Siyasi Kutuplaşma Suriyelilere Yönelik Olumsuz Algıları Arttırıyor

Türkiye Sosyal Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES), "İstanbul'daki Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Algı ve Tutumlar: Partizanlık, Yabancı Karşıtlığı, Tehdit Algıları ve Sosyal Temas" başlıklı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırma, Heinrich Böll Vakfı'nın desteğiyle, Dr. Burcu Mutlu, Dr. Osman Savaşkan ve Kerem Morgül tarafından yürütüldü. İstanbul’daki Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Algı ve Tutumlar Araştırması'na göre, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal kutuplaşmaları, Suriyelilere yönelik olumsuz algıları arttırıyor. Sığınmacılara yönelik algının siyasi, kültürel ve ekonomik durumlardan beslenen çok katmanlı bir mesele olduğunu belirten araştırma, gündelik hayattaki temasın bu algıların giderilmesinde önemli olduğuna işaret ediyor.

Karma yöntemin kullanıldığı araştırmada, İstanbul’da çeşitli toplumsal kesimlerden kadın ve erkeklerin katılımıyla 16 odak grup görüşmesi, bu görüşmelerden seçilen 32 kişiyle derinlemesine mülakat ve 2.284 kişiyle de anket yapıldı. Suriyelere yönelik olumsuz tutumların oluşmasında en önemli faktörlerden birinin milliyetçilik ve yabancı karşıtı eğilimler olduğu belirtilen araştırmaya göre, kendilerini “Türk milliyetçisi” olarak tarif eden katılımcıların gerek Suriyelilere yönelik ortalama hisleri gerekse de şartlı vatandaşlığa destek verme oranları diğer katılımcılardan önemli ölçüde düşük.

“Temas Arttıkça Olumsuz Algılar Azalıyor”

suriye algısı

Ekonomik kaygılar arttıkça Müslümanlık üzerinden inşa edilen ortak kimliğin sığınmacı yanlısı etkilerinin azaltıldığı vurgulanan araştırmaya göre, yine de muhafazakar kesimler Suriyeli sığınmacılara daha ılımlı yaklaşıyor. Araştırmada vurgulanan diğer bir konu; gündelik hayatta Suriyelilerle karşılaşma oranı yüksekken, yüzeysel karşılaşmaların dışında yakın ve düzenli ilişkiler kuran İstanbullunun sayıca az olduğu. Yine araştırmaya göre, Suriyelilerle temas arttıkça onlara yönelik olumsuz algılar da azalıyor.

Suriyelilere yönelik olumsuz algıların tek bir nedene bağlanamayacağını, karşıda siyasi, kültürel ve maddi boyutları olan çok katmanlı bir mesele olduğu da vurgulayan araştırmada, Türkiye’nin kendi toplumsal bölünmeleri de Suriyelilere yönelik tepkiselliği arttıran bir faktör.

suriye

Yerel halk ile yabancı göçmenler arasındaki toplumsal uyuma katkı sunmayı amaçlayan politika ve girişimlerin önemine işaret edilen araştırmada yer alan çözüm önerilerinden bazıları şöyle:

  • Sığınmacılarla ilgili asılsız söylentiler ve olumsuz kalıp yargılarla ilgili devlet-sivil toplum iş birliğiyle yürütülecek uzun soluklu bir kamuoyu bilgilendirme kampanyası yapılmalı.
  • Türk Ceza Kanunu’nda nefret suçlarına dair kapsamlı bir düzenleme yapılmalı, bir kişi ya da gruba karşı din, dil, renk, etnik köken ve cinsel yönelim gibi sebeplerle işlenen suçlar cezasız bırakılmamalı.
  • Gerek okullar gerekse de belediyeler yerel halkın Suriyeli sığınmacılarla sosyal temasını arttıracak eğitim, spor, sanat ve eğlence faaliyetleri düzenlemeli. Bu faaliyetlerde özellikle gençler hedef alınmalı ve tek seferlik organizasyonlardan ziyade sürekliliği olan organizasyonlar tercih edilmeli…
  • Söz konusu faaliyetler, yerel halk ve sığınmacılar arasında eşit ve anlamlı sosyal ilişkiler kurulmasına fırsat tanıyacak şekilde düzenlenmeli, sosyal yardım girişimleriyle karıştırılmamalı…
  • Sığınmacıların yoğunlaştığı bölgelerde okullar dışındaki kamu hizmetlerinde de kapasite artırımına gidilmeli, özellikle hastanelerin ve toplu taşıma araçlarının artan ihtiyaca cevap verebilmesini sağlayacak yatırımlar yapılmalı…

Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız.