‘9 Yıl Babamın Cinsel İstismarına Uğradım;’
Verilen Hapis Cezasına Rağmen Sanık Tutuklu Değil
8 yaşından 17 yaşına kadar öz babası tarafından cinsel istismara maruz kalan A.A, yıllardır hukuk mücadelesi veriyor. Uzun bir terapi sürecinden sonra babasına dava açmaya karar veren A.A, 'Ben 9 yıl öz babamın cinsel istismarına uğradım; yasalar ona 13 yıl ceza verdi. Şimdi o elini kolunu sallayarak geziyor.' diyerek yetkililere seslendi.
Bianet’in ‘Erkek Şiddeti Çetelesi’ne göre, 2021 yılının ilk on ayında en az 160 çocuk, erkeklerin cinsel istismarına uğradı. Okuyacağınız bu haberde yıllar önce istismara uğrayan bir kız çocuğunun yıllar sonra verdiği hukuk mücadelesi anlatacağız. Dileriz adalet daha fazla geç gelmez!
Uşak’ta, 8 yaşından 17 yaşına kadar öz babası tarafından cinsel istismara maruz kalan A.A, aldığı terapiler neticesinde cesaretini toplayarak 26 yaşında dava açmaya karar veriyor. Mayıs 2016 yılından beri adaletin tecelli etmesini bekleyen A.A. ile istinaf sürecini tamamlayan ve yargıtay aşmasında olan dava sürecini ve bu süreçte verdiği mücadeleyi konuştuk.
‘Annem İnanmadı, Beni Tehdit Etti’
Dava açmaya karar verme sürecinin hiç kolay olmadığını belirten A.A yaşadıklarını şöyle anlattı:
“9 yıl boyunca babamın cinsel istismarına maruz kaldım ve bu süre boyunca öz annem dahil kimse bana inanmadı. Annem , ‘Şikayetçi olursan bize kim bakacak karnımızı kim doyuracak?’ ‘Kızlığın mı bozuldu, gebe mi kaldın sanki, ne var bunda bu kadar büyütülecek?’ gibi sözlerle bana inanmadığı gibi şikayetçi olursam iftira attığımı, başkasıyla birlikte olduğumu ve babama iftira attığımı söylemekle tehdit etti. Sadece erkek kardeşim benim yanımda oldu hep, çünkü o zaten yaşadıklarıma şahitti. Mahkemede de birinci derece görgü şahidi oldu.”
‘Uzun Bir terapi Sürecinden Sonra Dava Açmaya Karar Verdim’
19 yaşına geldiğinde evlenerek baba evinden ayrılan A.A, “Yaşadığım istismarı hiç unutamadım. Evliliğimde de sorunlar yaşamaya başladım. Eşime karşı sürekli agresif tavırlar içindeydim. 2 kız çocuğu sahibi olduktan sonra kaygılarım iyice arttı ve eşimin de desteğiyle psikoloğa gitmeye karar verdim. Eşim yaşadıklarımı ve annem dahil kimse tarafından destek görmediğimi biliyordu. Uzun bir terapi sürecinden sonra dava açmaya karar verdim.” dedi.
‘İddianamenin Hazırlanması 20 Ay Sürdü’
A.A, Mayıs 2016’da Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduktan 1 ay sonra babası tutuklanıyor. Babasının 6 ay tutuklu kaldıktan sonra denetimli serbestlik yasalarından faydalandığını belirten A.A şöyle devam etti: “Her ne kadar suçu işlediğine dair deliller güçlü olsa da, ‘Hüküm yememiş birisini daha fazla hürriyetinden yoksun bırakamayız’ diye tahliye ettiler. İddianamenin hazırlanması 20 ay sürdü. Yine benim mücadelem sayesinde bu kadar sürdü diyebilirim. Gecikmeden dolayı BİMER’e ve CİMER’e şikayetlerde bulundum ama her defasında ‘Yargı bağımsızdır, bizim herhangi bir yaptırımımız olamaz’ şeklinde dönüş yapıldı.”
