.9) [1]. Son yıllarda iktidara yakın elitlere servet transferi gerçekleşirken geniş kitlelerin alım gücü düştü ve yoksullaşma arttı.
Türkiye’de %10’luk en zengin dilimde yer alanlar, ülkedeki gelirin %54,5’ine sahip. En yoksul %50’nin toplam geliri ise ülke gelirinin sadece %11,2’sini oluşturuyor. En zengin %10’luk dilimde ortalama gelir (satın alma gücü paritesine göre) 149.400 avroya ulaşırken bu rakam, en yoksul %50’de 6.500 avroya düşüyor. En yoksulların ortalama geliri, en zenginlerin 23’te 1’ine denk.
Türkiye’de eşitsizlik daha çok servet konusunda derinleşiyor. %10’luk en üst dilim, toplam servetin %67’sini elinde tutarken en yoksul %50’ye düşen pay sadece %4. Ortalama servet, %10’luk dilimde 263.800 avroya çıkarken en yoksul %50’de yer alan kişilerin ortalama serveti sadece 2.900 avro. Kişi başına düşen servet; en üst %10’luk dilimde, en alt %50’lik dilimin tam 91 katı.
Türkiye’de 1990-2005 arasında gelir eşitsizliği azalmıştı. Fakat AK Parti hükümetinin tüketici alım gücünü artırma yerine kendi ekonomik elitlerini yaratarak kontrol alanını genişletmeyi tercih etmesiyle birlikte eşitsizlik, son 15 yıldır yeniden yükselişe geçti. En üst %10’luk dilimin gelirden aldığı pay 2005-2010 arasında %50’nin altına düşse de 2021’de %54’e ulaştığı görülüyor.
Türkiye’de servet dağılımındaki eşitsizlik, AK Parti’nin ilk döneminde azalmıştı. En üst %10’luk dilimin toplam servetten aldığı pay %75’lerden %60’lara gerilemiş, en yoksul %50’nin aldığı pay %1’den %5 seviyesine ulaşmıştı. AK Parti’nin ilk döneminde alt ve alt-orta gelir gruplarına sağladığı servet artışı, iktidarının 19 yıldır sürmesine zemin hazırlayan en büyük dinamiklerden biri olageldi.
Fakat 2008 krizi sonrası 10 yıllık dönemde AK Parti iktidarının gerileyen ekonomik performansıyla Türkiye’nin orta gelir tuzağına düşmesi, 2018 kur krizi sonrasında ise alt ve orta sınıfların giderek yoksullaşması ve AK Parti’ye yakın ekonomik elitlere yapılan servet transferleri, servet eşitsizliğini yeniden artırdı.
Eşitsizliğin görüldüğü bir diğer alan, emek karşılığı gelir dağılımında cinsiyet eşitsizliği. Türkiye, kadınların sosyoekonomik yaşama katılımının kültürel nedenlerle düşük oranda kaldığı Orta Doğu ülkeleri gibi bu konuda dünya ortalamasının gerisinde kalıyor. Kadınların emek karşılığı toplam gelirden aldığı pay, son 10 yılda ancak %23,3’e ulaşabildi. Bu oranın ne derece düşük olduğunu anlamak için Türkiye’ye benzer ortalama gelire sahip olan komşu Bulgaristan’da kadınların toplam gelirden payın %43’e ulaştığını vurgulamak gerek.
Sonuç
Pandemiyle birlikte dünyada hem ülkeler arasında hem de toplumsal seviyede eşitsizlik daha görünür hâle geldi. Türkiye de bu konuda istisna değil. Özellikle 2010’lardan sonra halkın alım gücü düşerken iktidara yakın ekonomik elitlere yapılan servet transferleriyle birlikte eşitsizlik artış gösterdi. Bunun neticesinde Türkiye’de eşitsizlik, gelirden çok servet alanında belirginleşti. %10’luk en üst dilimin ortalama geliri, en yoksul %50’nin 23 katı olarak ölçüldü. Bu rakam, servette 91 kat. Türkiye’de eşitsizliğin en derin hissedildiği bir diğer konu da cinsiyet eşitsizliği. Türkiye’de kadınlar emek karşılığı toplam gelirin sadece %23’ünü alabiliyor. Özetle Türkiye’de bir yandan refah azalırken bir yandan da eşitsizlik birçok alanda derinleşiyor.
Bizi Takip Edin