İklim Değişikliği ile Mücadelede Bir Uyumsuzluk Deneyimi:
‘Karaburun Yarımadası Rüzgar Enerji Santralleri’
Haklar ve Araştırmalar Derneği'nin hazırladığı İklim Değişikliği ile Mücadelede Bir Uyumsuzluk Deneyimi ‘Karaburun Yarımadası Rüzgar Enerji Santralleri’ raporu, 2010-2020 yılları arasında İzmir’in Karaburun Yarımadası’nda projelendirilen RES’leri, iklim değişikliği ile mücadelede uyumsuzluk (maladaptation) örneği olarak inceliyor ve yol açtığı hak ihlallerini görünür kılmayı hedefliyor.
İzmir’in Karaburun Yarımadası, 2010’lardan itibaren inşa edilmeye başlanan rüzgâr enerji santralleri (RES) ve bu projelere karşı Karaburunlu yurttaşlarca yürütülen hukuk mücadeleleri ile gündeme geldi. Bugüne kadar toplam 15 dava açıldı ve 3 kez Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıldı. Bu süreç, yenilenebilir enerji uygulamalarının bir iklim politikası aracı olarak nasıl uygulanması gerektiği ile somutta nasıl uygulandığı arasındaki muazzam yıkıcı farkın ortaya konulduğu, bir açık saha çalışması işlevi gördü.
Haklar ve Araştırmalar Derneği, Türkiye’nin yenilenebilir enerji politikalarının iklim krizi ile mücadelede bütüncül bir perspektif üzerinden değil, sermaye için yeni teşvik, kredi ve istisnalarla güçlendirilmiş yeni bir “kalkınma” ve “ekonomik büyüme” imkânı üzerinden yürütüldüğünü belirtti. Bu sorunlu yaklaşımın ise, Karaburun’da olduğu gibi ciddi insan ve doğa hakkı ihlallerine, iklim krizi ile mücadeleyi değil krizi derinleştirici etkilere yol açtığını ekledi.
Toplam yüzölçümü 484 km2 olan Karaburun’un 430 km2‘lik alanı, yani yarımadanın %89’luk bölümü RES projelerine tahsis edildi. RES’lere yer açmak için acele kamulaştırma davaları ve idari kararlarla mülksüzleştirme ve yerinden etme politikaları uygulandı. Kıl keçisi yetiştiriciliğinde İzmir’de ilk sırada olan Karaburun’un mera ve çayırlıkları RES projelerine tahsis edildi. Yaklaşma (setback) mesafesi için hala yasal düzenleme yapılmayan RES türbinleri, Karaburun’daki yerleşim yerlerine sadece birkaç yüz metre uzaklıkta kuruldu. Karaburun’un özel çevre koruma bölgesi ilan edilmesi dahi Karaburun’u bu yıkımdan koruyamadı. Dernek, tüm bunların hatalı uygulamaların bir sonucu olduğunu kaydetti.
Bu ekolojik yıkıma karşı çıkan Karaburunluların adil yargılanma haklarının ise İdare mahkemeleri ve Danıştay tarafından ihlal edildiği, Anayasa Mahkemesi kararı ile tescil edildi.
Haklar ve Araştırmalar Derneği’nin hazırladığı rapor, 2010-2020 yılları arasında İzmir’in Karaburun Yarımadası’nda projelendirilen RES’leri, iklim değişikliği ile mücadelede uyumsuzluk (maladaptation) örneği olarak incelemiş ve yol açtığı hak ihlallerini görünür kılmayı hedefledi. Rapor kapsamında öncelikle iklim krizinin dünü, bugünü ve Türkiye’nin iklim krizine yönelik pozisyonu kısaca değerlendirildi. Daha sonra iklim krizi ile mücadelede uyumsuzluk politikalarının mağduru olarak Karaburun Yarımadası’nın özellikleri, insan ve doğa hakları ihlaline yol açan idari kararlar ve dava süreçleri ayrı başlıklarda incelenerek detaylandırıldı. Bu sayede, yenilebilir enerji projelerinde uyumsuzluğa emsal teşkil eden uygulamaların Karaburun özelinde yarattığı sonuçların bütüncül bir şekilde ortaya konulması ve yenilenebilir enerjinin doğru uygulamaları için yol gösterici olması amaçlandı.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin