‘Yangın Bölgesi Yanmasına Alıştı(rıldı)ğımız Bölge’
Bingöl’de günlerce süren orman yangınını gündeme taşıyan Gazeteci Murat Gökçe, “Yangın bölgesi aslında yanmasına alıştı(rıldı)ğımız bölge. Bu yangınlar bazen haftalar, bazen aylar sürerdi. Çoğunlukla yangının sönmesi için yağmurdan medet umuyorduk.” diyor.
Bingöl’ün Genç ilçesinde 25 Haziran 2021 günü başlayan orman yangını 5 günün sonunda kontrol altına alınabildi. Orman yangının nedeni bazı medya organlarına “maden sahalarına alan açmak” olarak yansıdı. Bingöl Valiliği, yanan alanda, soğutma çalışmalarının sürdüğünü açıkladı. Valilik ayrıca, “kuraklık ve rüzgar nedeniyle genişleyen yangın alanına” rağmen “zamanında gerçekleşen müdahaleler sayesinde yerleşim yerlerine ulaşmaması ve can kaybı olmamasını” teselli olarak gördüğünü belirtti.
Bingöl’deki orman yangından haberdar olmamızı sağlayan ve sosyal medyada adını duyduğumuz Murat Gökçe, hem bir muhabir olarak sahadan gelişmeleri aktardı hem de yangın söndürme çalışmalarına aktif olarak katkı sundu. Gökçe’ye orman yangınına ilişkin izlenimlerini ve yerelde yapılan gazeteciliğin zorlukları ile yerelin gündemini ulusala taşımanın olanaklarını konuştuk.
Bingöl’deki orman yangınına bir muhabir olarak nasıl müdahil oldunuz?
Mesleğimin başında, yerelde basın çalışmalarını sürdüren ilk göz ağrım, “Gencinsesi” gazetesinde muhabirlik mesleğini icra etmekteyim. 25 Haziran Cuma Günü de işimin başındaydım. Ancak mahut günde bölgeden aldığımız duyumlara göre, Servi beldesinde ufak çaplı bir yangının çıktığı, çalışmaların devam ettiği yönündeydi.
Haberi yaptıktan birkaç saat sonra, akşam saatlerine doğru, yirmi kilometre uzaklıktaki yangın bölgesinden ilçe merkezine doğru yönelen duman kümeleri, yangının ufak çaplı olmadığı konusunda bizi şüphede bıraktı. Bu şüpheyle beraber, alelacele ertesi gün yangın bölgesine geçtim.
Bölgeden ve sahadan yangına dair haber yapan tek gazeteci siz miydiniz? Neden sosyal medyada siz öne çıktınız?
Bölgeye intikal eden ilk gazeteciydim. Durumu tespit etmeye, çalışmaları incelemeye vakit bulmuştum ki, köylüler tarafından sert bir tepkiye maruz kaldım. Kamerayla görüntü almamın önüne geçildi ve hakaret yağmuruna tutuldum. Daha sonra ise edindiğim bilgilere göre, köy sakinlerinin tepkisi bana değil Orman İşletme Müdürlüğü personellerineydi ve ben de bu tavırdan nasibimi almış bulunmaktaydım.
Köylülerle samimi bir iletişim kurduktan sonra işimin başına döndüm ve ilk görüntüleri paylaşmaya başladım. Aynı zamanda yangına köylülerle beraber kendi çapımızda müdahale etmeye çalışıyor, bir yandan köylülerin nabzını tutuyor, bir yandan da gazeteci Fırat Bulut aracılığıyla basına köylülerin tavrını aktarıyordum. Haberler etkisini göstermiş olmalı ki, yangına müdahale ekiplerinde bir hareketlilik gözlemledim.
Yangın ne kadar bir alanda nasıl bir tahribata neden oldu? Yangının ekosisteme ve hayvanlara verdiği zararı şu an bilebiliyor muyuz?
Bu yangına ilk defa gazeteci kimliğimle şahit olmuştum. Bu kadar gündemde tutma çalışmalarımıza rağmen beşinci gün ancak kontrol altına alınan bölgede valiliğin resmi olmayan değerlendirmesine göre 3(üç) bin hektarlık alan yandı. Bingöl Barosu’nun yaptığı araştırmaya göre ise bu sayı 10(on) bin hektarlık alana ulaşmıştı. Bununla beraber ilçe halkı ilk defa bir yangına iki helikopterle müdahale edilmesine şahit oldu.
Yangına geç müdahale edildiği iddialarına ne diyorsunuz?
Canla başla çalışan personelin yeterli donanıma ve elemana sahip olmadıklarını fark edince bunu da haber yazılarıma ekledim. Bunun üzerine ikinci gün bölgeye bir helikopter sevk edildi. Ancak güvenlik gerekçesiyle yangına müdahale için temin edilmesi gereken su, bölgeye yakın sulak alanlardan değil Solhan ilçesinden tedarik edildi.
