Salgın Süreci Yönetimi: Katılımcılıktan Uzak, Topluma Güven Vermeyen Bir Tarz
"Salgın süreci katılımcılıktan uzak ve güven vermeyen bir tarzda yürütülüyor." Diyarbakır Tabip Odası’ndan Dr. Halis Yerlikaya ile sağlıkta bölgesel eşitsizlikleri ve bölge genelinde aşılama oranlarını konuştuk.
Diyarbakır ve çevre illerde COVİD-19 vakaları artış gösteriyor. Türkiye genelinde aşılama oranının en düşük olduğu bilinen bölgede aşı stoğu bitmiş durumda. Toplumda aşıya karşı bir güvensizlik söz konusu. Hastanelerde yeniden Covid klinikleri açılmaya başladı.
Halis Yerlikaya, COVİD-19 pandemisinin tüm sürecinde başarısız salgın yönetimi nedeniyle toplumsal düzeyde yıkıcı sonuçlar ortaya çıktığını belirtti. Türkiye’nin nüfusa oranla dönem dönem Avrupa’da ve dünyada vaka sayılarının en fazla olduğu, doğrudan ve dolaylı olarak açıklananın çok üzerinde ölümün yaşandığı ülkelerden biri olduğunu, tüm süreç boyunca toplumdan gerçeklerin gizlendiğini söyleyen Yerlikaya, açıklanan vefat sayıları ve rakamların gerçekliği ifade etmediğine, meslektaşları ve sağlık çalışanlarının tanıklık ettiğini ekledi. Yerlikaya, Sağlık Bakanlığı’nın verileri ile ilgili ise, “Sağlık Bakanlığı, mızrak çuvala sığmayınca kara tabloya dönüşen turkuaz tabloya sadece bir gecede 1 milyondan fazla iyileşen hasta sayısı ekledi. Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan verilerin güvenilmez olduğu yapılan şeffaflık araştırmasında da açığa çıktı.’’ dedi.
Salgının toplumsal etkilerinin azaltılması için tedavi edici sağlık kuruluşlarından önce toplum bazında bulaşıcılığın engellenmesi gerektiğini, epidemiyoloji bilimine uygun, etkili olduğu kanıtlanmış ve yaşamın içinde sınanmış pratiklerin hayata geçirilmesinin başarıyı getireceğini, ülkemizde yapılanların akla ve bilime aykırı olduğunu ifade eden Yerlikaya, “Salgın süreci yönetimi katılımcılıktan uzak, topluma güven vermeyen bir tarzda yürütüldü. Bu da salgının kontrol altına alınamamasının en önemli etkenlerinden biri oldu. Toplum olarak büyük bir bedel ödedik. Sosyal cinayete dönüşen önlenebilir çok sayıda ölüme tanıklık ettik.’’ şeklinde konuştu.
‘Aşı Kararsızlığı Küresel Sağlığı Tehdit Eden En Önemli Başlıklar Arasında’
Aşıları hastalıklara karşı mücadelede tıbbin en önemli başarılarından biri olduğunu, günümüze kadar aşılar sayesinde birçok hastalığın yeryüzünden silindiğini ve milyonlarca insanın yaşamının kurtarıldığını belirten Dr. Yerlikaya “Dünya Sağlık Örgütü aşı kararsızlığını, küresel sağlığı tehdit eden en önemli başlıklar arasında saymaktadır’’. dedi. Sağlık Bakanlığı’nın salgın ile mücadelede toplum üzerinde etkili bir aşı kabul çalışması yapmadığını vurgulayan Yerlikaya, mevcut yönetim anlayışının aşıya güven duygusu oluşturamadığını ekledi.
