İklim Değişikliği Komisyonu: Türkiye’yi Su Krizi Bekliyor
Temmuz ayının ortalarına dek faaliyetlerini sürdürecek olan TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu, toplantıları STK temsilcilerinin sunumlarıyla devam ediyor. Komisyon’da yapılan sunumlardan en dikkat çeken başlık, azalan yağış ve artan kuraklıkla birlikte, Türkiye'yi su krizinin beklediği ve su kanunu hazırlanmasına duyulan ihtiyaç...
TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu Başkanı Veysel Eroğlu’na göre, iklim değişikliğinin en büyük etkilerinden biri yağış rejiminin değişmesiyle, bazen bir yılda düşecek yağışın üçte birinin iki günde düşmesi. Türkiye’yi su stresine aday bir ülke olacağını söyleyen pek çok uzman gibi Prof.Dr. İzzet Öztürk, Türkiye’de yer üstü ve yer altı suyu miktarının yıllık 112 milyar metreküp, kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının ise 1300 metreküp olduğunu söyledi.
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal yaptığı sunumda, iklim değişikliğiyle ülkelerin gıda ve besin kaynaklarında düzensiz şoklarla karşılaşabileceğine, 2050 ve sonraki yıllarda Türkiye’deki su kıtlığının yarı yarıya artış göstereceğine dikkat çekti. Yağışlardaki azalmaya dikkat çeken bir diğer kamu temsilcisi olan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı, Türkiye’de önümüzdeki yıllarda toplam yağışlarda azalmanın en fazla kış mevsiminde gerçekleşeceğini kaydetti. Diğer katılımcılar gibi Türkiye’nin kişi başına düşen su miktarı bakımından ‘su stresi altında bulunan ülkeler’ arasında olduğunu hatırlatan Özkaldı da su kanununa ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
İklim değişikliğine bağlı olarak Türkiye’de şehir sellerinin gelecekte etkisini daha da artıracağını belirten Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu üyesi Prof. Dr. Lütfi Akca, bunun çok önemli bir şehir güvenlik sorunu yaratabileceğini kaydetti. Akça’ya göre, seller mevcut mühendislik yaklaşımlarıyla yönetilemez hale geldiğinden, riskli bölgelere taşkın tahmin ve erken uyarı sistemlerinin kurulması gerekiyor.
Meteoroloji Genel Müdürü Volkan Mutlu Coşkun, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında Türkiye’de farklı kurumlar tarafından merkezi ve yerel iklim değişikliği uyum eylem planları, afet azaltım planlarının hazırlandığını anlattı. Coşkun, küresel iklim değişikliğinin yansımalarını Türkiye’nin tüm bölgelerinde çeşitli şekillerde görmekte olduğumuzdan söz etti.
Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Bilal Dikmen, Türkiye’de ortalama sıcaklıkların ciddi oranda artacağına, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da artışın ülke ortalamasına göre 1-2 derece daha fazla olacağına dikkat çekerken; Devlet Su İşleri Genel Müdür Vekili Kaya Yıldız, Yeraltı Depolamaları Eylem Planı ile yarı kurak coğrafyada bulunan Türkiye’nin su rezervine katkıda bulunulması için 2023 yılına kadar 150 adet yeraltı depolaması inşa edileceğini söyledi.
TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’na davet edilen uzmanlar gelecek yıllarda iklim değişikliğinin çeşitli alanlarda daha da belirginleşecek olan etkisine karşı alınacak önlemler konusunda görüşlerini paylaştılar.
Önümüzdeki süreçte içme suyu kalitesinin bozulacağını söyleyen ODTÜ Çevre Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Ülkü Yetiş, organik ve inorganik kirleticilerin içme suyuna bulaşabileceğini, buna bağlı olarak su ile yayılan hastalıkların artabileceğini dile getirdi. Yetiş’e göre, iklim değişikliğine bağlı olarak insan sağlığını olumsuz etkileyecek kolera gibi hastalıklarda artış olabilir.
İTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Öztürk, Türkiye’de iklim değişiminin etkilerinin gelecek onar yıllık dönemlerde daha da belirginleşmesinin beklendiğini kaydetti. Öztürk, 2050 yılından itibaren de yağıştaki azalmayla birlikte su açığının artarak devam edeceğinin öngörüldüğünü sözlerine ekledi.
Su kaynaklarının etkin yönetilebilmesi için yenilikçi teknolojilere ihtiyaç olduğuna dikkat çeken İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu ise bunun için Su Geri Kazanım ve Deniz Suyu Arıtma Teknolojileri’nin gereken yerlerde yaygın hale getirilmesinin gerektiğine işaret etti.
İSKİ Kanunu’nun günümüz ihtiyaçlarını karşılamadığını söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kuzey Kıbrıs Rektörü Prof. Dr. Cumali Kınacı, su kanunu ve kuraklık yönetim kanunu çıkarılması gerektiğini söyledi. Kınacı ayrıca su konusunda aynı yetkilerin farklı kurumlarda olmasına rağmen sorumluluğun doğrudan su ve kanalizasyon idarelerine yüklenmesindeki soruna dikkat çekti.
İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu STK’ların Katkılarını Bekliyor!
TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’nda 1 Haziran 2021 itibarıyla STK temsilcileri sunum yapmaya başladı. Komisyon’da söz alan STK temsilcilerinden Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, iklim değişikliğine dair kendileri açısından bilgi eksikliği olduğunu söylerken, mevzuatta da bazı boşluklar olduğunu hatırlattı. MÜSİAD Yenilenebilir Kaynaklar ve Atık Yönetimi Başkanı Mihrimah Kocabıyık ise sanayi alanında iklim değişikliğinin negatif etkilerine uyumun giderek daha da önem kazandığı tespitini yaptı.
Komisyon’da, iklim değişikliğiyle ilgili yeni bir kanuna ihtiyaç bulunduğuna dikkat çeken Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Gökhan Candoğan, bu tür bir düzenlemenin hayata geçirilmesinde görev alacak, Çevre Hukuku alanında uzman kişi sayısının az olduğuna değindi.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı İklim ve Enerji Programı Kıdemli Uzmanı Tanyeli Behiç Sabuncu, Türkiye’nin 2050’de karbon nötr olma vizyonunun benimsemesi, emisyon azaltım hedefini güncellemesi ve kömürden çıkış planı oluşturulması önerisini paylaştı.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç sunumunda karar alıcıların izlediği politikalara kapsamlı eleştiri sundu. Kök sorunları üç ana başlık altında ele aldıklarını, bunların politika, yasalar ve uygulama olarak sıraladı. Ataç, sadece kalkınmayı önceleyen kamu yararı anlayışının çok hakim olduğunu gördüklerini belirtti ve mevzuat düzenlemelerinin sürekli doğa aleyhine geliştiğini vurguladı. Ataç konuşmasında ayrıca, çok iyi eylem planları yapılsa da asıl önemi olanın uygulamada bu düzenlemelerin hayata geçirilmesi olduğuna dikkat çekti.
Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu ilgililerinden edindiğimiz bilgiye göre, toplantılara görüş beyan edecek STK’lar, Komisyon Başkanı ve üyelerin kararı ile her haftanın ilk iş gününde belirleniyor. Sivil toplum aktörleri, katılım taleplerini Komisyon’a iletebilirler.
Bizi Takip Edin