‘KHK’lıların Yaşadığı Mağduriyetler ‘Sivil Ölüm’ Olarak Tanımlanmalı’
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Cumhurbaşkanlığı'nın çıkardığı Kanun Hükmünde Kararname’ler (KHK) ile yaşanan hak ihlallerinin tespit ve ihlallerin önlenmesi için CHP 35 ili kapsayan toplantılara İzmir’den başladı. Ziyaretlerde ihraç edilen KHK’lılarla bir araya gelerek taleplerinin dinlenerek bir rapor olarak hazırlanması planlanıyor.
15 Temmuz sonrası Olağanüstü Hal’in (OHAL) verdiği yetkilerle Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan KHK’lar ile on binlerce kişi görevinden ihraç edilmiş, pasaportu iptal edilmiş, gözaltına alınmış yahut tutuklanmıştı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise KHK sonucu yaşanan hak ihlallerini 15 Temmuz 2016’dan hemen sonra CHP Genel Merkezi’nde bir komisyon kurarak KHK’lıların mağduriyetini gündeme taşımıştı.
Aradan geçen 5 yılın ardından, CHP, KHK’lar nedeniyle yaşanan hak ihlallerini tespit etmek ve ihlallerin önlenmesi için 35 ili kapsayan toplantı serisine başladı. İlk olarak İzmir’de yapılan ziyaretlerde ihraç edilen KHK’lılarla bir araya gelecek olan CHP’li vekiller, mağdurların taleplerinin dinleyecek ve bu çalışmanın bir rapor hazırlayacak.
Bu çalışma Türkiye genelinde CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın koordinasyonunda gerçekleştirilecek.
CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya ve Gülizar Biçer Karaca yürütülen çalışma hakkında Sivil Sayfalar’ın sorularını yanıtladı.
Yıldırım Kaya, 15 Temmuz 2016’dan hemen sonra CHP Genel Merkezi’nde bir komisyon kurarak KHK’lıların mağduriyetini parti olarak gündeme taşıdıklarını, yaşanan mağduriyetleri çok yakından takip ettiklerini ve çözümü konusunda büyük çaba harcadıklarını belirtti. Kaya, söz konusu komisyonda görev alan biri olarak, 25 bin kişiyle yüz yüze CHP Merkezi’nde görüştüğünü ve 70 binin üzerindeki müracaat dosyasını Meclis’e ve ilgili Bakanlıklara ilettiklerini kaydetti. Bu çalışmaların bir devamı olarak KHK’lılarla Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Kayseri, Aydın, Denizli, Trabzon, Samsun, Diyarbakır, Adıyaman ve Van olmak üzere 35 ilde toplantılar düzenleyeceklerini söyleyen Yıldırım ayrıca, CHP iktidarında KHK’lıların yeniden adil yargılanmasının sağlanarak mağduriyetlerin giderileceğini belirtti.
‘Temel Sorun Yargısız İnfaz’
KHK buluşmalarındaki gözlemlerini de paylaşan Kaya, temel sorunun yargısız infaz olduğunu düşünüyor. Kaya’ya göre, adil bir yargılama yapılmadığından gerçek suçluların elini kolunu sallayarak kaçtığını ya da kurulan FETÖ borsasıyla “aklandığını” gördüklerini, ancak darbeyle uzaktan yakından alakası olmayan kişilerin büyük bir mağduriyet yaşadığına tanıklık ettiklerini söyledi.
KHK’lıların iş bulma haklarının ellerinden alınmış, toplumdan dışlanıp, izole bir hayat yaşayıp, fişlendikleri için iş bulamadıklarını söyleyen Yıldırım Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimse onları işe almak istemiyor, çalıştırmak isteyen de korkudan çalıştıramıyor. ‘Ağaç kabuğu yesin.’ diyenler, dediklerini yapmış ve bu insanları gerçekten açlığa mahkûm etmişler.”
Çalışma sonunda çıkacak olan raporu her platforma taşıyacaklarını belirten Kaya, canlı tanıkların delil ve beyanlarından oluşan bu rapor ile KHK mağdurlarının haklarının iade edilmesi için diğer delillerin yanında yeni yazılı bir belge olacağını sözlerine ekledi.