‘Mevsimlik Tarım İşçileri ve Göçmenlere Yönelik Ayrı Bir Çalışma Yürütülmesi Gerekmekte’
Dr. Halis Yerlikaya Türkiye aşı tedariki ve dağıtımındaki zorlukları aşmada zaman zaman başarılı olsa bile -ki son günlerde aşı tedarikinde önemli sorunlar yaşamakta olduğunu söyleyerek, COVID-19 aşısına karşı oluşan tereddütleri engelleyemezse salgını önlemek için gereken aşılama oranlarına ulaşamama ile yüz yüze kalınacağını, ayrıca mevsimlik tarım işçiler ve göçmenlere yönelik ayrı bir çalışma yürütülmesi gerektiğini ve bu dezavantajlı grupların aşılanamaması halinde toplumsal bağışıklığa da ulaşılamayacağının altını çizdi.
Dr. Halis Yerlikaya, pandeminin ortaya çıkışı, yayılımı ve yönetimi ile ilgili uygulanan tutarsız politikaların toplumda güvensizliği tetiklediğini ifade ederken, bu durumun pandeminin bilimsel gerçeklerinin hem anlaşılmasını hem de kabul edilmesini zayıflatan yaygın dezenformasyonu tetiklediğini söyledi.
Türk Tabipler Birliği olarak bir taraftan aşı tedariki ile ilgili gerekli uyarıları yaparken diğer taraftan tedarik edilmiş olan aşıların kullanımına dair neler yapılması gerektiği ile ilgili de uyarılarda bulunduklarını ifade eden Yerlikaya, “Milyonlarca insanı mümkün olduğunca hızlı bir şekilde aşılamaya yönelik çabada ülke çapında başarılı olmak için, hem aşılara hem de aşılama çabasından sorumlu kurumlara duyulan güven konusu öncelikli olarak ele alınmalıdır. Aşıların etkinliği ve güvenliği ile ülkede lojistik zorlukların yetkin bir şekilde yönetilme kapasitesi konusunda halk arasında güven kurulmalıdır.’’ dedi.
‘Aşı Yerellerde Şeffaf, Tutarlı Bir Biçimde Anadilinde Yapılmalıdır’
‘Aşı Kampanyası’ başlatılması gerektiğini ifade eden Halis Yerlikaya, bu kampanyaların yerellerde şeffaf ve tutarlı bir biçimde, anadilde yapılması gerektiğini belirtti.
Yerlikaya’ya göre, bölgesel farklılıklar ve eşitsizlikler gözetilerek toplumda güven oluşması, toplum katılımının sağlanması için yerel dinamiklerle iş birliği yapılması ve toplumun tüm kesimlerini temsil eden demokratik kitle örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların, geniş interdisipliner bilim insanlarının sürece ve karar alma mekanizmalarına doğrudan katılımı sağlanmalı. Bunun yanında, kampanya süreçlerinde görev alacak tüm sağlık çalışanlarının emek ve özverilerinin görünür kılınması ve motivasyonlarını yüksek tutacak çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etti.
Aşıya dair tereddüt yaşayanlar ve aşı karşıtlarını ayrı değerlendirmek ve gerekli iletişim kampanyaları yürütmek gerektiğini söyleyen Yerlikaya, bölgedeki oranların düşüklüğü ile ilgili, “Bölgemizde aşılanma oranları düşük seyretmekte. İller ve bölgeler arası aşılanma oranlarında ciddi eşitsizlik olduğu verilerle ortada. Aşılamaya ilişkin sağlıklı değerlendirmelerin yapılabilmesi için aşılamanın çok iyi gittiği izlenimi yaratmaya çalışan Sağlık Bakanlığı’nın aşılama verilerini sadece il genelinde değil; ilçe ve mahalle düzeyinde yaş, cinsiyet, mesleklere göre birinci ve ikinci dozu ayrı belirtmek üzere aşılanma oranlarını, aşılanmış gruplarda COVID-19 vakalarının sayısını günü gününe paylaşması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Dr. Halis Yerlikaya, aşılama oranının düşüklüğünün sebeplerini ise şöyle açıkladı: “Pandemi sürecinde güven veren bir politika sürdürülmemesi, toplum katılımı sağlanmaması, gerekli toplumsal bilgilendirme yapılmaması, anadilinde sağlık hizmeti sunulmadığı ve teknoloji kullanımını gerekli kılan randevu, onam vb. bölge insanları açısından zorlayıcı faktörlerin olması, başlangıçta aşı tedarikinde yaşanan sorunlar nedeniyle aşılama oranları Diyarbakır ve bölgede diğer illerle kıyaslandığında düşük seyrediyor.”
