‘Sivil Dayanışma Doğru Yere Kanalize Edilmeli’
Türkiye’nin güneyinde yangın söndürme çalışmaları sürerken, yurttaşlar ve STK’lar güçlü bir sivil dayanışma sergiliyor. İhtiyaç Haritası’ndan Ali Ercan Özgür, bölgede vatandaşlar ve STK’lar tarafından ilan edilen 'gönüllü seferberliğinin' iyi değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Özgür, yurttaşlara yardım faaliyetlerine destek vermeden önce, katkı sunmayı düşündükleri STK’ları ve yardımların nasıl kullanılacağını iyi araştırmalarını tavsiye ediyor.
Afet deneyimi büyük olan İhtiyaç Haritası, yangın bölgesinde faaliyetlerini sürdürüyor. İhtiyaç Haritası’nın teknik desteği ile hazırlanan Afet Haritası orman yangınlarının etkisini takip etmeyi ve destek olmak isteyenlere güncel bilgiye ulaşmayı sağlıyor. Nef Vakfı ile birlikte Bir Destek Bir Yuva kampanyası başlatan İhtiyaç Haritası, ‘her canlının yuvasına yeniden kavuşması gerektiğine inanıyor’ ve ‘hayatların kül olup gitmemesi için’ yurttaşların desteğini bekliyor. İhtiyaç Haritası’ndan Ali Ercan Özgür ile yangın bölgesinde mevcut durumu, STK’ların çalışmalarını ve sorunlarla çözüm önerilerini konuştuk.
Afet bilinci ve toplum psikolojisi açısından afetlere hazırlıklı değiliz. Kamu kurumlarının risk planlaması ve afetlere hazırlığı yok.
Genel olarak yangın bölgesinde durum nasıl? Sosyal medyaya yansıyan bilgiler ile sahadaki durum örtüşüyor mu?
Burada geniş bir bölgede, çok dağınık bir coğrafyaya yayılan, birbirine uzaklığı bazı yerlerde 7 saate ulaşan, rüzgarla beraber anlık olarak çok değişen bir afet hali var. Vatandaşlar müthiş bir şekilde seferberlik ilan etmiş durumda. Kamunun yetmediği, THK (Türk Hava Kurumu) ve merkezi idarenin sorumluluğunda olan yerlerde eksiklikleri görüyoruz. Burada hem yerel halk, hem tatil için buraya gelenler hem de dışarıdan gelenlerle gönüllü seferberliği var. Bu tür afetler zaten gönüllülerin desteği olmadan çözülemez.
Ancak afet bilinci ve toplum psikolojisi açısından hazırlıklı olmadığımızı görüyoruz. Kriz anında kamu idareleri ve yetkililer vatandaşlarla doğru iletişim kurmadılar.
Yangın felaketinin boyutlarını, oluşan tahribatı ve kamunun aldığı önlemleri nasıl değerlendirirsiniz?
Kriz yönetimi ve iletişimi konusunda problem var. Vatandaşların yangına karşı hassasiyeti yüksek. Türkiye’nin en değerli yerlerinin yanması toplumsal psikolojiyi etkiledi. İnsanlar da bir şey yapmak istiyor. Ya bağış yapıyorlar ya bölgeye bir şey gönderiyorlar ya buraya gelip gönüllü destek veriyorlar.
Ne gözlemliyorsunuz? Eksikler ne?
İnsanlar bir şey yapmak istiyorlar; herkesin hassasiyet göstermesi ve yardım çabalarına katkı sunma gayretini olumlu buluyorum. Bir şey yapmak isteyen gönüllülerin enerjisini doğru yere kanalize etmek gerekiyor.
Yangın bölgesinde, toprak ve ormanlarla ilgilenen, insani yardım alanında çalışan, hayvanları korumaya gayret eden, yangını söndürmeye katkı sunan pek çok STK ve gönüllü var. Bunlar sivil toplum ve gönüllülük ile ilgili olumlu gelişmeler. Ancak yangınların başladığı ilk günlerde gelen yardım malzemeleri ilgisizdi. Son birkaç günde ihtiyaç duyulan malzemeler ağırlıklı olarak gelmeye başladı. Başlarda asıl ihtiyaçları oluşturan yangında yaralananlar için kullanılacak malzemeler ile yangın söndürmeye katkı sunacak ekipman ve bunları kullanılacak kişiler konusunda sıkıntı yaşandı. Bu nedenle, bazı belediyeler ‘gıda malzemesi ihtiyacı yok’ diye açıklamak durumunda kaldılar.
Kemerköy termik santrali ile ilgili durum nedir?
