Türkiye’de İklim Medyası (2)
‘Haber Merkezleri İklim Çalışmak İsteyen Gazetecilere Alan Açmıyor!’
“İklim konusunda az ama öz özgün içerik hazırlıyor ve haberlere aylık dergi gibi yaklaşıyoruz.” Türkiye’de iklim alanında uzmanlaşmaya dayalı bir gazetecilik anlayışını hedefleyerek yola çıkan Gezegen’in Koordinatörü Özgün Özçer, uzmanlaşmış gazetecilerden oluşan bir iklim haberciliğinin önünün açılması gerektiğini vurguluyor.
Gezegen, Punto 24 Bağımsız Gazetecilik Platformu bünyesinde 2020 yılının Ekim ayında çalışmalarına başladı. İklim krizini merkezine alan bir platform olan Gezegen, yerkürenin sorunlarını farkındalık, habercilik ve savunuculuk çalışmalarıyla gündemden düşürmemek amacıyla kuruldu.
Gezegen, temel olarak Türkiye’de iklim odaklı, uzmanlaşmaya dayalı bir gazetecilik anlayışının oluşmasına katkı sunmayı hedefliyor. Gezegen’in habercilik anlayışı araştırma ve bilgiye dayalı, iyi gazetecilik pratiklerini benimseyen, fikri takibi ihmâl etmeyen, gündemdeki tartışmaların çeperlerini genişleten, “sürdürülebilir” bir editoryal çizgiye dayanıyor. Telifli içerikler, yazılı metin, belgesel, video haber ve podcast şeklinde olabiliyor.
Haberciliğe ek olarak, savunuculuk faaliyetleri ile kampanyalar düzenlemek, politika değişikliği mücadelelerine destek vermek ve değişime katkı sunmak da Gezegen’in amaçları arasında.
Gezegen’in Koordinatörü Özgün Özçer, “Türkiye’de İklim Medyası” kapsamında sorularımızı yanıtladı.
‘İklim Odaklı, Uzmanlaşmaya Dayalı Gazetecilik Hedefi’
Kurum olarak sizi, iklim alanında içerik üreten diğer mecralardan, farklı kılan nedir?
Gezegen anlık ve başka yerlerde çıkan içerikler yayınlamak yerine, az ama öz özgün içerikler hazırlıyor. Ayrıca bu içeriklerin kalıcı olabilmelerini arzuluyoruz. Bu açıdan, haber ve içeriklere aylık dergi gibi yaklaştığımızı söyleyebilirim. Editörler olarak sık sık değişiklikler, ekler talep ediyoruz. Editörlük müessesesini bütün müşkülpesentliğiyle, aksiliğiyle, yokuşa sürmeciliğiyle yeniden tesis etme gibi şeytanca bir gayemiz var. Elimizden geldiğince özenli olmaya gayret ediyoruz.
Bu talepkârlığımızın temelinde her imzalı haberin telifli olması yatıyor. Bir başka deyişle, katkı yapan herkesin emeğinin karşılığını alması ilkesini benimsedik. Gazetecilerin emeğinin sömürüldüğü yerde iyi gazetecilik ummak hayalperestlikten ibaret çünkü.
Ülkemizde geçer akçe olan zaten infial haberciliği.
Türkiye’de iklim alanında uzmanlaşan ya da iklim konusunda içerik üreten yeterli seviyede medya organı var mı?
Elbette yok. Aslına bakarsanız dünyada da pek yok. Türkiye’de hazin olan, çok tıklanan haber sitelerinde haberciliğe reva görülen kolaycı ve sığ yaklaşım. Hele hele sosyal medya üzerinden kaynak göstermeksizin önüne geleni paylaşan ve çok etkileşim alan mecralar için bu daha da geçerli. İklim ve ekoloji ancak müsilaj ya da orman yangınları toplumda bir infial yarattığında gündeme alınıyor. Ülkemizde geçer akçe olan zaten infial haberciliği. Haberciliğin dili de mantığı da infial yaratmak ya da toplumda var olan infialden nemalanmak üzerine kurulu. İş sürekli, ısrarlı ve bilinçli bir biçimde gündemde tutmaya gelince, buna özel bir çaba harcamak hak getire.