Bu durum yangına müdahalede gecikmenin getirdiği etkisizliğe sebebiyet verdi. Çok sık ormana sahip olan bölgedeki bu gecikme, yangının katbekat artmasına neden oldu. Bunu da gündeme getirdikten sonra, üçüncü gün bölgeye sevk edilen ikinci helikopterle beraber yangın yerine yakın yerlerdeki sulak alanlardan su taşımaya başlandı.
Yangının neden çıktığına dair sahada yerel halkın tespitleri neler? Sizin yetkililerden edindiğiniz izlenim nedir?
Geç müdahale konusuna tekrar değinmek istiyorum. Yangın bölgesi aslında yanmasına alıştı(rıldı)ğımız bölge ve bu yangınlar bazen haftalar, samimi söylüyorum, bazen aylar sürerdi. Çoğunlukla yangının sönmesi için yağmurdan medet umduğumuz oluyordu.
Aynı zamanda yangına müdahaleden verim alınamamasının bir diğer nedeni, organize bir çalışmanın yürürlükte olmamasıydı. Bu durum bir paniğe sebep olmuş olabilir müdahale konusunda ancak tekrarlamakta fayda görüyorum, itfaiye personeli yangına müdahalede elinden geleni yapıyordu. Ancak orman işletme personeli için aynı değerlendirmede bulunmam söz konusu değil. Ayrıca itfaiye ekipleri, yangın evlere sıçramasın diye teyakkuz halindeydiler.
Olaylar böyle gelişirken, bir ara yangının, esen rüzgarla bizim müdahale ettiğimiz bölgede harlanmasıyla acilen bölgeden uzaklaşıp, oksijen ve su desteği almak zorunda kaldık. Şebekenin çektiğini fark edince son durumu bildirmek için giriştim.
Bingöl’deki yangın, Türkiye gündeminde yeterli ilgiliyi gördü mü?
Orman Genel Müdürlüğü, sosyal medya üzerinden Marmaris’te çıkan yangına yapılan erken müdahaleyle övünüyordu. Bu durumu köylüye aktardığımda ise, “Marmaris’i turist görünce dünya görüyor, turist Servi’yi görmeyince dünya bizi ne yapsın?” şeklinde cevap aldım. “Ama bu sefer böyle olmayacak” dedim ve hemen hashtag faaliyetlerimizi başlattık, sağ olsunlar ki sosyal medyada duyarlı vatandaşlardan epey destek aldık.
Şunu tecrübe ettiğimi söyleyebilirim: belki de sosyal medyada oluşturduğumuz kamuoyu geç de olsa yangının beşinci günde kontrol altına alınmasına vesile oldu. Böyle bir güce vasıl olmasaydık, sanıyorum birkaç hafta daha sürebilirdi.
Son olarak şebeke sorunundan dolayı canlı yayın yapamadığımızı ve hükümete yakın yayın yapan ajanslara da görüntü verdiğimizi eklemek isterim. Onlar görüntü alıp gittiler, ben gidemezdim. Yanan bendim, benim coğrafyamdı. Sessiz kalamazdım.
‘Sosyal Medyada Duyarlı Vatandaşın İnsafına Kalmış Durumdayız!’
Yerelde çalışan muhabir olarak, ulusala haberi ulaştırmak ve kamuoyunun dikkatini çekmek konusunda ne tür zorluklar yaşıyorsunuz? Doğu’da haber yapmayı nasıl tarif edersiniz?
Bir gazetecilik müessesesinin amacı ve gereği olarak, aldığım, tanık olduğum haberi bir gazeteci misyonuyla tarafsız, nesnel ve objektif bir şekilde aktarmaya çalışıyorum. Yerelde aldığım desteğe karşılık, ulusalda otoritenin bize dayattığı haberlerle sınırlı kalan bilgileriyle bizim taraflı olduğumuzu düşünüp bunu sabote etmeye çalışanlar olduğunu gözlemledim.
Bununla beraber ulusal arenanın ilgisini çekebilecek haberi çıkarmak da cabası. Aracı olduğumuz ajansın inisiyatifine bağlıyız çoğunlukla. Bunun yanında yetersiz ekipman, ulaşımdaki zorluk, sözü geçen yangındaki gibi şebekede yaşanan zayıflık, haber yapma sürecinde ayak bağı olabiliyor. Sosyal medyada da kamuoyu oluşturmak için duyarlı vatandaşın insafına kalmış bulunmaktayız.
Ayrıca bu süreçte özellikle İstanbul’da olan gazeteci arkadaşım Fırat Bulut’a Genç ilçesinde Genç için Bir Saat Derneği üyelerine itfaiye eri Muzaffer Aktekin’e ve sosyal medyada destek olan herkese sonsuz teşekkürler.
Bizi Takip Edin