Modern hayatın gerektirdiği ihtiyaçlarla ilgili olan tüm yatırımların, sürdürülebilirlik ve iklim krizi ile uyumlu olması lazım. Son 10 yıldır, sürdürülebilir kalkınmayı biraz yanlış anlıyoruz. Sürdürülebilir kalkınma popüler bir konu gibi görünse de bu konuda yatırım ve sorumluluk almayı gerektiriyordu. Sürdürülebilirlik, kurumları, binaları, kırsal alanları, geçim kaynaklarını yeniden gözden geçirmeyi gerektiriyor. Termik santral de bu yaklaşımın uygulamaya geçmemesinin bir örneği.
‘Risk Planlaması Yapmayan Kurumlar Her Afette Sorunları Yeniden Keşfediyor!’
Kamuoyunda yetkililerin krizi iyi yönetemediği tartışmalarına dair ne söylersiniz? Sizce, temel olarak, orman yangınlarında yaşadığımız sorunların kaynağı ne?
Her afet kendine özgü bir süreç ortaya koyuyor. Bu sürece uygun pozisyon almak gerekiyor. Bu tür afet durumlarında kriz masalarının kurulması, buralarda kamu-sivil toplum iş birliğinde faaliyetlerin yürütülmesi gerekiyor. Kurumlar arasında daha çok iletişim kurulması gerekiyor. Kriz planı iyi anlatılmazsa, kamuoyuna bilgiler doğru iletilmezse, zaten hassas psikolojide olan vatandaşlar kendileri sorumluluk almaya başlıyor. Bu da vatandaşın hayatını riske atabiliyor.
Çok değerli bir turizm bölgesinde yangın ile ilgili hazırlıkların olmaması çok önemli bir eksiklik.
Burada kamu yatırımları açısından çok ciddi eksiklikler görüyoruz. Çok değerli bir turizm bölgesinde yangın ile ilgili hazırlıkların olmaması çok önemli bir eksiklik.
Ayrıca bu tür turizm alanında yangın afeti yaşanması durumunda, risk haritası, risk planlaması ve risk senaryolarının olmaması, vatandaşların afet anında ne tür sorumluluklar üstleneceğinin planlanmaması önemli bir eksiklik. Bu yüzden her seferinde sorunları yeniden keşfetmek durumunda olan kurumlar görüyoruz.
Afetlere hazırlıklı olmalıyız; afet anı ve sonrası olarak süreci değerlendirmek gerekiyor. Bir afet sonrası 90 gün sonra o bölgede hayat tekrar eskisi gibi başlayamıyorsa, o zaman afetle ilgili iyi bir planlama yok demektir. Bence iyi bir planlamaya ihtiyaç var. İyi afet senaryoları yapamıyoruz. Bunlar için Türkiye’nin kamu, özel sektör, sivil toplum ve medyasının bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi önemli. Belki çocuklardan başlayarak bilinçlenmeye ihtiyacımız var. Toplum olarak afet bilincini edinmemiz gerekiyor çünkü deprem, sel, yangın gibi iklim krizi etkileri ile karşılaşmaya devam edeceğiz.
‘Bir Destek Bir Yuva Kampanyası Yaşamı Yeniden Tesis Etmeyi Hedefliyor’
İhtiyaç Haritası olarak Nef Vakfı ile birlikte Bir Destek Bir Yuva adlı yeni kampanya başlattınız. Size destek olmak isteyenler ne yapsınlar?
Bu kampanya ile yaşamı yeniden tesis etmeye katkı sunmaya çalışıyoruz. Şu an yangın söndürme çalışmaları devam ediyor. Biz de hayatı tekrar yaşanabilir kılmaya odaklanıyoruz. Biz, bir çözüm önerisi ortaya koymak yerine, sürdürülebilir geçim kaynaklarını yeniden tesis etmek için bir süreç başlattık. Bizim gibi başka kurumlar da çeşitli kampanyalar başlattı, hepsi kıymetli. Az, çok demeden bir ucundan tutmak gerekiyor.
Bir Destek Bir Yuva kampanyasına sadece maddi bağış ile değil farklı şekillerde de katkı sunulabilir. Mesela bir köyde arıcılık faaliyetinin yeniden başlaması, hayvanların yeniden alınabilmesi, turizm sezonunda ortasında pansiyonları yananlara küçük katkılar sunulması gibi, insanların yaşamlarını küçük küçük katkılarla yeniden tesis etmek gerekiyor.
Böyle dönemlerde toplumsal dayanışma, kaynakların verimli ve yerinde kullanılması ile sorunlar çözülecek.