‘OHAL Komisyonu Oyalama Komisyonu’na Dönüştü’
KHK mağduriyetlerinin giderilmesi için sürdürülen çalışma hakkında görüşlerini paylaşan CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ise her bireyin özgürce yaşayabileceği, düşüncelerini özgürce ifade edebileceği, hakların evrensel ilkeler ışığında teslim edileceği demokratik Türkiye mücadelesi vermek zorunda olduklarını belirtti.
Karaca, “Yeni bir toplum ve rejim inşasına girişerek hak ihlallerini inanılmaz boyuta taşıyan 19 yıllık AKP iktidarının; 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, CHP olarak 20 Temmuz sivil darbesi olarak tanımladığımız süreçte ilan ettiği OHAL, çoklu hak ihlallerini beraberinde getirmiştir” dedi. KHK’larla bir gecede işinden edilen, kamu görevinden ihraç edilen, KHK’lıların hukuksuz bir biçimde kurulan ve varlığını sürdüren OHAL Komisyonu’nda dosyalarının yıllardır bekletildiğini söyleyen Karaca, yaşanan hak ihlallerinin önlenmesinin Türkiye’de insan hakları ve demokrasi açısından elzem olduğuna vurgu yaptı.
Gülizar Biçer Karaca, çalışma hakkından, eğitim hakkına, sağlık hakkından barınma hakkına yaşadıklarını zulüm olarak nitelendiren ve seslerini duyurmaya çalışan KHK’lıların yaşadığı mağduriyetlerin hak ihlalleri açısından değerlendirilmesinin çözüm bekleyen sorun alanlarından olduğunun altını çizdi.
OHAL Komisyonu’nun Oyalama Komisyonu’na dönüştüğüne ve lağvedilmesi gerektiğine dikkat çeken Gülizar Biçer Karaca, ayrımcılığa, ötekileştirmeye, mobbinge, dışlanmaya, yoksulluk ve yoksunlukla sınanmaya terk edilen KHK’lı bireylerin, yaşadıkları mağduriyetlerin “sivil ölüm” olarak tanımlanması gerektiğinin altını çizdi.
Karaca, ayrıca ayrıştırma, kutuplaştırma, ötekileştirme iklimini yaratarak bu hukuksuzluk ve adaletsizlikten beslenen bir iktidarın, OHAL Komisyonu keyfiyeti ile adil yargılanma hakkının önüne set çektiğini söyledi.
“Hem evrensel normlar hem de anayasamız açısından baktığımızda; bu ülkede yaşayan bireylerin her bir birey gibi lekelenmeme hakkı, yurttaşların adil yargılanma hakkı vardır.” diyen Karaca, çıkan yasaların, geçmişe dönük uygulanamayacağını belirtirken, sadece KHK’lıların değil akrabaları, çocukları ve ailelerinin de cezalandırılmakta olduğunu söyledi: “Sistematik bir düşmanlaştırmaya maruz bırakılan ve haklarını arayan KHK’lıların adil yargılanma taleplerinin karşılanmaması, yasaların geriye dönük işletilemezliği, kesinleşmiş yargı kararı olsa dahi işlerine iade edilmemesi, noterde şahitliklerinin dahi sayılmaması, intiharla sonuçlanan yaşam hakkı ihlalleri gibi örneklerle de insan hakları ihlalleri katlanarak artarak devam etmektedir”.
‘1959-2020 Yılları Arasında Türkiye En Çok Adil Yargılanma Hakkını İhlal Etti!’
Gülizar Biçer Karaca, görüşmemizde Türkiye’nin insan hakları karnesini de rakamlarla hatırlattı. Buna göre, 2020 yılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) istatistiklerine göre, Türkiye’nin en çok ihlal ettiği haklar arasında adil yargılanma hakkı yer alıyor. 2020’de en çok ihlal edilen 3 hak; 31 ihlal ile ifade özgürlüğü, 21 ihlal ile adil yargılanma hakkı ve 16 ihlal ile özgürlük ve güvenlik hakkı oldu. Bir başka istatistiğe göre, 1959-2020 yılları arasında 3 bin 309 hak ihlali ile Türkiye en fazla hak ihlali yaşanan ülke oldu ve bu süre içerisinde en çok ihlal edilen hak, 953 ihlal ile adil yargılanma hakkı oldu.
