‘Din veya İnanç Temelli Nefret Suçları Eksik Kaydediliyor; Çoğu Zaman Cezasız Kalıyor’
İnanç Özgürlüğü Girişimi’nin hazırladığı "Türkiye’de Din ve İnanç Temelli Nefret Suçları 2020” raporu, din ve inanç temelli nefret suçlarının yetkililer tarafından eksik kaydedildiğini ve çoğu zaman bu suçların cezasız kaldığını ortaya koyuyor. Rapor, Ocak – Aralık 2020 aralığında din veya inançla bağlantılı önyargıyla işlenmiş 14 nefret suçu veya olayı tespit ediyor. Buna göre, bu olayların 8’i Alevilere, 5’i Hristiyanlara ve 1’i ise başörtülülere yönelik önyargı içeriyor.
2013 yılından beri Norveç Dışişleri Bakanlığı’nın desteğiyle Norveç Helsinki Komitesi’nin yürüttüğü bir insan hakları projesi olan İnanç Özgürlüğü Girişimi, izleme çalışmaları kapsamında, din veya inanç temelli işlenmiş nefret suçlarının önlenmesi ve nefret suçlarıyla ilgili cezasızlıkların önüne geçebilmek amacıyla “Türkiye’de Din ve İnanç Temelli Nefret Suçları 2020” raporu yayımlandı. Raporda, Türkiye’nin nefret suçlarına ilişkin politikası ve 2020 yılında Türkiye’de yaşanan din veya inanç temelli nefret suçlarıyla ilgili izleme çalışmasından elde edilen veriler, uluslararası insan hakları standartları temel alınarak inceleniyor.
Raporda yer alan bilgilere göre, nefret suçlarının ihbar edilmesi ve kamu yetkilileri tarafından kaydedilmesi yeterli düzeyde değil. Din veya inanç toplulukları, bu topluluklarla ilişkili ibadet yerleri ve başka mekanlar ile dinî, ruhani önderlere ve bu topluluklara mensup olan kişilere yönelik önyargı saikiyle işlenen nefret suçları devam ediyor ve nefret suçları çoğu zaman cezasız kalıyor.
Raporda, izleme çalışması kapsamında Ocak – Aralık 2020 aralığında din veya inançla bağlantılı önyargı saikiyle işlenmiş 14 nefret suçu veya olayı tespit edildiği aktarılıyor. Buna göre, bu olayların 8’i Alevilere, 5’i Hristiyanlara ve 1’i de başörtülülere yönelik önyargı içeriyor. Olay türleri ise, ibadet yerleri veya mezarlıklara zarar verme, mala/eşyaya zarar verme, hakaret ve tehdit/tehdit edici davranış olarak sınıflandırılıyor.
Türkiye’de nefret suçlarıyla ilgili ele alınabilecek mevzuat ile yargı kararlarına ilişkin tarama yapılan raporda, nefret suçlarının kategorizasyonu için Yahudilere, Hristiyanlara, Müslümanlara, başörtüsü kullanan kişilere, ateistlere, Yehova Şahitlerine karşı önyargı saikleri temel alınıyor. Ayrıca, konuya ilişkin AİHM içtihatlarıyla beraber, BM, Avrupa Konseyi ve AGİT’in tavsiyelerine de raporda dikkat çekiliyor. Nefret söylemi ile nefret suçu kavramları arasındaki farklılıkların da ele alındığı raporda, “nefret suçları mağdurlarının tarihsel olarak suçluya odaklanan adalet sisteminin kendileri için işleme” talebi de yer alıyor.
BM üyesi ülkeler tarafından Türkiye’ye verilen mevzuat değişikliği ve ayrıştırılmış verilerin yayımlanmasına ilişkin tavsiyelerinin Türkiye tarafından sadece not edildiği belirtilerek Türkiye’nin nefret suçlarına ilişkin etkili adımlar atmadığına dair somut bilgiler de çalışmada yer alıyor.
Raporda tavsiyeler kamu yetkilileri, sivil topluma ve din veya inanç topluluklarına yönelik olarak veriliyor. Söz konusu önerilerden bazıları şunlar:
- Din veya inanç temelli nefret suçları da dahil olmak üzere tüm nefret suçlarını engellemek ve bunlarla mücadele etmek amacıyla nefret suçlarına ilişkin mevzuat düzenlenmesi,
- nefret suçlarının ayrıştırılmış bir şekilde kayıt altına alınması ve etkin soruşturma yapılması, kovuşturma ve uygun bir yaptırım uygulanması,
- mağdurların desteklenmesi için ihtiyaçlarına yönelik çok boyutlu tedbirler alınması,
- kolluk kuvvetleri ile sivil toplum ve din veya inanç toplulukları arasında bilgi paylaşımı ve iş birliğinin güçlendirilmesi.
Raporun tümüne buradan ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin