Geri Dönüştürülemez Tehlike: Plastik Atık İthalatı
"Türkiye’nin kendi plastik çöplerini geri kazandırma oranında doğru düzgün bir artış gerçekleşmiyor.” Greenpeace Akdeniz Biyoçeşitlilik Projeler Lideri Nihan Temiz Ataş ve Mikroplastik Araştırma Grubu’yla çalışmalar yapan Doç. Dr. Sedat Gündoğdu ile plastik atık ithalatının ekosisteme verdiği zararı ve Türkiye’nin atık politikasını konuştuk.
Çin’in atık ithalatıyla ilgili yeni düzenlemelere ve sıkı tedbirlere gitmesinin ardından Türkiye özellikle Avrupa’dan en çok atık ithal eden ülke konumuna yükseldi. 2016 yılında aylık dört bin ton olan atık ithalatı bugün aylık 55 bin tonu bulmuş durumda. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 18 Mayıs’ta aldığı kararla ekosisteme kalıcı zararlar veren plastik atıklarda bir düzenlemeye gitti ve polimer ithalatını yasakladı. Ancak bu yasağın ömrü kısa oldu, 2 Temmuz’da plastik atık ithalatı yeniden serbest bırakıldı.
‘Alınan Karar, Sıfır Atık İthalat Hedefinde Atılan Geri Bir Adım’
Greenpeace Akdeniz Biyoçeşitlilik Projeler Lideri Nihan Temiz Ataş, sözlerine polietilen atık ithalatının önce yasaklanması, ardından da serbest bırakılmasıyla ilgili gelişmeleri özetleyerek başladı. Ataş, yasağın, resmi geçiş süresince (45 gün) Ticaret Bakanlığı’na plastik sektörünün açıkça yaptığı lobi faaliyetleri sonrasında geri çekildiğini belirtti. Ataş bunun sıfır atık ithalat hedefinde atılan geri bir adım olduğunu ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın henüz genelge yayımlamadığını ve ne gibi kurallarla atık ithalatı yapılacağını bilmediklerini ekledi. Bugüne kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın denetim mekanizmalarını giderek artırdığını, ancak bunun çözüm olmadığını saha araştırmalarında da gördüklerini kaydeden Ataş, yapılması gerekenin, denetim mekanizmalarının ötesinde, Çin’in plastik atık yasağında olduğu gibi çok sıkı oranlarla, neredeyse saflık seviyesinde geri dönüştürüleceğinden emin olunan atıkların ithalatının gerçekleştirilmesine izin verilmesi olduğunu söyledi.
‘Türkiye’nin Atık İthalatı 16 Yılda 196 Kat Arttı’
Ataş, Eurostat’ın verilerini aktarırken atık ithalatında yaşanan devasa artışı gözler önüne serdi. Türkiye’nin ithalatının 2016 yılı başında ayda dört bin ton iken 2018 başında aylık 33.000 tona, 2019’da 48.500 tona, 2020’de ise 659 bin tona ulaştığını, bu rakamın da aylık 55 bin tona tekabül ettiğinin altını çizen Ataş, son 16 yılda 196 kat artış olduğunu söyledi. 1 Ocak’ta yürürlüğe giren yeni bir düzenlemeye göre Avrupa ülkelerinin, artık OECD (İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı) ülkeleri dışına atık gönderemeyeceklerini belirten Ataş, burada da rotanın OECD ülkesi olan Türkiye’ye döndüğünü ekledi: “Tam da bu noktada son dönemde geri kalkan yasağın önemi daha da çok önümüze gelecek. 2021’de bu düzenlemelerin ne kadar güçlü olduğunu ya da atık ithalatını engellediğini sene sonuna doğru verilen raporlamalarda görebileceğiz.”
‘Tek Kullanımlık Plastik Atıklar, Kirliliğin Başlıca Nedenleri Arasında’
Greenpeace Türkiye, düzenledikleri imza kampanyasıyla pandemide hijyen amaçlı tek kullanımlık plastik çatal/bıçak/bardak vb. kullanımın artışına dikkat çekti. Nihan Temiz Ataş, ambalajların küresel plastik kullanımının yüzde 40’ından sorumlu olduğunu söyledi ve “Tek kullanımlık plastik kullanımının boyutu ve yaygınlığı göz önünde bulundurulduğunda, bilim insanları bu plastik atıkların 12 milyon ton kadarının her yıl okyanuslara sızdığını ve bunun sahillerimizde gördüğümüz plastik kirliliğinin büyük bir bölümünü oluşturduğunu tahmin ediyor” diyerek önemli bir tehdide dikkat çekti.
Avrupa Birliği’nin plastik pipet, kulak çubuğu, tabak, çatal, bıçak, kaşık, içecek karıştırıcıları ile köpük gıda kapları ve içecek bardaklarının yasaklanması konusunda anlaşmaya vardığını söyleyen ve 3 Temmuz itibarıyla raflardan kaldırdığını aktaran Ataş, alternatifi olan bu ürünlerin Türkiye’de de yasaklanması gerektiğini ifade etti.
