‘Van’da Beş Yılı Aşkın Süredir Her Türlü Eylem ve Etkinlik Yasak’
Van'da 2016 yılında ilan edilen etkinlik yasağı devam ederken, yurttaşlar, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları sokağa çıkıp kentin sorunlarına ilişkin görüş ifade edemediklerini veya faaliyet yürütemediklerini belirtiyor. Bu yasakları bütün yönleriyle kentteki sivil toplum örgütleri ile konuştuk.
Türkiye’de 2018 yılında OHAL’in kalkmasına rağmen, Van’da Kasım 2016’da ilan edilen etkinlik yasağı hâlâ devam ediyor. O tarihten bu yana kentte gösteri ve yürüyüş yasakları başta olmak üzere, siyasi her türlü etkinlik yasak. Yasaklamalar gerekçe gösterilerek kentte görev yapan gazeteciler görüntü çekmeleri engellenerek darp ediliyor veya gözaltına alınıyor. Bununla ilgili olarak kentteki birçok yurttaş, STK temsilcisi ve gazeteci 2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla yargılanıyor. Van Barosu tarafından kararın iptaline dönük açılan 15 ayrı dava sonuçsuz bırakılırken kentteki kurum veya dernek temsilcileri yasakların antidemokratik olduğunu ve bir an evvel sonlandırılması gerektiğini söylüyor.
Van Barosu: Yasaklar ‘Herkesin’ Anayasal Hakkını Elinden Almakta
Van Barosu İnsan Hakları Komisyonu üyesi Avukat Nazan Özgökçe kentte yaşamı zorlaştıran bu yasaklara ilişkin şunları söyleyerek başlıyor konuşmasına: “Beş yıldır iki haftada bir yenilenen bu sistematik yasaklamalar, 2911 sayılı kanununu hükümleri çerçevesindeki tüm gösteri yürüyüşü ve açık hava toplantılarını kapsayacak şekilde yine aynı kanunun ilgili maddesi uyarınca uygulanmakta. Bu oldukça geniş yorumlanabilecek ifade karşısında, her türlü sebep bahane edilerek yasaklama yapılabilmekte. 21 kasım 2016 tarihinden bu yana uygulanan bu yasaklamaların hukuken izahı pek mümkün değil. Mevzuatta valiliğin kamu güvenliği açısından gerekli gördüğü hallerde 15 günü geçmemek kaydıyla böyle yasaklamaları koyma yetkisi vardır ancak belirli eylem ve etkinlikler yasaklanabilir. Sistematik hale gelen bu yasaklar açıkça anayasada geçen biçimiyle “herkesin” anayasal hakkını elinden almaktadır. Bu yasaklamalar genelde vatandaşın, özelde Van halkının Anayasal bir hakkı olan gösteri ve yürütüş düzenleme hakkını kısıtlamakta. Zira anayasal haklar, herkes kelimesiyle başlar. Herkes kelimesi tüm vatandaşlar için geçerli olduğu anlamına gelir.”
‘Yasakların İptali İçin Açılan 15 Dava Sonuçsuz Kaldı’
Van’da yaşayan her bir yurttaşın yasaklamalardan doğrudan etkilendiği için dava açma hakkının olduğunu söyleyen Özgökçe, bu kapsamda Van Barosunun kurduğu heyet tarafından 15 dava açıldığını söyledi: “Bu açılan davaların tamamı sonuçsuz kaldı. Tamamen hukuka aykırı biçimlerde gerekçeler gösterildi üstelik. Bütün vatandaşlar bu yasaklamaların mağdurudurlar, bu sebeple bütün toplum nezdinde herkesin dava açma hakkı bulunmaktadır. Biz de baro olarak dava açmak isteyen her türlü dernek, STK ve vatandaşlara bu konuda destek olacağımızı hatırlatalım.”
‘Kentteki Birçok STK Temsilcisi ve Gazeteci Hakkında Dava Açıldı’
Yasaklarla geçen bu süre zarfında kentteki birçok kurum temsilci ve gazeteci hakkında 2911 sayılı Yürüyüş ve Gösteri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla dava açıldı. Van Çev-Der Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kalçık da bunlardan biri, hakkında şimdiye kadar dört ayrı dava açılmış. Kalçık; siyasi rakibine yaşam şansı vermemenin faşizan bir tercih olduğunu söylüyor: “Biz çevreciyiz. Siyasi söylemelerden uzak dururuz. Genelde çevre sorunlarına ilişkin taleplerle sokağı kullanmaya çalışıyoruz. Ama sokağı kullanmamız yasakları ihlal ettiğimiz şeklinde değerlendiriliyor. Bu kapsamda şu ana kadar sadece bana dört tane dava açılmış. Dördü de 2911 sayılı gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet suçlamasından. Havayı, suyu kirletmeyelim dediğimiz için bu davalar açılıyor bir bakıma.”
İklim krizinin şiddetli bir biçimde hissedildiği dönemde çevre adına istedikleri çalışmaları yapamadıklarını kaydeden Kalçık, şu sözlerle devam ediyor konuşmasına; ”İnsanın kendisini ifade etmesi, düşüncesini yaymak istemesi insani ve anayasal bir haktır. Burada vatandaşın bu hakkını ortadan kaldırmaya kimsenin hakkı yoktur. İklim krizi bu yıl çok şiddetli hissedildi. Van Gölü’ndeki çekilme rekor yaptı. Kentte birçok göl ve akarsu bu yıl tamamen kurudu. Yine sel ve yangınlar oldu bölgede. Bunların yaşandığı dönemde bile bu felaketlere dair bir çalışma yapamadık. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Erciş ilçesindeki Zilan çayında yaşanan kirliliğe dikkat çekmek adına bir çalışma yapmak istedik, bu bile engellendi.” diyor.
‘Afganistan Göçü Zirve Yaptı Ancak Biz Alanda Çalışma Yapamadık’
Son olarak konuşan Van Serhat Göç Araştırmaları Derneği Eş başkanı Hanife Güzel de Kalçık ile benzer ifadeler kullanıyor. Güzel, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Afganistan’dan çekilmesi ve Taliban’ın ülkedeki kontrolü eline almasıyla ülkeden Türkiye’ye yapılan kitlesel göçe dikkat çekiyor ve şöyle konuşuyor; ”Bilindiği üzere Afganistan’dan ülkeye yaz boyunca on binleri bulan bir düzensiz göçmen girişi oldu. Kamuoyunda da çok tartışıldı. Kentimiz sınırında gerçekleşen bu göçü ve göç esnasında mültecilerin yaşadığı ihlallere ilişkin kamuoyunu bilgilendirecek çalışmalar yapamadık maalesef. Bu yasaklar kentteki yurttaşlar, kurum ve derneklerin çalışmalarını sınırlıyor. Bir an evvel son bulması lazım. Bahsettiğim göç azalarak da olsa devam ediyor. Kış şartlarının hakim olduğu bu dönemde kamuoyunun dikkatini göçmenlerin yaşadığı trajedilere çekmek istiyoruz.”
Bizi Takip Edin