İklim haberciliğinin sorunları, genel olarak haberciliğin sorunlarından çok farklı değil.
İklim alanında içerik hazırlamak “çözüm gazeteciliği” olarak da değerlendirilebilir mi?
İklim haberciliği, çözüm gazeteciliği için çok verimli bir alan. Zamanla iklim haberciliğinin ana unsurlarından biri hâline geleceği şüphesiz. Ancak araştırmacı haberciliği, gerçek anlamıyla röportaj-haberciliğini, veri gazeteciliğini ve insan hikâyelerini de bir harekete geçirici unsur olarak göz ardı etmemek gerek.
Ayrıca bazı kurumlar ve şirketler çözüm gazeteciliğini tanıtım ve övgü bülteni olarak algılayıp, böyle bir beklenti içine giriyorlar çünkü Türkiye’de hep buna alıştırılmışlar. Bu durumlarda mesafeyi korumaktan taviz vermemeye çalışıyoruz.
İklim haberciliğinin Türkiye’de mevcut durumunu ve kamuoyu üzerindeki etkisini nasıl değerlendirirsiniz?
İklim haberciliğinin sorunları genel olarak haberciliğin sorunlarından çok farklı değil ve bunları saymak sayfalar alır. Şöyle örnek verelim: İklim ve ekoloji alanında daha fazla çalışmak isteyen çok sayıda iyi muhabir ve gazeteci arkadaşımız var. Ama haber merkezleri onları bu alana yönlendirmiyor. Dolayısıyla kimse dilediği alanda dilediği gibi uzmanlaşamıyor.
Alışılageldik haber sitelerinin yanında Gezegen, Yeşil Gazete gibi mecraların varlığı bu açıdan anlamlı. Kamuoyu üzerindeki etkisine gelirsek, daha emekleme dönemindeyiz. İyi ve doğru haberciliğin etkisini arttırmakla da eşzamanlı bir çaba olmalı bu.
‘Gezegen’in Amaçlarından Biri Paydaşların Dâhil Olduğu Bir Ağ Oluşturmak’
Türkiye’de iklim ve çevre konularında içerik üretenlerin bir arada olduğu bir ağ var mı? Böyle bir ağ olmalı mı?
Gezegen’in amaçlarından biri de içerik üreticilerin, STK’ların, yurttaş hareketlerinin ve diğer paydaşların dâhil olduğu bir ağ oluşturmak, çünkü herkesin amacı müşterek. Yeni bir oluşumuz ve bu biraz zaman alıyor. Böyle bir ağın varlığı sadece bilgi akışını kolaylaştırmakla kalmaz, bu alandaki az sayıda insanın enerjisini daha verimli, birbirini tamamlayacak biçimde kullanmasına vesile olur.
İklim alanında çalışan STK’lar ile işbirliği ve iletişim çalışmalarınız var mı? Sivil toplumu, yayın politikanızın şekillenmesinde ve içeriklerin oluşmasında ne ölçüde sürece dahil ediyorsunuz?
Evet var. İçeriklerimizi paydaşlarımıza açık aylık bir yürütme kurulu toplantısında belirlemeyi çok arzuluyoruz. Onların bize doğrudan vereceği geri bildirimler Gezegen ekibi olarak standardımızı ve mesuliyetimizi arttırır. Öte yandan, hiç gündeme gelmeyen konularla ilgili daha kolay bilgi sahibi olur, daha nitelikli haber yapma şansına erişiriz. Ayrıca bilgi edinme başvurularına dayalı haber içerikleri planlayarak bu konuda birlikte hareket edebiliriz.
İklim haberlerinde Batı merkezli ve büyük şehir odaklı içerik oluşturulduğunu düşünüyor musunuz? Doğu’dan ve Anadolu’nun küçük kentlerinden iklim ile ilgili içeriklerin oluşturulması ve okurun ilgisine sunulması güç mü?