‘Türkiye Akdeniz’i Plastikle En Çok Kirleten Ülke’
Mikroplastik Araştırma Grubu’yla çalışmalar yapan Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, Türkiye’nin ithal çöp tablosunun 2017’den itibaren değişmeye başladığını aktararak sözlerine başladı. Türkiye’nin geri dönüşüm endüstrisinin ithal atığın kârlılığı sebebiyle dış kaynaklı plastiğe bağımlı hale geldiğini söyleyen Gündoğdu, bu durumun da Türkiye’nin kendi ürettiği çöplerin toplanması için gerekli olan motivasyonu zedelemekte olduğunu kaydetti. Türkiye’nin ithal çöp macerasının 2017 yılı sonunda Çin’in atık ithalatını yasaklayacağını belirtmesi sonrasına denk geldiğini hatırlatan Gündoğdu, 2017 yılı sonrası artan bir oranda çöp ithalatı gerçekleştiğini, son olarak 2020 yılında 756 bin ton yabancı plastik çöp ithal edilmesiyle zirve yaşandığını belirtti: “Bu esnada Türkiye’nin kendi plastik çöplerini geri kazandırma oranında ise doğru düzgün bir artış gerçekleşmiyor.”
Aynı zamanda Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi olan Gündoğdu, en temiz atığın bile iyimser tahminle yüzde 60’ının geri dönüştürülebileceğini söyledi: “Teorik olarak gelen çöplerin %100’ünün geri dönüşmesi gerekiyor ancak kazın ayağı öyle değil.”
En iyimser tahminlere göre gelen atıkların %70 – %80 oranında geri dönüştürülebilir özellikte olduğunu, ancak bu oranın tekil polimer tipi olarak ithal edilenler için geçerli olduğunu belirten Gündoğdu, karışık ya da çapak şeklinde gelenlerde bu oranın %50’nin bile altına düşebildiğini ekledi: “Getirilen ve işleme alınan plastiklerin %15 civarı bir de bakiye atığı söz konusu. En nihayetinde en temiz atığın bile maksimum %60’ı geri dönüştürülebilir olmuş oluyor. Nitekim son yayınlanan ve sonra geri çekilen kısıtlamayla beraber ilan edilen %1 kontaminasyon seviyesine tüccarların itiraz etmesi bu durumun ispatı niteliğinde. Sorsanız %20 kontaminasyon seviyesi bile uygun değil. Çünkü gelen çöp!”
‘İmha Edilemeyen Plastik Atıklar Akdeniz’i Kirletiyor’
Mikroplastik Araştırma Grubu, ithal edilen plastik atıkların çevreye verdiği zararı anlatan bir haritalama çalışması gerçekleştirmiş. Gündoğdu, Türkiye’nin Akdeniz’i plastik atıkla en çok kirleten ülke konumuna eriştiğini söyledi. Gündoğdu’ya göre, ithal edilen plastik çöpler ekseninde ortaya çıkan en büyük tartışma çöplerin dere, nehir, sulama kanalı ve yol kenarlarına terk edilmesi. Mikroplastik Araştırma Grubu olarak bu alanların bir haritasını yaptıklarında korkunç bir çevre suçu olduğunu ortaya koyduklarını söyleyen Gündoğdu, üstelik bu çevre suçunun tek seferlik değil sürekli olarak devam eden bir suç faaliyetiydi olduğunu ekledi.
Bu çöplerin bir kısmının yakılarak çevreye sonsuza kadar kalacak olan kirleticilerin karışmasına neden olduğu bilgisini veren Gündoğdu, bir kısmının da mikroplastik formuna eriştiği için dereler aracılığıyla sulak alanlara, lagünlere ve Akdeniz’e kadar ulaştığını kaydetti: “Sonuç olarak tüm bu illegal çevre suçu faaliyetleri nedeniyle Türkiye Akdeniz’i plastikle en çok kirleten ülke konumuna erişmiştir. Bunun yanında her iki balık türünden birinde ne yazık ki mikroplastiğin olduğu bir durum ortaya çıkıyordu.”
‘Plastik Üretim ve Geri Dönüşüm Fabrikaları Yangınları Korkutucu Boyutta’
Gündoğdu, Türkiye’de ciddi oranda plastik üretim ve geri dönüşüm fabrikaları yangınları yaşandığını anlatıyor. Mikroplastik Araştırma Grubu, bu konu üzerine bir rapor hazırlamış. Gündoğdu rapordaki bazı verileri şöyle aktardı: “Gerçekleştirilen araştırmaya göre 2016 yılında 8 adet, 2017 yılında 7 adet, 2018 yılında 15 adet 2019 yılında 33 adet ve 2020 yılında da 65 adet plastik ve plastik geri dönüşüm tesisi yangını çıktığı belgelenmiştir. 2021’in ilk 6 ayı için bu rakam geçen yılı geride bırakarak 68’e ulaşmış durumda. Bu her 2-3 günde bir, bir yangın çıktığı anlamına geliyor. Dolayısıyla plastik ve geri dönüşüm meselesi salt bir ekonomik mesele değil aynı zamanda ciddi bir çevre suçu faaliyeti olma ihtimalini akla getirmektedir. Bunların araştırılarak nedenlerin ortaya tüm netliğiyle ortaya konulması gelecek nesillerin yaşam hakkının da gasp edilmemesi açısından önemlidir.”
Bizi Takip Edin