“Adil yargılanma hakkını; bir bireyin bir suçlama veya yasal bir anlaşmazlık ile karşılaşması durumunda; davanın makul bir süre içerisinde, bağımsız ve tarafsız bir mahkemede, hakkaniyete uygun bir biçimde ve kamuya açık olarak görülmesi şeklinde” tanımlayan Karaca, adil yargılanma hakkının davanın makul bir sürede görülmesi, bağımsız ve tarafsız mahkemeler, yargılamanın hakkaniyete uygun olarak yapılması ve yine yargılamanın açık ve aleni olması şeklinde 4 kriterini olduğunu belirtti.
CHP olarak neden ihraç edilenlerin veya hakkı ihlal edilenlerin adil yargılanma hakkını savunduklarına açıklık getiren Karaca, suç isnadı ve yargılamanın bir süreç olduğunu; ceza yargılamasının temelinin suç ve cezanın şahsiliği ilkesine dayandığını vurguladı:
“15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında 20 Temmuz sivil darbesi ile OHAL dönemine giren Türkiye’de KHK’lar ile birçok hak ihlaline imza atıldı. Kurunun yanında yaş da yandı. Birçok insan sebepsiz yere FETÖ’cü suçlaması ile karşılaştı. “Babanın telefonu baz istasyonundan sinyal almış. Sen de FETÖ’cüsün o zaman”, “kızın cemaat okullarına gitmiş suçlusun” deniyor. Ama kişi hiç evlenmemiş, çocuğu yok. Yargılanmadığı için suçsuzluğunu kanıtlayamıyor. Bunlar gibi suçlamalar ile karşılaşıldı. Bizim adil yargılanma ısrarımız buradan gelmekte.”
‘Hak Mücadelesinin Ne Olduğunu Yaşadığım Hukuksuzluklarla Öğrendim’
Açık, aleni ve hakkaniyete uygun bir biçimde, bağımsız mahkemelerde yargıçların delilleri incelenmesi ve suç ve cezanın şahsiliği dikkate alınarak gerçekten suçlu olanların cezalandırılması gerektiğini altını çizen Karaca, “iktidar ve medyasının gerçek suçluların ve siyasi ayağın ortaya çıkmasından korktuğunu” söyledi.
KHK’lıların yaşadığı hak ihlallerinin çok boyutlu olduğuna da dikkat çeken söyleyen Gülizar Biçer Karaca; söz konusu boyutları şu şekilde sıraladı: Kanser vakaları, kronik hastalıklar, psikolojik ve fizyolojik sorunlar, öldükten sonra göreve iadeler, intiharlar ile baş başa bırakılmaları; komşularının, mahalledeki esnafın, okuldaki öğretmen arkadaşlarının, işyerindeki mesai arkadaşlarının selam vermekten dahi çekinir hale gelmesiyle yaşanan hayal kırıklığı…
Karaca’nın dikkat çektiği bir diğer önemli husus, mağduriyetlerin giderilmesi için yürüttükleri çalışmalar kapsamında, “hak mücadelesinin ne olduğunu yaşadığımız hukuksuzluklarla öğrendim” diyen çok çeşitli gruplardan kişilerle bir araya geldiklerini söylemesi idi.
Farklı illerden, mesleklerden farklı insanların yaşadığı o kadar ortak acı var ki, bu toplantılarda çok çarpıcı örnekleri sadece bizler değil birbirleri de duyarak yalnızlaştırmaya karşı dayanışmayı güçlendirmeye yaradığını düşünüyorum.
Toplantılara katılamayanların talep ve önerilerini CHP kurumsal mail adresine ( khklilarkonusuyor@chp.org.tr) iletilen maillerle kendilerine ulaştırmayı sürdürdüklerini söyleyen Karaca, barış akademisyenlerinden, KESK üyelerine, askeri öğrenci ailelerinden cezaevlerindeki yurttaşlar ve yakınlarına kadar çok sayıda ve farklı kesimden telefon mail ve mektup aldıklarını sözlerine ekledi.
Bizi Takip Edin