Cumartesi Anneleri Davasında Reddi Hakim Krizi
Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta eyleminde gözaltına alınan 46 insan hakları savunucusunun yargılandığı davada, reddi hakim talebine rağmen mahkeme hakimi duruşmaya devam etmekte ısrarcı davrandı. Duruşma sonunda mahkeme ara kararı gazetecilere okudu.
Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta eylemine polisin müdahalesi sonucu gözaltına alınan 46 insan hakları savunucusunun yargılandığı davanın ikinci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görüldü. 46 kişi “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan 6 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Davanın ilk duruşması 25 Mart 2021’de görülmüştü.
Duruşma için çok sayıda insan sabah saatlerinde İstanbul Adliyesi önünde bulunan Çağlayan Meydanı’na geldi. Duruşma için adliyeye gelenler arasında Diyarbakır Barosu, Van Barosu, Ankara Barosu, İstanbul Barosu, Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlük için Hukukçular Derneği, Eşit Haklar Derneği, Af Örgütü, THİV, İHD, Hafıza Merkezi yöneticileri ile CHP ve HDP milletvekilleri yer aldı.
İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmesi beklenen duruşma, adliyenin en büyük salonlarından olan 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonunda görüldü.
Duruşma salonunun bulunduğu kata çok sayıda bariyer konuldu. Sadece avukatlar, milletvekilleri ve sanıklar duruşma salonunun önüne alındı.
10:00’da başlaması planlanan duruşma ancak 11:45’te başladı. Kimlik tespiti yaklaşık bir saat sürdü. Mahkeme hakimi, 12:40’ta duruşma salonuna geldi. İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, duruşmanın başında söz alarak, suçun unsurlarının oluşmadığını belirterek, davanın sonlandırılması gerektiğini söyledi. Türkdoğan, Cumartesi Anneleri’nin eyleminin 700’üncü haftasındaki polis müdahalesine dikkat çekti.
Türkdoğan, “Cumartesi Anneleri’nin meydanı yasaklanamaz, orası bir hafıza merkezidir. Bu kadar meşru olan bir davanın yasaklanması hukuka aykırıdır” dedi.
19 Ekim 1995 tarihinde üç sivil polis tarafından evinin önünden gözaltına alınarak kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun Koç savunma yaptı. Tosun, savunmasında ilk olarak babasının nasıl kaçırıldığını anlattı.
Tosun, babasının kaçırılma anını şu sözlerle aktardı: “19 Ekim 1995 akşamı eve giderken babamın üç kişiyle birlikte evimizin önünde durduğunu gördüm. Babam bitkin görünüyordu ve ayakta durmakta zorlanıyordu. Yaklaştığımı gören iki kişi babamın koluna girerek evimizin yan tarafında bulanan bahçeye indirdi. Bir kişi bahçenin önünde duran beyaz, 34 UD 59 plakalı aracın bahçe tarafındaki kapılarını açık tutmuş bekliyordu. Bahçenin önüne geldiğimde eğilip baktım ama bahçe ışıklandırması olmadığı için bahçedekileri göremedim. Aracın yanında bekleyen kişiyi babamın arkadaşı sanıp yüzüne baktım, birbirimize gülümsedik… 26 yıldır hayatımızı cehenneme çeviren o kişinin gülüşüyle yaşıyorum… Bir gün adil bir yargı önünde hesaplaşmanın umuduyla, o gülüşü unutmamak için hafızamı milyon kere zorluyorum ve unutmayacağım!”
Tosun, babasının kaybedilişine dair yargı sürecine değindi. İlk olarak 26 yıl önce gittiği Galatasaray Meydanı’nda 699 hafta boyunca eylem yaptıklarını, 700’üncü haftadan sonra polis müdahalesi ile karşılaştıklarını söyledi.
Tosun: Vazgeçmem!
Tosun, 151 haftadır Galatasaray Meydanı’nın kendilerine yasaklandığını ifade ederek, “26 yıldır yaşamından umudumu kestiğim anlarda bile babamı aramaktan vazgeçmedim. Vazgeçmem! Onu bulmak, onunla vedalaşmak istiyorum. Yasımı tutmak istiyorum ve bugün bunu istediğim için yargılanıyorum. 26 yıldır babamın akıbetini öğrenmek ve onu kaybedenlerin adil bir yargı önünde hesap vermesini istediğim için yargılanıyorum” dedi.