İzmir depremi sonrası 1 Kira 1 Destek kampanyası başlatmıştık; 3 haftada 46 milyon TL bağış toplanmıştı. Bu sayede, depremzedeleri çadır kentte mahkûm etmeden, sağlam ve boşta olan evlere yerleştirebilmiştik. Biz böyle basit ve yenilikçi çözümler sunmaya çalışıyoruz. Bu dönemlerde toplumsal dayanışma ve kaynakların verimli ve yerinde kullanılması ile sorunlar çözülecek diye düşünüyoruz. Bu zamanlarda da kamu sivil toplum özel sektörün ortaklaşa ve ayın çalışmasına ihtiyaç var. Biz de İhtiyaç Haritası olarak buna katkı sunmaya katkı sunmaya gayret ediyoruz.
Vatandaşlar STK’ların çalışmalarını daha çok okusunlar, takip etsinler. Destek verecekleri kurumların bu bağışları nereye harcayacaklarını öğrensinler. Kendileri neyin parçası olmak istiyorlar, bunu düşünsünler.
Bölgede mağduriyetlerin giderilmesine katkı sunmak isteyen yurttaşlara ne önerirsiniz? Ne yapsınlar?
Bir kere, öncelikle insanlar kalpten üzülüyorlar ve bir şey yapmak istiyorlar, bu çok değerli bir reakisyon ve katkı. Ama bunu yaparken biraz okusunlar ve araştırsınlar. Sakin kalıp, hareket etsinler. Herkesin farklı hassasiyetleri var; bu hassasiyetlerle katkı sağlayabileceği farklı uygulama ve projeler var. Ani ve duygusal reaksiyonla hareket edildiğinde, sonra insanlar destek verdikleri STK’lardan pişmanlık duyabiliyorlar.
Vatandaşlar STK’ların çalışmalarını daha çok okusunlar, takip etsinler. Destek verecekleri kurumların bu bağışları nereye harcayacaklarını öğrensinler. Kendileri neyin parçası olmak istiyorlar, bunu düşünsünler. Harekete geçmeden önce araştırsınlar. Burada gönüllü olarak, hukukçu ya da bir psikolog olarak ya da başka bir sıfatla destek verebilirler. Ucundan tutulabilecek birçok alan var.
Kamuya da sivil topluma da güven bunalımı var. Vatandaş bağış yaparken ve destek verirken artık sorguluyor.
Benim gözlemim, kamuya da sivil topluma da güven bunalımı var. Vatandaş bağış yaparken ve destek verirken artık sorguluyor. Bu kötü bir şey değil, tabii sorgulasın. Artık şeffaf olana, daha hesap verebilir olana, vatandaş ulaşmak istiyor.
‘Toplum Olarak Hareket Etmemiz ve Toplu Bir Çaba Göstermemiz Gerekiyor’
Son olarak yurttaşlara bir mesajınız var mı?
Bu süreç çok acı ama bir İstanbul depremi ihtimali var önümüzde. Çok daha acı görüntülere gebeyiz. Herkes kendi şehrinde her an afet olabilecek şekilde hareket etmeli. O nedenle herkesin oturduğu mahalleden başlayarak bir sorumluluk süreci yaratması gerekiyor. Mahalleden başlayarak bir hazırlık komitesi gibi yapılar kurmak gerekiyor. Afetlere hazırlık ile örgütlenme için ilgili meslekleri ne olursa olsun, herkesin sorumluluk alması, hazırlık yapması gerekiyor.
Bu tür afet süreçlerinin 1 ay sonrasında her şeyi unutuyoruz; bir sonraki afette yeniden buluşmak üzere ayrılıyoruz. Bunu aşmamız gerekiyor.
Şu an herkes bir şey yapıyor ama aslında yıllardır yapılması gerekenler yapılmamış. Olay anında bir şey yapmaya çalışınca her şey için geç oluyor. Bu tür afet süreçlerinin 1 ay sonrasında her şeyi unutuyoruz; bir sonraki afette yeniden buluşmak üzere ayrılıyoruz. Bunu aşmamız gerekiyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen seneki yangın sonrası mahallelere yangın söndürme cihazları alındı. Oralarda yangın olunca, hemen bu sayede hızlı müdahale ediliyor. Ama İzmir deneyimine rağmen, burada belediyelerin önlem almadığını, hazırlıklı olmadıklarını görüyoruz.
Kamunun ve ilgili tüm birimlerin afetlerle mücadele için yatırım yapması; vatandaşın, sivil toplumun ve tüm toplumun hazırlıklı hale gelmesi gerekiyor. Toplum olarak hareket etmemiz ve toplu bir çaba göstermemiz gerekiyor.
Bizi Takip Edin