‘Sesimi Duyurmak İçin Gazeteci Melis Alphan’a Ulaştım’
“Ülkemizde hukukun gerçekten yavaş işlediğine şahit oldum. Baktım beklemekle olmuyor; sesimi duyurmak için sosyal medya üzerinden gazeteci Melis Alphan’a ulaştım. O dönem Hürriyet gazetesinde olan Melih Alphan bir cumartesi günü benim haberimi yaptı. Haberin gündem olmasıyla birlikte 1 gün sonra pazar günü resmi tatil olmasına rağmen Uşak Adliyesi’nden arandım. CİMER başvurumun incelendiğini ve iddianamenin hazırlandığı bilgisi verildi. Hemen sonraki gün de Nisan 2018’e dava günü verildi. Sonra hemen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı konuya müdahil oldu. Fakat çok bir katkısı olmadı. Bu süreçte birçok kadın sivil toplum örgütü davayı yakından takip etti. Dava iki duruşma olarak görüldü. Nisan 2018’deki ilk duruşmada 13 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Fakat ‘hürriyetinden yoksun bırakmaktan’ beraat verildi. Hürriyetimden yoksun bırakmamış, aynı mülkü kullandığımız için herhangi bir yere kaçırıp, kapatmadığı için ‘hürriyetinden yoksun bırakmaya’ girmiyormuş. Bu durumdan faydalanmış. Cinsel istismar suçundan ise olayın işlendiği tarih baz alınarak o dönemin yasalarına göre en üst sınırdan ceza verildi. Biz karara itiraz ettik; 2 yıldan fazla istinaf mahkemesi sürdükten sonra Ekim 2021’de karar çıktı.”
‘Yasalar Böyle Olmamalı, Aklım Almıyor’
“‘Hürriyetinden yoksun bırakmaya’ itiraz etmiştik, ‘Hürriyetinden yoksun bırakmamıştır, aynı mülkü kullanmıştır’ diyerek kabul edilmedi. Ben burada şunu anlamıyorum: Adam zaten aynı evde istediğini yapıyor, neden beni kaçırmak istesin ve başını belaya soksun ki? Üstelik benim kapıları kilitlediğim ve anahtarı bulup kapıların kilitlerini söktüğü davada yer almasına rağmen itirazımız reddedildi. Benim kendime oluşturduğum güvenli alanı ihlal etmesi de hürriyetten yoksun bırakmak değil mi?”
‘Ona Bu Gücü Yasaları Uygulamayanlar Veriyor’
“İkinci anlamadığım konu ise o zamanki yasalara göre ceza veriliyor. O dönem cezalar caydırıcı değildi demek ki şimdi cezalar artırıldı. Neden günümüze göre ceza verilmiyor. Böyle bir yasa olamaz, aklım almıyor. Hem yerel mahkeme hem de istinaf tarafından bana ‘evet sen haklısın, evet bu suçu işlemiştir, şüphemiz yoktur’ yanıtı verilmesine rağmen neden tutuklanmıyor? Ben 9 yıl öz babamın cinsel istismarına uğradım yasalar, 13 yıl ceza verdi. Şimdi o elini kolunu sallayarak geziyor. Nerede düğün dernek var hep orada. Herkese de ‘Ben suçlu olsam burada ne işim var?’ diyerek kendisine iftira attığımı söylüyormuş. Hala beni bu şekilde bile rahatsız etmeye çalışıyor. Ona bu gücü yasaları uygulamayanlar veriyor.”
‘Bu Korkunç Şeyi Yaşayan Kim Bilir Kaç Çocuk Var?’
“Ben davayı açtığımda o evden ayrılmıştım ve istismar son bulmuştu ama benim gibi bu korkunç şeyi yaşayan kim bilir kaç tane çocuk var. Ve maalesef seslerini çıkaramıyorlar. Çünkü korkutuluyor ve susturuluyorlar. Hatta en yakınları tarafından susturuluyorlar. Benim annelik yanım ağır bastı ve şikayetçi oldum ama her anne benim gibi değil.”