Tosun’un ardından söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, devletin kaybetme politikasına değindi. Eren, yargı organlarını siyasi iktidarın politikalarına alet olmaması gerektiğini belirterek, “Yargı da devletin politikalarına alet olmuştur bu yargılama ile” dedi.
Eren, “Cumartesi Anneleri, 699 hafta en barışçıl eylemlerinden birini yaptı. Adalet istediler. Adalet arayışında olanları bu koltuklara oturtursak toplumun adalete olan inancı azalır” dedi.
Gezi eylemlerinde kardeşi Berkin Elvan’ı kaybeden sanık Gamze ve Özge Elvan da savunma yaptı.
Milletvekilini Salona Almamak İçin Karar Oluşturuldu
Kenan Yılmazerler savunma yaptığı sırada, “Bizi cezalandırmak için siyasi erkin etkisi altında hareket ediyorsunuz” dedi. Mahkeme başkanı, bunun üzerine sesini yükselterek, “savunma dışına çıkma” diyerek, uyardı.
Yılmazerler, “Yerlerde sürünen annelerin fotoğraflarını neden göstermiyorsunuz?” dedi. Mahkeme hakiminin ikinci uyarısı üzerine CHP Milletvekili Mahmut Tanal, izleyici sıralarından bağırarak, “Lehe ve aleyhe olan tüm delilleri göstermelisiniz” dedi.
Mahkeme hakimi bunun üzerine Tanal’ı salondan çıkarması için duruşma salonuna polis çağırdı. Tanal, salonu terk etmeyeceğini söyledi. Mahkeme başkanı salonu terk etti.
Polisler ve özel güvenlik tarafından duruşma salonu boşaltıldı. Mahkeme hakimi kısa bir süre sonra avukat, sanık, gazeteci ve izleyicilerin duruşma salonuna alınmasını istedi. Mahkeme hakimi, CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın duruşma salonuna alınmamasını istedi. Tanal, yazılı karar istedi. Mahkeme heyeti, bu yönlü karar aldı.
Yeniden başlayan duruşmada avukatlar adına söz alan avukat Nahit Eren, 10:00’da başlaması beklenen duruşmanın iki buçuk saat geç başladığını hatırlattı. Eren, “Bu duruşmanın düzenin sağlamak hakkınız ama bunun da bir sınırı var. Müvekkilimize yönelik söylem tarzı, bir yargıcın söylem tarzı değildir. Çok hassas bir dosyada yargıçlık yapıyorsunuz” dedi.
Reddi Hakim Talebine Rağmen Devam Etmek İstedi
Mahkeme hakimi, savunma hakkının sınırsız olmadığını ileri sürerek, Eren’in savunmasını kısa tutmasını istedi. Eren, “Savunma hakkının zaman sınırı olamaz” diyerek, savunmasına devam etti. Eren, mahkeme hakiminin tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirdiğini ifade ederek, dosyadan çekilmesini istedi.
Mahkeme hakiminin çekilme talebini kabul etmemesi üzerine avukat bu defa reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme, reddi hakim talebini reddetti ve duruşmaya devam etmek istedi. Mahkeme hakimi, avukatların talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu ileri sürerek, kararı geri çevirdiğini açıkladı ve üst mahkemeye itiraz edilmesini istedi. Avukatların itirazına rağmen mahkeme hakimi duruşmayı devam ettirme ısrarını sürdürdü.
Mahkeme hakimi hakkında, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolarda “Şahmeran figürlü LGBTİ+ bayraklı Kâbe görseli” astıkları gerekçesiyle yargılanan yedi öğrencinin aleyhindeki tanıkları yönlendirdiği iddiasıyla reddi hakim talebinde bulunulmuştu. Mahkeme kararı, üst mahkemeye göndererek, duruşmayı sonlandırmıştı.
Avukatların itirazının devam etmesiyle mahkeme hakimi, “5 dakika sonra geleceğim ve savunmaları alacağım. Sanıklar olmazsa karara geçiririm” diyerek, salondan ayrıldı.
Mahkeme hakiminin tutumuna karşı avukatlarda duruşma salonundan ayrıldı. Bir süre sonra duruşma salonuna dönen mahkeme hakimi, ara kararını açıkladı ve duruşmayı 24 Kasım’a ertelediğini söyledi. Karar açıklandığında duruşma salonunda gazeteciler ve güvenlik görevlilerinden başka kimse bulunmuyordu.
Bizi Takip Edin