Toplum bağışıklığı için hesaplanan %70 hedefinin her yerleşim yerinde olması gerekliliği ilkesinin göz ardı edilmemesini gerektiğini ifade eden Yerlikaya, ilkeyi şöyle açıkladı: “Her yerleşim yerinde (sokak, mahalle, belde, ilçe, il, bölge ve ülke) iki doz aşı yapılan nüfusun oranının %70’in üzerinde olması. Dahası bu oranın kırılgan topluluklarda da (mülteciler, evsizler, ötekileştirilen topluluklar, cezaevindeki kalanlar vb.) sağlanması hedeflenmeli.”
Dünyada yapılan 2 milyar doz aşının çok büyük kısmının batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da yapıldığını, sadece binde üçünün Afrika’da yapıldığı göz önüne alınırsa dünya kapitalist sisteminin bu hedefin uzağında olduğunu belirten Yerlikaya, “Tüm dünyada riskli grupların aynı anda aşılanması gerekirken, ters hizmet yasası burada da kendini gösterdi. Birçok ülkede risksiz ama parası olan kişiler aşılanırken, onlarca ülkede sağlık çalışanlarının bile aşıya erişemediği ve yaşamlarını bir gerçeklikle karşı karşıyayız’’ dedi.
Maskesiz Günler için: Toplumsal Bağışıklık
Türkiye’de salgının hala kontrol altına alınamadığını, Türkiye’de aktif hasta sayısının halen çok yüksek seyrettiğini, maskesiz günlere gelebilmemiz için toplumsal bağışıklığın elde edilmesi, nüfusun çok önemli bir bölümünün aşılanması gerektiğini ifade eden Yerlikaya, “Türkiye’de tam aşılı nüfus oranı henüz %17 civarında. Toplum bağışıklığı için hesaplanan %70 hedefinin henüz çok uzağındayız. Üstelik başta Hindistan’da görülen Delta varyantı olmak üzere endişe verici varyantlar gündemde iken aşılama çalışmalarının hızla artması, bireysel olarak alınması gereken önlemlere devam edilmesi, olası enfekte kişilerle karşılaşma sürelerinin kısa tutulması, havalandırmanın yapılması gerekmektedir.” dedi.
Aşıların onaylanması ve kullanıma sunulmasının, içerisinde bulunduğumuz sağlık krizinin hemen sona ereceğinin habercisi olmadığını, toplumsal düzeyde bağışıklığı oluşturacak şekilde aşılamanın henüz yapılmadığını hatırlattı.
‘Tedirgin Olma Aşı ol’
TTB olarak da ifade ettikleri gibi çok uzun bir bekleyişten ve toplum olarak çok büyük kayıp yaşadıktan sonra aşılar sayesinde 1,5 yıldır süren bu derin krizden çıkma şansı doğduğunun altını çizen Yerlikaya, topluma aşı dayanışması çağrısı yaptıklarını ifade ederek kampanyalarını şöyle anlattı “#TedirginOlmaAşıOl diyoruz. Siz aşı olursanız olağan sağlık hizmetlerine erişimde kronik hastalıkların tedavi sürecinin aksamaması, onkolojik hastaların erken tanı ve tedavilerinin yürütülebilmesi konusunda yaşanan aksaklıklar giderilebilecek. Ve pandeminin ikincil nedenlere bağlı yıkımın da önüne daha hızlı geçilecektir. Ama özellikle Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere kamu otoritesinin aşılama konusundaki sorumluluğunu yerel dinamikleri dikkate alarak o bölgenin kültürel özelliklerini olası tereddütleri, erişim ve uygulama sıkıntılarını dikkate alarak yerel yönetimler, sağlık meslek örgütleri, STK’lar ile birlikte çözümlemesi gerekmektedir.’’
Bizi Takip Edin