‘Verilen Hapis Cezasına Rağmen Sanık Tutuklu Değil’
2016’da açılan davanın en başından beri A.A’nın avukatlığını yapan Sümeyye Kahraman dava açıldıktan sonraki süreci şöyle özetledi: “Yerel Mahkeme tarafından sanık hakkında 13 yıl 6 ay cezalandırma kararı verilmişti. Biz verilen cezanın az olması sebebiyle itiraz ettik. Karşı tarafın avukatı da cezanın azaltılması ve beraat yönünde talepte bulunmuştu. Bölge Adliye Mahkemesi de cezayı onadı, şu an 13 yıl 6 ay hapis cezası var. İki tarafta temyiz isteminde bulunduğu için dosya şu an Yargıtay aşamasında. Yargıtay’dan olumsuz bir karar çıkacağını ummuyoruz. Zaten dava açıldıktan sonra 20 ay iddianamenin hazırlanmasını bekledik. Sonra yerel mahkeme aşamasında karar çıktıktan sonra istinaf aşamasında 3 yıl bekledi dosya. 11 Ekim 2021’de karar çıktı ve şimdi de Yargıtay aşaması derken bu süreç çok uzadı. Verilen hapis cezasına rağmen sanık tutuklu değil. Dışarda istediği gibi dolaşıyor olması müvekkilimi tedirgin ediyor.”
‘Cinsel Suç Davaları Daha Hızlı Sonuçlanmalı’
Çok uzun yargılama süreçlerini adalet sağlanmış olsa bile ‘geç gelen bir adalet’ olduğuna dikkat çeken avukat Sümeyye Kahraman, “Türkiye’de müvekkilim gibi bir çok kadın, mağdur. Çünkü yargılama süreci hem çok yavaş işliyor hem de çok uzun sürüyor. Bu kadar uzun sürmesi mağduriyeti daha da artırıyor. Cinsel suç davaları daha hızlı sonuçlanmalı. Bu tarz dosyalarda dava sürecinin hızlanması için çalışma yapılmalı. Hapis cezası olmasına rağmen sanık dışarıda dolaşıyor. Sonuçta bunu kızına yapan başka kadınlara neler yapar kim bilir?” dedi.
‘Hukukta Tutukluluk Tedbirdir’
UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği avukatlarından Canan Tekin Çekiç, A.A’nın yaşadığı dava sürecine dair değerlendirmelerde bulundu.
Cinsel istismar davalarında, istismarın devam etmemesi için verilen hükümle birlikte tutukluluğun devam etmesini vicdanen istediklerini belirten avukat Canan Tekin Çekiç, “Şu an tahliye olması bu cezayı çekmeyeceği anlamına gelmiyor. Hukukta tutukluluk bir tedbirdir. Bu tedbir tanığın kaçma şüphesi varsa, yerleşik bir ikamet sahibi değilse, delilleri karartma gibi bir şüphesi varsa mahkemeler tutukluluk tedbirine başvurabilirler. Yargıtay da istinaf gibi karar verir ve bu hükmü onaylarsa sanık cezasını çekecek” dedi.
Bu tarz davalarda Yargıtay büyük oranda üst mahkemelerin gördüğü, istinafın verdiği kararı onadığına vurgu yapan Tekin Çekiç, “Karar ancak dosyada ilk incelemeleri yapan yerel mahkemenin gözünden kaçan ve dosyanın seyrini değiştirecek çok önemli bir eksiklik tespit ederlerse ancak bozulur. Böyle olsa bile beraat gibi bir sonuç çıkmaz, eksikliğin giderilerek dosyanın devamına karar verilir” şeklinde konuştu.
‘Tutuksuz Yargılanan Sanıklar, Dışarıda Olduğu İçin ‘Suçsuzum’ İmajı Yaratmaya Çalışır’
“Cinsel istismar davalarında tutuksuz yargılanan sanıklar genelde, dışarda olduğu için ‘suçsuzum’ imajını yaratmaya çalışır” diyen avukat Tekin Çekiç şöyle devam etti: “Mahalle halkı ‘tutukluluk nedir?’ tam olarak bilmediği için, sanıklar bu yönde bir imaj takınabiliyor ama bu durum suçsuz oluğu veya cezasını çekmeyeceği anlamına asla gelmiyor.
‘Rehabilitasyon Desteği Şart’
Biz bu süreçte STK olarak mağdur olan kişilere bu süreçle baş edebilmeleri için manevi gücü, desteği vermeye devam ediyoruz. Rehabilitasyon desteği bu süreçte çok önemli. Bu dava sürecinde de mağdur olan arkadaşımızın bu rehabilitasyon desteğini almasını hukuka erişim kadar önemli olduğuna inanıyoruz. Davanın sonucu ne çıkarsa çıksın kişinin hayatına devam edebilmesi için rehabilitasyon desteği şart” açıklamalarında bulundu.
Fotoğrafı: Hale Güzin Kızılaslan
Bizi Takip Edin