‘5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na Yaz Makyajı Yapıldı’
Geçen hafta Mecliste kabul edilen Hayvan Hakları Yasası’na hayvan hakları savunucularından itiraz sesleri yükseliyor. Hayvanlara Adalet Derneği’nden Hülya Yalçın, eski yasaya kötü bir makyajla hazırlanan yeni yasanın hayvan katillerinin yargılanmasını imkansızlaştırdığını ve eski hatalara yenilerini eklediğini vurguluyor.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun (2004 tarihli mevcut yasa) bazı kısımları çok dillendirilmekten, bazı kısımları çok kullanılmaktan bazı kısımları da hiç kullanılmamaktan yıprandı, tozlandı, eskidi yıllar içinde.
Hayvanları bu kanuna dayanarak, korumaya çalışan bizler de “madem bir koruma kanunu var, hadi biz bunu biraz iyileştirelim de ‘adına uygun bir hale gelsin’ hayvanları gerçekten korusun” diye yıllar süren bir çalışmaya girdik.
Çok yazıldı tartışıldı ama temel olarak neler istediğimizi şöyle sıralayalım;
1-Hayvanları koruyan bir kanun en başta “hayvan” tanımını dosdoğru yapmalıdır. Madem hayvanı koruyacak, bütün hayvanları kapsamalıdır. At, inek, sinek, yılan, balık, aslan vb. Tümü.
2-Hayvan Koruma Kanunu; hayvanları çeşitli gerekçelerle işkenceye maruz bırakan, öldüren tüm yasal uygulamaları ortadan kaldırmalı, bu hemen olmasa bile bunlara karşı güçlü bir koruma çabası göstermelidir. Örneğin av, deney, yarışlar, hayvan satışları, geleneksel bahanesiyle boğuşlar, sahibi yaptı diye eziyetine sessiz kalınan “sahipli” hayvanlar, endüstriyel dediğimiz korkunç vahşetin vitrini olana mezbahalar, üretim çiftlikleri ve benzeri konular acil olarak ele alınmalı ve koruma tavrı ile revize edilmeli, gerekirse yasal dayanakları ortadan kaldırılmalıdır.
3-Yerel yönetimler bölgelerindeki hayvanların sağ ve sağlıklı olmasından doğrudan sorumlu olmalı bu konuda kısırlaştırma aşılama işlemlerini öncelikle yapmalı; görevi ihmal ya da kasten zarar verme hallerinde misliyle cezalandırılmalarının yolu açılmalıdır.
4-Hayvanat bahçeleri, sirkler, yunus parkları ve benzeri yerler tamamen ve hemen kapatılmalı, hayvanlar koruma altına alınmalıdır.
5-Hayvanlara karşı suç fiillerini işleyenler, başta tecavüz ve işkence olmak üzere, basit yasal süreç izlenerek hapis cezasıyla cezalandırılmalıdır.
6-Hayvan haklarının medeni sosyal süreçte gerektiği gibi korunabilmesi için sosyal ve milli eğitim düzeyinde ciddi, amaca uygun eğitim çalışmaları yapılmalı, yazılı ve görsel basın dilinde tam bir düzenleme çalışmasına başlanmalıdır.
Temel olarak taleplerimiz bunlardı yıllar boyu. Kimisi 6. madde kimisi 18.madde, kimisi başka maddeler düzeyinde zaten var olan ama yaptırımları ve bürokratik hiyerarşi nedeniyle bir türlü hakkı verilerek uygulanamayan bu maddeler etrafında işe yarar düzenlemeler talep ettik.
“Kanunda veya herhangi bir yerde hayvanın CANLI olduğu yazınca mı anlayacağız onun canlı olduğunu?”
Bu arada çok gündeme gelen “hayvan mal değil candır” konusu beni bizzat utandırıyor, söylemeden geçemeyeceğim. Kanunda veya herhangi bir yerde hayvanın CANLI olduğu yazınca mı anlayacağız onun canlı olduğunu? Bu nasıl bir ayıp ve aymazlık! Neyse tüm STK’ların da ortak talebi olduğundan bunu janjanlı paketlerle basına servis etti hükümet. Böylece biz de hayvanların canlı olduğunu resmen anlamış olduk ülkecek.
Hayvana karşı suçların failleri ise toplumun her kesimine dağılmış ve o kadar kalabalık ki. Belli bir profile bile koyabilmek zor. Kimisi takım elbisesiyle efendi kariyer sahibi bir adam, kimisi sokakta yatan meczup, kimisi çocuk sahibi kadın, kimisi herkesle dalaşan bir çaçaron. Yani hayvana kötülük edenlerin belli bir sosyal tanımı yok. Her yerde herkes olabiliyor. Kimi üstlerine kaynar su dökerek, kimisi üşenmeden zehirli yemek hazırlayarak, kimisi araca bağlayıp sürükleyerek, kimisi torbaya koyup çöpe atarak, kimisi sopalarla döverek, kimisi kuytuda kemiklerini kırana kadar tecavüz edip öldürerek. Yani profil çok tehlikeli ve toplum içinde çok iyi gizlenebilen bir “kriminal yapı” gösteriyor.
“Hayvana karşı suçların failleri ise toplumun her kesimine dağılmış ve o kadar kalabalık ki”
İşte bunların cezalandırılmasını toplum açısından da çok olumlu bulduğumuzu anlatan dosyalar dolusu yazı taşındı Ankara’ya. Hepsi tozlu odalarda yerlerde sürünüyor şimdilerde. Ne okuyan ne ilgilenen.
Özetle;
geçen hafta Mecliste kabul edilen ve Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapan yeni düzenleme ile belediyeler sorumlu olsun dedikçe cezasızlık zırhları güçlendirildi;
Hapis cezası için makas (hukuki ceza aralığı) iyice açıldı, hapis cezası verecek ilk hâkimi başımızın üstünde taşıyacağız muhtemelen. Çünkü vermeyecekler bu belli;
Hayvanat bahçeleri, yunus parkları vs. konusunda ise uzun zamanlar öngörülerek niyetler belli oldu.
İşin kötüsü, fazla detaya girmeden, bizim çok net çok açık taleplerimize karşın üç beş altı boş cümle ile ve işimizi daha da zorlaştırarak, hayvan katili ve sorumlularının yargı sürecini adeta imkansızlaştırarak kötü bir makyaj yapıldı 5199’a acilen. Her yeri akıyor, eski hataları gizlemek bir yana yeni katmanlar berbat duruyor.
İnsanlar ilk defa böyle umutlanmıştı haklı olarak. Çünkü TBMM’deki tüm siyasi partilerin ortak iradesiyle TBMM Tarım Komisyonunda 50 maddelik bir rapor hazırlanmış, yasanın da buna uygun olacağı deklare edilmişti. Yani büyük bir yalan söylendi; onlarca ay yüzlere kişinin gecesi gündüzü emeği bir anda ÇÖPE ATILDI.
Bu makyajı övenler ya gerçekten anlamadı ya konuyla alakasız ya başka menfaatleri var ve hayvanı harcıyor.
Şimdi temiz bir bezle yeniden çalışmaya başlayacağız elbette. Bu öyle bir dava ki, bıktım, yoruldum vazgeçtim demek mümkün değil. Nasıl olsun. GÖZLERİMİZE BAKIYORLAR…
Bizi Takip Edin