Açık konuşalım, daha güç. Biraz imkânlarla ilgili. Tanıdığımız yerel muhabirler aracılığıyla bu sorunu belirli ölçüde aşabiliyoruz. Örneğin Kürt illerindeki askerî operasyonlarla çıkarılan orman yangınlarına dair bir içerik yayınladık. Ama insanlar bildiği, tanıdığı yerlere ilgi duyuyor. Bu yüzden dert edinmek ve ısrar etmek gerekiyor. Ağı genişletmek bu açıdan önemli. Yerelliği öne çıkarmayı hedefleyen düşüncelerimizi, umarım geliştirme fırsatımız olur.
Bahsettiğiniz Kuzey-Güney dengesi de hakeza. Yabancı mecraların haber seçkisi Batı-merkezli. Oralardaki iklim gündemine daha çok aşinayız. Ama özellikle Latin Amerika ve Doğu Asya’da iklim sorunlarının haberleştirilmesi için ciddi destekler var. Bu haber kaynaklarını takip edip, oralarda yaşananlara dikkat çekmek de günün sonunda dert edinmeye ve ısrar etmeye bakıyor.
Türkiye’de iklim alanında içerik üreten hangi kurum ve kişileri takip ediyorsunuz?
Mümkün mertebe hepsini, beğeniye dayalı istisnalar yapmadan.
Bireysel olarak iklim konusunda içerik üreten uzman-aktivist kişilerin etkisini nasıl değerlendirirsiniz?
Katkıları kritik zira adanmışlıklarıyla, tutkularıyla iklimle ilgili tartışmayı sürekli diri tutuyorlar. Gazetecilik imkânsızlıklarla ve reflekslerini değiştirmekle boğuşurken, meseleleri gündemden düşürmüyorlar. Şunu yine de belirtelim: Uzman ve aktivistler cevap verir, gazeteci ise soru sorar. Toplumda şeffaflığı ve hesap verilebilirliği sağlayacak şey sorgulayıcı, alanında uzmanlaşmış gazetecilerden oluşan bir iklim haberciliği alanın önünün açılmasından geçiyor.
‘Türkiye’de İklim Haberlerinin Az İlgi Görmesinde Siyasi, Ekonomik ve Toplumsal Sorunların Fazlalığı Etken”
İklim haberciliği Türkiye’de ne kadar ilgi görüyor? İlgide bir değişim var mı?
Az ilgi görüyor. Müsilaj ve orman yangınları nedeniyle yükseldi, ama maalesef bu ilgi uçucu. Türkiye’de çok fazla siyasi, ekonomik ve toplumsal sorun olması büyük bir etken. Ama orman yangınlarını ve kuraklaşmayı Aralık ayında da konuşabilmeli, Marmara’daki kirliliği deniz salyası istilasını beklemeden gündeme getirebilmeliyiz. Bu örnekler iklim ve ekoloji haberciliğinin gelişmesinin ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor sanırım.
Kuşaklar arasında iklim konusunda bir fark görüyor musunuz?
Elbette, ancak bu farkındalık henüz sosyal sınıflar arasındaki farka tabi. Yabancı dile hâkim, sosyal medyayı etkili kullanabilen dijital okuryazar öğrenciler uluslararası gençlik hareketinin taleplerine daha kolay erişebiliyor. İklim krizinin sosyo-ekonomik boyutunu ısrarla vurgulamak da biz, gazetecilere düşen bir sorumluluk.
Haberciliğin önündeki en büyük engellerin başında verilen emeğin değersizleştirilmesi geliyor.
Eklemek istediğiniz başka bir husus var mı?
Haberciliğin önündeki en büyük engellerin başında verilen emeğin değersizleştirilmesi geliyor. Çünkü iyi gazetecilik, iyi gazetecilerle yapılır ve iyi gazeteciler hayatlarını idame ettirebilecek bir gelir sahibi olmayı hak ediyor. Okurların haberleri bu bilinçle süzmelerinin, alıştırıldıkları köşe yazarlığı ve yorumculuğu gazetecilikten saymayıp, meslekî ilkelerden ödün vermeden habercilik yapan gazetecileri takdir etmelerinin önemini anlatamam.
Türkiye’de İklim Medyası adlı dosyanın ilk yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin